Kimlerin oruç tutması riskli olabilir?
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yusuf Gündüz konu hakkında şu bilgileri verdi:
"· Sürekli insülin kullanması gereken Tip 1 diyabet hastaları,
· Gebelik diyabeti yaşayanlar,
· Kronik böbrek yetmezliği problemi yaşayıp diyalize bağlanan hastalar,
· Ramazan öncesi son 3 ayda tedavi gerektirecek düzeyde ciddi hipoglisemi (aşırı şeker düşmesi) problemi yaşayanlar (70 mg/dl altında)
· Tekrarlayan hipoglisemi atakları geçirenler,
· Hipoglisemi problemi yaşadığının farkında olmayanlar,
· Son 3 ayda aşırı şeker yüksekliğinden kaynaklanan ketoasidoz problemi nedeniyle tedavi görenler,
· Şeker hastalığının yanı sıra kolesterol, kalp-damar hastalıkları, böbrek yetmezliği gibi kronik problemler yaşayanlar,
· Son 3 ayda 500 mg/dl’nin üzerinde şeker problemi olup henüz komaya girmediği halde sık sık idrara çıkma nedeniyle ciddi anlamda dehidratasyon (sıvı kaybı) yaşayanlar (hiperozmolar-hiperglisemik durum),
· Kan şekerleri 150-300 mg/dl arasında olan hafif hiperglisemi hastaları,
· Böbrek yetmezliği olanlar,
· Yalnız yaşayan insülin veya vücuttan sürekli insülin salgılanmasını sağlayan ilaçları kullanan diyabet hastaları,
· Yaşa dayalı sağlık problemleri yaşayan diyabet hastaları,
· Yaşlı diyabet hastaları oruç tutmaları yüksek risk taşıyan hastalar grubuna girer.
Bu grupta yer alan hastalara, hastalıklarıyla ilgili ciddi problemler yaşama riskleri çok yüksek olduğu için oruç tutmaları önerilmez.
Kimler hekim kontrolünde oruç tutabilir?
· Kısa etkili insülinlerle tedavi edilen, hastalığı kontrol altında olan kişiler,
· İlaç kullanmayan, diyabetik diyet ve yoğun yaşam biçimi değişikliği ile (egzersiz ile kilo kaybı sağlanmasını içeren) hastalıklarını kontrol altında tutabilenler,
· Hastalığı ilaçlarla kontrol altında (sürekli insülin salgılatmayan, insülinden bağımsız etki eden veya sadece şeker yükseldiği zaman insülin salgılatan ilaçlar kullananlar) tutulabilen kişiler
Ramazan’ı rahat geçirmek istiyorsanız…
· Hekiminiz ve diyetisyeniniz yardımıyla Ramazan ayına özel hazırlanmış bir beslenme programı uygulayın.
· İlaçlarınızın programını iftar ve sahurda alınacak şekilde hekiminizle birlikte yapın.
· İftar ve sahur arasında ‘az’ ama ‘sık’ yeme ilkesini uygulayın.
· Sahur ve iftarda aşırı yemek yerine, gece boyunca 3-4 farklı öğüne bölerek beslenin.
· Yiyecek seçiminde; ekmek, pide, pirinç pilavı, makarna, patates ile şekerli yiyecekler gibi kan şekerini yükseltme potansiyeli yüksek basit karbonhidratları kısıtlayın.
· Süt, peynir, yoğurt, yumurta, zeytin, sebze, kepekli ekmek veya ızgara tavuk gibi ‘proteinden zengin’ besinleri ve domates, salatalık ve meyve çeşitlerinin bulunduğu ‘kahvaltı tarzı’ beslenmeyi tercih edin.
· Mutlaka çorba, sebze ve zeytinyağlı yemekleri tüketin.
· Gün içerisinde aşırı acıkma sorununuz varsa kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi protein ağırlıklı besinleri tüketin.
· Tek seferde büyük porsiyonlar yerine; daha küçük ölçülü porsiyonları tercih edin.
· Uzun süre susuz kalınca, böbrek fonksiyonları bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Diyabet hastalığının en çok hasar verdiği organlardan birisi olan böbrekleri korumak için iftar ile sahur arasında en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) su için.
· Birden fazla yemeği çok hızlı yemeyin. Çünkü gıda miktarının fazlalığına ve fazla hava yutulmasına bağlı olarak, mide ve onikiparmak barsağı fazla genişler ve kan şekeri hızla yükselir. Kan şekerini düşürmek için insülin hormonu seviyesi hızlı bir şekilde yükselir ve kan şekerini hızlı bir şekilde düşürür. Bu duruma bağlı olarak, yemeği takiben halsizlik, uyuma isteği, baş dönmesi, terleme gibi şikâyetler oluşabilir.
· İftarda aşırı şerbetli, yağlı, hamur işi tatlılar yerine, ölçüyü kaçırmadan, sütlü veya meyve tatlılarını tercih edin."