Gündem

SES Sağlık Çalışanlarının Sesi Oldu!

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Çanakkale Şubesi Başkanı Canan Çoşan Çanakkale'nin sağlık ve sosyal hizmetler alanında çalışanların sorunlarını gündeme getirdi.

SES, Çanakkale şube başkanı Canan Çoşan, ve sendika Eş genel başkanı Hüsnü Yıldırım ile birlikte 3 -4 Kasımda iki gün boyunca Çanakkale ve ilçelerinde birçok sağlık ve sosyal hizmet işyerini, hastanelerini gezdi. Gezi sırasında sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunlarını yerinde dinledi ve bunu raporlaştırdılar. Bu raporu geçtiğimiz Cuma günü düzenlendikleri basın toplantısında gündeme taşıdılar.
 
‘’Sahadan derlediğimiz sağlık ve sosyal hizmet sorunlarını raporlaştırdık ve basınla  paylaştık.’’ diye basın açıklmasını okuyan, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Çanakkale şube başkanı Canan Çoşan; ‘’Çanakkale’nin Sağlık Alanına Dair Sorunları, Çanakkale Devlet Hastanesinin yeri ranta dayalı olarak seçilmiştir. Kayak merkezi yapılacak yere hastane yapılmıştır diyebiliriz. Sabah-akşam işe gidiş geliş saatlerinde yaşanan trafiğe çözüm bulunamamaktadır. Hastanenin altındaki okullarda eğitim gören öğrencilerin trafik güvenliği endişe verici boyuttadır. Kazaya davetiye çıkarılmaktadır.Yeni hastane kalitesiz malzeme ve işçilikle inşa edilmiştir. Çatısı akmaktadır, asansörleri düşmektedir. Hastalar yaralanmaktadır. İklimlendirmesi ve havalandırması yetersizdir. Bu durum pandemide daha iyi anlaşılmıştır. 2 kişinin yan yana zor yürüdüğü dar ve dik merdivenler ve merdivensiz servisler hangi akla hizmet yapılmıştır? Otobüs durağına açılan kapı rantçılar tarafından kapattırılmış ve hasta/hasta yakınları taşıtlarla iç içe, kaldırımsız yolda yürümek zorunda bırakılmıştır. Hastaneye tahsis edilen şehir içi otobüs ve sefer sayısı yetersizdir. Hem hastalar, hem emekçiler için sağlıklı beslenme hak olmasına rağmen MAE Devlet hastanesi başta olmak üzere hastanelerde hasta ve personel yemekleri yenilemeyecek derecede kalitesiz ve yetersizdir (yemeklerin içinden taş, böcek ve hatta poşet çıkmaktadır). Sağlık çalışanlarının  dinlenme odaları  yetersizdir. 7/24 saat hizmet veren birimlerde depo olarak kullanıla odaya bir kanepe eklenerek aynı zamanda personel dinlenme odası olarak kullanıldığı görülmüştür. Hastane içinde sürekli servis değişikliği yapılmakta, kaos ve keşmekeş hüküm sürmektedir. Sağlık gibi kritik bir alanda planlamadan uzak, ben yaptım oldu kafasında bir idari yönetim baştadır.İş Sağlığı ve Güvenliği Birimleri yetersizdir. Personel iş güvenliği riskleriyle yüz yüze çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Sarf malzemeleri kalitesizdir, koruyucu olmaktan uzaktır, bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Ameliyat bohçası başta olmak üzere bitmeyen bir malzeme sıkıntısı yaşanmaktadır. Medikal malzeme şirketlerine olan borçlar uzun süredir tam ve zamanında ödenememektedir. Yoğun bir temizlik ve hijyen sıkıntısı yaşanmaktadır. En riskli işyerleri kategorisindeki hastanelerin en hijyenik yerlerden olması gerekirken enfeksiyon oranları her geçen gün artmaktadır.Ksilen ve formaldehid (kanserojen kimyasallar) ölçümleri yüksek olması nedeniyle hastane hizmete açıldığından bu yana Patoloji Laboratuvarı  ruhsat alamamaktadır. Bu ölçümler yüksek olmasına rağmen çalışırken ksilen içerikli maddeler kullanan kapama cihazı yaklaşık 6 aydır bozuk olup bu kimyasallara maruziyeti artıracak şekilde kapamalar elde yapılmaktadır.Bazı cihazlar çalışmayı zorlaştıracak ölçüde yetersiz işlevli ve eskidir. Patoloji Laboratuvarı vaka sayısına göre personel sayısı ve alan olarak yetersizdir.Personel planlamasında sürekli bir adaletsizlik ve kayırma yaşanmaktadır. Yandaş ve sarı sendika üyeleri yönetici yapılmakta, iktidara ve kendilerine yakın olmayan personeller mobbinge maruz bırakılmakta, mesleki unvanları hiçe sayılarak görev yerleri sürekli şekilde değiştirilebilmektedir.İlçeler dahil ilimiz düzeyinde en önemli ameliyatların yapıldığı ve tüm cerrahi branşları ayakta tutan Çanakkale Devlet Hastanesi Ameliyathanesinde çalışan anestezi teknisyen ve teknikerleri sistemli biçimde yıpratılmakta, mobbinge maruz bırakılmaktadır. Personele yaşatılan sıkıntıların temelinde, tehlikeli sendikal ayrımcılık anlayışı ve problemin asıl kaynağı kişileri koruyan kayıran “politik-ayrıcalıklı-mafyatik” güçlerin basınç ve baskısı yatmaktadır. İdareciler kurum dışı bazı odaklardan gelen basınç ve yönlendirmelerle bir öyle bir böyle davranarak personelini koruyamamakta, yetişmiş işgücünü harcamaktadır.’’ ifadeleri yer aldı.
 
 
‘’ÇOMÜ Hastanesinde personel yetersiz ve çoğunlukla sözleşmeli çalışmaktadır’’
 
‘’Ameliyathane özel hastane gibi kullanılmaktadır.’’ diye devam eden basın açıklamsında; ‘’Acil hasta için nöbet tutan nöbet ekibi dahi elektif ameliyatlarla yorulmaktadır. Getirilen teşvik performans ödemesi sistemiyle cerrahlar daha fazla kazanmak için daha fazla ameliyat yapmaya koşullandırılmaktadır. Kışkırtılmış sağlık sistemiyle ne hastalar iyileşmekte ne de sağlık emekçilerinin işi bitmektedir. İşyükühergün daha da çok artmaktadır. Personel sayısı hep yetersiz kalmakta, hep daha çok personele ihtiyaç duyulmaktadır.Sevk zincirinde 3. Basamak sağlık kuruluşu olan ÇOMÜ Hastanesinden Çanakkale Devlet Hastanesi’ne hasta sevki yapılmaktadır! Olması gerekense tam tersidir. ÇOMÜ Hastanesinde personel yetersiz ve çoğunlukla sözleşmeli çalışmaktadır. Malzeme yetersizliği nedeniyle hastalara dışarıdan malzeme aldırılmakta, bazı  ameliyatlar ertelenmekte ya da iptal edilmektedir. Hastane İdaresinden hekimlere ve sağlık personellerine müthiş bir sur-time çalışma (mesai sonrası tam günün yüzde 50 kadar ek çalışma) basıncı mevcuttur. Tükenmişlik sendromu yaşayan personel daha da çok çalıştırılıp iyice tüketilmek istenmektedir.Bazı Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) kamu dışı çalışan sağlık çalışanları aynı işi yaptırılıp daha az ücret verilmekte, işgüvencesi sağlanmamakta ve özlük hakları verilmemektedir.Evde sağlık birimi çalışanları görevlendirme yazısı verilmeden, fiili zorluklar çıkartılarak belediye sınırları dışına hizmete gönderilmek istenmektedir. Bu durum da tamamen seçim yatırımıdır. Personeli kapasitesi üzerinde çalıştırıp hastaları, engellileri memnun etme niyeti taşınmaktadır.Nüfusu giderek büyüyen ilimizde binlerce sağlık personeline rağmen bir tane kreş hizmet vermemektedir. Daha önce Genel Sekreterlik binası olarak kullanılan ve halihazırda atıl vaziyette bekletilen binanın kreş olmaması için nasıl bir engel vardır? Hüseyin Akif Terzioğlu Vakfını yöneten Çanakkale Valiliği orayı bir an önce kreş olarak İl Sağlık Müdürlüğüne ücretsiz tahsis etmelidir.’’ifadeleri yer aldı.
Çanakkale’nin Sosyal Hizmetler Alanına Dair Sorunları olduğunun altını çizilen açıklamada ‘’Sosyal hizmetler alanı da siyasal iktidarın arka bahçesine dönmüş durumdadır. Kışkırtılmış sosyo-ekonomik destek başvuruları, engelli ve engelli bakımı başvurularında bilinçli olarak izlenen yanlış politikalarla, muhtaç durumdaki yurttaşlar sadaka kültürüne alıştırılmakta, seçmen tabanı olarak kodlanmaktadır.Sosyal hizmet anlayışı yozlaştırılmış, sadaka kültürüne dönüştürülmüş durumdadır. Pandemi fırsat bilinerek, hiç gerekmemesine rağmen sosyal hizmet emekçileri ev ziyaretlerine gönderilmiş, memnuniyet takibi yaptırılmıştır. 112 Acil Birimlerinde usulsüzce nöbet tutturulmuş ve ücretleri dahi ödenmemiştir.Şimdi de, sosyal hizmet uzmanları başta olmak üzere görev tanımı içerisinde yer almamasına rağmen personeller Ulusal Aile Ziyaret Programı kapsamında evlere memnuniyet sağlama ziyaretlerine gönderilmektedir. Bu durum da tamamen seçim yatırımıdır. Engelli ve bakım maaşlarını düşürülürken, ihtiyacı olan birçok yurttaşın geliri kesilirken, dar gelirlilere sosyo-ekonomik destekler sadaka düzeyinde sağlanırken; bu tür ziyaretlerle reklam ve imaj çalışması yapılmakta, sosyal hizmet emekçileri bu siyasi propaganda kapsamında kullanılmaktadır.Sosyal hizmet uzmanlarının bitmeyen çilesi sürmektedir. Önce ünvanlarını kullanmaları yasaklanmak istendi. Sonra ünvanlarına uygun gelir almaları engellendi. Statülerine eşdeğer başkaca bakanlık personelleriyle aynı işi yapmalarına rağmen, ücretleri çok düşük ödenmektedir. Neredeyse bazı aylar kamuya geçirilen eski taşeron işçilere ödenen ücretten daha azını almaktadırlar.Yine, Genelkurmay Başkanlığı’nın görev ve sorumluluğunda olması gerekirken şehit gazi yakınlarının rehabilitasyonu işi de sosyal hizmet emekçilerinin sırtına yüklenmiş durumdadır             Aynı şekilde, 7/24 saat esasına göre çalışan Çocuk İzlem Merkezlerinde (ÇİM), Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezinde (GAMER) sosyal hizmet emekçilerine hukuki boşluklardan faydalanılarak nöbet tutturulmaktadır. Karşılığında da izin verilmesi hukuksuzdurAdliyelerin kadrolu sosyal hizmet uzmanı ve psikoloğu bulunmasına rağmen; savcılık soruşturması kapsamında sosyal hizmet emekçileri -herhangi bir ödeme yapılmaksızın zorunlu bilirkişi gibi değerlendirilerek- ifade süreçlerine usulsüz dahil edilmektedir. Adalet Bakanlığınca büroları kurulmasına rağmen; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca verilen danışmanlık tedbir kararlarını yerine getirmeleri bekleniyor ve isteniyor. Siyasal iktidara yakın sendikalara üye olun baskısı tüm hızıyla sürmektedir. Saymakla bitmeyecek bunca sorun buzdağının ancak görünen yüzüdür. Bu ve benzeri bütün sorunlar ilçelerin tamamında ve çok daha çeşitli şekillerde mevcuttur.Dileğimiz ve beklentimiz, başta en acilleri olmak üzere sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin her alandaki sorunlarının giderilerek, insanca çalışmaya uygun ortamlar yaratılması ve insanca geçinmeye yetecek temel ücret düzeyleri, özlük ve mali hakların belirlenmesidir. Haklı taleplerimiz karşılanan dek emek ve demokrasi güçleriyle birlikte yürüttüğümüz mücadelemiz sürecektir. ‘’dendi.
 
 Arzu Baladur