Ramazan ayının bitmesine az bir süre kalmasıyla birlikte diyetisyen Merve Aşık, bayramdan sonra vatandaşların beslenmelerine dikkat etmesi gerektiğini, ramazan ayında gün boyunca aç ve susuz kalan metabolizmanın bir anda yemek yemeğe başlamasıyla mide-bağırsak problemleri, tansiyon yükselmesi, mide bulantısı gibi bir çok sağlık problemine yol açabilir, kişilerde psikolojik olarak aşırı yeme eğilimi görüle bileceğine dikkat çekti.
Ramazan ayından sonra vatandaşların hızla fazla miktarda, yağ oranı fazla kalori içeriği yüksek gıdalar tüketilmesi sonucunda kişilerde bir çok sağlık problemi oluşabileceğine değinen Diyetisyen Aşık, yapılacak tek şeyin normal beslenme rutinine yavaş yavaş geçmek olduğunu vurguladı.
Bayram günü kişiler mutlaka beslenmelerine çok dikkat etmesi gerektiğini anlatan Diyetisyen Merve Aşık, “ Sabah güne hafif bir kahvaltı edilerek başlanmalıdır. Kahvaltıda peynir, zeytin, domates, salatalık, tam tane veya ekşi maya ekmek, süt, meyve gibi hafif besinler yiyerek güne başlanmalıdır. Birden çok fazla miktarda değil, gün içerisinde az miktarlarda öğünlere dağıtılarak yemek yenmelidir. Öğün düzeni ilk etapta 3 ana öğüne çıkmalıdır. Kişi acıkırsa öğle ve akşam yemeği arasında meyve, süt, yoğurt gibi besinler tüketilebilir. Öğle ve akşam yemekleri de küçük porsiyonlarda, yağ miktarları düşük, kan şekerini hızla yükseltmeyecek besinlerden oluşmalı, öğünler tüm besin gruplarını kapsamalıdır. Çorba, ızgara et veya etli sebze yemeği, salata, tam tane veya ekşi maya ekmek, ayran gibi bir öğün küçük porsiyonlarda tutulduğunda yeterli ve dengeli bir öğün düzenlememize yardımcı olacaktır. Eski beslenme alışkanlıklarınıza yavaş yavaş dönün. Sürekli olarak ağzınıza bir şey atıyorken veya ikram ediliyorken bulabilirsiniz kendinizi. Önce 3 öğünü beslenmenize yerleştirin. Sabah-öğle akşam yemekleri bu öğünler dışında acıkıyorsanız öğün ekleyin tam ortaya. Saatte 1 beslenmeyin. Burada acıktığınızda tercihiniz taze-kuru meyveler, çiğ kuruyemişler ve süt ürünlerinden yana olsun. Mesela misafirliğe gittiğinizde sütlü bir kahve rica edebilir yanına ikram edilen çikolatalardan almak yerine varsa kuru meyve/kuru yemişlerden tercih edebilirsiniz. Her gittiğiniz yerde tatlı yemek zorunda değilsiniz. Misafir kültürümüzde misafir gidene kadar asla ağzının boş kalmasına izin vermeyiz biz. Önce tatlı-kahve, sonra çay-börek, çörek en son meyveler gelir. Ancak bunların hepsini yemeniz hem hazımsızlığa hem de fazla kalori alımına neden olacaktır. Dolayısıyla tatlı yemek istiyorsanız bir günde birden fazla yerde tatlı tercih etmeyin genel tercihiniz sütlü tatlılar olsun. Uzun bayram sofralarında sizi cezbedecek çok çeşitli şeyler olacak. Kızartmalardan, hamur işlerinden olabildiğince uzak durmaya çalışın. Yemekleri yavaş yavaş bolca çiğneyerek tüketin. Böylece daha az besin tüketerek daha kısa sürede tokluk hissine ulaşacaksınız” diye konuştu.
FİZİKSEL AKTİVİTE HAYATIMIZIN HER ANINDA OLMALI
Konuşmasına devam eden Aşık, “Ramazan boyunca vücudunuz susuzluğa alışmış olabilir. Özellikle yaz aylarında daha fazla su kaybı yaşadığınız için bolca su (2-2,5 litre kadar) tüketmelisiniz. Su tüketimine destek olması açısından sade maden suyu, şekersiz komposto, ayran veya bitki çayları ile destekleyebilirsiniz ancak unutmayın çay ve kahve vücuttan su atımını kolaylaştırır. Çay-kahve içtiğiniz kadar ekstra su eklemelisiniz. Sahur vakitlerinden kalma bir alışkanlıkla gece yemek yeme alışkanlığı edinmiş olabilirsiniz. Normal düzene geçme ile birlikte bu alışkanlığınızdan yavaş yavaş uzaklaşın. Bayram ile birlikte alkol tüketimine birden yüklenmeyin. Yavaş yavaş geçiş yapın. Fiziksel aktivite hayatımızın her anında olmalı. Spor dalı ile ilgilenmiyorsanız aktif yaşamı seçmeli yürüyebileceğiniz her yere yürümelisiniz. Özellikle bayram zamanı biraz da fazla kaçırdıysanız tempolu egzersizinizi yapmayı asla ihmal etmeyin” dedi.
Damla Şener