TBMM Genel Kurulu’nda, 2022 yılı bütçe kanun teklifinin görüşmelerinde söz alan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek; “ Vatandaşın ekonomik durumununun ‘yoksul Afrika Kıtası’ndakinden bile kötü olduğunu ifade ederek; “Anneler, babalar bebek maması çalmaya teşebbüs ediyor marketlerde. Ne kadar acı bir tablo değil mi? 1,25 liraya ekmek alabilmek için kilometrelerce kuyrukta emekliler bekliyor. ‘Benim ben bu ekonominin sorumlusu’ diyordun, o zaman istifa et, memleket seçime gitsin ya da meclis seçim kararı alsın” dedi.
2022 yılı bütçe kanun teklifinin görüşmelerinde parti grubu adına söz alan, CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek konuşmasında, bütçenin tamamı hakkında konuşarak Cumhurbaşkanı ve sistem üzerinden hükümet eleştirisi yaptı.
Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek; “ Vatandaşın ekonomik durumununun ‘yoksul Afrika Kıtası’ndakinden bile kötü olduğunu ifade ederek; “Anneler, babalar bebek maması çalmaya teşebbüs ediyor marketlerde. Ne kadar acı bir tablo değil mi? 1,25 liraya ekmek alabilmek için kilometrelerce kuyrukta emekliler bekliyor. ‘Benim ben bu ekonominin sorumlusu’ diyordun, o zaman istifa et, memleket seçime gitsin ya da meclis seçim kararı alsın” dedi.
Milletvekili Erkek, hükümeti şu başlıklar altında eleştirdi:
“83 MİLYON FRENİ PATLAMIŞ KAMYON GİBİ UÇURUMA SÜRÜKLENİYOR’’
‘Bugün görüştüğümüz bütçenin de bir anlamı kalmadı maalesef. Çünkü saray, yürütme bütçeyi Meclise sunduğunda dolar 9 liraydı, işte bugün 15 liraya dayandı, ek bütçeyi de herhâlde bu arada hazırlıyorsunuzdur. Nasıl bu duruma geldik? Sorun sistemde değerli milletvekilleri. Bakın, bir hatırlatma yapacağım 2014’ten. 12 Mayıs 2014’te bugün de sarayın iktisatçısı olan, Cumhurbaşkanının danışmanı olan Yiğit Bulut ne demiş? “Her vatandaşın varlığı en az 3 katına çıkacaksa başkanlık sistemi olmazsa olmaz ilk şarttır.” Ne büyük bir gaflet ne büyük bir cehalet. Vatandaşın varlığı artmadı ama gerçekten Türkiye'yi yönetenlerin mal varlıkları kaç kat arttı kimse bilmiyor çünkü siyaset bir zenginleşme aracı olmuş, siyasi ahlak maalesef çökmüş. Zaten 2014’te fiilen bu tek adam sistemine geçtiniz. OHAL döneminde OHAL’i fırsat bilip Nisan 2017’de de hukuken geçirdiniz memleketi ve maalesef bu sistemle Türkiye, 83 milyon freni patlamış kamyon gibi uçuruma sürükleniyor.’’
“OHAL’İ DÜŞÜNECEĞİNİZE GELİN, SANDIĞI GETİRİN, MİLLETTEN KORKMAYIN’’
“Bu laflar edilirken, başkanlık sistemi güzellemeleri yapılırken 1 Bulgar levası 1 liraydı, bugün 1 Bulgar levası 8 lira, 8 lira. Memleketi getirdiğiniz hâle bakın. Dolarla maaş almıyor kimse ama vatandaşın aldığı her şey dolara endeksli, her şey. Yoksul Afrika Kıtası’nda, Mali’de, Tanzanya’da asgari ücret ne kadar biliyor musunuz? 200 dolar, yoksul Afrika ülkesinde, Mali’de, Tanzanya’da, Orta Asya’nın Türki Cumhuriyetlerinde ortalama 400 dolar. Bugün Türkiye’de ne kadar? Şu an itibariyle 190 dolar, yarın belki 150 dolar olacak. Siz asgari ücreti arttırın ama önce gerçek tehlike olan enflasyonla, hayat pahalılığıyla mücadele edin, gerçek tehlike o çünkü. Faizle uğraşıyorsunuz ya, insanların alım gücü eridi. Ne diyordu Genel Başkanınız Sayın Erdoğan, taahhüdünüz neydi millete: “2023 yılında kişi başına düşen millî gelir 25 bin dolar olacak.” Taahhüdünüzdü bu, taahhüt, söylem değil. Ne oldu, nerelere geldik? Çünkü sorun sistemde. Merkez Bankamızı bile, milletin Merkez Bankasını bile maalesef iflas noktasına getirdiniz ve çok acı bir şey var; bugün ekonomiyi batıranlar, ağır ekonomik bunalımın sorumlusu olanlar, kendi kusurlarıyla bu ekonomik tabloyu yaratanlar, maalesef, bugün sarayın koridorlarında ne diyor? “Ağır ekonomik bunalım sebebiyle OHAL ilan edilebilir, hazırlanın.” Neden? Anayasa bu yetkiyi veriyor mu yürütmeye? Kendin batıracaksın, sonra OHAL ilan edeceksin. Neden istifa etmeyi düşünmüyorsun da OHAL’i düşünüyorsun? Sorumlu sensin, ekonomiyi sen batırdın. Öyle diyordunuz ya: “Benim ben bu ekonominin sorumlusu.” E, o zaman istifa et, istifa et, memleket seçime gitsin ya da Meclis seçim kararı alsın. OHAL mi seçim mi, olağanüstü hâl mi seçim mi? Hangisi vatandaşın lehine, hangisi? Bakın, burada ifade edildi; anneler, babalar bebek maması çalmaya teşebbüs ediyor marketlerde. Ne kadar acı bir tablo değil mi? 1 liraya ekmek alabilmek için, 1,25 liraya ekmek alabilmek için kilometrelerce kuyrukta emekliler bekliyor. Ağlıyor insanlar, ağlıyor; Türkiye’nin gerçeği bu. Okullarda, sınıflarda açlık sebebiyle bayılan öğrenciler var. Kim bu tablonun sorumlusu, dış güçler mi? Büyüklere masallar, küçüklere gerçekler, ne güzel değil mi? Harika, şimdi de OHAL. Ya, bizim OHAL’e değil demokrasiye, hukuka, özgürlüklere ihtiyacımız var. Bizim OHAL’e değil güven ve siyasi istikrara ihtiyacımız var. Eğer bu bilinçli söyleniyorsa gaflettir, cehalettir, aynı zamanda da Türkiye’ye ihanettir. OHAL’i düşüneceğinize gelin, sandığı getirin, milletten korkmayın.’’
“İSTANBUL’U KAYBETTİNİZ, İLK SEÇİMDE NE OLACAĞINI DA BİLİYORSUNUZ”
‘’Bu sistem demokratik hukuk devletini de çökertti, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi. Öğrenciler cezaevinde, akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler cezaevinde, Boğaziçi'nde okuyan 2 öğrenci hâlâ cezaevinde. Niçin? Eylem yapmışlar. Ya, gençlere bile tahammülünüz yok artık, gençleri bile terörist yaptınız. İstanbul İl Başkanımıza -İstanbul’u kaybettiniz ya, nasıl bir kin ve intikamsa- 5 ayrı dosyadan toplam on yıl hapis cezası verildi, Yargıtay'da bekliyor. Bu da yetmedi, bugün derdest, devam eden 4 tane soruşturma, 3 tane ceza davası, 3 tane tazminat davasıyla 1 milyon 400 bin lira talep ediliyor. Ya, bu ne korkudur? İstanbul’u kaybettiniz, ilk seçimde ne olacağını da biliyorsunuz, Sayın Genel Başkanınız söyledi. Yalnız değerli milletvekilleri, adalet yoksa akıl vicdana danışmaz, merhamet zihinden uzak durur, uzak.’’
“MEMLEKETİ NE HÂLE GETİRDİNİZ, MAALESEF’’
Geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yargılandığı bir davadan dolayı, AİHM’e gittiğini ama bugün Erdoğan’ın, “Ben AİHM kararını tanımıyorum, Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum.” ifadelerini kullandığına dikkat çeken Muharrem Erkek; ‘’Yakın, yıl 1998, Genel Başkanınız Erdoğan -dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı- halkı kin ve düşmanlığa tahrikten hapis cezası aldı, Yargıtay onadı, değil mi? Sonra Amerikan Başkonsolosu kendisini ziyaret etti, Amerikan Başkonsolosuyla beraber Türk yargısının kararını eleştirdiler. Biz de eleştirdik; doğru değil. O zaman “Ya, benim yargımın verdiği karardır. Devletimin yanındayım, sorun değil.” demedi. Amerikan Başkonsolosuyla birlikte basın toplantısı da yaptı. Tam üç kere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu Erdoğan, tam üç kere. Şimdi, bugün ne diyor? “Ben AİHM kararını tanımıyorum, Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum. AİHM kararını da Anayasa Mahkemesi kararını eleştirebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ama tanımıyorum diyemezsiniz. Tanımıyorum demek hukuk devletini tanımıyorum demektir. Hukuk devletini tanımadığınız zaman işte, böyle bakın; doların hâlini, ülkenin hâlini görün. Dolar 10 lira mı olur diyorduk, şimdi keşke 10 lira olsa diyoruz. Memleketi ne hâle getirdiniz, maalesef.’’
Dilek Akşen