Gündem

Çanakkale yangınına geç müdahale edildi!

Eski Orman Genel Müdürü Cahit Nasırlı, Çanakkale’ye cehennemi yaşatan ve 3 gün süren yangının çıkışından sonra geç müdahale edildiğini söyledi.

Eski Orman Genel Müdürü Cahit Nasırlı, Çanakkale’ye cehennemi yaşatan ve 3 gün süren yangının çıkışından sonra geç müdahale edildiğini söyledi. Günlerce süren ve 4 bin 200 hektar ormanın yok olduğu yangına havadan ve karadan müdahalede geç kalındığını belirten Nasırlı, “Oysa yangın çıkan yerin 12 km uzağında lojistik üs vardı” dedi.
 
Sözcü gazetesinden Saygı Özgürk, geçen hafta çıkan yangınla ilgili önemli bir iddiayı gündeme taşıdı. Eski Orman Genel Müdürü Cahit Nasırlı’nın değerlendirmesini aktardı. 21 Ağustos'ta çıkan Çanakkale yangınına geç müdahale edildiği için büyüdüğünü, o bölgenin 12 km uzağında orman yangınları mücadele merkezi olduğunu, bu merkezde hem hava ve hem de yerden müdahale araçlarının bulunduğunu kaydeden Nasırlı “Görüntülerden, orman idaresince üretilen ve ster şeklinde istiflenen odunlar da yandı. Aslında bu istiflenen odunların yangın mevsimi başlamadan ormandan çıkarılması gerekirdi” dedi.
 
YANGIN BARAJI NASIL GEÇTİ? SORUSU SORULMAYA DEVAM EDİYOR
Üç gün süren yangın, ilk olarak Çanakkale’ye 14 km uzaklıkta Mareşal Fevzi Çakmak Köyü’nde başladı. Geçen hafta Salı günü öğle saatlerinde başlayan yangın, kısa sürede buradan aşağıya gelerek Çanakkale- Çan karayoluna dayandı. Burada da yangın durdurulamadı. Atikhisar Barajı’nın da yakın olması bir avantaj olarak görüldü. Burada da yangın durdurulamadı ve kısa sürede Kayadere köyüne sıçradı. Geniş olan yolu da geçerek alt tarafa sıçlarayan yangın Atikhisar barajına geldi.
Çan yolunu bile geçerek Kayadere köyüne ve oradan Atikhisar Kalesi’ne kadar gelen yangının burada duracağına kesin gözü ile bakılıyordu. Suyun hemen başında olan yangının bundan sora gideceği yer yoktu. Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü’nün emrinde helikopter ve o kadar araç ve insan gücü varken yangın daha da büyüdü. Atikhisar barajının kenarına kadar gelen yangın burada bile durdurulamadı. Yangın kısa sürede barajın en geniş noktasını da geçerek karşı tarafa sıçradı. Yangının karşı tarafta başlaması herkesi şaşkına çevirdi. Buraya sıçrayan yangın hızla Çanakkale’ye doğru geldi.
Ekiplerin barajın önünde yangını nasıl durduramadığı merak ediliyor. Buradaki çevre köylüler de bu sorunun cevabını arıyor. Yangın karşı tarafa geçince kısa sürede yayıldı ve kontrol edilmekte güçlük çekildi.

HER YERİ YAKIP GEÇTİ, BÜYÜK ZARAR VERDİ
Yangın öğleden sonra başlayıp akşama doğru Çanakkale’nin üst kısmına geldi. Burada çıkan alevler kentin her yerinde görüntülendi. Yangının şehre yayılacağı korkusu ile vatandaşlar dışarı çıktı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) boşaltıldı. Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi de kısa sürede boşaltıldı. Panik yaşanan yangın, rüzgar ters esince Radar tepsinin arka kısmına geçti. Burada köyleri yakarak devam etti. Yangına 8 uçak ve 30 civarında helikopter havadan, yerden de binlerce kişi müdahale etti. Yangının Atikhisar Barajı ve Çanakkale boğazına yakın olması nedeniyle rahat kontrol altına alınabileceği tahmin ediliyordu ama olmadı. Rüzgarın etkisi ile yangın devam etti. Rüzgarın etkisini azaltması ile yangın ancak kontrol altına alındı. Dar alanda çıkan yangının bu kadar üzün süre kontrol altına alınmaması halen eleştiriliyor. Kentte halen yangın konuşuluyor ve ihmaller zincirinin sorumlusu olarak Orman Bölge Müdürlüğü görülüyor.

ÇEVRECİ AYTEKİN ER, İHMALLERİ ŞÖYLE ANLATTI
Yıllarca arkadaşları ile yangının çıktığı köylerde yürüyüş yapan çevreci Aytekin Er, yangının ardından bölgede yaptığı incelemeleri şöyle anlattı; “Yangının üçüncü günü Kayadere'ye giderek dostlarımızın durumunu yüz yüze konuşup öğrenmek istedim keşke gitmez olaydım, senede iki veya üç kez yürüyüş rotamız olan Kayadere köyüne yangın nasıl ulaştı diye Mazılı yani eski yerleşim yeri yönündeki köy çıkışındaki son hayvan damlarına gittim ve gördüklerim içimi acıttı, mağdur köylüm yanan damından geriye kalanları toparlamaya çalışıyordu, selam verip dertleştik keşke dertleşmeseydik. Dam içindeki 80 balya saman kurtarılamayan tavuklar, traktör römorku, bal süzme makinası ve daha niceleri  gözlerinin önünde yanıp kül oluyor. Ha bu ara şu tankeri de köyde yardım istediğini ve emir bekliyoruz kendi başımıza müdahale edemeyiz denmiş. Şükür koyun ve keçilerini kurtarabilmiş, yangının Mazılı dan doğru kulenin sağından ve solundan dağ yamacından geldiğini ve köylerine gelene kadar karadan ve havadan hiç bir müdahale edildiğini görmediğini söylüyor. Jandarmanın kendisini ve diğer köylüleri köyü boşaltmaları çağrısını dinlemeyerek kendi imkanları ile yangına kürek ve evdeki hortumlar ile mücadele ettiklerini gelen iki tankerin hiç bir şekilde kendilerine destek vermedikleri o kızgınlık ile anlattıkça benim sinirlerim bozuldu. Hasar için gelindi mi diye sordum ‘evet sizin önünüzden geldiler yazıp çizip aşağıdaki dama gittiler’ dedi, bende bunun üzerine yanından ayrılıp dama doğru giderken eski taş ocağı yerinde bir ağacın altından dumanlar yükseldiğini görünce üstten uçan helikopterlerin orayı es geçtiklerini görünce 112’yi arayıp bir tanker isteyeyim dedim ancak telefon çekmedi bende bunun üzerine tam oradan ayrılırken hasar tespiti ekiplerini gördüm ve bağırmama rağmen yanımdan geçip gittiler. Ben son dama indim ve oradaki manzara korkunçtu. Devasa dere ve karşıda yangın gözetleme kulesi sağlı sollu alevler aşağı inmiş dereyi geçip 200 metrelik kayalıkların üzerinden Atikhisar kalesine köyün her iki yakasından ulaşmış.
Ancak köy içerisinde jandarmanın köyü boşaltın çağrısı karşılıksız kalıp kimse köyünü terk etmiyor ve orada bulunan tankerlerin yardım çağrılarına aynı bahaneler ile su desteği vermemeleri düşündürücü. Yakın aile tanıdığım köylüler ellerinde kürek ve su hortumları ile evlerinin bahçesine düşen kozalaklara anında müdahale ederek köyde zayiatın olmasını önlemişler. Peki şimdi soruyorum; o köylüler boşaltma çağrısına uyup köyü boşaltsaydılar o köy bugün yerinde olabiliriydi maalesef hayır, konuştuğum köylülerin hemen hepsi destek vermek için bir emir bekliyorlardı’diyorlar. Böyle zamanlarda tankerin su dolu olacak ve sen emir bekliyeceksin bu olmaz olmamalıydı. Yangın rüzgarın etkisi ve müdahalenin gecikmesi ile alevler Atikhisar mahallesi ve Kayadere köyünden doğu ve batı yününden baraja inip 400 metrelik baraj mesafesini karşı ki Belen köyü vadisinden yüksek tepeye ulaşıp Ulupınar, Yağcılar, Sarıcaeli, Aşağıokçular ve Kalabakliya yönelmiştir. Bu yolculuk 15 km ve 5 saatte oluşmuştur. Rrüzgarın hızı 60 km civarı ve artık mücadelenin çok zor olacağı ortaya çıkmıştır.  Medyada yayınlanan yangının başlangıcı elektrik direğinden ufacık bir kıvılcım düşmesi sonucu oluştuğu söyleniyor ve görüntüler paylaşıldı, işte burada önemli olan ilk müdahalenin etkin yapılmasıydı,
O Mazılı denen eski yerleşimde su sorunu var yani çeşmeler var ancak kurumuş, su yok fakat kürekler ile o görüntüdeki 5-6 kişi ilk mücadeleyi yapmak yerine elleri bellerinde sadece yangının büyümesini çaresizce seyrediyorlar. O yangının karşı yakasında bulunan yani Kayadere'ye 3 km uzak olan kulede görevli olsaydı ve telsiz ile ilk etapta hava desteği istense idi bu kaos yaşanmazdı. Bu konuda ilgili bakanlıklar bir an önce yangın gözetleme kulelerini aktif hale getirip, köyleri de yangına ilk müdahaleyi yapacak donanım ve eğitime kavuşturmak gerek. Diğer bir önlem de tüm şişelere yüksek depozito uygulaması getirilmeli ormanlarımız şişe ve kutu dolu.
Miğdemi bulandıran konuyu sonraya bırakıyorum, ancak ip ucu vereyim bir muhtar ve meclis üyesinin su tankeri ve iş makinasını kendi imkanları için kullanmış köylü dertli ve kızgın bilsinler.”

Tuba Demirtaş