Sağlık

Virüsün ilk bulguları ise ateş, öksürük ve solunum sıkıntısı

Çanakkale Kent Konseyi ve Topluma Destek Derneği tarafından organize edilen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Doç. Dr. Alper Şener’in konuşmacı olarak katıldığı  Korona Virüs Hakkında Merak Ettikleriniz’ adlı söyleşi gerçekleştirildi.

Çanakkale Kent Konseyi ve Topluma Destek Derneği tarafından organize edilen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Doç. Dr. Alper Şener’in konuşmacı olarak katıldığı  Korona Virüs Hakkında Merak Ettikleriniz’ adlı söyleşi gerçekleştirildi. Coronavirüs İle İlgili Soruları Yanıtlayan Doç. Dr. Alper Şener,  “Virüsün ilk bulguları ise ateş, öksürük ve solunum sıkıntısı . Bu virüsün diğer solunumlardan farklı olarak yüzde 99’u  Akciğere yerleşiyor. Akciğere yerleştiği için de bazı ilaçlar kullanılıyor. Virüs dış ortamda dayanıklılık süresi cansız yüzeyde 9 gün yaşadığı ve ölmediği Çin’de yapılan araştırmalar sonucu tespit edildi” dedi.

Çin’in Vuhan kentin başlayarak tüm dünyaya yayılmaya başlayan  Corona Virüs dünya için büyük bir tehdit oluşturmaya başladı. Çanakkale Kent Konseyi ve Topluma Destek Derneği düzenlenen  ‘Korona Virüs Hakkında Merak Ettikleriniz’ adlı söyleşiyle vatandaşların aklındaki soru işaretleri giderildi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Doç. Dr. Alper Şener konuşmacı olarak katıldığı söyleşide, bulaşan Virüse karşı maskeli önlem alınırken, nmaskenin yüzde yüz koruyucu olmadığını belirterek, El yıkamanın maske takmaktan daha önemli olduğunu söyledi.
Çanakkale Kent Konseyi ve Topluma Destek Derneği tarafından düzenlenen etkinlikler kapsamında, bu kez dünyayı saran korku haline gelen Coronavirüsü ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirildi. Belediye Çalışanları Sosyal Tesisleri Ercan Adsız Toplantı Salonunda gerçekleştirilen  söyleşiye  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Doç. Dr. Alper Şener konuşmacı olarak katıldı. Şener, çağımızın vebası olma yolunda hızla ilerleyen Koronavirüs ile ilgili her şeyi anlattı. Dünya üzerinde ilk kez 1960’lı yıllarda görülen '2019-nCoV' olarak adlandırılan virüs,  coronavirüsü adıyla biliniyor. Coronavirüs aralık ayında Çin’in Wuhan bölgesinde yeniden çıkmasıyla beraber internette en çok aranan konulardan birisi oldu. Enfeksiyonu kapan çok kişinin hayatını kaybettiği virüs için tedavi bulunmazken, enfeksiyonu kapmamak için alınacak önlemler büyük önem taşıyor. Yüzlerce can alan virüs son olarak sınır komşumuz olan İran’da tespit edildi. Gittikçe korkulu hale gelen virüs hakkında bilgi vermek ve vatandaşları virüse karşı farkındalık oluşturmak amacı ile Çanakkale Kent Konseyi ve Topluma Destek Derneği tarafından gerçekleştirilen söyleşide konuşan Doç. Dr. Alper Şener kentlilerin yoğun katılım gösterdiği söyleşide virüse dair her şeyi anlattı.
 
VİRÜS İLE MÜCADELEDE GENOM SENTEZİ YAPILMASI ÇOK ÖNEMLİ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Doç. Dr. Alper Şener , Corona Virüs hakkında bilgiler vererek söyleşiye başladı. Şener, “Aslında Corona virüsü ailesi doğada yaygın olmasına rağmen bu kadar hızlı, bu kadar  değişiklik yapma özelliğine sahip değildi. Coronavirüs SARS, MERS-CoV  dediğimiz virüslerle aynı ailedendir. İnsan, yarasa, kedi, köpek, domuz, kemirgenler ve diğer kanatlılarda görülüyor.  Solunum, bağırsaklar, karaciğer ve beyin tutulması yapabilir.  Hani aniden düşüp bayılanlar var ya  aslında onlar virüse bağlı olarak ani potasyum gelişenlerdir. Virüsün daha yaygın olduğu yerlerde görüyoruz. Yarasalarda çok daha geniş alanı var. Türkiye’de de yarasa tabi ki var.  Ama bulunma riski daha düşük Türkiye’de. Virüsün en yakın akrabası ise SARS dediğimiz virüstür. Bu virüs 31 Aralık 2019’DA İlk olarak Çin’in Hubael Eyaletinin Wuhan kentinde görüldü. Vakaların ilk anormal artışı ise 7 Ocak 2020’de görüldü. Virüs ile mücadelede Genom Sentezi yapılması çok önemli. Çünkü  bir ülke buna karşı geliştirilen ilacı  tüm genona bakarak karar veriyor.  teknik olarak baktığımızda , Bu da inanılmaz bir hızla ortaya çıkan bir genonten. Tuhaf olan ise şu; Çin Bunu herkesin ulaşabileceği serbest bir alana bıraktı. Dediler ki biz çalışmalara bugünden itibaren başladık ve bütün dünyayı davet ediyoruz dediler. Bu alışılmış bir şey değil. Çünkü bir çok ülke bu tür çalışmaları yarış haline getirip parasal duruma çevirmek istediler.  Ama şimdi daha etik hale getirdiler” dedi.

CORONA VİRÜS’E YAKALANAN 64 CİVARINDA ÜLKE VAR
Virisün yayıldığı Ülkerler hakkında bilgi veren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Doç. Dr. Alper Şener“30 Ocak 2020’de DSÖ- Uluslararası Sağlık Tehdidi olarak ilan edildi. Aynı aileden olmalarına rağmen SARS’ta ve MERS-CoV’te bu kadar hızlı davranmadılar. Çünkü bu iki hastalığın Coronavirüs’tan bir farkı var. Bu kadar geniş bir coğrafyayı kapsayan bir hastalık durumu olmadı. Üstelik Coronavirüsün insandan insana geçişi çok hızlı.  27 Şubat 2020’den itibaren  Coronavirüse yakalanan yeni ülkeler ise Irak, Yunanistan, Gürcistan, Estonya, Makedonya, Bahreyn, Kuveyt, Macao, Umman ve Hırvatistan oldu. Bunlarla beraber Coronavirüs’e yakalanan 64 civarında ülke var. Türkiye coğrafyasına baktığımızda, komşularında Coronavirüs almış ya da Corona alma standardı yok. Çin de yayılan virüsün artık  dünyayı tehdit eden bir salgın olduğunu belirten Şener  “Çin dışına nasıl yayıldı? Çin dışında en çok riskin görüldüğü 4 tane ülke var.  Çini de dahil edersek, risklerin çık olduğu Japonya, İran ve İtalya, Yani Çin’den  en çok uçuşların yapıldığı bölgeler burası. 2018 yılında Çin’den uçuş yapılan yerlerden birincisi Tokyo, ikincisi Tahran ve üçüncü yer ise Roma. Artık Coruna Virüsün bir salgın olduğu kesinleşti. Sınırları bile kapatacak düzeyde bir salgın olduğu ortaya çıktı” dedi.

VİRÜSÜN İLK BULGULARI İSE ATEŞ, ÖKSÜRÜK VE SOLUNUM SIKINTISI
Virüsün özelliklerine değinen  Doç. Dr. Şener “Bulaşıcılık peronunu biz neye göre belirliyoruz? Biraz profesyonel bir gözle baktığımızda  artı varis bağlı olduğu ölüm oranlarına bakarak. Artı varis dediğimzi şey şu;  Örnekle anlatacak olursak, diyelim ki ben enfekteyim ve Corona virüsüne sahip bir hastayım ben ancak iki kişiye enfekte edebiliyorum.  Bu da ortalama 1 ile 3 kişi arasında değişiyor.  Virüsün hesap etmek için salgının bittiği dönemde ancak ortaya çıkabilir.  Biz bunu hiçbir zaman bilmemekle birlikte ortalama 4’ün altında olacak gibi görünüyor. Virüsün kuluçkalanması ortalama 14 gün.  Bu sayı en az 2 en fazla 21 gün olarak da gerçekleşebilir. Çindeki rakam is 27 gün olarak belirlendi. Çin’den gelen rakamlara güveniyoruz. Çünkü en çok hasta orada olduğu gibi en çok araştırma da orda yapılıyor.  Virüsün ilk bulguları ise Ateş, öksürük ve solunum sıkıntısı . Bu virüsün diğer solunumlardan farklı olarak yüzde 99’u  Akciğere yerleşiyor. Akciğere yerleştiği için de bazı ilaçlar kullanılıyor. Virüs dış ortamda dayanıklılık süresi cansız yüzeyde 9 gün yaşadığı ve ölmediği Çin’de yapılan araştırmalar sonucu tespit edildi. Örneğin biz doktorlar olarak aldığımız örnekleri 72 saatte labaratuvara gönderiyorsak, her hangi bir işlem yapamıyoruz. Bu da çok basit, yani virüsün olduğu örnek 72 saat yani 3 gün cansız ortamda yaşayabiliyor demektir. Eğer üç gün geçerse virüsün daha fazla yaşayabilmesi için artı 4 derecede buzdolabın kapağında saklıyoruz. Burada da artı 4 derecede virüs 7 gün yaşayabiliyor. Bu da şunu gösteriyor. Virüs ortam ısısına bağlı olarak cansız ortamda 7 gün yaşayabiliyor.  Peki virüsler güneş gördüğü zaman ölmez mi?  Ölüyor ama yüksek dozlu sıcaklıklar lazım. Çöl ortamındaki sıcaklık gibi” şeklinde konuştu.

SEYAHAT ENGELİNE TAKILAN 4 KRİTİK ÜLKE VAR
Bulaşma sürelerine de değinen Dr. Şener Virüsü kapmak için belirlenen temas süresinin belli olmadığını belirterek “Birinci olarak baktığımız şey , Hastada ateş, kuru öksürük veya solunum sıkıntılarından her hangi birisi varsa. İkinci olarak baktığımız şey, özellikle İtalya, Çin, Japonya, İran  seyahatli uyruklular varsa  ya da 64 ülkeden herhangi birinde bulunma durumu vardır. Bu ülkelere gitmemiş olup da ama bu ülkelerden gelen birisi ile teması varsa o hasta da, virüs grubuna girer. Virüsün kapılması için toplamda ne kadar temas edilmesi gerektiği henüz bilinmiyor.  Üç saat temasın ardından bulaşan hasta grubu var, bir de üç gün dolaylı temasta bulunduktan sonra hasta olan grup da var. O yüzden bulaşma süresi hala bilinmiyor. Seyahat engeline takılan 4 kritik ülke var. Virüsün ülkemize gelmesini engellemek amacı ile İran, İtalya, Japonya ve Çin’den gelecek tehditleri kestiremediğimiz için karantinayı kaldıramıyoruz. Her prosedür tamamlandığından sonra ancak karantinadan çıkarabiliyoruz” dedi.

EL YIKAMAK MASKE TAKMAKTAN DAHA KORUYUCU
Yaşanan ilginç bir deneyimini de dile getiren   Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Doç. Dr. Alper Şener, elleri sabunla yıkamanın maske takmaktan daha koruyucu olduğunu belirterek “Kimler Risk altında? ve  şüphe anında neler yapılıyor? Geldiği ülkede bulunma riskleri taşırken Ateş, öksürükve solunum sıkıntıları var ise risk alanına giriyor. Bunların iyileştirilmesi için ise iki tür karantina uygulanıyor.  Biri evde karantina diğeri ise hastanede karantina. Hastane karantinasında Yaşlılar ve yandaş hastalığı olanlar ve sonuncu sınıfta yer alanlara yapıyoruz. Onun için bunlar evde karantinaya alınıyor.  Evde karantinaya alınırken kişinin bilinçli ve uygun olması lazım. Evde bir hastayı karantinaya aldığınız zaman hastaya yakın temasta bulunacaksanız, korunmanın en önemli iki faktörü var.  Bilinci açık olan ve bilinçli bir hastanın olduğunu var sayarak öksürdüğü veya hapşırdığı anda dışarıya çıkardığı virüs miktarını azaltmak amacı ile  ağzını kapatması gerekiyor. Bunu yaptıktan sonra ellerimizi su ve sabunla yıkamamız gerekiyor. Çünkü virüsler elinde olacak.  Solunum yolu ile bulaştığı için ki bu Coronavirüsünde ilk defa  böyle bir deneyimimiz söz konusu oldu.   El yıkamak Maskeden daha koruyucu. Çok ilginç.  Tıbbi olarak maske takmayı daha koruyucu olduğunu düşünürüz ama  ağzımıza elimizi götürdüğümüz için asıl virüs elde oluyor ve birisi ile temas ettiğimizde direkt olarak bulaştırmış oluyoruz. Öksüren, aksıran veya öksüren herkesin ağzını kapatması çok önemli.  O yüzden ulaşımda, sinemada, uçakta, toplu taşımada mümkün olduğu kadar onlardan uzak durmak gerekiyor” dedi.

Maske Yüzde Yüz Korumuyor
Virüsten korunmak için maske takmanın tam çözüm olmadığını söyleyen Şener, “Bu tür yerlerde maske takıp oturabilir miyim? Bu koruyucu bir önlem ama koruyuculuğu yüzde yüz değil. Koruyuculuğun yüzde yüze yakın olduğunu bildiğimiz şey şu, hastanın yanına giden kişinin ekipman giymesi. Onun dışında yapılan her şey yüzde yüz bizi korumuyor. Coronavirüs için genel olarak baktığımızda  solunum yolu ile bulaşan bütün inisiyatifler bizim için geçerli.  Siz ne kadar fazla virüs alırsanız Akciğerdeki iltihaplanma o kadar ağır geçiyor.  Ne kadar az virüs alırsanız o kadar hafif geçer.  Virüs geçiren bir hasta ile solunum etiketi için cerrahi maske yeterli. Ancak bir buçuk metreden hastaya daha yakın olursanız kendimizi korumak için N95 maskesi takmak lazım.  N95 ve N99 maskeleri var. N95 şu demek; her hangi bir mikro organizmanın yüzde 95’ini yakalayan maske demektir. N99 ise yüzde 99’unu yakalıyor demektir”  diye konuştu.
 
Arzu Baladur