Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden emekli Prof. Dr. Türkeş, Çanakkale başta olmak üzere ülke genelindeki iklim değişikliklerinin nedenlerini sıraladı. Türkeş son dönemde Türkiye’de meydana gelen sel su baskını hortum gibi hava alaylarını değerlendirdi. Türkeş, “Günümüz dünyasında aşırı hava ve iklim olaylarının sıklığı ve şiddeti artış göstermektedir. Bu durumun arkasında yatan nedenleri anlamak için bilim insanları üç aşamalı bir yöntem izliyor. Bu yöntem, aşırı olayların fiziksel açıklamalarını yapmak, olayların sıklık, süre, zamanlama ve şiddetindeki değişimleri belirlemek ve iklim modelleri yardımıyla bu olayların simülasyonlarını gerçekleştirmeyi kapsıyor. İlk aşamada, aşırı hava olaylarının ardındaki fiziksel düzenekler incelenir. Sıcak hava dalgaları, şiddetli sağanak yağışlar, dolu fırtınaları, seller, taşkınlar, hortumlar, kasırgalar ve kuraklıklar gibi olayların nedenlerini anlamak, bu olayların nasıl ve neden meydana geldiğini ortaya koyar. Bu süreçte, güvenilir gözlemler büyük önem taşır. İklim bilimciler, bu gözlemler sayesinde olayların zaman içindeki değişimlerini belirleyebilirler. İklim modelleri, aşırı hava olaylarının doğru bir şekilde simüle edilmesi için kullanılır. Bu modeller, yaşanan olayların gelecekte nasıl değişebileceğini öngörmemize yardımcı olur. Ancak, bu aşamalar gerçekleştirilmeden, herhangi bir aşırı hava olayını ya da afetini "normal" olarak değerlendirmek yanıltıcı olabilir.
İklimin olumsuz etkilerine karşı dayanıklı, etkilenebilirliği düşük kentler oluşturmak, bozulmuş coğrafyayı onarmak ve yok edilen dere ve çayları yeniden canlandırmak, doğal vejetasyon ve jeomorfolojiyle uyumlu taşkın yatak ve vadilerde özgürce akmalarını sağlamak gereklidir. Bu adımlar, kentsel seller ve su baskınları gibi olumsuzlukların önüne geçebilir. İklim değişikliğini ve iklim değişikliği ile mücadeleyi önemsemeyen, sonuçlarını dikkate almayan yönetici ve karar vericiler için, tüm olumsuzlukları yalnızca iklim değişikliğine bağlamak kolay bir çıkış yolu olabilir. Ancak bu yaklaşım, bilimsel etiğe uymayan ve yüzeysel bir davranış biçimidir. İklim değişikliğinin etkilerini anlamak ve bu etkilerle mücadele etmek, sadece bir kaçınılmaz gerçekliği kabul etmekle değil, aynı zamanda etkin ve bilimsel yaklaşımlar geliştirmekle mümkündür.
Son araştırmalar, iklim değişikliğinin dünya genelinde hava olaylarının şiddetini ve sıklığını artırdığını doğrulamaktadır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) raporları, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin giderek daha belirgin hale geldiğini göstermektedir. 2023 yılında dünya genelinde yaşanan aşırı hava olayları, bu gerçeğin altını çizmektedir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan şiddetli kasırgalar ve Avrupa'daki aşırı sıcak hava dalgaları, iklim değişikliğinin ne kadar ciddi bir tehdit olduğunu gözler önüne sermektedir. İklim değişikliğiyle mücadelede bilimsel temelli çözümler geliştirmek, hükümetlerin ve yerel yönetimlerin önceliği olmalıdır. Prof. Dr. Türkeş'in de belirttiği gibi, sorun sadece iklim değişikliği değil, aynı zamanda bu değişikliğe karşı alınacak önlemlerin yeterli ve etkin olup olmamasıdır. Kentlerin iklim değişikliğine dirençli hale getirilmesi, doğal alanların korunması ve bilimsel yaklaşımların benimsenmesi, geleceğimizi güvence altına almak için atılması gereken adımlardır. İklim değişikliği ve aşırı hava olayları, küresel bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu sorunun çözümü için bilimsel araştırmalar ve etkin politikalar büyük önem taşımaktadır. Prof. Dr. Türkeş'in de belirttiği gibi, sorun sadece iklim değişikliği değil, aynı zamanda bu değişikliğe karşı alınacak önlemlerin yeterli ve etkin olup olmamasıdır. Bu nedenle, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve geleceğimizi güvence altına almak için bilimsel temelli ve etkili çözümler geliştirmesi gerekiyor.” dedi.
Sedat Uz
Foto: BHA