Tanıtım

Çanakkale kaplıcaları

Çanakkale bulunduğu konumu, doğası ve doğal güzellikleri ile her mevsim yaşanabilecek ve güzel vakit geçirebilecek yerlerden biri. Yazın plajları dolan Çanakkale’de kışın ise çok sayıda kaplıcaları yerli ve yabancı turist ağırlıyor.

Soğuk havaların etkisin göstermeye başladığı bu dönemlerde sıcak havanın hasretini yaşayan vatandaşlar, sıcak tatil özlemini gidermeye çalışıyor. Yaz aylarında doğal plajlarıyla tatilcilere inanılmaz anlar yaşatan Çanakkale, kış aylarında da Çan, Biga, Ezine hattında bulundan termal turizm alanlarıyla vatandaşlara vazgeçilmezi oluyor. Bu kaplıca hattına gelen tatil sıcak suyun keyfini yaşarken , bazı hastalıklarına da çare buluyorlar. İşte Çanakkale’de bulunan kapılıcalar.

ÇAN KAPLICALARI

İlçe kaplıcaları ile ünlüdür. Ayrıca: Türk sanayi üretiminin en büyük fabrikalarından biri olan “Çanakkale Seramik Fabrikaları” yörenin en büyük sanayi kuruluşudur. Elbette, bu büyük sanayi kuruluşunun burada kurulu bulunmasının en büyük nedenleri: gerek tesisleri kuran kişinin buralı olması ve gerekse tesislerin çalışması için gerekli ham maddenin yöreden temin edilebilmesi. Ama, sanırım en büyük neden, “Kalebodur” olarak isimlendirilen tesislerin sahiplerinin, bu yörenin insanı olmaları. Ne mutlu ki, yetişip büyüdükleri yöreye, böyle büyük bir yatırım yaparak yörenin gelişmesine, kalkınmasına ve istihdam yaratılmasına etkileri olmuş. İlçenin hemen ortasından: Karabiga’nın doğusundan Marmara denizine dökülen “Biga çayı” geçiyor. Çan toprakları, genellikle engebelidir. Ovalar: su kenarları ve tepeler arasındadır. İlçenin, belli-başlı tek akarsuyu ise: 90 km. uzunluğundaki Kocaçay (antik dönemdeki ismi: Granikos) dır. Yörede: genellikle Akdeniz ve Karadeniz iklimleri arasındaki geçiş iklimi hüküm sürer. Kuzey rüzgarları etkilidir. İlçe topraklarının yüzde  58’i ormanlık alandan oluşuyor.  Yörenin madenleri değerlendirildiğinde: İlçe merkezine yakın olan yerlerde, açık ocak olarak işletilen “Linyit ocakları” bulunmaktadır. Bunun dışında: ilçe sınırları içinde: kaolen, kuvars, kil feldispat gibi madenler de yoğun olarak çıkarılmakta olup, bunlar özellikle, yazının başında belirttiğim gibi, seramik üretiminde kullanılmaktadır.

ÇAN KAPLICASI

İlçe merkezindedir ve Belediye tarafından işletilmektedir. Buradaki konaklama tesisinde, yani otelde: kür tedavisi için havuzlar var. Kaplıca suları: sodyum sülfatlı ve 46 derece sıcaklıktadır. Kaplıca sularının şifalı geldiği rahatsızlıklar: karaciğer, bağırsak, idrar ve safra yolları hastalıkları.

 

ÇAN-TEPEKÖY KAPLICASI

 

İlçe merkezine, 16 km. uzaklıkta, Küçüktepe köyündedir. Karaılıca kaplıcaları olarak da bilinmektedir. Kaplıca: muhteşem bir tabiat güzelliğinin ortasında. Kazdağı eteklerinde, ormanlık bir alanda bulunuyor. Burada: Küçüktepe Köyü Tüzel Kişiliği tarafından işletilen: tesis var. 40 odalı ve 90 yatak kapasiteli tesiste, her odada, kaplıca suyu bulunuyor. Kaplıcanın suyu: 37-49 derece sıcaklıktadır. Bu suyun muhteviyatı ise: kalsiyum, karbonat, florür ve termominerallidir. Kaplıca suyunun şifalı olduğu hastalıklar ise şunlardır: bel ve boyun fıtığı, her türlü kireçlenme, cilt hastalıkları, böbrek taşı ve kumlarının dökülmesi, kadın hastalıklarının tedavisi.

 

 

 

BİGA KIRKGEÇİT TERMAL TESİSLERİ

Köşdere Kırkgeçit Termal, şifalı kaplıca suyunun kendi cazibesi ile yüzeye çıkan sağlık ve güzellik için sıkça tercih edilen şehir merkezine 17 km mesafede yer alan ve villalardan oluşan bir tesistir.

Köşdere Kırkgeçit Termal Otel açık ve kapalı yüzme havuzları, fizik tedavi, rehabilitasyon merkezi, doğal inholasyonu, Türk hamamı, günlük banyoları,masaj odası, toplantı salonu, Kaz dağları içinde yürüyüş parkurları, aquapark gibi sosyal imkanları ile misafirlerinin beğenisini kazanmıştır. Almanya'nın köklü üniversitelerinden biri olan Heidelberg Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, bu kaplıcalar tam 2 bin  yıldır kullanılıyor. MS. 1. yüzyıla tarihlenen adak yazıtı olan Maria Reto sunağı da kaplıcaların bu geçmişini destekliyor. Antik çağlardan bu yana kendi cazibesi ile akan termal su, 52 derece sıcaklıkta olup üç ayrı bölgeden akmaya devam ediyor. Eski zamanlarda ulaşım zor olduğundan kaplıcalara ulaşmak için dere yatağı üzerinden 40 defa geçmek gerektiği söyleniyor. Rivayete göre Kırkgeçit adı da bundan kaynaklanıyor. Ulaşım olanaklarının oldukça geliştiği günümüzde, artık kaplıcaları ziyarette konaklama imkanları da mevcut. Biga ilçe merkezine 18 km uzaklıkta bulunan ve 12.000 m2 üzerine yapılanmış olan Köşdere Kırkgeçit Termal Otel'i Kırkgeçit kaplıcalarına gelen ziyaretçilere konaklama imkanı sunuyor. Otelin aktiviteleri arasında kapalı ve açık termal havuz, doğal sauna ve inhalasyon odası, günübirlik aile banyoları, dinlenme salonları, resepsiyon ve fitness salonu bulunuyor.

EZİNE KESTANBOL KAPLICASI

Ezine’nin Körüktaşı Beldesinde bulunan Kestanbol kaplıcası yıllardır Aleksandır Truva tarihi şehri zamanından beri şifalı sularıyla ülkenin her tarafından gelenlerin hastalıklarına çare oluyor. Eskiden anıldıgˆı s¸ekliyle Kestampolis (Eski I·stanbul), arkeolojik adıyla Alexandria-Troas’ın antik kaplıcalarının gu¨nu¨mu¨zdeki halidir. Bu¨yu¨k bir kaplıca havzasının ucunda antik kentin hamamlarının hemen yanı bas¸ında yer alır. Kaplıcayı besleyen kaynak suyunun yerden c¸ıkıs¸ sıcaklıgˆı 78O derecedir. Kaplıca tesislerinde ve yu¨zeyde 720 olarak dengelenmektedir. Kaplıca suları ile ilgili ilk aras¸tırmalar 1745’te yapıldı. Ancak en kapsamlı ve gu¨nu¨mu¨ze ulas¸an rapor 1894’te Maden Mu¨hendisi Adolphe Carnot ve Fransız Bilimler Akademisinden Profeso¨r Armand Gauthier (dogˆumu 1837 – o¨lu¨mu¨ 1920) tarafından hazırlandı. Bu aras¸tırmalara go¨re suyun litresinde 22,527 gram/litre mineral ve 35-40 eman radyoaktif maddeye rastlandı. 1970’lerde I·stanbul U¨niversitesi bilim adamlarının yaptıgˆı c¸alıs¸malarda da benzer sonuc¸lar ortaya c¸ıkmıs¸tır. Bu sonuc¸lara go¨re Kestanbol Kaplıcası romatizmadan astıma, sedeften tu¨rlu¨ cilt hastalıklarına kadar pek c¸ok hastalıgˆın tedavisi ic¸in c¸ok faydalı, du¨nya ortalamalarının u¨zerinde kaliteli suya sahiptir. Civarın genel olarak sit alanı olması ve go¨rkemli tesislerin olmaması nedeniyle c¸ok fazla tanınamamıs¸ gizli bir hazinedir.

Kaplıca suları antik zamanlardan itibaren mes¸hurdur. Bu s¸o¨hret o¨nemli bir efsanevi olaya dayanır. Hz. I·sa (AS)’ın havarilerinden biri oldugˆu kabul ezilen Aziz Paul’un Alexandria-Troas’ta go¨sterdigˆi olagˆanu¨stu¨ bir olaya dayanmaktadır. Antakya’dan yola c¸ıkan Aziz Paul do¨nemin hak dini Hıristiyanlıgˆı yaymak u¨zere Alexandria-Troas’a birkac¸ kez geldi. MS 52’de Hıristiyanlıgˆı Avrupa’ya da yaymak u¨zere yola c¸ıkarak o do¨nemin Avrupa ve Asya’yı birbirine bagˆlayan ko¨pru¨ kenti Alexandria-Troas’a gelen Aziz Paul bir gemi ile Avrupa’ya gec¸meyi planlamaktaydı. Ancak Aziz Paul’un s¸ehirde olus¸u duyuldu. Halk kendisinden hitap etmesini bekliyordu. I·ncil’de anlatıldıgˆı u¨zere Aziz Paul de halka Hıristiyanlıgˆı tebligˆ etmek u¨zere hitap etmeye bas¸ladıgˆı sırada kendisini dinlemek u¨zere pencereye c¸ıkan Eutychus adında bir c¸ocuk du¨s¸erek o¨ldü. Bir rivayete go¨re Aziz Paul, c¸ocugˆun cesedini alarak Kestanbol kaplıca sularında yıkadı. Digˆer bir anlatıma go¨re de Aziz Paul c¸ocugˆa kollarını sararak dua etmis¸ ve c¸ocuk da canlandı. Bunu go¨ren halk da kendisine iman ederek Hıristiyan olmus¸lar. Bo¨ylece du¨nyanın ilk Hıristiyan kenti de Alexandria-Troas oldu. S¸ehirde Hıristiyanlıgˆın ilk kiliselerinden birisinin ins¸a edildigˆi veya bir binanın kiliseye do¨nu¨s¸tu¨ru¨ldu¨gˆu¨ne inanılır. Bu olaydan sonra Alexandria-Troas veya Kestanbol Kaplıca suları bu¨yu¨k s¸o¨hret kazandı. S¸ehri yeni Roma I·mparatorlugˆu bas¸kenti yapmayı du¨s¸u¨nen ilk Hıristiyan Roma I·mparatoru ve I·stanbul’un kurucusu Bu¨yu¨k Konstantin’den, Fatih ve Sultan Su¨leyman’a kadar birc¸ok hu¨ku¨mdar ve devlet adamının bu s¸ifalı sularda deva aradıgˆı so¨ylenir. Kaplıca tesisinin giris¸i ve etrafı antik c¸agˆdan Osmanlı do¨nemine 40’dan fazla eski kaplıca hamamı kalıntısı ile c¸evrilidir.

 

BAYRAMİÇ KÜLCÜLER KAPLICALARI

Bayramiç’te Kaz Dağları eteklerinde bulunan kaplıca suyu cilt ve deri hastalıkları, romatizma, solunum yolları, kadın hastalıkları, nevralji, reflü ve diğer mide hastalıkları ile çeşitli yaralardan şikayetçi olanlar ve felçli hastalar üzerinde olumlu etki yaratıyor. Köyün 2 kilometre uzağındaki güzel manzaralı bir çam ormanı içinde, aynı zamanda Eski Menderes Nehri’nin kenarındadır. Kaplıca alanının denizden yüksekliği 80 metredir. Bu kaplıca, 2000 yıldır kullanılan bir kaplıcadır. Civarda bulunan hamam yıkıntılarının Bizanslılara ait olduğu ve onlar tarafından işletildiği tespit edilmiştir. Bölgenin en ilgi gören kaplıcalarından biridir Kükürtlü ılıca ve içmeler grubuna dahil olan kaplıcanın suyu, sodyum sülfatlı ve kükürtlüdür. Temperatürü 29-34°C, radyoaktivitesi 8.7-14.1 eman arasında değişmektedir. pH değeri 8.6’dır. Banyo tedavisi; romatizma, nevrit, nevralji, solunum yolu hastalıkları ile kadın ve cilt hastalıklarına çok iyi gelir. Bir adet genel tedavi havuzuyla dokuz adet sıra banyosu vardır. Konaklama olanakları her ne kadar kısıtlı olsa da, sosyal tesisleri yeterli düzeydedir. Kaplıcadaki toplam yatak sayısı 100 civarında olup, sezon sırasında artan talebi karşılamak için çadır kurulmaktadır. Yakın ve uzak çevredeki yerleşim yerlerinden sürekli ve düzenli ulaşım imkânları bulunmaktadır.

Bünyamin Nami Tonka

Foto: arşiv