Tarım ve Sanayi

Üreticinin derdi büyük: 'Avrupa özentiliği bu duruma getirdi'

Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İsmail Kaya, Türkiye'de son dönemde sebze ve meyve fiyatlarına yaşanan artış hızla devam ederken enflasyon etkisini ve tarımsal üretimlerde çiftçinin durumunu değerlendirdi.

Türkiye'de son dönemde sebze ve meyve fiyatlarına yaşanan artış hızla devam ederken enflasyon etkisini ve tarımsal üretimlerde çiftçinin durumunu değerlendiren Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İsmail Kaya;  son dönemde gündemde çok fazla yer alan dilimle karpuz satılması noktasına da değinerek, “Avrupa modeline özentiler bizi bu duruma getirdi. Avrupa’daki tarım modellerine ayak uydurayım derken dilimse karpuz satılan bir duruma geldik. Tane ile domates, tane ile elma satıldığı bir duruma geldik. Biz bu pahalılığı yok etmek, ortadan kaldırabilmek için Avrupa modelleri değil kendi modellerimizi kullanıyor olmamız lazım. Domates fiyatları mutlaka geri gelecek yani düşecektir” dedi.
Tarımın ve artan fiyatların durumunu üretici gözünden bakarak değerlendiren ve üreticinin büyük risk alarak üretmekten yana bir karar verdiğinin altını çizen Kaya”  Tarımda Avrupa değil kendi tarım modelimizi oluşturmamız lazım “ dedi.
“ÇİFTÇİ, ÜRETİCİ CİDDİ BİR BORÇ YÜKÜ ALTINA DA GİRMİŞ DURUMDA”
“Üretici üretim yapmak için arazisine inmiş durumda. Aslında bunun öncesinde üreticiler çok tedirgindi. Üreticinin kafasında ”Acaba ben bu girdi fiyatları ile arazimi ekip biçsem mi karlı olurum yoksa araziyi ekmesem mi karlı olurum” şeklinde ciddi soru işareti vardı. Üretici tercihini yaptı. Bu tercihini üretimden yana yani araziye inmekten yana kullandı. Ama bu kararı verse de üretici yine çok tedirgin.  Üretici aldığı bu karar ile girdi fiyatlarından kaynaklanan ciddi şekilde kendini riske atmış durumda. Unutmayalım ki girdi fiyatlarının olağanüstü artması neden ile de çiftçi, üretici ciddi bir borç yükü altına da girmiş durumda. Yani üretici arazisini, tarlasını ekip biçebilmek için esnafa, bankaya, çiftçi kuruluşlarına kadar borçlandı ve üretici bunu yaparken tüm kredilerini de kullandı.  Özetle üretici, çiftçi borçlanarak yoluna devam ediyor. "
“EN ÇOK SEBZE ÜRETİCİLERİ TEDİRGİN”
“Şu an itibari ile biz domates dikimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Yine biber gibi karpuz gibi ne kadar sebze dikimi varsa şu anda üretici, çiftçi bu dikimler ile meşgul. Özellikle sebze üreticilerine baktığımızda onlar şuan tarlalarında arazilerinde dikimlerini yapıyorlar ve bu kesim üretmek konusunda en tedirgin olan kesim.  Sebze üreticileri tedirgindi altını çizerek söylüyorum tercihlerini üretim yapmaktan yana kullandılar. Sebze üretimi yapacak olan üretici tohum ve fidesinin toprakla buluşmasından tutun, hasat sürecine kadar üretmek için çok ciddi masraf etmesi gerekiyor. Üretici ya da çiftçi ürettiği, pazara, markette ya da toptancıya sattığı ürünün fiyatı istediği fiyat olmaz ise hastalıklar ile mücadele konusunda sıkıntılı bir üretim sezonu geçirirse üretici çok zor durumda kalır. Ama tabi bu kötü senaryo. Bir de ürettiği ürün ve hastalıklar ile mücadele konusunda başarılı olup ürün fiyatları konusunda da beklediği ve istediği fiyatları elde ederse de üretici için ciddi kazanlı bir üretim dönemi olur.  Şu an ne olacağını bilmiyoruz çünkü çiftçi daha ürününü üretmedi. Ama özellikle bu süreçte üretici ve çiftçi ürettiği ürün ile ilgili çok ciddi kaygıları var.”
“AVRUPA MODELİNE ÖZENTİLER BİZİ BU DURUMA GETİRDİ”
“Domates fiyatları mutlaka geri gelecek yani düşecektir. Belli dönemlerde sebze fiyatlarında adeta çılgın diyebileceğimiz fiyatlar oluşuyor. Tabi oluşan bu çılgın fiyatlar devam etmeyecek. Biz kendi ülkemizde yaşayan üreticimizi ve tüketicimizi memnun edecek adımlar atmamız gerekiyor.  Bunu yapabilmemiz içinde üreticinin para kazanarak yoluna devam edebileceği, tüketicinin ürünlere uygun fiyata ulaşabileceği bir modeli geliştirmemiz gerekiyor. Bizim karpuzu dilim ile satma olayımız Avrupa özentileri, Avrupa modeline özentiler bizi bu duruma getirdi. Avrupa’daki tarım modellerine ayak uydurayım derken dilimse karpuz satılan bir duruma geldik. Tane ile domates, tane ile elma satıldığı bir duruma geldik. Biz bu pahalılığı yok etmek, ortadan kaldırabilmek için Avrupa modelleri değil kendi modellerimizi kullanıyor olmamız lazım. Yani hangi ürüne ne kadar ihtiyacımız var bunların çalışmalarını iyi yapıp ona göre bir model oluşturmamız lazım.”
 
Dilek Akşen