Gündem

Atasının izinden toprağı sürüyor

Atalarının izinden toprağı sürerek, bir tohumun etrafında buluşan 21 bin kişiden biri olan üniversite mezunu iki çocuk annesi kadın çiftçi Eylem Önder Bombatepe, Musaköy’deki çiftliğinde ata tohumları ile üretim yapıyor. 

Temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmak için “Bizim Tohumlarımız” grubunun çatısı altında tohum takası da yapan Bombatepe, hikâyesinin kendi atası ile başladığını anlatarak, “Annem bana çocukluğunu ve çocukluğuna olan özlemini anlatıyordu. Annesinin bahçeye ekip yetiştirdiği sebzeleri anlatırken ‘nerede o eski lezzetler, kalmadı artık o güzel tohumlar’ dedi bu benim çok ağrıma gitti. Kabullenmek istemedim atalarımın emanetlerinin, annemin anılarının kaybolduğunu. Ve başladım yerli tohumlarımızın izini sürüp onları toplamaya. Sırf anneme ‘burada anne o eski tohumlar’  diyebilmek için” dedi…
Gıda krizi, gıda enflasyonu, temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmak  gibi başlıklar,tüm dünyanın gündeminde iken onlar kendi bahçelerinde  savaşmaya devam edenlerden… 
Yok, olmaya yüz tutmuş organik ata tohumlarını büyük bir aşkla çoğaltan gönüllülerden sadece biri Eylem Önder Bombatepe…
Temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmak için “Bizim Tohumlarımız” grubunun çatısı altında tohum takası yapan genç çiftçi, gazetemize özel soruları yanıtladı.
Bir tohumun etrafında toplanan 21 bin kişiden biri olan Bombatepe, Musaköy’deki çiftliğinde ata tohumları ile üretim yapıyor.
Yolculuk hikâyesini ve planlarını anlatan genç çiftçi, Çanakkale’de safran tarlası kurmak istediklerini bu sene ilk hasatı almaya beklediklerini söyledi.
EYLEM’İN HİKÂYESİ BİR TOHUMLA BAŞLIYOR
Son yıllarda çok popüler hale gelen hatta pandemi süreci ile birlikte gereklilik gibi olan kentten kırsala göç, organik tarım, doğa ile iç içe yaşam gibi hikâyelerin altından kaostan yorulmuş yorgun beyaz yakalılar çıkardı, sizin de böyle özel bir hikâyeniz var mı?
“Eylem'in özel bir hikâyesi yok aslında; grafikerlik yapıyorum, evliyim ve 2 tane kızım var. Biraz fazla doğa aşığıyım, doğaldan ve doğadan yana oldum hep o kadar. Doğru olan doğaya uyum sağlamak, onunla savaşmadan onu olduğu gibi sevmektir benim için. Çanakkaleliyim, hep bu topraklarda yaşadım, destan yazanların torunu olmaktan her zaman gurur duydum.”
“SIRF ANNEME ‘BURADA ANNE O ESKİ TOHUMLAR’  DİYEBİLMEK İÇİN.”
Üniversite mezunu kadın çiftçi aslında çok duymaya alıştığımız bir cümle oldu ama her hikaye öznel, klima altında plaza da çalışmak da ile güneş altında tarlada çalışmak kıyaslaması yapmak istemiyorum çünkü her üretim değerlidir sizin Ata tohumları ile olan hikâyeniz nasıl başladı?
“Annem bana çocukluğunu ve çocukluğuna olan özlemini anlatıyordu. Annesinin bahçeye ekip yetiştirdiği sebzeleri anlatırken ‘nerede o eski lezzetler, kalmadı artık o güzel tohumlar’ dedi bu benim çok ağrıma gitti. Kabullenmek istemedim atalarımın emanetlerinin, annemin anılarının kaybolduğunu. Ve başladım yerli tohumlarımızın izini sürüp onları toplamaya. Sırf anneme ‘burada anne o eski tohumlar’  diyebilmek için.”
“80 YILLIK TOHUMLARINI BANA EMANET EDİYORLAR”
“Başlangıçta zor oldu, tohum vermek istemediler bir yabancıya ama zamanla insanlar beni tanıdı, kendileri gelip emanet ediyorlar artık yerli tohumlarını. Hele ki ilaç kullanmadığımı ve hayvan gübresi kullandığımı duyunca daha da seviyorlar beni. Geçen hafta bir köyde 80 yaşındaki teyze yanıma sokuldu ‘seni biliyorum herkes seni anlatıyor burada, al bu benim annemden bana kalan, benim de ektiğim 80 yıllık domates tohumum’ dedi. İşte o zaman doğru yolda olduğumu bir kez daha anladım, adımlarımı artık daha bir güvenle atıyorum.”
“BAHÇEMİZDEN HAYAT FIŞKIRIYOR”
Kendi hasatınızı yapmak size ve ailenize nasıl hissettiriyor, neler öğretiyor?
“İnanılmaz bir mutluluk kaynağı, kızlarıma örnek olmak onlara öğretmek, toprağı onlara sevdirmek görevim benim. Ekerken, çapalarken, sularken her aşamada yardım ediyorlar ve keyif aldıklarını görüyorum. Hele hasat zamanı mutlulukları ve heyecanları paha biçilemez. Toprağa ve doğaya saygıyı öğreniyorlar, her şeyin bir uyum içinde olduğunu. Kuşlarla mısırlarımızı, karıncalarla tohumluklarımızı, sincaplarla cevizlerimizi, kaplumbağalarla salatalıklarımızı paylaşıyoruz, toprak ana da tüm cömertliğini sunuyor bize, bahçemizden hayat fışkırıyor.”
“ÇANAKKALE’DE SAFRAN TARLASI KURMAK İSTİYORUZ”
Siz sadece kendi bahçenizde temiz ve sağlıklı gıda tüketmek hedefinde misiniz yoksa daha büyük hedefleriniz var mı?
Temiz ve sağlıklı gıda tüketmek önceliğimizdi onu başardık. Atalık tohumlarımızı çoğaltıp geniş kitlelerle paylaşmak ve doğal yöntemlerle tarım yapılmasına örnek olmak istiyorduk onu da başardık. Şimdi adımlarımızı daha ileri atmak istiyoruz. Çanakkale’de safran tarlası kurmak istiyoruz. Bu sene ilk hasatımızı almayı bekliyoruz. Bu bereketli topraklarda neden olmasın?
 BİR TOHUMU ÖRNEK ALIRCASINA AİLELERİ GİDEREK BÜYÜYOR
Bizim Tohumlarımızın hikâyesini anlatır mısınız?
“Topladığım atalık tohumları ekip çoğaltmaya başladım, elimde bir sürü tohum birikti. Bu tohumları vermek için değerini bilecek kişileri aramaya başladım. Ben onlara Tohum Dostu diyorum.  Merkezi Çanakkale olan bu grubu buldum. Grubumuz tamamen gönüllülerden oluşuyor, birbirimizle tohum takası yapıyoruz, biriktirdiğimiz tohumları ekecek kişilere hediye ediyoruz. Şu an 21 bin kişiyiz durmadan çoğalıyoruz. Amacımız yerli tohumları geleceğe taşımak.”
Dilek Akşen