Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Dr. Öğretim görevlisi ve GYK üyesi Genel Sekreter Yardımcısı Necmi Akyalçın, ‘’ Bu bir doğa katliamıdır. Atalarımızdan emanet aldığımız, çocuklarımıza borçlu olduğumuz yaşam alanlarımızın yok edilmesine giden yolun kapı eşiğidir’’ dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın zeytinlik alanlarda maden arama faaliyetlerinin önünü açan Maden Yönetmeliği değişikliği, 1 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.
Türkiye'nin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere zeytinlik alanların madencilik faaliyetleri için kullanılmasına kamu yararı dikkate alınarak belirli şartlar kapsamında izin verilecek.
Buna göre, elektrik üretimi için yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilecek.
Bu kapsamda, zeytinlik alanın kullanılabilmesi için madencilik faaliyeti yürütecek kişinin, faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski haline getireceğini taahhüt etmesi gerekiyor. Sahanın taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda ise madencilik faaliyetleri bitiminde sahanın rehabilite edilerek eski haline getirilmesi, Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesisinin taahhüt edilmesi şartı bulunuyor.
ZEYTİNLİKLERİ ÇOCUKLARIMIZA BORÇLUYUZ
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Merkezinden yapılan açıklamayı ileten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Dr. Öğretim görevlisi ve GYK üyesi Genel Sekreter Yardımcısı Necmi Akyalçın’dan geldi. Akyalçın kaleme aldığı açıklamada; ‘’Bu yönetmelik değişikliği “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevî atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.” diyen 3753 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun”a aykırıdır. İktidarın Zeytin Yasasını işlevsiz hale getirecek bu yönetmelik değişikliğiyle, birçok maden projesinin önü açılmış olacaktır. Bu bir doğa katliamıdır. Atalarımızdan emanet aldığımız, çocuklarımıza borçlu olduğumuz yaşam alanlarımızın yok edilmesine giden yolun kapı eşiğidir. Değişiklik “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, madencilik faaliyetini yürütecek kişinin faaliyetinin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski haline getireceğini taahhüt etmesi şartıyla, Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilmesi” ne olanak sağlamaktadır” dedi.
‘’ZEYTİN SONSUZLUK AĞACIDIR’’
‘’Zeytin Sonsuzluk Ağacıdır’’ denilen açıklamada Akyalçın Alınan kararın büyük bir hata olduğunu ifade ederek; ‘’Bu tam anlamıyla gaflettir, dalâlettir. İkizköy köylülerinin aylardır Akbelen ormanına kömür ocağı yapılmaması için sürdürdükleri onurlu direnişlerinin arifesinde alınan bu karar, bir dizi soru işaretini de ardı sıra getirmektedir. Birçok medeniyet için kutsaldır, bereketin, barışın simgesi, birlikte yaşamanın tutkalıdır. Nazım’ın dediği gibi yani…“yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yani ağır bastığından. Anadolu’nun kadim dostu zeytinliklerimizin, gözünü yer altı ve yer üstü kaynaklarımıza dikmiş doymak bilmez tek dişi kalmış canavarların talanına açılmasına karşı, büyük acılarla bu toprakları vatan yapan kahramanlarımızın izinden giderek Kemalizm’in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asacağını, doğamızı, ormanlarımızı, akarsularımızı ve zeytinliklerimizi korumak için halkımızla birlikte mücadele edeceğini kamuoyu ile paylaşmayı görevi saymaktadır.’’ diye sözlerini tamamladı.
Arzu Baladur