Kepez Beldesi’nde bulunan Dardanel Fabrikası’nda bir süre önce bazı işçilerde Covid-19 çıkmıştı. Bunun üzerine fabrika virüsün çıktığı bölümdeki işçileri karantinaya alarak çalışmalarına devam ettirdi. Aileleri ile görüştürülmeyen içiler bir yurtta barınıyor ve buradan işe gidip geliyorlar. Bu uygulamanın işçi haklarına aykırı olduğu gerekçesi ile bir çok kesim tarafından tepki gösterildi. Tepki gösterenlerden biri de Çanakkale TKP oldu.
Dardanel'in Çanakkale Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu'ndan, "Kapalı sistem çalışacak olan işletme personelinin fabrikaya ve sonra izole edileceği yere götürülerek bırakılmasına" şeklinde aldığı karar ile birlikte TKP bu kararı doğru bulmadığını söyleyerek işçilerin haklarını aramak için suç duyurusunda bulundu.
Konuyla ilgili basın açıklaması yapan TKP üyesi Akif Akalın, Çanakkale’de tarihinde eşine rastlamadığımız bir işçi çalıştırma biçimiyle karşı karşıya olduğunu savundu. Akalın, “Buna kapalı devre çalışma sistemi deniyor. Literatürde böyle bir şey yok. Ne anlatmak istiyorlar bununla? Yani bununla diyorlar ki işçi patronun gözetimi altında 7/24 çalışacak ve yaşayacak. Nasıl yapılıyor bu? Şu an da Dardanel Fabrikasında bu uygulamayı görüyoruz. 15 gün süreyle işçiler gündüzleri fabrikada çalışıyorlar daha sonra işverenin sağladığı bir servisle Terzioğlu Kız Yurduna götürülüyorlar. Gece burada kalıyorlar. Evlerine gidemiyorlar, ailelerinden uzak ve ertesi gün yine servisle fabrikaya getiriliyorlar. Böyle bir uygulama yok. Kölelik dönemlerine döndük. 2020 senesinde Çanakkale’de bu yaşanıyor. Şimdi bunu neye dayanarak yapıyorlar? Çanakkale İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nun aldığı bir kararla bunu yapıyorlar. Olay şöyle gelişmiş anladığımız kadarıyla; temmuzun ikinci yarısında fabrikada çalışan işçiler arasında covid-19 vakaları görülmeye başlanmış ve bunun üzerine hastaneye gitmişler. Hastanelerde tedavileri verilmiş ve evlerinizde 15 gün karantinada kalın demişler. Muhtemelen üretim aksamaya başladı işçiler fabrikaya gelmeyince. Buda patronun hoşuna gitmedi. Patron Umumi Hıfzıssıhha Kurulunu kullanarak bu işçileri fabrikaya getirmek ve çalıştırmak için böyle bir yolu tercih etti diye düşünüyoruz. Bu tamamen hukuka aykırı, kanuna aykırı. Umumi Hıfzıssıhha Kurulu, Umumi Hıfzıssıhha kanununa göre kurulmuş bir kuruldur ama bu durum kanunun 72. ve 74. maddelerine aykırı. İnsanları fabrikada karantinaya alamazsınız. Sıhhi tesislerde insanlar karantinaya alınabilir veya evlerinde karantinaya alınabilir. Ama çalıştıkları işyerlerinde karantina zaten karantina olamaz. Karantina ne demek; insanların hastalık durumunda başkalarına hastalık bulaştırmasınlar, başkalarıyla temas kurmasınlar diye izolasyona alınmasıdır. Fabrikada 1200 tane insan çalışıyor bunların çoğu sağlıklı insanlar. Böyle bir karantina olamaz. Ne yapılması gerekiyordu? Yapılması gereken şey; tıp ne diyor, bilim ne diyor buna bakmak lazım. Çok basit bir şey öğrencilerimize Tıp Fakültelerinde bunu şöyle anlatıyorlar; salgın hastalık söz konusu olduğunda yapılması gereken şey hastaları bulmak ve hastalığı başka insanlara bulaştırmasınlar diye izole etmek. Hasta olanları nasıl bulacağız? Burada biraz karmaşıklık var. Biliyorsunuz kuluçka süresi diye bir kavram var. Kuluçka süresi; hastanın virüsü almış, kendisi hastalanmış fakat herhangi bir belirti ortaya çıkmamış. Bu süre içinde hastalığı başkalarına bulaştırabiliyor. Bu dönemde hastalığı yakalamanın tek yolu test yapmak. Zaten biliyorsunuz salgının başından beri Dünya Sağlık Örgütü “test, test, test!” dedi. Hasta olanları bulacağız, toplumdan ayıracağız, izole edeceğiz. Eğer bu insanlarla temasları olanları tespit edebilirsek bu şüphelileri de karantinaya alacağız. Bulaşıcı hastalıklarla mücadelenin başka bir yöntemi yok. Dünyanın her yerinde bu yöntem uygulanıyor. Halbuki biz Dardanel Fabrikasında bu yönteme başvurulmadığını görüyoruz. İşçilere test yapılmadı. Yapılması gereken şey Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nun yapması gereken ilk şey işçilere test yapmak, işçiler arasında hasta olanları ayıklamak, bunları izole etmek, geriye kalanını da karantinaya almaktı. Şimdi muhakkak 1200 tane işçi arasında birçok sağlıklı insanda var. Bu insanların suçu ne? Bu insanların özgürlüklerini nasıl kısıtlıyorsunuz? 15 gün süreyle bu insanları çoluğundan, çocuğundan nasıl ayrı bırakıyorsunuz? Biliyorsunuz geçen hafta bayramdı. Terzioğlu Kız Yurdunun penceresinde zavallı işçiler içeride hapisteler gibi el sallıyorlar dışarıya. Aşağıdan çocuklarını gösteriyor insanlar bayramda. Bu kölelik koşullarına 2020 yılında Çanakkale’de biz razı olamayız bu nedenle bu konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduk. Onun dışında bu kararın altında imzası olan hekim arkadaşlarımız var. Bu hekim arkadaşlarımızı da Tabipler Odası’na şikayet ediyoruz. Tabipler Odası mutlaka bunlar hakkında bir soruşturma açacaktır. Hukukun gereği yerine getirilecek çünkü tamamen hukuksuz bir uygulama. Söylediğim gibi sadece iş sağlığı ve güvenliği kanununda değil, bu kararı veren kurulun dayanak olduğu Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun da 72. ve 74. maddelerine aykırı bir uygulama. Son olarak bugün basına düştü Tüketicileri Koruma Derneği işin farklı bir noktasından bizi uyarıyor. Bu insanlarda hastalık var ve bu insanlar gıda maddesi üretiyorlar’’ söylemlerinde bulundu.
VİRÜS GIDALARA BULAŞMIYOR MU?
Konuyla ilgili tüketicilerinde bu durumdan çok fazla etkileneceği görüşünde olan, işin bu yönünde düşülmesi gerektiğini söyleyen Akif Akalın’ a göre yapılması gereken şey hemen bütün işçilerin testlerden geçirilmesi gerekiyor ve bütün fabrika dezenfekte edilmeli. Akalın; Gıda maddesi üretiyorlar biliyorsunuz Dardanel fabrikası. E peki bu hastalık bu virüs gıdalara bulaşmıyor mu? Tüketiciler de bundan etkilenmeyecekler mi ? Yani işin bu yönü de var. Bu nedenle biz acilen hıfzıssıhha kurulunun kararını iptal etmesini, geri çekmesini, hemen bütün işçileri testten geçirmesini, izole etmesini, temaslıları karantina altına almasını ve üretimi durdurmasını, üretim mutlaka durmalı. Ve bütün fabrikanın dezenfekte edilmesi gerekiyor. Bu Çanakkale’ de hepimiz yaşıyoruz. Hepimizin sorunu. Halkın sağlığı ve can güvenliği ile oynanmaması gerekiyor. Basından onların halkla ilişkilerinin yaptıkları açıklamaları gördük. Her türlü tedbiri aldıklarını söylüyorlar. Böyle güvenlik tedbiri olmaz. Bakın hıfzıssıhha kanunun 74. Maddesi çok açık bir şekilde salgın hastalık durumunda bu hastalığa yakalananların sıhhi tesislerde veya evlerinde karantina alınabileceklerini söylüyor. Yan işyerlerinde işçileri karantina altına alamazsınız yok böyle bir şey. Bir de karantina ne demektir. Başkalarıyla temasını kesmektir. Onlar sağlıklı işçiler ile hastaları veya temaslıları yan yana tutuyorsunuz. Hangi önlemi alıyorsunuz. Böyle bir şey kesinlikle mümkün değil hem de hukuka aykırı’’ ifadelerinde bulundu.
Başlangıçta belli bir departmanda vakanın çıkmasıyla o departmanın kapatıldığını ve o departmandaki diğer temaslı işçilerinde evlerinde izolasyona alındığını belirten bir diğer parti üyesi Mehmet Altan ise; ‘’Başlangıçta 48 kişi olduğunu biliyorum çok emin değilim. Yiyecek, sandviç hazırlama bölümü var. Orada çıkmış 3 kişide korona ve o bölümü kapatmışlar. Onları karantinaya almışlar. Ama sanırım acil bir sipariş geldi ki burada hıfzıssıhha’ nın raporunda da var. Geri çağırılmışlar. Hatta gerekirse kolluk kuvvetleri ile işyerine getirilmesine diye. 48 kişiyi de çağırmışlar izolasyon süreleri bitmeden. Ve Terzioğlu’ nda karantinaya alıyorlar. Başlangıçta yaptıkları şey doğru olabilir. Bölümü kapatıp herkesi karantinaya alıyorsunuz. Doğrusu bence bunun kafadan hepsine hiç düşünmeden test yapmaktır. Kuluçka süresince çıkmadı mı bir hafta sonra tekrar test yapmaktır. Kesinlikle sağlıklı insanlarla hasta insanları bir arada tutmamak doğru olan. Şimdi bu durum bütün departmanlarda uygulanıyor. Amaç üretim devam etsin. Burada hem tabipler odası hem de parti adına suç duyurusunda bulunuyoruz tabipler odası ve savcılık nezlinde diyelim. Konunun takipçisi olacağız parti adına. Ama yasalar bu konu da çokta yardımcı değil’’ dedi.
Mehmet Kuzey