Gündem

Çanakkale Tarımına Üniversite Ve Köprü Dopingi

Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İsmail Kaya; tarımın gelişmesi için bilimsel çalışmalara ağırlık verdiklerini, bu amaçla ÇOMÜ ile ortaklaşa projeler ürettiklerini anlattı, üretici ve yatırımcılara tavsiyeler vererek gündeme dair soruları yanıtladı.

Tarım İl Müdürlüğü, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi ve Ziraat Odası işbirliğiyle ortak çalışmalar yapıldığını belirten İsmail Kaya, domates güvesi olarak bilinen Tuta zararlısıyla alakalı bir işbirliği yaptıklarını, birinci önceliklerinin Tuta zararlısı ile mücadele olduğunu, zararlının nasıl önlenebileceğinin araştırmasını yaptıklarını söyledi. Bir çalışma takvimi oluşturduklarını ifade eden Kaya, üreticilerin de katılacağı bir toplantı ile belli bir yol haritası çizilerek yol izleneceğini kaydederek şunları söyledi: ‘’Şuan için ana konularımızdan bir tanesi domates ve domateste Tuta zararlısı. Bunun dışında tabiki tüm ürünlerde zararlılarla mücadelede adım atabilmek için çalışıyoruz. Bu konuda bazı kurumları harekete geçirmeye çalışıyoruz. Şuan için Tuta’ya odaklandık ama bölgenin tüm hastalıklarıyla mücadele konusunda çalışmalarımız oluyor. Örneğin, son 15 yılda bölgeye girip çıkan ürünleri, 15 sene önce ciddi kazanç sağlayıp şuan üretim yelpazemizden çıkmış ürünlerin tespitini ve çıkmasının nedenlerinin araştırmasını yapıyoruz. Eğer hastalık neticesinde üretimden çıktıysa, o hastalığı inceleyip, mücadelede başarılı olarak yok edip, ürünü tekrar üretim yelpazesinin içine çekmeye çalışıyoruz. Bu çalışmalarda ÇOMÜ bizi çok iyi karşılayarak katkı sağlayacağını söyledi ve sağlıyorlar da’’.

Tuta zararlısıyla mücadelede üniversite hocalarının tezlerinden yararlanılacak
İl Müdürlüğü ve ÇOMÜ ile yapılan görüşmeler neticesinde bu konuyla alakalı çalışmalar yapmaya başladıklarını belirten Kaya, neticeleri önümüzdeki günlerde rapor halinde yayınlayacaklarını söyleyerek; ‘’Tuta zararlısı ilk olarak 2010 yılında bölgemizde görülmüş, 2011 yılında zarara sebep olmuş ve ilerleyen yıllarda evrimleşerek baş edilemez hale gelerek üreticiyi perişan etmiştir. 2010 yılında bu zararlı bölgemize girdiğinde üretici 2016’ya kadar bu zararlıyla mücadelede kısmen başarılı olmuştur. Ancak 2016’da tamamen evrim geçirerek çiftçinin mücadelesinin başarısız olmasına sebep olmuştur. Geçmiş yıllarda yapılması gereken kapsamlı bir çalışmayla bu durum günümüze kadar bu şekilde gelerek çiftçinin zarar görmesi engellenebilirdi. Ancak çok fazla kapsamlı bir çalışma yapılmamış. Bizim çalışmalarımız da, hastalığın 2017’deki evresinin ne olabileceğini araştırıp, üreticiye bunu anlatmak, neyle karşılaşacağını öğretmek kapsamında. Üniversitede bu konuda tez çalışması yapan hocalarımız olduğunu tespit ettik. O tez çalışmalarını üreticiyle buluşturmayı planlıyoruz. Tez aşamasında kalmasın, sahaya inilip çalışmalar yapılsın. Hocalarımız da bu konuda istekliler. Bunların belli bütçeleri olacaktır. Oda olarak her türlü desteği imkanlarımız çerçevesinde vereceğiz, yetmeyen yerde ek destekler isteyeceğiz’’ dedi.

‘’İlgili kurumlar elinden geleni yaparak sahaya inmeli’’
Kaya; ‘’Önümüzdeki süreçte gelebilecek hastalıkları, zararlıları tespit edip, bunları kontrol altında tutabilirsek, bölgemizde oluşabilecek muhtemel hastalıkları önleyebiliriz ya da çözümünü, mücadelesini şimdiden yapabiliriz. Önümüzdeki yılları nasıl kurtarabiliriz, üreticinin başına gelebilecek hastalıklı sorunlar için nasıl önlemler alabiliriz, onun çalışmasını yapıyoruz’’diye konuşarak görüşemedikleri kurumların da kendilerine pay çıkarması gerektiğinin altını çizdi. İlgili kurumların elinden geleni yapması gerektiğini söyleyerek, bu konularda başarılı olabilecek, çalışma yapabilecek kurumları sahada çalışma yapan ekiplere yardım etmeye davet eden Kaya, yaptıkları diğer görüşmeleri şu şekilde açıkladı: ‘’Sahaya tuzak kurulumu konusunda görüşmelerimiz devam etmektedir. Bu işin bir bütçesi var, bütçesini oluşturmaya çalışıyoruz. ÇOMÜ Laboratuvar Müdürlüğü tarafından aramızda bir protokol oluşturduk. O protokol neticesinde bölgedeki hastalıkların teşhisi noktasında onların laboratuvarlarının tüm imkanlarını kullanacağız. Su analizlerini, toprak analizlerini yaptıracağız. Bölgenin toprak yapısını ortaya çıkarmak amacıyla toprak analizi yaptıracağız. Bu çalışma kişisel durumlarda değil, bölgesel nitelikte bir çalışma olacak. Göletlerin sularının içerisindeki kireç oranları, kabalık oranlarını tespit edip, bölgedeki suları üreticiye tanıtacağız. Üreticinin sulama yaptığı, ilaçlama yaptığı suların tahlillerini yaptırıp ne kadar ph düşürücü kullanması gerektiğini, ne kadar yatıştırıcı kullanması gerektiğini belirleyip bilgilendirme sağlayacağız. ÇOMÜ Ziraat Fakültesi ile beraber deneme alanları, demonstrasyon alanları oluşturacağız.’’
Henüz olgunlaşma aşamasında olan birçok projelerinin bulunduğunu belirten Kaya, açık alanda hayvan yetiştiricileriyle ilgili çalışmalarına başlayacaklarını belirterek; ‘’Çan taraflarında salma hayvanlar var. Orada bir ırk çalışması yapacağız. Soğuğa ve iklim şartlarına daha dayanıklı hayvan türleri araştırılıp damızlık olarak, o bölgenin üreticisine sunulacak. Bölgede belli hayvan türleri var, ama üreticilerin kg olarak daha fazla et alabilecekleri hayvan ırklarını o bölgeyle tanıştımaya çalışacağız’’ diye konuştu.

 ’Köprü tarım alanlarında olumsuzluğa sebep olmaz’
Gündeme dair soruları da yanıtlayan İsmail Kaya, 1915 Çanakkale Köprüsü’nün yapılacak olmasıyla bölgedeki tarım alanlarının değer kazandığına dikkat çekerek; ‘’Köprünün yapılacak olması etrafındaki, iki yakasındaki arazilere değer kazandırdı. Ama genel anlamda Çanakkale’ye değer kazandırdı. Çanakkale’nin neresi olursa olsun, köprü olma  yolunda atılan adımlar ne kadar tarım arazisi varsa hepsine değer kazandırdı’’ dedi.
Köprünün yapılacak olmasının tarımı bitirmeyeceğini, yeni tarım alanları açılacağını ifade eden Kaya; ‘’İnsanlar bölgede çiftçilik yapmak için bölgede arazi satın alamayacaklar. Ancak kendi arazilerinde çalışmaya devam ederler. Bir müddet sonra da, yapılanmalar gerçekleşmeye başladıktan sonra çiftçilik daralır. Köprünün iki yakasında da, imar durumunda oluşacak yerleşim alanlarının kurulması, o bölgelerde tarım alanlarını azaltır. Tarım alanlarının azalması demek, biteceği anlamına gelmez. Bizim de amacımız tarım alanlarının az olduğu yerlerde yeni tarım alanları oluşturmaya çalışmak, şehre daha uzak olan bölgelerdeki tarım arazilerini hükümet projeleriyle suya kavuşturup oradaki toprakların verimli hale getirilmesini sağlamak’’ şeklinde konuştu.

‘’Köprüyle birlikte tarım OSB’leri kurulacak’’
Köprünün yapılacak olmasının bölgenin ticaretini de, ticari değerini de arttıracak olduğunu vurgulayarak, tarıma dayalı organize sanayi bölgeleri kurulacağından dolayı, bölgede istihdamın sağlanacağını belirten İsmail Kaya şöyle konuştu: ‘’Orada bir sürü firma işleme ve üretim merkezleri açacaklardır. Bölgeye ciddi bir şekilde istihdam sağlayacaktır. Büyük bir alana kurulacak ve oradaki işletme sahiplerini bir çok yükten kurtaracaktır. Atıklarının çok daha rahat bir şekilde alınacak olması, ürünlerini rahatlıkla pazarlayacak olması bölge üreticisinin işine yarayacaktır. Çünkü o bölgede bir sürü tarım işletmesi kurulacağı için bölgede üretilen ürünlerin alımı noktasında da bir rahatlık meydana gelecektir. Aynı zamanda bölge halkının işsizlik sorununa da çare olacaktır.  Şuan için projenin taslağını dahi göremediğimiz için tam manasıyla algılayamıyoruz, ama projenin bitmiş halini düşündükten sonra güzel gelişmeler olacağını görebiliyoruz.’’

‘’Yatırımcılardan beklentimiz; teşvik almak için değil, faydalı olmak için gelmeleri’’
‘’Bölgemiz çok çeşitli tarım ürünlerini bir arada yetiştiren çok ender yerlerden bir tanesi. Şehrimizde domates de yetişiyor, çeltik de, mısır da, elma da… Bu ürünlerin hepsinin bir arada yetişmesi bizim için büyük bir avantajdır. Bu kadar ürün çeşitliliği olan bir yere çok çeşitli yatırımcı da gelecektir ve çeşitli niteliklerde işletmeler kuracaklardır. Devlet de hibe desteklemesiyle yatırımcıya teşvikler sağlamaktadır. Yatırımcıların özellikle teşvik almak için değil, öncelikle bölgeye nasıl fayda sağlarım diye düşünerek yatırım yapmayı planlaması gerekir. Eğer bir yatırım yapılacaksa, yatırımcıların, ‘bölgeye nasıl katma değer sağlarım, nasıl faydalı hale getirebilirim?’ diye düşünerek gelmelerini bekliyoruz. Onun için yapılacak yatırımlar üreticiye fayda sağlar. Ancak buraya sadece yatırımcı teşvikleri almak için gelinirse büyük sorunlar oluşur.
Aynı zamanda bu problem OSB ile de alakalı bir durumdur. Bir sürü arsa satılacak, kişilere dağıtılacak. Bunları yatırım olsun diye almak değil, aldığı arsayı ciddi şekilde işletmeye dönüştürmek lazım. Bizim yatırımcıdan beklentimiz budur, dağıtılacak arazilerin yatırımcılar tarafından bir an önce iş yapar hale getirilmesi gerekmektedir.’’

Ortak çalışmaların amacı; çiftçiye yardımcı olabilmek
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile yapılan görüşmelerin üniversiteyi bölge halkıyla birlikte çalışmaya teşvik etmek amacıyla olduğunu ve üniversite ile çiftçinin el ele vererek hastalıkların ve zararlıların önüne geçebileceğini ifade ederek; ‘’ÇOMÜ ciddi şekilde imkanları olan bir kurum, eğer çiftçiyle el ele verirsek bir şekilde hastalıklarda mücadele konusunda başarılı olacağımıza inanıyoruz. Sahada insanların sorunları bire bir dinlendiği zaman, yerinde inceleme yapıldığı zaman bazı problemler ortadan kaybolacaktır diye düşünüyoruz’’ dedi.
Üniversitenin ve İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’yle yaptıkları ortak çalışmaların üreticiye katkı sağlayacağının altını çizen Kaya; ‘’Örnek vermek gerekirse; 10-15 sene önce nohut üreten bir bölgeydik, dönüme 200-250 kg nohut alınabiliyordu. Kızılkeçili, Yapıldak, Yukarı Okçular, Musaköy, Yağcılar, Taşlıtarla, Çınarlı, Kalabaklı gibi alanlarda ciddi bir nohut ekimi vardı. Çiftçiler 1 yıl nohut ekip, 1 yıl buğday dikiyordu. Belirli hastalıklardan dolayı 50 kg’ye düşünce bu durum üreticiyi tatmin etmedi, çiftçiler nohut dikimini bıraktılar. Şuanda o ürünümüz devre dışı kaldı. Nohut kurak bölgede yetişir. Kurak bölgelerde alternatif ürünler yetiştirmek gerekmektedir. Bölgeyi enine boyuna değerlendirmek lazımdır. Sadece sulak bölgelerde yapılan tarımdan ziyade, kurak yerlere ekilecek ekstra ürünleri de tespit edip, üretiminin gerçekleşmesini sağlamak niyetindeyiz. Bizim amacımız; ürünlerin devre dışı kalmasına sebep olan hastalığın ne olduğunu, nereden geldiğini, nedenini ve nasıl yok edileceğini tespit edip sonuca ulaşmaktır. Üniversite, İl Müdürlüğü ve odamızın birlikte çalışacak konuları bunlardır’’ diye konuştu.

 ‘’Tüketiciyi düşünmeden hareket etmek hiçbir zaman doğru değil’’
‘’Çiftçi başarısız olursa, pazar fiyatları artar. Onun için önce tüketmek durumunda olduğumuz ürünlerin güzel yetişmesini sağlarsak fiyat kontrollerini dengede tutarız. Üretici kaliteli mal ürettiği zaman, tonaj olarak daha fazla ürün aldığı zaman, az metrekarede daha fazla ürün aldığı zaman, fiyatı düşük olsa bile memnun olacaktır. Hastalıkla mücadelelerde daha az masraf ettiği zaman, kar fazlalaşacak ve memnun olacaktır. Tüketici de bu arada kaliteli ürünleri düşük fiyata tüketecektir.’’
Üretim ayağında başarılı olunduğunda tüketicinin de bundan olumlu şekilde faydalanacağını belirten Kaya; ‘’Üretim maliyetlerini aşağı çekersek üretici de , tüketici de memnun olacaktır. Üretim maliyetleri, ilaçlama maliyetleri çok yüksek olduğunda üretici kazanamıyor. Biz bu çalışmalarla bu maliyetleri aşağı çekebilirsek üretici kazanacaktır. Üreticiden kat kat fazla tüketen toplum var. Uygun fiyatta mal edip, uygun fiyata tüketiciye sunmak bu işin en mantıklı yolu. Böyle bir durumda üreticiyi memnun etmek, tüketen toplumu da memnun etmek anlamına gelir. Tüketiciyi düşünmeden hareket etmek hiçbir zaman doğru değil. Tüm bu çalışmalar bu mantık üzerinde yapılıyor. Koruduğumuz, kolladığımız yalnızca çiftçimiz , üreticimiz değil, üreticiyi kollayarak aslında bu ürünü tüketen geniş kitleyi kollamış oluyoruz. Asıl çalışma tüketici için olmuş oluyor. Bu çalışmalar başarılı olduğu zaman asıl faydayı tüketici görecek’’ dedi. Bazı aracıların balans ayarının yapılması gerektiğine dikkat çeken Kaya, domatesin yerinde 50 kuruş, pazar tezgahında 5 lira olmasının kendilerini de rahatsız ettiğini  belirterek, bu konunun da farklı bir bir çalışma konusu olduğunu söyledi.

‘Sulu tarımın ulaşmadığı bölge kalmasın’
‘’Bölgemizde kapalı sistem sulama göletleriyle alakalı Dsi ile yürüttüğümüz projeler var. Henüz konuşma aşamasında olsa da ciddi şekilde yol alındı. Bazı bölgelerde sondaj çalışmaları yapılıyor, yeni göletler yapılacak bölgeler tespit ediliyor. Biz istiyoruz ki, Çanakkale’de eğer yapılma ihtimali varsa, kaynak durumu uygunsa sulu tarımı ulaştıramadığımız hiçbir bölge kalmasın.
Hükümetimiz bize ciddi projelerle gelin, yardımcı olalım diyor. Biz de onların bu söylemlerine karşın projeler üretiyoruz, nereye ne yapabiliriz raporluyoruz, belli şekilde taleplerimizi iletiyoruz. İlettiğimiz talepler şuanda pozitif yönde yol alıyor, başarılı sonuçlara ulaşmaya doğru gidiyoruz. Önümüzdeki günlerde, yapılacak proje ve işlerle alakalı gerekli açıklamayı yetkililer yapacaklardır. Bize istemek ve proje açıklamak, farkındalık yaratmak düşer. Biz de bunları elimizden gelenin en iyisini yaparak uygulamaya çalışıyoruz.’’

‘Üreticiden beklentim; herkes kapasitesini bilsin!’
‘’Üreticilerden dikkat etmesini istediğim nokta; zararlılarla mücadelede başarılı olabilmek için kontrol altında tutabilecekleri kadar ürün diksinler. Kontrol altında tutamayacakları çoklukta ürün dikmesinler. Daha az metrekareden daha çok ürün almak için neler yapılabilir?, bunun peşinde olsunlar. Daha çok alandan daha az mal almak her zaman için onlara maliyet açısndan yük getirecektir. Dikimlerini planlarken buna çok dikkat etmelerini istiyorum. Ne kadar alana bakabileceklerse o kadar alana dikim yapsınlar, herkesin kendi kapasitesini bilmesi gerek! Ne kadar alanda üretim yaparsam kontrol altında tutabilirim diye planlasınlar. Fiyat ve hastalıkla mücadelede başarı yönünden bu şekilde başarılı olurlar.’’