Gündem

Çanakkale'den de ses yükseldi 'SAVAŞA HAYIR'

Rusya’nın Ukrayna’ya düzenlediği saldırıyı protesto etmek için 19 sivil toplum kuruluşu bir araya geldi.

Rusya’nın Ukrayna’ya düzenlediği saldırıyı protesto etmek için 19 sivil toplum kuruluşu bir araya geldi. Tepki gösterisinde “Savaş, iktidarların baskı politikalarına kılıf uydurulması demektir. İnsan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır.  Çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir.  Savaş sürdükçe onlar kasalarını dolduracak, halk yoksulluğa mahkûm olacaktır” denildi.
 
Rusya'nın Ukrayna’ya askeri müdahalesine dünyanın dört bir yanında tepki yağıyor. Ukrayna’da çocukların ailelerin dramları gelmeye başladıkça tepki sesleri de yükseliyor. Ukrayna’da yaşanan ölümlere ve züllüme Çanakkale de sessiz kalmadı.
Savaşın bir an önce durması için Çanakkale’de de aralarında siyasi parti, sendika ve Sivil Toplum Kuruluşlarının da bulunduğu 19 kuruluşundan oluşan Emek ve Demokrasi Güçleri savaş karşıtı bir basın açıklaması yaptı. Tepki açılmamasını Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi Başkanı Yasin Hacımusalar yaptı. Yasin Hacımusalar, yaptığı açıklamasında “Emek ve Demokrasi Güçleri Barış, Emperyalistler Savaş İstiyor! Son yıllarda emperyalistler arasında artan hegemonik güç savaşları ve silahlanma yarışı Ukrayna krizinde savaşa dönüşmüştür. Tüm gelişmeler çatışmaların kısa sürede sonlanmayacağını, emperyal güçlerin dünya sisteminde lehlerine sonuçlanacak değişiklikler için düğmeye bastığını göstermektedir. Çıkarları dışında hiçbir şeyi umursamayan NATO, Rusya’ya karşı kuşatma, yayılma ve genişleme stratejisi uygularken Rusya eski gücüne kavuşmak için kendi içerisinde baskı politikalarını süreklileştirirken dışarıya yönelik hegemonik güç politikalarını hayata geçirmektedir.
Savaş, Ukrayna’ya kimin hâkim olacağıyla ilgilidir.  Emperyalist çıkarlar, yayılmacı ve sömürgeci hevesler savaşla sonuçlanmıştır. Ne yazık ki, tüm savaşlarda olduğu gibi en büyük bedeli ezilenler, emekçiler ödemektedir. Ukrayna krizinde de daha şimdiden yerleşim yerleri bombalanmaya başlanmış, çok sayıda sivil yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır. Oysa krizin tek masumu bölgede yaşayan halklar ve emekçilerdir. Bu nedenle geçmişten bu yana emekçiler ve ezilen halklar savaşa karşı barışı savunurken, emperyalistler sömürüyü ve savaşı varlıklarının temeli olarak görmüştür” dedi.
HALK ETKİLENİYOR
Amerika başta olmak üzere diğer ülkelerin Rusya’ya yapacağı yaptırımlara da değinen ve sermaye sahiplerin etkilenmeyeceğini, daha çok halkı etkileyeceğini belirten Yasin Hacımusalar şu açıklamada bulundu; “Biliyoruz ki; Savaş, ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir. Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir.  Savaş, emekçilerin ekmeğinin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir.  Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir.  Savaş, iktidarların baskı politikalarına kılıf uydurulması demektir. İnsan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır.  Çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir.  Savaş sürdükçe onlar kasalarını dolduracak, halk yoksulluğa mahkûm olacaktır.  Bahsedilen ekonomik yaptırımlardan iddia edildiği gibi bankalar, sermaye değil en fazla yoksul haklar, emeği ile geçinenler etkilenecektir.
SAVAŞ SON BULSUN
Savaşı durdurmak için geç değildir. Rusya saldırılarını durdurmalı, NATO silahlanmayı ve yayılmayı esas alan politikalarından vazgeçmelidir. Askeri paktlar dağıtılmalı, başka ülkelerdeki askeri varlıklar sonlandırılmalıdır. Bu kapsamda Ukrayna’daki tüm yabancı güçler geri çekilmelidir. Ülkemizde ve dünyada savaşa, silahlanmaya ayrılan kaynaklar kamusal hizmetlere, insan onuruna yaraşır bir yaşam için kullanılmalıdır. Savaş çığırtkanlarına, savaştan nemalanmak, kendi baskı politikalarına yeni bir gerekçe yaratmak isteyenlere taviz verilmemelidir. Emek ve demokrasi güçleri savaş isteyen emperyalistler ve emperyalist politikalara karşı barış mücadelesini yükseltmeli, barış bloğu oluşturmalıdır. Biz Emek ve  Demokrasi Güçleri olarak bu konuda üzerimize düşen her türlü sorumluluğun gereğini yapacağız. Bir kez daha altını çizerek belirtiyoruz; Savaşa derhal son verilmeli, gecikmesizin diyalog ve müzakere süreci başlatılmalıdır”
Arzu Baladur