EĞİTİM

MUTLU ÇOCUKLAR OKULU

Çanakkale’nin köklü ve başarılı eğitim kurumlarının başında gelen Özel İsmail Kaymak Koleji, değişen eğitim sistemine ayak uydurarak kalitesini her geçen gün artırıyor.

Çanakkale’nin köklü ve başarılı eğitim kurumlarının başında gelen Özel İsmail Kaymak Koleji, değişen eğitim sistemine ayak uydurarak kalitesini her geçen gün artırıyor. Bu doğrultuda da velilerin ilgisi de çok fazla. Velilerin memnun olduğu okulun sloganı da “Mutlu Çocuklar Okulu” olmuş. Özel İsmail Kaymak Koleji Kurucu Temsilcisi Belgin Kaymak Çırakoğlu, ““Bir kolej olarak sorumluluğumuz çok ağır zaten. Öğrencilerin bütün yükünü insan üstünde hissediyor. Eğer işini gerçekten hakkıyla yapan biriyseniz, o zor. Türkiye koşulları değiştikçe insan yapısı da değişiyor. Bizim için Okul-Aile işbirliği çok önemli, aynı şeyleri konuşuyor ve aynı şeyleri uyguluyor olmamız gerekiyor.” dedi.

 

Çanakkale eğitim dünyasının mihenk taşlarından olan Kaymaklar Koleji, Anasınıfı, İlkokul ve Ortaokul olarak Çanakkale’de hizmet veriyor. Herkesin başarısını merak ettiği kolej hakkında bilgi almak üzere ve hedeflerini “Hem öğrenci, hem öğretmen mutluluğu” olarak açıklayan Özel İsmail Kaymak Koleji Kurucu Temsilcisi Belgin Kaymak Çırakoğlu ile görüştük. Birçok konuda sorularımızı samimi şekilde cevapladı.

 

Eğitime Hizmet vermek gerçekten çok kolay bir şey değil Çanakkale'de bir eğitim hizmeti vermek için 2004 yılında yola çıktığınızda amacınız neydi?

 

Kurucumuz olan Öğretmen Babam Özel İsmail Kaymak’ın hep bir hayali var o dönemde; "Ticaretten kazandıklarımla Milli Eğitime bir okul hediye edeyim" gibi. O dönem ben de üniversiteden dönüyorum ve diyorum ki "Hayali yok etmesek, ben buraya hayat verebilirim, burayla yol alabilirim" ve öyle başlıyor serüvenimiz. Aslında babam hiç bir zaman öğretmenlikten kopmak istemedi. Ticaret yaptığı dönemde de öğrencileri hep gelir, giderdi. Mesleğini çok seven idealist bir öğretmendi. Ülkemizi çocukların değiştireceğinin farkındaydı. Bu yüzden de Atatürkçü, çevresine örnek olabilen, ufku açık çocuklar yetiştirmekti asıl hedefi. Seçtiğimiz öğretmenlerimiz de bu hedefi gerçekleştirebilecek öğretmenler.

Biz Çanakkale'de açılmış ikinci özel okuluz. Öğretmen kökenli bir kurucumuz olduğu için öğretmenlerimiz de bizim için çok değerli. Mutlu ve huzurlu çalışmaları için özlük hakları konusunda da gerekli duyarlılığı gösterdiğimize inanıyorum. Hem öğrenci, hem öğretmen mutluluğu hedefimiz. Buradan yetişecek çocuklar, mezun olsunlar gelsinler öğretmenlik yapsınlar okulumuzda istiyordu babam. Gerçekten de onu, yaşadık.

 

Peki bu hedeflenen amaçlara şu anda ulaşabildiniz mi?

Ulaştığımızı düşünüyorum… Çünkü baktığımda 21'nci yılımızdayız. Öğrencilerimizle ilgili dışarıdan çok güzel duyumlar alıyorum… Diyorlar ki "İsmail Kaymak öğrencisi olduğu çok belli…"

Öğrencilerimiz duyarlı, merhametli ve farkındalıkları yüksek çocuklar… "Ülkemize muhakkak faydalı olacaktır" diye düşünüyorum. Velilerimiz de aynı şekilde çok memnunlar, çünkü çocuklarını bize güvenle teslim ediyorlar. Babam bana "Buraya gelen öğrenci gelirken ağlamayacak… Giderken ağlarsa, o zaman başarmışsın" demişti. Şimdi onu yaşıyoruz, saat 18.00 oluyor okuldan gitmek istemiyor çocuklarr, veliler okuldan alamıyorlar çocuklarını.

 

Eğitimde amaçlanan başarı, LGS sınavıyla liselere yolladığınız öğrenciler ile ölçülüyordur sanırım.

Bizim lisemiz yok, o yüzden de akademik başarıya çok önem veriyoruz. Nitelikli liselere çocuklarımızın girmesini sağlıyoruz. Her yıl, Robert Kolej, Tübitak Fen Lisesi gibi farklı, nitelikli okulları öğrencilerimiz kazanıp, gidiyorlar. Biz de onların başarılarıyla gurur duyuyoruz. Tabii Türkiye'de bir sınav gerçeği var. İlkokul bölümümüzde daha çok yaparak, yaşayarak öğrenme var. Test sistemi yok … Çocuklarımız okul kurallarını öğreniyorlar, okulu seviyorlar, bilgiye nasıl ulaşacaklarını öğreniyorlar… Ama tabii bir sınav gerçeğimiz olduğu için gayet hızlı şekilde onları sınava kanalize ediyoruz ve çok başarılı sonuçlar da alıyoruz zaten.

8. yılımızda ilk mezunlarımızı verdiğimizde çok başarılı oldu öğrencilerimiz ve ondan sonra okul kendini kanıtladı. Şimdi artık daha Ocak ayında doluyor okulumuzun kayıtları. Biz de onun gururunu yaşıyoruz.

 

Kaç öğrenciniz var şu anda?

Anasınıfı, ilkokul ve ortaokul olmak üzere 400 öğrenci kapasitemiz var. Öğretmen olarak 41 öğretmenimiz var. 10, hatta 20 yıldır burada görev yapan öğretmenlerimiz var. Okulumuzda çok uzun soluklu çalışan 3 dönem bitirip, emekli olan sınıf öğretmenlerimiz var. Hala burası onların okulu, sık sık gelirler ve görüşürüz. Çok emekleri var çünkü burada birlikte yol aldık, birlikte büyüttük okulu. Mezunlarımız da sık sık gelirler. Hatta liseye giden öğrencilerimiz, öğlenleri kaçıp yemek yemeye geliyorlar. Aşçımız 21 yıldır bizimle çalışıyor ve çok kaliteli malzeme kullanıyoruz. Çünkü sabah 8 buçukta gelip, akşam 5 buçuğa kadar kalıyorlar. Uzun soluklu bir okuluz, o sebeple sağlıklı beslenmelerini önemsiyoruz. "Niçin bize lise açmadınız? Bizi neden gönderiyorsunuz?" diye öğrencilerimiz serzenişte bulunuyorlar.

 

Koleji hayata geçirmek, yürütmek gerçekten zor. Kolejin zorlukları neler mesela?

Bir kolej olarak sorumluluğumuz çok ağır. Çünkü velilerimiz en değerlilerini bize emanet ediyorlar. Eğer işinizi gerçekten hakkıyla yapan biriyseniz, zor. Türkiye koşulları değiştikçe insan yapısı da değişiyor. Bizim için Okul-Aile işbirliği çok önemli, aynı şeyleri konuşuyor ve aynı şeyleri uyguluyor olmamız gerekiyor. Artık eğitim sektörü biraz rekabete döndü, o beni rahatsız ediyor. Aslında olmamalı… Rekabet çocukları iyiye güzele götüren bir şey olsa neyse ama bu tamamen ticari rekabet oluyor. Biz burada çocuk yetiştiriyoruz, çocuklara doğru düzgün davranmalarını, sorun çözme becerilerini, etik kurallara uymalarını söylüyoruz. Ama baktığınızda, geldiğiniz noktada kurumların başındaki insanların bunu yapmadığını görüyorsunuz. Bizim, öğrencilerimize örnek olmamız ve bu davranışlarımızın onları geliştirmesine yardımcı olması gerekirken, bunu göremediğimiz zaman insan haliyle üzülüyor. Yani bir rekabet var ama bu öğrenciyi ve öğretmeni ileriye götüren bir rekabet değil açıkçası. Bu da beni birazcık üzüyor.

 

Siz bu rekabetin dışında mısınız?

Evet dışındayız. Mesela ben diğer okullardan öğrenci  ve öğretmen transferi yapmam, etik bulmuyorum. Şu an bizim eğitim kalitemizi herkes kabul ediyor ve şu anda "Bize gelin" dememize gerek yok, insanlar zaten bizi tercih ediyorlar ve geliyorlar. Yani biz doluyoruz ve sonra diğer okullara gidiliyor. Ama bu kaliteyi yakalamak için çok emek verdik. Artık İsmail Kaymak Koleji bir marka.

 

Devletin kolejlere bakışı nasıl? Yardımcı oluyor mu?

Okul müdürümüz olan Gül hocam devlette 34 yıl çalıştıktan sonra bize geldi. Sağ olsun 6 yıldır birlikte keyifle çalışıyoruz, elinden gelenin fazlasını yapıyor. İkimiz de işinde titiz insanlar olunca yaptığımız işler de daha farklı ve güzel oldu. Biz normalde Şubat ayında bir bursluluk sınavı yaparız. Mart ayından itibaren de bir sonraki yılın kayıtlarına başlarız. Devletin verdiği zam oranı doğrultusunda Mart ayında fiyatlarımızı açıklarız. Ertesi yılın Haziran ayına kadar bu taahhüdü yerine getirmek zorundayız. Ama ekonomi öyle durmuyor. İşte bu sebeple çok zorlanıyoruz. Biz bu hizmetle, devletin çok fazla yükünü alıyoruz. Hem iş imkânı açısından, hem öğretmen istihdamı açısından. Bazen basında görüyoruz; "Şu kadar zam yapıldı, bu kadar kitap parası istendi" gibi. Hedef gösterildik zaman zaman… Elmayla armudu topluyoruz, mesela öğrenci başına 1 milyon alan okullar var, 100 bin lira alan okul da var. Bunların hepsi aynı kefeye konmuş oluyor. Kolej denilince hepsi birlikte algılanıyor.  

 

20 yıl bu koleji başarılı şekilde yönetmenin sırrı nedir?

Herhalde işini sevmek, çocukları sevmek…  Sıradan bir insanın yapabileceği bir iş değil tabi. Öğretmen çocuğu olmanın çok avantajı var. Öğretmen çocuğu olarak sorumluluk alabildiğimi,  kişilik olarak da empati yeteneğimin olduğunu düşünüyorum. Ben karşımdakini iyi dinlerim, neye ihtiyacı olduğunu, o an ne yapmamız gerektiğine odaklanırım ve çözüm üretmeye çalışırım. Motivasyon da var tabi. Her zaman bir başarı motivasyonum var, ticari kaygıdan ziyade başarısızlık beni üzer. Küçük şeyleri bile çok büyütür ve önemserim. Yani işini önemsemek ve sevmek… Kalbinle yapmak. Babamla ilk koyduğumuz kurallara, değerlerimize bağlı kaldık. Burada bir sistem var, arkadaşlarımız gerçekten çok emek veriyorlar, kalplerini koyarak işlerini yapıyorlar. Uyum sağlayamayanı dişli atıyor zaten.  Çünkü öğretmen bizim en önemli paydaşımız. Yani öğretmen iyi olmazsa hiçbir şey iyi olamaz. Burada herkes mutlu, öğretmenlerimiz mutlu, çocuklar mutlu, velilerimiz mutlu… Çocuklar okulun ismini, “Mutlu çocuklar Okulu” diye koydular.  Bizim için bu çok kıymetli. Başka bir okuldan başvuru yapan bir öğretmen bana “Çanakkale'de her öğretmenin hayali İsmail Kaymak’ta çalışmaktır” demişti. Ben de ona “Sizin bunu söylemeniz, 20 yıldır bütün uğraşlarımın hediyesi gibi oldu” diye cevap vermiştim.

Mesela yeni bir öğretmenimiz başladı, başka okullarda deneyimleri de var, “Ben herhalde yerimi buldum, burada herkes birbirine yardımcı oluyor inanamıyorum” dedi. Gerçekten bütün ekip  dayanışma içinde. Hatta “Niye uzun yıllar burada çalıştıklarını şimdi anladım” demişti.  Bir velinin “Çocuğumun hayatını değiştirdiniz” demesi, bir öğretmenin buraya böyle koşarak gelip, mutlu çalışması çok kıymetli…

 

Çanakkale halkına kolejle veya eğitimle ilgili mesaj verin desek bu mesaj ne olur?

Neden tercih etmeliler? Mesela biz açıldığımız günden bu yana velimize açık ve şeffaf olmayı tercih ettik. Neysek oyuz. Biz kendi öğrencisine burs veren tek okuluz.  Biz kendi öğrencimizi ana sınıfından itibaren alıyoruz, 5’inci sınıftan itibaren burs vermeye başlıyoruz. Aslında esas olan şudur, özel okullar başarılı öğrenciyi alırlar ve zaten başarılı olacak öğrenciye bir sene burs verilir. Bizim hedefimiz için öğretmenlerime şöyle diyorum, “Bir çocuk, ana sınıfından bu yana bizdeyse ve eğer bir başarı kapasitesi varsa, bizde başarılı olmalı… Biz kendi öğrencimizi burs vererek onore etmeliyiz.” Biz kendi öğrencimize burs veririz, dışarıdan ithal başarılı öğrenci ithal etmeyiz. En önemli farkımız bu… Butik olmamızdan dolayı, kalabalıkların içinde kaybolan çocuklar yok. Her öğrenci ile mentorlük sistemimiz dahilinde birebir ilgileniyoruz. Bu bence en büyük fark. Herkes “Mentorlüğü yapıyorum” diyor ama, bir öğretmende 30 öğrenci var, 30 öğrenciyle mentorlük yapamazsınız. Böyle olunca göstermelikten öteye gidemiyor. Mış gibi hiçbir şeyimiz yok. Biz “Bir şey yapıyoruz” diyorsak, gerçekten onu yapmaya çalışıyoruz.

Mesela özel okullarda rekabet çok fazla olduğu için sanki “Akademik başarısı iyi olan öğrenci değerli de diğerleri değilmiş gibi” onun reklamı yapılıyor. Ama hepimizin farklı renkleri var, biz niçin buradayız? Önemli olan o renkleri keşfedebiliyor olmak. Çocuğa o bakış açısı ile baktığınızda, o çocuğa sevdiğinizi, güvendiğinizi ve ilgilendiğinizi gösterdiğinizde akademik başarı da geliyor zaten. Bizim için sınıftaki her çocuk değerli ve önemli…

Mesela İngilizce konusunda çok iddialıyız… Artık yeni bir İngilizce uygulama sınıfı açtık. Öğrenciler sınıflarında öğrendiklerinin pratiğini yapabilsinler diye. Mezun verdiğimiz öğrencilerimizden gittikleri Robert Koleji olsun, diğer okullarda olsun İngilizce seviyelerinin çok iyi olduğuyla ilgili hep iyi dönütler alıyoruz.

 

Bu soruların cevabını merak eden insanlara cevaplar verdiniz ama okulunuzda bir tadilat vardı bildiğim kadarıyla neydi bu?

Yaşanan depremden sonra okulumuz için bir analiz yaptırmak istedik. Okulumuzu çok şükür İsmail Kaymak ve rahmetli İlyas Acar ile birlikte yaptıkları için çok güçlüydü aslında. Bu sebeple sonuçlar güvenli çıktı ama benim gönlüm razı olmadı…  Zaten çocuklarımıza da yeni alanlar oluşturmak istiyordum. Tekrar revizyon yapmak istedim. 15 gün kadar güçlendirme yapıldı, daha sonra da, okulumuzda tadilat yapıldı ve yeni alanlar eklendi. Alanlarımızın bütün zeminleri değiştirildi. Çocuklarımıza sürpriz bir alan olarak bir buz pateni sahası ekledik.

Deprem bölgesi olan Çanakkale’de, 20 yıldır eğitimde önce olduysak bu konuda da öncü olmak istedim açıkçası. Kimsenin canı yanmasın, burnu kanamasın… Hepimizin gerçekten binalarımızı test edip, güvenli değilse güçlendirmeliyiz.

 

Son olarak ne dersiniz?

Bu yıl öğrencilerimizin Matematik dersine olan ilgilerini arttırmak ve Matematik dersine karşı ön yargılarını aşmak adına düşünme becerileriyle ilgili yapay zekanın da desteklediği, dijital platformu da olan bir program uyguluyoruz. Çok da yararlı oldu.

Fen Bilimleri derslerinin kazanımlarıyla bağlantılı laboratuvar dersimiz var. Ana sınıfından itibaren, tüm sınıf düzeylerinde her öğrencimiz için deney kitleri geliyor. Çocuklarımız bu deney kitleri ile birlikte Fen Bilimleri dersinde öğrendikleri ve elde ettikleri kazanımları gerçek hayatta somut hale getirmiş oluyorlar. Öğrenci ve öğretmenlerimizin gelişimi için yenlikleri takip edip, sürekli kendimizi güncellemeye çalışıyoruz.

Hasan Sami Er