Tanıtım

Yarımadanın meşhur köyleri

Çanakkale Savaşları'nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası'nda çok sayıda tarihi ve güzel köy bulunuyor. Buraya son zamanlarda büyükşehirlerden göç hızlanırken, aynı zamanda ziyaretçi sayısı da artıyor. Şehitlikleri gezenler, ayı zamanda bu köyleri de ziyaret ediyor.

Çanakkale Savaşları'nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası'nda çok sayıda tarihi ve güzel köy bulunuyor. Buraya son zamanlarda büyükşehirlerden göç hızlanırken, aynı zamanda ziyaretçi sayısı da artıyor. Şehitlikleri gezenler, ayı zamanda bu köyleri de ziyaret ediyor.

 

Çanakkale’nin en meşhur bölgesi kuşkusuz savaşların yaşandığı Gelibolu Yarımadası. Burası hem tarihimiz hem de dedelerinizin verdiği mücadele açısında çok önemli. Bu bölgenin her karış toprağı şehit kanları ile sulanmış ve düşmanların toprak altına konulduğu bölge. Bu yüzden burası aynı zamanda açık hava müzesi konumunda. Burada çok sayıda köy de bulunuyor. Buradaki köyler aynı zamanda savaş sırasında da önemli görevler üstlendi. Savaştan sonra buradaki köyler yeniden hayat buldu. Konumu dolayısı ile bu köyle son zamanlarda büyük göç de aldı. Her geçen gün değeri artan bu köylere ziyaretçi sayısı da artıyor. İşte Gelibolu Yarımadası’nda bulunan Eceabat ilçesine bağlı gezilmesi gereken meşhur o köyler;

BİGALI KÖYÜ

Bigalı Köyü, Çanakkale Kara Savaşları'nın önemli bir noktasıdır. 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal'in "Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum" sözleriyle tarihe geçen 57. Alay'ın düşmana karşı zafer kazandığı yerdir. Bigalı Köyü, Büyük Anafartalar köyünden çıkan yoldan 8 km ileride bulunmaktadır. Mustafa Kemal, Sofya'da askeri ataşe olarak görev yaparken, çıkacak olan savaşta aktif olarak rol almak istediğini belirterek genelkurmaya bir mektup yazmış ve 19. Tümen komutanlığına atanmıştır. Mustafa Kemal, 5. Ordu ihtiyat tümeninin komutanı olarak Bigalı Köyü civarına yerleştirilmiştir. Kendisi de şu anda müze olarak kullanılan evi karargah olarak kullanmıştır. Bugün Bigalı Köyü'nde yer alan ev, müze olarak kullanılmaktadır ve Atatürk'e ait olduğu düşünülen eşyalar ve üniformalar sergilenmektedir. Bu ev, ziyaretçilere Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale Savaşları'ndaki rolünü ve önemini daha yakından görmelerini sağlamaktadır.

KOCADERE KÖYÜ

Kocadere Köyü, ilçe merkezine 7 km uzaklıkta yer alan ve nüfus bakımından ilçenin en küçük köylerinden biridir. Köy halkının temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Köyün adı, bulunduğu yerdeki Kocadere deresinden gelmektedir. Kocadere Köyü'nün bir türküsü de mevcuttur. Türküde, "İğne düştü yakamdan, Kurya geliyor arkamdan, Gelme kurya arkamdan, Annem geliyor balkondan, Babam beni kesecek, Gıcır gıcır boynumdan" şeklinde sözler yer almaktadır. Bu türküde kullanılan "kurya" kelimesi, köyün kültür seviyesinin yüksek olduğunu göstermektedir. Osmanlı döneminde, medreselerin yanı sıra tekke ve zaviyeler Osmanlı kültür merkezleri olarak önemli bir rol oynamıştır. Kocadere Köyü de bu yöredeki diğer köyler gibi tekke ve zaviyelere ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde hala ziyaret edilen tekkenin son şeyhi bulunmaktadır. Köy mezarlığında da Osmanlı dönemine ait birçok alim ve fazıl kişinin gömülü olduğu söylenmektedir. Bu durum, köyün tarihi ve kültürel önemine işaret etmektedir.

ALÇITEPE KÖYÜ

Alçıtepe Köyü, Çanakkale Savaşları'nda kanlı muharebelere tanıklık etmiş olan Sığındere/Zığındere ve Kereviz Dere gibi ünlü mekanlarla çevrili bir bölgede bulunmaktadır. Bu köy, içerisinde barındırdığı şehitlikler ve şehitlerle adeta cennet bahçelerini anımsatan bir belde olarak nitelendirilebilir. Kuzeyinde bulunan Sonok Şehitliği, köye ayrı bir atmosfer kazandırmaktadır. Ayrıca Salim Mutlu Müzesi, savaş hatıralarını canlandırmaktadır. Alçıtepe Köyü, doğusundaki Aktopraklı Tepe'den ismini almıştır. Tepenin adı Tenger veya Alçıtepe olarak bilinmektedir. Türklerin bu bölgeye yerleşmesinden sonra köye ad verilmiştir. Alçıtepe, savaşlarda ün kazanmış bir bölgedir. Şahindere de Alçıtepe içerisinde yer almaktadır. Ayrıca Domuzderesi ve Çakalçeşme de kanlı savaşlara sahne olmuştur. Köyün eski adı Kirte'dir. Ancak Çanakkale Savaşları sırasında dağılmış ve Bursa yöresine göç eden Rumlar savaş sonrasında köylerine geri dönmüşlerdir. Ancak kısa bir süre sonra Yunanistan'a göç etmişlerdir. İstiklal Savaşı sonrasında ise Yunanistan'da kurdukları köyün adını yine Kirte koymuşlardır. Büyük Kirte ve Küçük Kirte olarak iki ayrı köy kurulmuştur. Gelibolu Yarımadası Türklerin kontrolüne geçtikten sonra Kirte ve Maydos halkına dokunulmamıştır. Alçıtepe Köyü'ne Eceabat veya Kaba Tepe yönünden gelindiğinde, köye girmeden önceki yol ayrımından sola dönüldüğünde, yaklaşık 400 metre sonra "Alçıtepe Bakı Terası" yoluna sapılır. Bu yolun hemen sağ yanında, yaklaşık 10-15 metre içeride Alçıtepe Köy Şehitliği bulunmaktadır. Kare planlı olan bu şehitlik, beyaz boyalı taş duvarla çevrelenmiştir. Şehitliği çevreleyen duvarın köşelerine kırmızı boyalı taş gülleler yerleştirilmiş ve içine üç adet servi ağacı dikilmiştir. Yapım tarihi kesin olmamakla birlikte, Alçıtepe köyünde yeniden yerleşimin başladığı 1936 yılından sonra inşa edildiği kesindir. Şehitlik, köyde yaşayanların tarlalardan topladıkları kemiklerin bir kısmının topluca gömüldüğü bir mekan olarak kullanılmıştır. Şehitlerin kimlikleri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Alçıtepe Köy Şehitliği, 2013 yılında tamamen restore edilmiştir.

SEDDÜLBAHİR KÖYÜ

Seddülbahir Köyü, tarihi ve turistik mekanlar arasında Marmara bölgesinde önemli bir yere sahiptir. Seddülbahir Köyü ve Seddülbahir Kalesi, Gelibolu Yarımadası'nda, Çanakkale Boğazı'nın Avrupa yakasında, Ertuğrul Koyu'nun yanında yer almaktadır. Köye ve kaleye ulaşmak için iki farklı yol vardır. Kilitbahir köyünden gidildiğinde ilk 8 kilometrelik kısım virajlı bir yoldur. Diğer yol ise Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi'nin önünden geçerek daha düz bir güzergâh izler. Seddülbahir Köyü ve Kalesi, Çanakkale Savaşları'ndaki önemleriyle bilinmektedir. Gelibolu savaşlarında büyük bir stratejik değere sahip olan bu köy ve kale, tarihimizde hak ettiği yere sahip olmuştur. Seddülbahir Kalesi, şu anda restorasyon çalışmaları devam etmektedir ve yakın bir tarihte restorasyonun tamamlanması planlanmaktadır. Seddülbahir Köyü ve Kalesi'nin tarihi önemi büyüktür. Çanakkale Savaşları sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun savunma hattının önemli bir parçası olarak kullanılmıştır. Seddülbahir Kalesi, Boğaz'ın en dar noktasında yer aldığı için Venediklilerin saldırılarını engellemek amacıyla inşa edilmiştir. Bu kale, tarih boyunca çeşitli tamiratlar geçirmiştir. Seddülbahir Köyü ve Kalesi, savaşın seyri ve sonuçları açısından büyük bir rol oynamıştır.

Seddülbahir Köyü, ziyaretçilerine keşfedilecek birçok yer sunmaktadır. Köy ve çevresindeki turistik mekanlar şunlardır:

1. Seddülbahir Kalesi: Osmanlı dönemine ait bir 17. yüzyıl kalesidir. Seddülbahir Kalesi, Osmanlı mimarisinin güzel bir örneği olup 1658 yılında Valide Hatice Turhan Sultan tarafından yaptırılmıştır. Restorasyon çalışmaları devam etmektedir.

2. Seddülbahir Müzesi: Köyde bulunan küçük bir müzedir. Çanakkale Savaşı dönemine ait artefaktlar ve tarihi eserler sergilenmektedir.

3. Ertuğrul Koyu (V Beach): Köyde bulunan Ertuğrul Koyu, Çanakkale Savaşları sırasında önemli bir rol oynamıştır. V Beach Mezarlığı da burada yer almaktadır.

4. Yahya Çavuş Anıtı: Köyün sağ tarafında yer alan anıt, Çanakkale Savaşı'ndaki kahramanlardan Yahya Çavuş'u anmak için yapılmıştır.

5. Helles Anıtı: Köyün yakınında bulunan anıt, Gelibolu Yarımadası'nda yer alan Helles Muharebeleri'nde hayatını kaybeden askerlere adanmıştır.

6. Ertuğrul Tabyası: Köyde yer alan tarihi bir savaş mevkiidir. Çanakkale Savaşı sırasında kullanılan savunma hatlarından biridir.

7. Morto Koyu: Seddülbahir Köyü'ne doğru giderken karşınıza çıkan koydur. Doğal güzelliği ve plajıyla dikkat çekmektedir.

Seddülbahir Köyü ve çevresindeki bu yerleri ziyaret ederek tarihi ve doğal güzellikleri keşfedebilirsiniz. Ayrıca köyün sessiz ve sakin atmosferi, deniz kenarındaki koylar ve balıkçı köyü dokusu da ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Gelibolu Yarımadası'nı ziyaret edenler için Seddülbahir Köyü ve Kalesi görülmeye değer yerler arasındadır. Restorasyon çalışmaları tamamlandığında ziyaretçiler, tarihi ve kültürel bir deneyim yaşayabilecekleri bu önemli mekânları gezebilirler. Seddülbahir Köyü ve Kalesi, savaşın izlerini günümüze taşımaktadır ve ziyaretçilere tarihi bir yolculuk imkânı sunmaktadır.

Seddülbahir Köyü'nde yer alan İlk Şehitler Anıtı, Çanakkale Savaşı'nda yaşanan ilk şehitlik olayını anmak için inşa edilmiştir. 3 Kasım 1914 tarihinde, saat 06:50'de İtilaf Devletleri'nin savaş gemileri Seddülbahir bölgesini bombardımana başlamıştır. Bu bombardıman sırasında Seddülbahir Kalesi'nin cephaneliği isabet alarak patlamış ve 5 subay ve 66 er şehit olmuştur. Şehit olan askerler, en büyük parçaları yumruk kadar olan bedenleriyle Seddülbahir Kalesi yanında toprağa verilmiştir. Bu olay, Çanakkale Savaşı'nda Osmanlı devletinin verdiği ilk şehitleri simgeler. Seddülbahir Köyü'ndeki İlk Şehitler Anıtı, bu şehitlerin anısını yaşatmak amacıyla inşa edilmiştir. Anıt, 2018 yılı Kasım ayına kadar restore edilmiş ve 3 Kasım 2018 tarihinde ziyarete açılmıştır. İlk Şehitler Anıtı, Seddülbahir Köyü'nde ziyaretçilere tarihi bir hatırayı anlatmakta ve Çanakkale Savaşı'nın başlangıcında hayatını kaybeden askerlerin fedakarlığını anma fırsatı sunmaktadır.

Çanakkale Savaşı'nın ilk günü, Seddülbahir köyü cephesinde Osmanlı kuvvetleri olarak görev yapmış olan 26. Alay, Albay Halil Sami Bey'in komutasındaki 9. Tümen'e bağlı bir birliktir. Ancak çıkarma başladığında Anzak Kolordusu'nun örtü kuvvetleri Arıburnu bölgesine çıkmaya başlamıştır, ki bu bölge de 9. Tümen'in görev sahasıdır. Albay Halil Sami Bey, ihtiyatta bulunan 27. Alay'ın iki taburunu Arıburnu'na göndermek zorunda kalmıştır. Böylece komutasındaki 9. Tümen'in ihtiyatta tuttuğu 25. Alay'ını Seddülbahir cephesine yönlendirmiştir. Bu alayın 3. Taburu, Zığındere koyunda taarruza geçmiştir, diğer iki taburu ise 25 Nisan akşamı bölgeye ulaşabilmiştir. Sonuç olarak, 25 Nisan akşamı Seddülbahir cephesinde 12 İngiliz taburuna karşı 5 Osmanlı taburu mevzilenmiştir. Ancak sabah saatlerinde başlayan çatışmalarda iki taburun yarısını kaybetmiş olması sebebiyle, Seddülbahir cephesindeki Osmanlı kuvvetleri dört tabur gücünde bir kuvvet haline gelmiştir.

Atakan Alkış