Gündem

“Japonya’daki gibi profesyonel mühendisliğe geçilmeli”

Meydana gelen deprem felaketinde binaların çabuk yıkılmasını değerlendiren ÇOMÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öncel, ABD ve Japonya'daki profesyonel mühendisliğe geçilmesi gerektiğini söyledi.

Meydana gelen deprem felaketinde binaların çabuk yıkılmasını değerlendiren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öncel, ABD ve Japonya'daki profesyonel mühendisliğe geçilmesi gerektiğini söyledi.
 
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler 10 ilde yıkımlara neden oldu. Son yapılan açıklamaya göre bölgede 36 bin kişiden fazla hayatını kaybetti. Bu 10 ide binaların büyük bölümü ya yıkıldı ya da zarar gördü. Yeni yapılan az katlı binaların bile yıkılması şaşkınlık yaratırken bu konuda tartışmalar da devam ediyor. Binaların bu kadar çabuk yıkılmasını değerlendiren ÇOMÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öncel, Türkiye’deki mühendislik sistemine vurgu yaptı.
Prof. Dr. Öncel, “Amerika'da ve Japonya'da profesyonel mühendis olmadan hiçbir mimar ve mühendislik fakültesi mezunları gerçek anlamda tam yetkili olarak projelerde çalışamıyor. Kuzey Amerika'da profesyonel mühendislik sistemi şöyle işliyor; özellikle mimar, mühendis olarak mezun olduktan sonra en az 5 yıl yardımcı mühendis olarak çalışıyorsunuz. Bu 5 yıldan sonra sınava giriyorsunuz. Bu sınavları başarmanız durumunda en önemli koşul da dürüstlük referansı almanız. Dürüstlük referansı aldıktan ve sınavlara girdikten sonra profesyonel mühendis olma yetkisini kazanıyorsunuz. Bu aynı Türkiye'deki tıp fakültesi mezunlarının uzmanlık yapmasına benziyor. Ülkemizde de profesyonel mühendisliğe geçilmesi gerekiyor. Deprem riski yüksek alanlarda özellikle yapılaşma ve yapı incelemelerinde profesyonel mühendislerin tam yetkili kılınması gerekiyor.
Özellikle yer ve yapım mühendisliğiyle ilgili iş ilanı verdiğinde 2 kritere bakılıyor. Ya 5 yıl bu alanda çalışmış olmanız ya da bu alanda yüksek lisans yapmış olmanız gerekiyor. Aslında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bu standardı, dünyadaki profesyonel mühendislik standardına uygun. Ancak bunun özel sektörde yayılması gerekiyor. Nasıl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kendi bünyesine eleman ararken 5 yıl deneyim ya da bu alanda yüksek lisans tezi yapma koşulu getiriyorsa bu tür projelerin yapımında da bu şartları yerine getiren, uzmanlık kazanmış profesyonel mühendislere deprem riski altında yapılan veya yapılacak olan binaların projelendirilmesinde tam yetki verilmesi gerekiyor.” diye konuştu.

SINAVLARI GEÇMEK YETERLİ ÖLÇÜ DEĞİL
Türkiye'de üniversitelerin ve mezun sayısının her geçen gün daha da arttığını belirten Öncel, denetimin de belli standartlarda olması gerektiğini vurgulayarak şu açıklamalarda bulundu, “Amerika'da yüksek lisans ve doktora sınavları için bir yazılı sınav yapılmaz. Mezun oldukları bölümlerdeki dersini almış oldukları hocalardan dürüstlük, çalışkanlık referansı vermesi istenir. Sınav geçmek veya her şeyi bilmek yeterli ölçü değildir. Önemli olan dürüstlük ve takım içeresinde çalışabilme potansiyelinin de olması gerçekten önemli kriterlerin başında gelir. Lisansüstü eğitimlerde öğrencilerin alınmasındaki dönüşümü yapmamız gerekiyor. Referanslı bir sisteme geçmemiz gerekiyor. İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde bu şekilde öğrenci alınıyor. Onun dışında da profesyonel ve yetkin mühendisliğe Japonya'da ve Amerika'da olduğu gibi geçilmesi gerekiyor. İnsanların hayatı çok önemli. Gerçekten yeterliliği, bilgi konusunda deneyim kazanmamış ya da belli sınavlarda başarı sağlayarak bilgi noktasında kendi durumunu ispatlamamış kişilere, insanların hayatlarının risk altınca olacağı bu tür mekanların yapımında ya da dönüşümünde tam yetki verilmesi yanlış olduğu için Japonya'da ve Amerika'da bu terk edilen bir uygulamadır. Ülkemizde de terk edilmesi gerekiyor. Bu dönüşümle birlikte üniversitedeki bölümlerinin de dönüşmesi gerekiyor.”

Murat Yüksel