Uz konuşmasında “Bu bütçeleri hazırlama ve uygulama süreçlerinde gördüğümüz bazı sorunları, eksiklikleri ve önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Evvela, mezkûr bütçelerin ülkemizin gerçek ihtiyaçlarını, sorunlarını ve önceliklerini yansıtmadığını; aksine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin keyfi, otoriter ve müsrif bir yönetim anlayışını pekiştirdiğini söylemek zorundayım. Bildiğiniz gibi, 2017 referandumu ile kabul edilen Anayasa değişikliği ile ülkemiz, 2018 yılında Parlamenter Sistem’den Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçti. Bu sistem, cumhurbaşkanına geniş yetkiler verirken; meclisin, yargının ve denetim kurumlarının rolünü ve etkinliğini azalttı. Ayrıca, Cumhurbaşkanına bağlı olarak kurulan Cumhurbaşkanlığı Başkanlıkları, Bakanlıkların yetki ve sorumluluklarını gasp ederek, kamu yönetiminde kargaşa, çifte başlılık ve hesap verememezlik yarattı. Bu başkanlıklardan ikisi Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile İletişim Başkanlığıdır. Bu iki başkanlık, Cumhurbaşkanı’nın hem ekonomik hem de siyasi alanda, tek adam olarak karar almasına ve bu kararları uygulamasına olanak sağlayan, meclisten azade, halktan kopuk ve haktan bihaber, anti-demokratik birer yapılanmadır.
Ekonomik Kararları Halk İçin Değil, Cumhurbaşkanı’nın Siyasi Çıkar ve Hedeflerine Göre Aldı
Uz, konuşmasının devamında her iki başkanlığın faaliyet alan ve çalışmalarını da değerlendirdi. İlk olarak Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nı değerlendiren Uz şunları söyledi. “Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 2018 yılında Kalkınma Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı Bütçe Genel Müdürlüğü’nün birleştirilmesiyle oluşturuldu. Bu başkanlık, bütçe hazırlama, uygulama ve denetim süreçlerini tek elde toplayarak, Meclis’in bütçe üzerindeki yetkisi ve denetimini ortadan kaldırdı. Ayrıca, kalkınma planı, yıllık program, orta vadeli program, yatırım programı gibi stratejik belgeleri de hazırlayarak, ekonomik politikaların belirlenmesinde ve uygulanmasında tek söz sahibi oldu. Bu başkanlık, Cumhurbaşkanı’na bağlı olarak çalıştığı için, ekonomik kararları, halkın ve piyasanın beklenti ve ihtiyaçlarına göre değil, Cumhurbaşkanı’nın siyasi çıkar ve hedeflerine göre aldı. Tam da bu sebepten, son 5 yılda, Türkiye ekonomisi büyüme, enflasyon, işsizlik, cari açık, borç, faiz, kur gibi temel göstergelerde ciddi bir gerileme ve istikrarsızlık yaşadı. Türk Lirası, döviz karşısında tarihi değer kayıpları yaşarken, yoksulluk ve gelir adaletsizliği arttı. Üretim, yatırım, istihdam ve ihracat gibi reel sektörün can damarları tıkandı. Ekonomik krizin faturası, esnafa, işçiye, çiftçiye, memura, emekliye ve öğrenciye kesildi. Vatandaşlarımız ağır ekonomik şartlar altında kan ağlarken, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderdiği 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nde, kamu kurumlarının alacağı araçlar, tıpkı 2015 yılında Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in ifadesinde geçtiği gibi ‘Çerez Parası’ olarak görülmekte ve ülkemizin kaynakları heba edilmektedir. İktidar partisi, kullanacağı makam araçlarını düşünürken, milyonlar yoksullukla boğuşmaktadır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’ın meclisimize sunduğu bütçe teklifinin detaylarına bakıldığında işsizlik oranındaki artış ve halkın vergi yüküne bağlı şekilde bir gelir beklentisinin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Gelecek yıl için bütçe açığı hedefi her ne kadar yüzde 6,4 olsa da bunun döviz kuru ve altın fiyatlarındaki dalgalanma ve olası enerji fiyatlarındaki artış ile ülkemizin 2024 yılında daha fazla bütçe açığı olmayacağını nasıl garanti edebilirsiniz?, Dolayısıyla yeniden 2024 yılı ortasında ek bütçe ve vergilerde artış gündeme gelebilir mi?, Bu yıl ek bütçe ihtiyacı ile birlikte AKP iktidarı, taşıtlar ve elektronik cihazlar gibi pek çok günlük hayatta kullanılan ürünlerde uygulanmakta olan ‘Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)’ oranlarında artış yapmıştı; örneğin ilave ‘Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV)’ kararı ile vatandaşlarımızdan 2 kere MTV alınmış oldu. Evdeki hesabı bir türlü çarşıya uyduramayan kifayetsiz ve liyakatsiz kadroların hesapları 2024 yılında da tutmayınca, acaba milletimizden 5 kere mi MTV alacak? Bütçede Sayın Şimşek: “Paraya ihtiyacımız yok.” diyor. O zaman ihtiyaç fazlasını emekliye, memura, çiftçiye, esnafa neden dağıtmıyorsunuz? Sayın Başkan, 2024 yılında Cumhurbaşkanı maaşına yapılacak %82 zammı milletimiz için de yapacağınızı umuyoruz. 2024-2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) döneminde, özellikle işgücü piyasasına yönelik yapısal program boyunca istihdamın yıllık ortalama 909 bin kişi artmasının beklendiğini açıklayan Strateji ve Bütçe Başkanlığı, acaba bu rakamları oluştururken ülkemizin kevgire döndürülmüş sınırlarından gelecek kaçakları da hesaba katmış mıdır? Bizler İYİ Parti olarak, bir dizi yapısal reformun hayata geçirilmesini istiyoruz. Öncelikle, Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın politika belirleme süreçlerinde daha fazla şeffaflık sağlaması gerektiğini düşünüyor, idari anlamda tarafsız ve bağımsız bir devlet kurumu hüviyetine kavuşmasını temenni ediyoruz. Kamu mali yönetimi, vatandaşlarımızın vergi ödemeleri ile finanse edilen bütçelerin nasıl harcandığına dair açıklık ve hesap verebilirlik ilkelerini içermelidir. Bu noktada, Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın karar alma süreçlerinde katılımı artırmak ve toplumsal uzlaşıyı güçlendirmek adına şeffaf bir yönetim biçimi benimsemesi gerekmektedir. Ayrıca, bu kurumun politika belirleme süreçlerinde kamuya açık veri ve bilgilere daha geniş erişim imkânı tanıması hepimiz için önem taşımaktadır.”
İletişim Bakanlığı Cumhurbaşkanı’nın Kişisel Çıkarlarını Koruduğu, Bir Propaganda Bakanlığı Gibi Çalışıyor
Uz, Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığını da değerlendirerek konuşmasında şunları söyledi. “İletişim Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki rolüne odaklanmak istiyoruz. Medya özgürlüğü ve ifade hürriyeti, demokratik bir toplumun temel yapı taşlarıdır. 2018 tarihinde kurulan ve Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün yerini alan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine riayet ederek basın özgürlüğünün garantörü olması gerekirken; devlet adabı ve ciddiyetinden uzak, anti-demokratik ve baskıcı uygulamaları ile basın özgürlüğüne ve meslek etiğine mugayir politikalar izlemektedir. İdari anlamda Sayın Cumhurbaşkanı’nın kişisel çıkarlarını koruduğu, siyasi anlamda ise adeta bir propaganda bakanlığı gibi çalışmalarını sürdürdüğü gözlemlenirken; milletimizi gerçek gündemden uzaklaştırdığı ve devlet kaynaklarını israf ettiği görülmektedir. Ülkemizin, uluslararası arenada karşılaştığı sorunlara karşı etkili bir iletişim stratejisi geliştirememekte, Türkiye’nin imajını yükseltmek yerine Türk Milliyetçisi Gazetecilere karşı siyasi faaliyetler yürütmektedir. (Cumhurbaşkanı’nın ve iktidar partisinin siyasi çıkarlarına hizmet ederek, milletimizi gerçek gündemden uzaklaştırdığı ve devlet kaynaklarını israf ettiği görülmektedir.) Bu partici ve taraflı tavrı öyle pervasız bir hal almıştır ki, kurumun başkanlığı yapan şahıs muhalefet partilerine sataşma ve iftira atma hakkını kendinde bulmaktadır. Bu kurumun Başkanı, ‘Terör örgütlerine umut vadeden bir muhalefet çizgisinin var olduğunu üzülerek gördük’ diyebilme cesaretini gösterirken, AK Parti hükümetine de Oslo’yu, Dolmabahçe’yi, Terörist başı Apo’nun mektubunu, Bebek katilinin kardeşi TRT’ye çıkardığını söyleme cesaretini neden gösteremedi? Montaj videoları hazırlayanlar ve milletimizi kandırmaktan utanmayanlar için dezenformasyon yasası geçerli değil mi? Kurum Başkanı ve ailesinin 5 maaş aldığı bilinmektedir. Bu yüzden maaştan feragat ettiğini söyleyen bu kişi, kimin parasını kime bağışlamaktadır? İletişim Başkanlığı binasında kaç kişi iftira ve karalama kampanyaları adına çalışmaktadır? İletişim Başkanlığı sadece seçim sürecinde 292,9 milyon TL olmak üzere 2023 yılında toplamda 1 Milyar 631 Milyon 576 bin TL harcayarak, devletimize ve milletimize ne gibi bir katkıda bulunmuştur? İletişim Başkanı’nın kendisi atanmış birisi olarak, vatandaşın seçtiği siyasetçilere ayar vermeye çalışması en hafifi ile hadsizlik değilse nedir? İstanbul’daki yapısının bile kaçak olduğu söylenen bu kişinin, doğruları söylemesi ve hakkı savunmasını nasıl bekleyebiliriz? Peki ya milletimize ayar vermek için Ebabil Takımı- Pelikan Takımı – Pörtlek Baykuş Takımı kurdunuz, bundan ne zaman vazgeçeceksiniz? İletişim Başkanlığı’nın 2024 yılı için teklif edilen bütçesi 4 milyar 126 milyon 595 bin Türk Lirası. Bu bütçe teklifi ile 2019 yılına oranla yaşanan artış, yüzde bin 97 olacaktır. Peki sizler hangi emeklinin, memurun, işçinin maaşında bu artışları reva gördünüz? Sürekli dilinizden düşürmediğiniz Allah’tan korkun, kuldan utanın! Hadi utanma duygunuzu kaybettinizde, bari zerre miskal kalan Allah korkunuz aklınıza gelsin! İletişim Başkanlığı demişken CİMER konusu da ele almak istiyorum. Vatandaşlarımızın dile getirdiği sorunlara çözüm bulma amacıyla kurulan CİMER, maalesef beklenen etkinliği ve verimliliği sağlayamamaktadır. CİMER’e yapılan birçok şikâyetin dikkate alınmadığı ve söz konusu sorunların sürekli bir biçimde başka kurumlara iletildiğini müşahade ediyoruz. Ayrıca, vatandaşlarımız, CİMER'e ilettikleri başvurulara daha hızlı ve etkili bir şekilde yanıt alamamaktan dert yanmaktadırlar. Ayrıca başvuruda bulunan vatandaşlarımızın gizliliğinin de sağlanamamasından dolayı devletimizin itibarı sarsılmaktadır. Bu durum, devletin vatandaşlarla olan iletişimini ve güvenini olumsuz etkilemektedir. İletişim Başkanlığı'nın bir devlet kurumu olarak siyasi bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine daha fazla dikkat etmesi, toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede durması, basın özgürlüğü ve demokrasimiz için önem arz etmektedir. Kurumun, konvansiyonel (geleneksel) medya araçları üzerinde baskı oluşturmaktan ve sosyal medya platformalarının kapatılmasından veya kısıtlanmasından ziyade çeşitliliği teşvik etmesi ve ifade özgürlüğünü desteklemesi gerekmektedir. Türkiye’nin ortak çıkarlarını ve değerlerini öne çıkaran bir iletişim politikası izlemeli ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir dil kullanmalıdır. ?Son olarak, ?devletin kaynaklarını verimli ve hesaplı kullanmalı, milletin gerçek gündemine odaklanmalı ve yalan haberlere başvurmadan doğru ve güvenilir bilgi aktarmalıdır. 2024 yılı bütçesi, bu kötü gidişatı tersine çevirecek, ekonomiyi canlandıracak, vatandaşımızın refahını artıracak bir vizyon ve strateji içermemektedir. Tam aksine, bu bütçe, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin israf, kayırmacı ve baskı politikalarını sürdürmek için hazırlanmış bir bütçedir. Bizler, bütçe hazırlama süreçlerine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve Sivil Toplum Kuruluşlarının daha etkin bir şekilde dahil edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Katılımcı ve demokratik hassasiyetler ile sürecin ilerletilmesi, daha kapsamlı, daha adil ve daha demokratik bir bütçe oluşturmamıza vesile olacaktır. Sonuç olarak, Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile İletişim Başkanlığı bütçelerinin hazırlanmasında ve uygulanmasında daha fazla şeffaflık, katılımcılık ve medyanın bağımsızlığını desteklemek adına köklü ve yapısal değişikliklere ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu, demokratik değerlerimizi korumak ve güçlendirmek adına kritik bir adım olacağına inanıyor ve ret oyu vereceğimizi açıklıyorum.
Haber Merkezi