Gündem

Sezgin N.S. 57 Yılını Kutluyor                

Ezine’nin en başarılı ve en çok tanınan şirketlerinden biri olan Sezgin NS Ticaret, 57 yılını kutluyor. Bir aile şirketi olan Sezgin NS Ticaret, 1967 yılında ailenin babası Necati Sezgin tarafından Ezine’nin mecidiye köyünde kurulan sulu baskı sistem zeytinyağı fabrikası ile ticaret hayatına girdi.

İlerleyen dönemde Ezine’de her alanda faaliyet gösteren Sezgin NS Ticaret, Nahit ve Nail Sezgin Kardeşlerin 1988 yılında kurdukları Sezgin Ns Otomotiv Tarım Market (N.S. Sezgin Otomotiv Gıda Tar. İnş. Tur. Nak. San. Tic. Ltd. Şti) ile büyük ve farklı bir atlım yaparak faaliyet alanlarını büyüttü. Yeni kurulan firmanın ana faaliyet konusunun başında süt ürünleri imalatçılığı geliyor. Firma,  Ezine’nin en lezzetli ve en doğal peynirlerinin üretimi ve satışının yanında tarım ve hayvancılık ekipmanları üreticiliği ve bayilikleri de alan firma hızla büyüdü.

 

 

Ticaret hayatlarında dedeleri Yahya Sezgin’in babaları Necati Sezgin’e devrettiği üretim ve pazarlama bayrağını en üst noktaya taşıyan Nahit ve Nail Sezgin Kardeşler şimdi o bayrağı 3. nesil olan çocukların ı devretmeye hazırlanıyor. 3 kuşaktan buyana Ezine’de zeytincilik ile başlayan Sezgin NS firmasının hikayesi bugünlerde 100 ‘den fazla çalışanı ve ana konusu zeytin ve zeytin yağı, tarım ve tarım ekipmanları, süt ve süt ürünleri üretimi ile devam ediyor. Gelin başarıya giden bu uzun yolu  N.S. Sezgin Otomotiv Gıda Tar. İnş. Tur. Nak. San. Tic. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı ve bir dönem Ezine Peynirciler Derneği Başkanlığı yapmış olan Nahit Sezgin’den dinleyelim:

 

 

Hayat Şartları Düşünmenize Fırsat Vermeden Size Bir Yol Çiziyor

Ezine’nin zeytincilik ve zeytin yağı,süt ve süt ürünleri ile tarımsal ekipman satış ve üretiminde büyük başarı sağlayan Sezgin NS’nin hikayesinin Ezine’nin bir muhacir köyü olan Mecidiyeköy’ de  (Aktepe) başladığını belirten N.S. Sezgin Grup Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Sezgin, Sezgin NS’ nin ilk adımlarını anlatırken çocukluğuna döndü. Sezgin “ çalışmaya çocukluğumda başladım diyerek şunları söyledi. “Çocukluğumuz deyince ben Ezine'nin Mecidiyeköy' ünde. Daha çok Aktepe diye bilinen Geyikli' ye yakın bir muhacir köyünde doğdum. Göçmen Köyü'nde doğdum. Çocukluğum orada, ilkokul orada. Ortaokul, Ezine'de. Lise Çanakkale'de okuduğum bir öğrenim hayatım oldu. Çocukluğumda Köy hayatı yaşadım. Yani altmış sene öncesini düşündüğünüz zaman köy hayatı başka, köyde alışkanlıklar başka hayaller başka tabi köyde çocuklukta çok başka. Köy hayatı farklı bir dönem.  Güzel miydi? diye soracak olursanız benim açımdan güzeldi. O günkü köy hayatını bugünle kıyaslayacak olursak bence birçok şey daha kolaydı. Nasıl daha kolaydı? Okulunuz size en fazla yüz metreydi. Evinizden çıkıyorsunuz, hiçbir araç kullanmadan okula gidiyorsunuz. Sizi okula götürmek için ne servise, ne ebeveyne, anne babaya ihtiyacın olmadığı, rahat bir hayattı o dönemin köy hayatı. Benim çocukluğum güzel bir çocukluktu. Köyümde diğer çocuklar ile aynı standartta bir çocukluk yaşadım. Benim iş hayatına atılmak bir plan dahilinde değildi aslında. Mevcut şartların beni getirdiği bir noktaydı. Yanı hayat şartları sizi düşünmenize fırsat vermeden size bir yol çiziyor aslında. Ben mesela kaç çocukluğumda ve okul yıllarımda yürümeye başladığımdan sonra  köy hayatının getirdiği işleri yapmaya başladım. Nedir bunlar? işte babanızın birkaç koyunu vardır. Babanızın işi olduğu zaman o koyunları yada hayvanların başını siz beklersiniz. Yada annenizin evdeki işlerine yardım edersiniz,  işte eve kesilmiş odunları taşırsınız, eve su taşırsınız köy hayatında yürümeye başladıktan sonra zaten işler gelip sizi bulur ve sizde o işleri yaparsınız.”

Zeytin Sıkma Tesisi Kurarak Başladık

Çalışma hayatına da çocukluğu döneminde başladığını ve firmanın bugünlere gelmesini sağlayan zeytin sıkma tesisi kurma kararının dedesi Yahya Sezgin ve Babası Necati Sezgin tarafından alındığını ifade eden Nahit Sezgin şunları söyledi. Biz zeytin üreticisi bir aileyiz. Babamın kardeşiyle beraber ortak arazileri vardı. Ayrıca benim çocukluğumda yaklaşık 7 yaşlarında iken dedemin bir zeytin yağı çıkarmak için dönemin  zeytinyağı mengenesi ismi verilen zeytinlerin yağını sıkan bir alan yer kurma girişimi vardı. Yaptığı çalışmalardan ve öğrendiğim hayat hikayesinden dedemin çok akıllı bir insan olduğunu anladım. Köyümüz ve civar köylerde zeytin üreticileri Zeytin ürettiği zeytini zeytin üretir. Zeytin tüccara veya zeytinyağı fabrikasına satıp parasını alırdı. Dedem öyle yapmaz. Dedem yağını sıktırırdı. Yağını hazır olmasını bekler Ona göre satardı. Ailemizin zeytinliklerinde ve bölgede zeytin üretimi arttıktan sonra kendi işini daha rahat yapabilmek için babamlar da üç kardeş zeytinyağı tesisi kurmaya karar verdiklerini biliyorum. Tabi bu kararı aldıktan sonra zeytin yağı sıkımının yapılacağı tesisin inşaatı ve zeytin sıkımını yapacak makinanın alımı ve zeytin sıkma tesisinin faaliyete geçmesi süreçleri yaşanmış. Ben zeytin sıkma tesissimizde 8-10 yaşlarındayken sorumluluk almaya başlamıştım. Mesela Orada ne yapıyorsunuz? diye soracak olursanız, sekiz yaşındasınız. Ne yapabilirsiniz?  moloz taşıyabilirsiniz. Küçük taşlara taşırsınız. İşte orada çalışan ustalara veya üretim başlamışsa üretimde çocuk olarak sizin yapabileceğinin işler vardır ve siz o işleri yaparsınız. Bende zeytin sıkım tesisimizde o işleri yapıyordum. Tatil günlerinde, zeytin sıkma makinasının başında beklerdim. Okula gittiğim dönemde Cumartesi ve  Pazar tatillerim aileme ait olan zeytin yağı sıkım tesislerinde geçerdi.  Köydeki arkadaşlarım köyde yaşayan çocuklar köyde çelik çomak oynamaya gider,  Kuş avlamaya giderdi  babam’da beni  zeytinyağı tesisine çağırırı  zeytinyağı makinasının  başında onun çalışmasını kontrol eder va da  ustanın veya çalışanların çalışmalarına kendi gücümde katkı sağlar zaman zamanda makinanın başında nöbet tutardım. Tabi bazen babamın hafta sonları beni yağ sıkım tesislerine çağırması ve beni çalıştırmasından şikayetçi olurdum. Bazen “Ya keşke benim de babamın işi gücü olmasa da ben de diğer arkadaşlarım gibi gezsem de onların yaptıklarını yapabilsem “ derdim”

“Şartlar Sizi Başka Bir İş Yapmak Zorunda Bırakabiliyor”

Soğuk hava şartlarının zeytin üretimine ağır bir darbe vurduğu yıl ticarette başka işler yapılması gerektiğinin de ortaya çıktığını ifade eden Nahit Sezgin “soğuk hava nedeni ile yaşanan büyük bir zeytin kaybı beni başka bir iş bulma düşüncesine itti” dedi. Sezgin o dönemi şu cümleler ile anlattı

“Para mı kazanılmaya ne zaman başladın? Yani bu ben babamın yanında çalışıyordum. Şimdi ortaokula ve  liseye giderken zeytin ağaçlarının bulunduğu arazide veya zeytinyağı fabrikasında çalıştım. Ama bu iş zaten birkaç aylık sezonluk bir iş. Orada ben kendi paramı kazandım diyemem. Babamın yanında çalışıyor aile işletmesinde çalışıyordum diyebilirim. Kendi paramı kazanma olayı ben Endüstri Meslek lisesi mezunuyum. Okulu Bitirdiğimde bölgemizdeki Akçansa Çimen Fabrikası'nın kuruluş aşamasındaydı.Yani fabrika inşaat ve makine montaj aşamasındaydı. Bende okulu bitirdikten sonra askere gidene kadar makine montaj teknisyeni veya işçisi olarak orada çalıştım. Askerlik çağı, geldiğinde askere gittim. Daha sonra askerden gelince kendim bir şeyler yapmayı düşünüyordum. Zaten bu düşünde bende uzun süreden buyana vardı.  Ben endüstri meslek lisesi mezunu olduğum için benim bir mesleği vardı. Okulumda Bir sanat öğrenmiştim. Bunu sanatımı kendi iş yerinizde uygulamak istiyordum buda benim için tabi bir iş planıydı. Askerden geldikten sonra kendi köyümde küçük bir kaynak atölyesi açtım. Orada işte köyün veya çevre köylerin ihtiyacı olan işleri yaparak birkaç yılı geçirdim. Daha sonra köyde arazilerimizde zeytinliklerde büyük bir soğuktan zarar oldu. Bu durum ciddi bir zeytin kaybı yaşanma neden olmuştu. Bu durum beni başka bir iş bulma düşüncesine itti. Bu düşüncem olgunlaştı ve Ezine'de küçük bir ticarete ile bizi bu günlere getiren yolculuğumuza başladık. Böyle yani bir şeyi planlayabiliyorsunuz ama Tarım ülkesindeyseniz, hava şartları sizi çok etkiliyor. Ona göre bir bakıyorsunuz, yapmak istediğiniz işi değil de şartlar sizi başka bir iş yapmak zorunda bırakıyor. Yani ailemin zeytincilik ile uğraşması nedeni ile ben bütün işimi , bütün her şeyimi zeytinle ilgili olmasını düşünürken başka bir yöne doğru gittik ve ticarete başladık. Ezine’de 1987 yılında bu şekilde bir yeni oluşuma gittik ve ticarete başlamış olduk. Daha sonraki dönemde ticaretimiz devam etti. Ardından lastik bayiliği aldık ve onun ticaretini yapmaya başladık. Lastik bayiliğinden sonra Yem satıcılığı başladı, Tarım makineleri satıcılığı başladı. Tabi Ezine’ de olduğumuz için bir süre sonra Peynircilik bir şekilde tesadüfen paldır küldür diyebileceğim bir süreçle başladı. Peynir üretimi yapmaya başladıktan sonra 1996 yılında buyana yaklaşık 30 yıldır peynir üretiyoruz. 30 yılı geçkin bir süre içerisinde  değişik ürünleri satarak ticaretimize devam ediyoruz.  Ayrıca 20 yılı aşkın bir süreden buyana da tarım makineleri satıyoruz. Ezine , Çanakkale ve Çanakkale dışındada Trakya bölgesinin büyük bir kısmında faaliyet göstererek tarım makinaları ve traktör satıyoruz.”

“Önce Üreten İnsana İhtiyacımız Var”

Nahit Sezgin gençlere iş tavsiyesinde de bulunarak üretmenin kutsal olduğunu ve çok önemli olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin üreten insana ihtiyacı olduğunu da belirten Sezgin şunları söyledi.“Sabah kalktığımızda bir şeyler tüketiyor muyuz? Tabii ki. Bu tükettiğimiz gıdaları birileri üretiyor. Tabi o üretilen ürünleri üretenlerinde çok ihtiyaçları var.  Biz de onlara, üretirken ihtiyacı olan ürünleri tedarik etmemiz lazımki üretimlerine devam edebilsinler. Yani üretmeden yaşamak mantıklı bir yaşam değil yani. Ben mesela bizim bölgemizde, ülkemizde kahvehaneleri çok kalabalık olduklarını görüyorum. Bakıyorum birisi akşama kadar orada oturuyor. Düşünüyorum bunlar “Ya biz ne yaptık bugün? Akşama kadar ne ürettik? Çünkü bir şeyler tükettik. Tabii. Tükettiğimizin karşılığını vermemiz lazım.” demeleri lazım. Bu ülkede cari açıktan bahsediyorsak tükettiğimizden fazla üreteceksiniz. Yani üretmek üretmek üretmek gerekiyor. Zamanı boşa harcamamak gerekiyor. Hiçbir iş yapmadan bir günümüzü geçirmişsek, bir şey üretmeden bir gün geçirmişsek, biz üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmemişiz demektir. Birilerinin ürettiğini tüketmişiz ama onu üretenlere bir karşılık vermemişiz. Son zamanlarda Çok önemli bir söylem var. Önce insan diyorlar. Hayır. Bence önce üreten insan. Konuyu söyle düşünelim herkes tüketiyor ve bu tüketim üretim olmadan sürdürülebilir mi ? üreten olmadan hayatın sürdürülmesi mümkün değil bu nedenle Bizim için üretenler daha kutsaldır.”

“100’den Fazla İş Arkadaşımızla Üretmeye Devam Ediyoruz”

1967 yılında ailenin babası Necati Sezgin tarafından kurulan Sezgin NS Ticaret’in bugünlere gelmesinin kolay olmadığını da ifade eden Nahit Sezgin bu zorlu yolda birlik ve beraberlik içinde çalışma ve zor şartlarda üretim var” dedi. Sezgin bu zorlu üretimin sonunda kazandığımız ekmeği paylaşıyoruz” diyerek şunları söyledi. “Biz Zeytin üreten bir aileyiz. Şu anda hala da en büyük yatırımımız ve en önemli işimiz arazilerimizden zeytin elde etmek. Biz yaklaşık kendi arazilerinden 100 ton zeytinyağı üreten bir aileyiz. Ailemiz 18-20 kişi. Katılımlar oluyor çünkü torunlar oluyor. aileye gelinler geliyor. Biz iki biraderiz. Ben altmış beş yaşındayım. Kardeşim. Altmış iki yaşında. Onun iki oğlu benimde iki oğlum var. Onun iki gelini, benim iki gelinim var. Ailede dört tane gelin var. Dolayısıyla yirmi kişiden oluşan bir aileyiz ve 91 yaşında Sağ olsun annem var. Babam 88 yaşında rahmetli oldu. Ama ayakta olduğu sürece her zaman bir şeylerle uğraşmayı severdi. Dolayısıyla öncelikle zeytin üreten bir aileyiz. Çiftçilerin üretmiş olduğu zeytini işleyen bir Zeytinyağı tesisimiz var. Günde 240 ton zeytin işleme kapasitesi bulunan bir tesisimiz var. Çiftçinin ürettiği zeytini yağa çeviriyoruz. Ürettiği zeytini, isterse sofralık zeytini satın alıp bu sofralık zeytin yapıp satıyoruz. Başka bir tesisimiz var. Yaklaşık 30 yıldır zeytin yağı üretim tesisimiz 1967 bin dokuz yüz altmış yedide başladı. Peynir üretim tesisimiz 1996 yılda başladı. Peynir üretim tesislerimizde yine köylünün ürettiği sütü işleyip peynir üretiyoruz. Ve ürettiğimiz peyniri Yine bölgemizden dışarıya satıp bölgemize nakit getiriyoruz. Para getiriyoruz bölgemize. Bizim tesislerimizde ürettiğimiz tüm ürünlerin ham maddesini üreten ve tarımsal üretim yapan çiftçilerin ihtiyacı olan en küçük makastan, biçerdövere kadar traktör ve tarımla ilgili tüm ihtiyaç duyulan ekipman ve makineleri satıyoruz. Bu satışları sadece ailemiz değil civarında çalışanımız ile yapıyoruz. İşimizi yaparken ciddi bir istihdam sağlıyoruz. Bazı işletme sahipleri “şu kadar insanı istihdam sağlıyorum. Bu kadar ekmek veriyorum sözünü söylüyor. Bence bu yanlış. Bizim işletmelerimizde bizimle birlikte çalışan 100 tane arkadaşımız var. Biz Yüz tane arkadaşımla beraber üretim yapıyoruz. Ekmeği biz vermiyoruz ki. Biz çalışıyoruz, hep beraber çalışıyoruz, üretiyoruz. Allah nasip ediyor. Hep birlikte kazandığımız ekmeği paylaşıyoruz”

“Ürettiğimiz Zeytin Yağımızı Yurt Dışına Satma Hedefimiz Var”

Sezgin NS grup Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Sezgin özellikle zeytinyağı üretimi ve pazarlaması konusunda hedeflerinin olduğunun da altını çizerek  İşletmelerde eğer ayakta kalacaksanız büyüme şart. Zaten büyümek zorundasınız. Yani yerinize  duyurarak işinizi sürdürmek çok zor şu anda. Dolayısıyla tabii ki büyümek, daha fazla iş yapmak, daha iyi iş yapmak, daha güzel ürünler üretmek. Tabii ki hedefimizde var. Biz ciddi miktarda zeytinyağı üretiyoruz. Biliyorsunuz Türkiye'de üretilen zeytinyağının üçte biri ancak ülke içinde tüketilebiliyor. Kalan zeytinyağı yabancı ülkelere satılıyor. Benim mesela hedefim dolayısıyla ürettiğimiz zeytin yağını yabancı ülkelere satma hedefimiz var. Çocuklarda ve organizasyonda bu eksiğimiz var. Bizim ürünümüzü yurt dışına satmak gibi hedef var. Bu da çok daha önemli. Bunu hedefimizi de inşallah önümüzdeki yıllarda hayata geçiririz. Zaman zaman gençlerle veya ortamda konuştuğumda “ya diyorum hatırlar mısınız? Bir yıl önce filan. Messi takımında yer bulamadığında ağlamıştı. Mesih'in paraya ihtiyacı var mı? Meşhur olmaya ihtiyacı var mı? Ama o onun için de tutku, O futbol tutkusu ona o hırsı veriyor. Doksan artı birde bile takım galipken hala gol atmaya çalışan futbolcular var. İşte iş adamına örnek olması gereken bu.” diyorum Sakıp Sabancı'nın veya işte diğer büyük iş insanları sadece geçim derdinden mi çalışıyorlar? Hayır hepsi tutkulu oldukları hedefler için çalışıyorlar ve üretiyorlar.”

 

“Başarının Sırrı Ailede Saklı”

Başarının sırrı konusunda da çok önemli bir tüyo veren Nahit Sezgin başarıya giden yolun aile birliğinden geldiğinin altını çizerek şunları söyledi. “Bir defa zaman zaman böyle eş karı koca arasında. İyi geçimin veya sürtüşmenin olduğu ortamlarda başarıyı çok görmüyorum. Ama az çalışan bir erkeğin yanında ona göre onu iten onu destekleyen bir kadın olduğunda beraberlik olduğunda da başarısızlık çok az. Yani dolayısıyla bazen başarısızlık dedim ya yani aile birliği olmadığında baba oğulla arada çekişme olduğunda, karı koca arasında çekişme olduğunda veya karşılıklı güven olmadığında bir şey yapmak çok zor. Ben bu arada 43 yıllık evliliğim. Otuz bir Kasım'da 43 yıl dolacak. Eşimle sevgi dolu bir kırk üç yılımız geçti. Eşime ne kadar teşekkür etsem onun hakkında ödeyemem Çok güzel bir beraberliğimiz var. Ben bir yerlere gelebildiysem kesinlikle eşimin çok büyük emeği ve katkısı vardır. Tabii çocuklar da anne Babasının yanında mutlu bir ailede büyüyünce onlarda işin ucundan tutuyorlar. Benim büyük oğlum var. Şimdi traktör işinin başında. 12-13 On yaşındayken dükkana gelen bir müşteriye mal satabiliyordu. 9-10 yaşındayken dükkanı bekleyebiliyordu. Beraberlik çok önemli. Yani güven beraberlik aynı hedefe yürümenin en önemli kriterleri. “

Tuba Demirtaş