Terzioğlu yerleşkesi Troia Kültür Merkezi’ndeki tören başlamadan önce Afganistan’ın Badgis kentinden ÇOMÜ’ye İlahiyat Fakültesi’ne öğrenim için gelen 2. sınıf öğrencisi 22 yaşındaki Basharatullah Muradi isimli öğrencinin kendisine takdim ettiği ülkenin yerel kıyafeti olan yeşil cübbeyi çantadan çıkarıp basın mensuplarına poz veren Kurtulmuş, “Arkadaşımız ülkesi Afganistan’dan getirdiği yeril bir kıyafet olan bu cübbeyi bana hediye etti. Kendisine teşekkür ediyorum” dedi.
Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem, İl Jandarma Komutanı Albay Necmi İnce, AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Çanakkale Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan, ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı tören Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Müzik dinletisiyle devam etti. ÇOMÜ’nün radyosu Kampüs FM’de görevli Uğur Karabulut, Çanakkale Şehitlerine isimli şiiri seslendirdi. Ardından, ÇOMÜ tanıtım filmi gösterime girdi Bu sırada Kurtulmuş’un oturduğu koltuktan kalkıp salondan dışarı çıktığı gözlendi.
ÇANAKKALE RUHUNUN BİLİM DÜNYASINDAKİ ABİDESİYİZ
Törenin ilk açılış konuşmasını ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer yaptı. ÇOMÜ’nün 1992 yılında kurulduğunda biri Çanakkale, diğeri Biga’da iki yerleşke ile yola çıktığını belirten Rektör Acer, “Bugün 6’sı Çanakkale merkezde olmak üzere 14 yerleşkede eğitim öğretim veren, bilimsel araştırma yapan bir üniversite haline geldik. Bu yıl 49 bin 170 öğrenciyle eğitim öğretime başlıyoruz. Bu bizi Türkiye’nin en büyük 21. üniversitesi yapıyor. Üniversitemiz 1600’den fazla akademik personel, 2500’den fazla çalışanı olan büyük bir bilim merkezi. Öğrenci sayısı açısından 21. büyük üniversite olması tercih edilebilirlik anlamında gösterdiği büyük ilerlemenin göstergesidir. Sayıların ötesinde üniversite akademik kalitesiyle de ciddi bir ilerleme gösteriyor. Üniversiteler arasında yapılan en itibarlı akademik kalite sıralamasında üniversitemizin gösterdiği ilerlemeyi somut bir şekilde görebiliyoruz. Üniversitemiz, içinde bulunduğumuz yılda 34. sıraya yükselmiştir. Üç yıl içerisinde 55. sıradan 34. sıraya yükselmiş bir üniversite olarak kendimizi göstermiş, Çanakkale’nin gururuyuz. Çanakkale ruhunun bilim dünyasındaki abidesiyiz. Üniversitemiz, 2016 yılında 61, 2017 yılında ise 56 trilyon yatırım bütçesi almıştır” dedi.
ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, 15 Temmuz’da FETÖ mensupları tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi konusunda da üniversite çalışanlarına mesaj verdi. ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, kurumun kendisinin rektörlüğü döneminden önceki 4 yılda ilmin ve vatanseverliğin rehberliğinde değil gayrimeşru, halkın iradesinin dışındaki yapının, gayrimeşru amaçlarına hizmet eden bir yönetim tarafından yönetildiğini söyledi. Üniversitelerinin, bunun sonuçlarını 4 yıl boyunca yaşadığını anlatan Acer, “Ancak, bu ülkeye karşı gayrimeşru amaçları olan iç ya da dış odaklara her zaman hesabını sormuş bu millet, şüphesiz ki bu yapıya da hesabını soracaktı. Bunu, 3 yıl önce 'bu millet bunlardan hesabını soracak' diyen birisi olarak, şu an memnuniyetle görüyorum ki bu millet, devlet, gayrimeşru amaçlarla ortada olan yapıya bunun hesabını soruyor. Bu, ülkemizin bütün olarak ya da bilim dünyasının tümüyle geleceğinin garantisi. Mağdur edebiyatı yaparak bu sürece sekte vurmaya çalışanlara lütfen dikkat edelim. Şüphesiz ki hatalar olabilir. Ama bilinmeli ki bu hataların her zaman geriye dönüşleri vardır. Bilmeden haksızlığa uğrattığımız insanların dönüşü mutlaka vardır. Ama bunları esas alarak ortada büyük bir haksızlık yapılıyormuş gibi bu sürece zarar vermek isteyenlere özellikle dikkat edelim. Ama biz şunun farkındayız; hem üniversitemizde hem ülkemizin bütününde bu yapıya yönelik mücadele devam ediyor, aynı kararlılıkla da devam edecek. Geldiğimiz noktada göreceğiz ki bu ülke kendi seçtiği meşru hükümeti tarafından yönetilen ülke olmaya devam edecek. Bunun için bizler bu üniversitede elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Sevgili öğrencilerimiz, 15 Temmuz öncesinde ve sonrasında yaşanılanlar sizlere göstermeli ki sizler öncelikle kendinize güvenmelisiniz ve kendi seçtiğiniz hükümetin ve kendi seçtiğiniz yöneticilerin yönlendirmelerine riayet etmelisiniz. Onun dışında hiçbir yapının size gerçek anlamda rehber olamayacağını anlamalı ve mutlaka size bir şeyler vermeye çalışıyorlarsa bunun karşılığını gayrimeşru karşılığını mutlaka isteyeceklerini unutmamanız lazım. Ona göre hareket etmeniz lazım. Biz kendi inancımızı, kendi dinimizi doğru kanallardan öğrenmek durumundayız. Bunu en meşru şekilde gösteren bu oldu. Biz kendi dinimizi, kendi yüce kitabımızdan ve sadece bize değil, bütün insanlığa ahlakıyla örnek olan yüce peygamberden öğrenmeliyiz ki inancımızı tam anlamıyla öğrenmiş olalım.
ÇANAKKALE RUHU BU HAİN DARBE GİRİŞİMİNE ‘DUR’ DEMİŞTİR
Çanakkale Valisi Orhan Tavlı yaptığı konuşmasında, Üniversiteler, ülke sorunlarıyla ilgili ortaya koyacakları görüşler ve bilimsel çalışmalarla topluma önderlik etmekte ve toplumun ufkunu açmaktadırlar. Bu nedenle, ülkemizin geleceğini, milletimizin umut ve düşüncelerini şekillendiren kurumlar olarak da büyük öneme sahiptirler. ÇOMÜ, çok önemli kültür ve medeniyet mirasının merkezinde bulunduğundan ilimizin tarihi ve kültürel dokusu milli ve manevi değerlerimizi ilmek ilmek örerek şekillendiren Çanakkale ruhu, üniversitemizin ve akademisyenlerimizin ve sevgili gençlerimizin de sorumluluğunu bizlerin de sorumluluğunu bir kat daha artırmaktadır. Ülkemiz son yıllarda ekonomik, siyasi, bilimsel birçok alanda hızla gelişmiştir. Ülkemizin millileşme ve özüne dönme adımları, bazı ülkeleri ve içimizdeki FETÖ'cü ve bölücü hainleri rahatsız etmiş, 15 Temmuz darbe girişimiyle ülkemizin önünün kesilmesi istenmiştir. İşte bu büyük milletin içinde var olan ve hiçbir zaman bitmeyecek Çanakkale ruhu, bu hain darbe girişimine 'dur' demiştir. Bu anlamda vatan savunması için canlarını feda eden şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralanıp gazi olanlarımıza da acil şifalar diliyorum. Demokrasimize, milli iradeye ve ülkemize zarar vermek için son günlerde Doğu ve Güneydoğu'da bölücü hainler tarafından acımasızca katledilen sivil iradenin sesi olan siyasetçilerimizi de rahmetle anarken bütün terör örgütlerini ve yandaşlarını kınıyor ve lanetliyoruz” dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 2016-2017 Akademik Yıl Açılış töreninde, ‘Sykes Picot’un 100. Yılında Bir Barış Vizyonu’ konulu ders verdi. Sykes Picot’un, tanımını yaptı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Sykes Picot 1’nci dünya savaşın galiplerinin masa üstünde anlaşarak, birinci paylaşımı, özellikle bizim coğrafyamızla ilgili, Orta Doğu’nun coğrafyasıyla ilgili olarak birinci paylaşım üzerinde karar verdikleri anlaşmanın adıdır. Üzerinden tam bir yüzyıl geçti. 2016 yılında 100’ncü yılını kutluyoruz. Aşağı yukarı Sykes Picot’yu oluşturan olayların aynen benzerleri yeniden oluşturulmaya çalışılıyor. 15 Temmuz’un ne manaya geldiğini, Sykes Picot ne demektir diye anlamadan anlamamız mümkün değildir. Çanakkale harbinden sonra, istiklal harbimizden sonra, kurulan ulusal kurtuluş mücadelesiyle verdiğimiz yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ruhunun anlaşılabilmesi içinde Sykes Picot’yu anlamamız ve onun o bugüne ne ifade ettiğini çok iyi şekilde görmemiz lazım. Bir asır evvel gerçekten savaşın galipleri İngilizler, Ruslar, Fransızlar ve diğerler bir masanın etrafına oturdular. Ellerine pergelleri cetvelleri aldılar. Bu pergellerler, cetvellerle bugün Osmanlının bakiyesi olan b coğrafyadaki sınırları çizdiler. İstisnasız söylüyorum. Bu coğrafyadaki sınırların hiç birisinin tarihi ve kültürel geçmişi yoktur. Geçerliliği yoktur. Örnek olsun diye söylüyorum. Türkiye ile Suriye sınırının hiçbir yeri tarihsel gerçeklere dayandırarak çizilmemiştir. Hiçbir gerçekliliği olmayan bu sınırlarla Türkiye, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan bu sınırlar çizilmiş. Sınırlar çizilirken galipler sadece bundan sonraki dönemde bu sınırlarda oluşabilecek bir takım sorunları da, problemleri de o sınırların içine gömmüşlerdir. Dolayısıyla Sykes Picot’la bu coğrafya verilen en önemli sonuçlardan birisi suni sınırlarla ülkelerin bölünmesidir. Ama bu ülkeleri halkları bu sınırları kabul etmedi. Vicdanen benimsemedi. Şimdi bir asır sonra, bir asır önce sınırlarını böldükleri sınırlarda insanların gönüllerini ve zihinlerini bölmeye çalışıyorlar. Bugün bölgede devam eden birçok çatışmanın, DEAŞ’ın, PYD’nin, PKK’nın ve diğer terör örgütlerinin arkasındaki esas anlayışta budur. Sınırlarla böldükleri insanların şimdi gönüllerini ve zihinlerini bölerek tamamıyla birbirlerinden ayrı hale getirmek için bu terör örgütlerini maşa olarak kullanıyorlar. Şimdi zihinleri de gönülleri de bölmeye çalışan bu uluslar arası emperyalist plana karşı uyanık olmamız lazım. Çok açık söylüyorum. Hiç lafı evelemeden gevelemeden söylüyorum. Bunu Çanakkale’de söylüyorum. Dünya’nın bütün kavimleri burada, bütün emperyalist topraklardan getirilmiş olan insanlar burada, karşı cephelerde savaş uçaklarıyla İngilizlerin, Fransızların gemileriyle diğer ülkelerin yine aynı şekilde bu toprakları toplarla, tüfeklerle dövdüğü, her mevziyi paramparça ederek buradan geçeceklerini zannettikleri bir istila teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık. Lafı evelemeden söylüyorum. Burada, Çanakkale’de, şu karşı tepelere o bombaları atanlar, Çanakkale Boğazına girip o gemilerle iki tarafı bombalayanların arkasındaki irade neyse, 15 Temmuz’da Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalayan irade aynı iradedir. Birbirinin aynısıdır. Bu iradeyi bilip tanıyacağız. Evet, saf bir şekilde buna katılmış olanlar varsa kusura bakma uyansınlar. Çanakkale müdafaasında da Afrika’dan ve Asya’dan getirdikleri Müslümanlar hilafeti kurtarıyoruz diyerek, İngilizlerin, Fransızların kandırarak buraya getirdiği Müslümanlar vardı. Artık herkesin uyanması lazım. Bu anlamda FETÖ denilen eşkıya çetesinin, kökü dışarıda olan bu emperyalist maşayı tanımak için öyle çok fazla alim olmaya gerek yok. Azcık aklı ve inancı olan, azcık vatan sevgisi olan herkes bu eşkıya çetesinin, bu terör örgütünün kökü dışarıda olan şebekenin ne olduğunu anlamıştır” dedi.
“BU COĞRAFYANIN KİLİT ÜLKESİ TÜRKİYE’DİR”
“Bu coğrafyanın kilit ülkesi Türkiye’dir. Bu coğrafyanın önemli kilit taşıdır. Hiç boşuna uğraşmasınlar bu millet kıyamete kadar bu coğrafyanın kilit taşı olmaya devam edecek. Ve kimsenin de bizi oradan söküp atmaya gücü yetmeyecektir. Bu bölgenin bu coğrafyanın kilit taşı olan Türkiye büyük bir tecrübeye sahip. Üç asırdır ciddi bir modernleşme süreci yaşıyoruz. 150 yıldır bir demokratikleşme tecrübesi yaşıyoruz. 66 yıldır da çok partili bir siyasi hayat tecrübesi yaşıyoruz. 15 Temmuz’u da bu çerçeve de görmek lazım. 15 Temmuz kilit taşını yerinden sökmek ve bu milletin dağıtmak projesinin başlangıç günüydü. Eğer 15 Temmuz’da darbeciler başarılı olsaydı. Bu salonda hiç birimiz olmayacaktık. Bizler belki bir çukurda cesetlerimiz bulunacak. Çoğunuz cezaevlerinde bulunacaksınız. Üniversiteler kalmayacak. Türkiye önce bir iç savaşa, arkasından yabancı işgale hazır hale getirilecekti. Allah’ın lütfü ve Cumhurbaşkanımızın cesareti, milletimizin feraseti ve kararlılığıyla bu hain teşebbüs önlenmiş oldu. Ancak bundan sonraki süreçte de son derece titiz olacağız. Zor ve hassas bir dönemden geçiyoruz. Bu Anadolu toprakları nice ihanetler gördü. Kendi içimizden çıkan hain sürüleri bu ülkenin bu milletin önüne hep engel olmaya çalıştı. Ama hiç abartmadan söylüyorum. 15 Temmuz’daki teşebbüs, bu FETÖ çetesinin ortaya koyduğu ihanet Anadolu ve Rumeli topraklarının gördüğü en büyük ihanettir. Bu ihanetin mutlaka bir bedeli olacaktır. Bu ihaneti yapan çete ile irtibatlı, irtisatlı, yanında, yöresinde, önünde, arkasında kim varsa bunlar hepsi bedelini ödeyecekler. Hiç şüpheniz olmasın. Ancak bunu yaparken de ülkeyi yönetenler olarak adalet ve hakkaniyet sınırlarından asla çıkmayacağız. Yanlışlar olmaz mı olur. Olan yanlışlıkların düzeltilmesi için komisyonlar kuruluyor. 1 kişi bile olsa haksızlık yapılmaya gayret edilecek. Ancak sanki bir haksızlık yapılıyormuş, sanki bir FETÖ mağdurları meselesi varmış gibi algı operasyonu oluşturmak darbeye yapan zihniyetin planladığı işlerden birisidir. Hayır, bu memlekette FETÖ mağdurları yoktur. FETÖ’nün mağdur etmeye kalktığı 79 milyon milletimiz vardır” dedi.
Mustafa SUİÇMEZ