. Rapora göre mevcut termik santrallere ek olarak kurulma aşamasında olan santrallerle birlikte kirliliğin sağlık etkisinin bölgede her yıl 1130 erken ölüm olacağı ve her yıl 160 bebeğin düşük doğum ağırlığı ile dünyaya geleceği tahmin ediliyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun Çanakkale’de bölgesinde kurulacak termik santrallerin faaliyeti geçmesi ile birlikle ortaya çıkacak kötü senaryonun raporunu açıkladı. Rapora göre hava kirliliğine neden olan ve gözle görülemeyen parçacık maddeler rüzgarın etkisi ile çok geniş bir alana yayılabiliyor. CALPUFF hava kirliliği modelleme sistemini kullanarak yapılan çalışmaya göre özellikle Bandırma-Çanakkale arasındaki bölge ve Ezine’deki hava kirliliği düzeyleri etkilenecek. Bu bölgelerde, santrallerden kaynaklanan emisyonlar hava kirliliğini %50-150 arasında artırabilecek. Bu kirliliğin sağlık etkisinin bölgede her yıl 1130 erken ölüm olacağı ve her yıl 160 bebeğin düşük doğum ağırlığıyla dünyaya geleceği hesaplanıyor.
11 SANTRALİN ÇALIŞMAYA BAŞLADIĞI VARSAYILARAK HAZIRLANDI
Temiz Hava Hakkı Platformu hava kirliliği modellemesi sonuçlarını, Avrupa Çevre Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü’nün kullandığı yöntemle değerlendirdi. Çanakkale’de mevcut ve inşa halindeki 5 santrale ek olarak, planlanan 11 santralin de çalışmaya başladığı varsayılarak yapılan modelleme sonucuna göre, tahmin edilen sağlık etkileri oldukça çarpıcı. Modellemeye göre yılda 1130 erken ölüm yaşanacağını hesaplanıyor ve her yıl 200 yeni kronik bronşit vakası öngörüyor. Yapılan kestirimler, düşük doğum ağırlığında olan bebek sayısında 160 bebek artışı öngörüyor. Tahminlere göre Bandırma-Çanakkale arasındaki bölge ve Ezine’deki günlük PM 2,5 düzeyleri yöresel olarak 10-18µg/m3’e kadar artabilecek (İnsan ve çevre sağlığı için DSÖ’nün öngördüğü günlük PM 2,5 ortalama sınır değeri 25 µg/m3). Bu da ortalama PM 2.5 yıllık düzeylerinin yani yörede hava kirliliğinin %50-150 arasında artması anlamına geliyor. Nitrojen dioksit (NO2) düzeyleri, modelleme alanında 15 µg/m3’a kadar yükselebilecek, bu değer alanın büyük kısmını oluşturan bölgede 25 µg/m3’e kadar ulaşabilecek.
HAVA KİRLİLİĞİ ÇANAKKALE’Yİ AŞACAK
Çanakkale’de planlanan santralin neden olacağı kirlilik Çanakkale’yi aşıp kirlilik değerlerini İstanbul’da 6-8 µg/m3’e kadar artabilecek, yani yıllık ortalamalarda hava kirliliğinde % 20-25 kadar bir artış olası. (İnsan ve çevre sağlığı için DSÖ’nün öngördüğü yıllık PM2,5 ortalama sınır değeri 10 µg/m3) (Çalışmada şekil 3 ve 4) NO2 kirliliği, PM2,5’a göre daha yerel kalmasına karşın, İstanbul’daki günlük NO2 düzeyleri 4-5µg/m3 artıyor ve geniş bir nüfusu etkisi altına aldığı için İstanbul’daki kirlilik düzeylerinde artışın önemli düzeyde sağlık etkileri olacağı öngörülüyor (Ekteki çalışmada şekil 5 ve 6).(DSÖ önerilerinde insan sağlığının korunması için Nitrojen dioksit (NO2) yıllık ortalamasını 40 µg/m3, 1 saatlik ortalama değerini 200 µg/m3 olarak belirtmiş. Türkiye mevzuatı aynı değerleri yayımlanmış olup ulaşılacak tarih 1 Ocak 2024 olarak belirtilmiş. Diğer yandan DSÖ önerilerinde kronik kalp riski oluşturabilecek NO2 limit değeri 20µg/m3)
KÖMÜRÜN HAVA KİRLİLİĞİ VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE YOL AÇTIĞI KANITLANMIŞ
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği üyesi Nebile Bayrak Çanakkale’de bugün itibariyle 1’i Çan’da 2’si Biga’da olmak üzere 3 adet kömürlü termik santralin faaliyette olduğunu belirterek, Biga’da da bir santralin inşasına devam edildiğini hatırlattı. Bu termik santrallere ilave olarak; Lapseki, Karabiga, Çan, Ezine ve Yenice’de toplam 12 adet kömürlü termik santralin yapılması planlandığını vurgulayan Bayrak, Çanakkale’nin toplamda 16 adet termik santralin havasını zehirlediği bir şehir olmasının söz konusu olduğunu belirtti. Bayrak, Kirazlıdere termik santrali yatırımcısının yabancı bankalardan kredi almak için ‘Teknolojimizi yeniledik’ diyerek kamuoyunda temiz ve zararsız kömür varmış gibi yanıltıcı bir algı oluşturmaya çalıştığını vurgulayarak, “Oysa kömürün hangi şekilde olursa olsun santralde yakıldığı sürece hava kirliliğine ve iklim değişikliğine neden olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bahsettikleri Yeni Ultra-Süperkritik Akışkan Yataklı Kazan teknolojisi ile kömürlü santrallerin havayı kirletmeyeceği bilgisi verilmektedir. Oysa Dünya Sağlık Örgütü raporlarında da görüleceği gibi, PM 2.5 olarak adlandırılan çok küçük partiküllerin havaya bu yeni teknolojide de geçtiği ve kanserojen olduğu bilinmektedir. TEMA Vakfı, bölgede hava kirliliği modellemesi gerçekleştirmiş olup bu modelleme çalışması, 16 adet termik santralin faaliyete geçmesi halinde bölgenin ne kadar yaşanmaz olacağını göstermektedir. Temiz havası, bakir koyları olan güzelim kıyılara termik santraller yapılmak istenen Çanakkale’mize sahip çıkıyoruz. Karabiga’da, Kirazlıdere ÇED raporunda ortadan kaldırılan foklar yeniden kendilerini gösteriyorlar artık. Tüm canlıların yaşam haklarını, temiz ve sağlıklı çevrede yaşama hakkımızı sonuna kadar savunacağız” dedi.
Simge Özden