ÇOMÜ TV’ye konuk olan ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, önemli açıklamalarda bulundu. Çanakkale bölgesindeki denizlerde çeşitli çalışmalar yapması ile tanınan Ayaz, denizlerdeki sorunlardan birinin hayalet ağlar olduğunu hatırlatarak, “Bu avcılıkta hiç kimseye yararı olmayan, denizde kaybolan av araçlarının ya da parçalarının yaptığı bütün çevreye zarar olan istenmeyen bir avcılık. Yani av arıcı çeşitli nedenlerden dolayı dip engellerine takılabiliyor, üzerinden yasa dışı bir avcılık yöntemi şebeke trol dediğimiz üzerinden geçerek ağı sürüklemesi suretiyle başka yere götürerek kaybolmasına sebep oluyor. Bunun gibi pek çok nedenle kaybolan av aracının kaybolduktan sonra avcılığa devam etmesidir. Hayalet avcılık bu en çok da küçük balıkçı ağlarında meydana gelen bir olaydır. Ama bu tabii ki gırgır ve trol ağları yapmıyor anlamına gelmiyor. Bunun delillerini de kendimiz çalışmalarımızda bulduk. Av araçlarının kaybolma nedenlerine vs. girdiğimizde tabii ki birinci nedeni dip bölgemiz açısından da düşünürsek, dip yapısı kaybolmaya neden olan birinci etken. Ama bilinçsizlik de var işin içinde. Bazıları bilerek denize ağı atmış. Çanakkale Boğazı örneğini gördüm, misina atmışlar. Yani adam ağdan vazgeçmiş bırakmış kıyıya çıkarıp onu imha etmemiş. Biz dibe indiğimizde 100 metrelik ağda 500'den fazla yengeç ölmüştü. Bu da inanılmaz bir katliama sebep olmuştu. Bunun gibi pek çok şeylerle bu ağların denizel ortama çevreye kimseye yararı olmayan bir avcılık gerçekleştiriyor biz buna hayalet avcılık diyoruz.
Ortama göre değişiyor, bulunduğu derinliğe göre değişiyor, biliyorsunuz sentetik maddeleri parçalayan etken güneş, derin sularda güneş olmadığı için 10 yıldan bile daha uzun Ömre sahip olduğu söyleniyor ve bu avcılığın sürdüğü süre Norveç'te yapılan bir çalışmada 7 yıldan uzun olduğu söylenmiş ki biz de bunu gördük. Marmara'da yaptığımız bir çalışmada üzeri artık tamamıyla ağ çürümüş olmasına rağmen poliket ellerle kaplanmış bir ağ ve onun üzerine bir scorpid fotoğrafımız da var. Yani o ağın ömrü suda en az 56 yıl rahat olmuş yani çok uzun süre ve hala çalışıyor orada durduğu süre boyunca avcılığa devam ettiğini biz kendimiz de bizzat gördük. Kayalık bölgelerde özellikle av aracının kaybolma ihtimali çok yüksek olan bölgelerde yapılan her tür ağ balıkçılığı ayırmıyorum küçük büyük balıkçı fark etmez, aşırı derecede tehlike yaratıyor. Dolayısıyla bu bölgelerin kesinlikle belirlenerek bu ağların buradan uzaklaştırılması gerekiyor ancakbunları uzaklaştırmak için maalesef dalış yapılması gerekiyor. Çünkü siz bir robotla bir kayanın üzerinden bir ağı kaldırmanız mümkün değil. Şu anda robotlar basit bir düğüm atabiliyor Dolayısıyla bunun önüne e geçmenin farklı yollarına, farklı kurallarına girmek gerekiyor.
Kıyı bölgeleri düşünecek olursak, kıyı bölgelerde dalış yapan sportif dalışlar bunları gördüğünde bunları kaldırıyor, alıyor kenara atıyor. Özellikle 2010 yılından sonra projeler başladıktan sonra, farkındalık projeleriyle aslında biz de basınla vesaire dikkat çekmeye çalıştık. Kıyı bölgelerde yani 0- 10 metre derinliklerde bir tehlike yok. Çünkü ağlar orada durmuyor. Balıkçı da zaten Eğer alınabilecek olsa, ağını asla orada bırakmıyor. Ancak Eee derin bölgelerde sıkıntılar var. Özellikle biz şimdi Marmara Denizi için söyleyecek olursak 50 metre 60 metre derinliklerde batıklar var. Bunların üzerine gırgır ağlarıyla örtülmüş durumda şu anda ve çalışmaz hale gelmiş batıklar artık o kadar çok gırgıra var ki üzerinde Şimdi batıklara aslında teknelerin fazla sokulmaması gerekiyor. Marmara Denizi'ndeki batıklar olsun, bizim bölgemizdeki savaş batıkları olsun, korkunç bir habitat." dedi.
Sedat Uz