AK Parti Grup Başkan Vekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’ye üye olması ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın başkanlık adaylığı hakkındaki açıklamalarını değerlendirdi. Turan, Türkiye’de her zaman tartışılan bir sistemin olduğunu, bu sistemde Özal ve Demirel’in cumhurbaşkanlıktan sonra kendi partisinden koptukları bir sürecin olduğunu hatırlattı. Turan bu kopuşların Türkiye’ye büyük bedeller ödettiğini vurgulayarak, “Biz aslında bu tarihi adımla beraber bırakın AK Parti’yi bırakın cumhurbaşkanlığını Türkiye’nin muhtemel risklerini ortadan kaldırmış olduk. O yüzden biz ‘Evet’ diyen de ‘Hayır’ diyen de kazandı derken bunu demek istiyorduk aslında. Bu üyelik artık güçlü bir liderin, güçlü bir parti ile beraber güçlü ülke imarına fayda sağlanması için başlanan bir adımdır diye bakıyoruz. O yüzden ben herhangi bir kağıda imzalanmasını üyelik girişi olarak düşünmüyorum. Bir zihniyet değişimi olarak bir iddianın ortaya konması olarak bakıyorum meseleye” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’ye üyeliğinden büyük bir heyecan duyduğunu belirten Turan, cumhurbaşkanlığı parti üyeliği ile daha samimi, daha şeffaf bir yönetim anlayışının başlandığı bir süreç olarak değerlendi. Turan üyeliğin çok kıymetli bir iş olduğunu belirterek, “Bu parti ile cumhurbaşkanı arasında herhangi bir anlayışın, farklı ilişkilerin girmesi, kavganın olması, muhtemel polemiklerin olması ihtimallerini ortadan kaldırıyoruz. Güçlü lider, güçlü parti, güçlü ülke üçgeni içerisinde tekrar yeni bir gelecek inşa etmenin adımını atmış oluyoruz bugün” dedi.
"Rakip partinin bu şekilde olmasından keyif alıyoruz"
"Deniz Baykal’ın, ‘2019’daki adayları bir an önce belirlemeliyiz. Sayın Kılıçdaroğlu aday değilse olağanüstü kurultay toplanıp genel başkanı seçelim. O cumhurbaşkanlığına aday olsun’ açıklamaları ile ilgili de konuşan Turan, Deniz Baykal’ın söylemlerinin kendilerini şaşırtmadığını söyledi. Her seçimden sonra kongre yapıldığını ve her seçimden sonra muhtemel kurultaydaki aday değişikliklerine gitmek için yeni bir örnek koymuş olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: "Biliyorsunuz YSK ile ilgili iddiaları, referandum tartışmaları aslında temel niyet olarak bırakın referandumu kazanma ihtimalini sadece Sayın Kılıçdaroğlu’nun makamında kalmasını pekiştirmek olan iddialardı. Kendi koltuğunu sağlamlaştırmak için bu iddiaları ortaya koymuştu. Ama bu 3 gün sürer, 10 gün sürer. Şimdi görüyoruz ki Sayın Baykal kapı açtı. Kurultay süreci kaçınılmazdır. Sayın Baykal’dan sonra göreceksiniz. Muhtemel adaylar, hepimizin bildiği, bilmediği adaylar var. Hepsi diyecektir ki ‘Ey Sayın Kılıçdaroğlu sen bu işi yapamadın. Yüzde 49 CHP oyu değil. Bir emanet oyu tabir-i caizse. Bunu geri almak veya tutmak senin başarın falan değil. Biz bunu bekliyorduk. Süreci Sayın Baykal başlatmış oldu. Ayrıca Sayın Baykal’ın ibretlik bir hali vardı. Geçmişinden ders almayan, evet oyu verenleri eğitimsiz gibi yaftalayan. Abdullah Gül zamanında cumhurbaşkanı olmasın diye her türlü oyu, senaryoyu yazmasına rağmen ‘O da olabilir’ diyen, farklı bir Baykal gördük. İçler acısı bir tabloydu. İddia ediyorum biz sonuçta rakip bir partiyiz. Rakip partimizin o şekilde olmasından keyif alıyoruz.”
Simge Özden