Pandemi süresi boyunca sosyal ortamlardan ve okullardan uzak kalan öğrenciler 6 Eylül Pazartesi gününden itibaren sınıflarına kavuştu. Özellikle ilk defa okula gidecek ana sınıfı ve birinci sınıf öğrencilerinde yaşanabilecek uyum sorununa karşı önerilerde bulunan Psikolog/Psikoterapist Yağız Ata; ‘’Aileler “çocuğumu okula bırakıyorum” yerine “okula götürüyorum” demelidir. “Bırakmak” kelimesi çocuk tarafından terk edilmek olarak algılanabilir. Oysa “seni okula götürüyorum sonra da geri alacağım” ifadesi çocuğu rahatlatır” dedi.
Pandemi boyunca okullarına gidemeyen milyonlarca öğrenci, Pazartesi itibariyle yüz yüze eğitime başladı. Peki ama bu süreçte veliler anne babalar öğrencilere nasıl davranmalı, işte tüm bu konudaki merak edilenleri cevaplayan Psikolog/Psikoterapist Yağız Ata cevapladı.
“ÇOCUĞUNUZUN OKUL ÖNCESİ KURUMA UYUM SAĞLAMASI YAKLAŞIK BİR AY SÜRMEKTEDİR”
Yağız Ata; ‘’Çocuklar, doğuştan beri bulundukları ailelerinden ilk defa okul öncesi eğitim veya ilköğretim için ayrılırlar. Bu ayrılma ve okula alışma sürecini; çocukların öğretmenleri ve akranları ile olan ilişkileri, ebeveynlerinin onlara karşı davranışları belirler. Bazı çocuklar bu süreci daha sağlıklı geçirirken, bazıları çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalarak “uyumsuz” çocuk olarak nitelendirilirler. Çocukların hayatlarının büyük bir çoğunluğunu geçirecekleri okul yaşamına uyum sağlayabilmeleri, başarılı bir eğitim hayatının yanı sıra okula dair olumlu tutum ve davranışları geliştirebilmeleri ve katılımcı olabilmeleri açısından kritik önem taşımaktadır. Çocukların okul öncesi eğitim kurumuna (kreş, okul vb.) alışabilmeleri için uyum süreci çok önemlidir. Öncelikle anne-baba olarak, çocuğunuzdan bir süreliğine fiziksel ve psikolojik olarak ayrılmaya hazır olmalısınız. Her çocuk birbirinden farklı yaşlarda okul öncesine başlasa da anne-babadan ayrılarak ilk sosyal ortamlarına böylelikle adım atmış olurlar. Çocuğun anne ile güvenli bağ kurmasının yanı sıra anneden sağlıklı bir şekilde ayrılabilmesi de uyum sürecinde önem taşımaktadır. Aile olarak destek olmanız, çocuğunuzun okul ortamına güvenmesi için gereklidir. Bu süreçte olumlu katkıda bulunmanız, çocuğunuzun ileri yaşamındaki tüm okul hayatını etkileyecektir. Okullar arası program farklılıkları olmasına rağmen, yaklaşık olarak bir hafta kademeli geçişlerle çocuğun okula uyum sağlaması için uygulamalar yapılmaktadır. Bireysel farklılıkları göz önünde bulundurursak, çocuğunuzun okul öncesi kuruma uyum sağlaması yaklaşık bir ay sürmektedir.’’ dedi.
“OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ”
Uyum problemi nasıl aşılacağına yönelik önerilerde bulunan Yağız Ata; ‘’Okula 3-4 yaşlarında başlamak daha sonraki akademik süreçlere uyumu arttırmaktadır. Çocuğun erken dönemde okula başlaması sosyal öğrenme süreçlerini desteklediği gibi, çocuğun kuralları olan bir ortama uyumunu kolaylaştırmaktadır. Okul öncesi eğitim almak ilkokula uyum sürecinde en belirgin etkendir (sosyal uyum, öz kontrol, davranış kontrolü ve akademik başarı daha iyidir). Özellikle okul öncesi eğitim öncesinde anne veya babaları tarafından bakım verilen çocuklarda okul uyumu belirgin bir şekilde artmaktadır. Diğer yönden okul öncesinde bakım veren kişinin kan bağı uzaklaştıkça okula uyum sorunları da artmaktadır. Uyum problemini aşmak için anne babalara bazı tavsiyeler verebiliriz: Çocuğunuz sabahları sizden ayrılırken sıkıntı yaşayabilir. Böyle bir durum söz konusu ise lütfen eğitimciyi bilgilendirin ki ayrılıkların daha rahat yaşanabilmesi için yapabilecekleri hakkında sizinle görüşebilsin. Size her zaman ulaşılabilecek bir telefon numarası bırakın. Okul hakkındaki belirsizlikler ve bilgisizlikler, çocuk okula başlamadan önce giderilmelidir. Anne babalar çocuklarına karşı anlayışlı olmalıdır. “Bebek misin sen, kocaman adam oldun, korkacak ne var?” gibi bastırıcı söylemlerden uzak durmalıdırlar. Bu yaklaşım sorunları çözmez, bastırır. Bastırılan bir sorun da sonradan daha büyük bir şekilde karşımıza tekrar çıkar. Çocuğu destekleyici ifadeler söylenmelidir. “Okula da alışabileceksin, sana güveniyorum. Bunu da başarabilirsin. Anne ve baban olarak daima destek vereceğiz.” gibi ifadeler kullanılabilir. Okul hakkındaki abartılı yorumlardan kaçınılmalı, çocuklara okul, sınıf, sıra, öğretmen, müdür, ders, teneffüs, sınıf arkadaşı ve okul arkadaşı gibi kavramlar konusunda bilgiler verilmelidir. Hata yaptıklarında onları okul veya öğretmenle korkutursak, çocuğun öğretmenden ve okuldan soğumasına neden oluruz. Okul ceza verilen bir yer olarak gösterilmemelidir. Gideceği okul mümkünse çocuğa gezdirilmelidir: Çocuk, aynı okula gidecek akraba veya tanıdık çocuğu varsa o çocuklarla tanıştırılabilir. Okulda nasıl davranacağı çocuğa ayrıntılı şekilde anlatılmalıdır. Mümkünse öğretmeniyle önceden tanıştırılmalıdır. Çocuğun okul kıyafetlerini önceden alıp evde denemesini, onlara alışmasını sağlayabiliriz. Çocuğun okulda kullanacağı kitabı, defteri ve kırtasiye malzemelerini seçerek kendisinin almasına izin verilmelidir. Böylece çocuk okul ile ilgili güzel duygular hissedecek, psikolojik olarak kendisini okula hazırlayacaktır. Aileler okulun açıldığı ilk birkaç gün çocuğu okula bizzat götürebilir. Ancak bunda da aşırı korumacı bir tavır takınmamalıdır. Aileler çocuğa “Okullar açılsa da senden kurtulsam.” dememelidir. Öğretmenleri de her şeye kızan, sürekli ceza veren, hep yargılayan bir kişi olarak değil; öğrencileri çok seven, onları yarınlara hazırlayan bir kişi veya kişiler olarak göstermelidir. Aileler “çocuğumu okula bırakıyorum” yerine “okula götürüyorum” demelidir. “Bırakmak” kelimesi çocuk tarafından terk edilmek olarak algılanabilir. Oysa “seni okula götürüyorum sonra da geri alacağım” ifadesi çocuğu rahatlatır. Okula uyum problemleri her daim kendisini farklı şekillerde gösterebilir. Problemlerin zamanında, uzman kişiler tarafından çözülmesi çocuğun akademik başarısı, çocuğun aile içerisindeki yaşantısı açısından büyük önem taşımaktadır. Aşılamayan durumlarda profesyonel destek almaktan kaçınılmamalıdır. Eğer çocuğunuz okula uyum problemi yaşıyorsa bir psikoloğa danışmanızda fayda var. Psikoloğunuzun desteğiyle beraber bu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatabilirsiniz. Psikolojik destek almaya ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, bir kliniğe başvuruda bulunup uzman klinik psikologdan yardım alabilirsiniz.’’ şeklinde konuştu.
Dilek Akşen