Çanakkale’nin birçok bölgesinde sayıları hızla artan taş ocakları, adeta dağları bir bir yok ediyor. Ağaç ve yeşil alanlarla kaplı dağlar, taş ocakları sayesinde dümdüz edildi. Hem çirkin görüntü oluşturan hem de bölgeye zarar veren buradaki ocaklarda şirketler, adeta taş üzerinde taş bırakmadılar. Taş çıkartma işlemleri normal şartlar altında yapılmadığı için hem doğaya hem de bölgeye zarar veriliyor.
Çanakkale’nin en büyük serveti, tarihi, doğası ve turizmi. Bu özellikler Çanakkale’yi dünyada ayrı bir taşıyor. Bölgenin oksijen deposu da olan Çanakkale’nin birçok bölgesinde son zamanlarda çok sayıda taş ocağı türedi. Özellikle kentin Anadolu yakasında hangi tarafa giderseniz, yoldan çirkin görüntü oluşturan taş ocakları göze çarpıyor.
Çimento santralleri, mermer ocakları, yollara mıcır üreten şirketler ve bunun gibi çalışan şirketler, dağlara saldırıyor. Yollardan giderken açık bir şekilde görülen tepeler adeta yokediliyor. Yemyeşil alan içindeki tepeler yerle bir edilmiş ve taş üzerinde taş bırakılmamış. Daha çok çimento santrallerine, bunun yanında birçok alanda kullanılmak üzere dağlar tıraşlanıyor.
Buradaki ocaklarda normal şartlar altında işlem yapılmadığı için çevreye de zarar veriliyor. Dağlar adeta parçalanarak ihtiyaç olan kayalar ve parçalar alınıyor. Geri kalan kısım ise olduğu gibi bırakılıyor. Çevredeki köylüler ise bu durumdan rahatsız. Bölge adeta toz duman içinde bırakıldığı belirtilirken, bölgedeki sebze ve meyve bahçelerinin de zarar gördüğü gelen şikayetler arasında. Köylüler daha çok işlem yapılan alanın dışında çevreye zarar verilmesinden şikayetçi.
Bünyamin Nami Tonka