Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Diyabetik Ayak Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, şeker hastalarının diyabetik ayak yarası geçirme risklerinin yüzde 34 olduğunu belirtti, dikkat edilmesi gereken konuları paylaştı.
Diyabetik hastadaki ayakta her türlü kızarıklığın önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Alper Şener: “Bazen ayakkabı içindeki hissedilmeyen küçük bir taş bile buna sebep olabilir. Ayakta görülen his kaybı nedeniyle hastaların hemen tamamı küçük veya hatta bazen büyük travmalardan habersiz yaşamlarına devam eder. Bunun sonucunda ciltte yaralanma-açılma meydana gelir. Bakteri bu bölgeden girerek ayakta enfeksiyon ve yaraya sebep olabilir. Çoğunlukla ilk bulgu kızarıklıktır ve ayakta görülen en ufacık kızarıklık dahi bazen hiç beklenmedik sonuçlar doğurur. Bu nedenle vakit kaybetmeden bunun bir enfeksiyon olup olmadığının ayrımı ve antibiyotik ihtiyacı olup olmadığının tespiti için enfeksiyon hastalıkları uzmanına baş vurmak gereklidir, çünkü yara açılmadan ya da açılmış yara kemiğe kadar ilerlemeden yapılacak doğru tıbbi müdahale ile ayak kurtulabilir. Diyabetik ayak yarasından korunmanın en önemli yolu diyabet olmamaktan geçiyor. Yoğun şeker, yağ ve alkol tüketimi gibi diyabeti tetikleyen gıdaları beslenme zincirimizden çıkararak, egzersiz ile ideal kiloya ulaşarak ve bunu bir yaşam biçimi haline getirerek diyabetten korunabiliriz. Diyabet olmuş hastalar için ise , yara oluşumunu veya oluşmuş yaranın derinleşmesini engelleyecek çok basit önlemler paylaştı: “Öncelikle bu hastalar sıkı ayakkabıdan uzak durmalı; rahat ve ayak şekline uygun ayakkabı seçimi yapmalıdır. Kızarıklık olup olmadığını görmek için ayak her gün kontrol edilmelidir. Bakteri yükünü azaltmak adına yıkama iyi bir yöntemdir. Ardından kurulama ve nemlendirmek için krem kullanımı, topuk çatlaklarına koruyucu krem uygulanması da önemli noktalardır. Pamuklu çorap giyilmesi, sıkı olmayan, ayak şekline uygun ayakkabı seçimi de diğer unutulmaması gereken noktalardandır. Özellikle tırnak kesimine dikkat edilmedir.’’dedi.
Diyabetik ayak yarası sonucu ayak kesilmesinin mümkün olabileceği uyarısında bulunan, erken müdahale, iyi yara ve hasta bakımı ile bunu önlenebileceğini ekledi: “Türkiye’de kaç kişinin bu hastalık sebebiyle ayağını kaybettiği konusunda tam bir rakam vermek ne yazık ki mümkün değil, ama yıllar içinde arttığını biliyoruz çünkü şeker hastası sayısı artıyor, aynı oranda da diyabetik ayak yarası ve kesilen ayak sayısı artıyor. Dünyada ise her 30 saniyede bir diyabetik ayak ampütasyonu yapıldığını biliyoruz. Türkiye'de herhangi bir yaralanma olmadan yapılan ayak kesilmesi işlemlerinin yüzde 40-60’ı, ayaktaki şeker yarasına bağlıdır. Takip eden 1-3 yıl içinde ise yaklaşık yine yüzde 30-50 gibi oranlarda yeniden kesilme ihtiyacı doğar. Diyabetik ayak kesilmelerinde 5 yıllık ölüm yüzde 70'lerdedir. Eğer hastada kronik böbrek yetmezliği var ise bu oran 2 yılda yüzde 75 olmaktadır.”
Hastanemiz , uzun bir süredir diyabetik ayak yarasına yönelik tedavi hizmeti veriyor. Bu hizmet sadece diyabetik ayak yarası değil, aynı zamanda diğer tüm yara tiplerine yönelik sürdürülüyor. Hastanemizde düzenli olarak yara konseyi yapılıyor ve bu konseylerde tanı ve tedaviye yönelik kararlar farklı branşların katılımı ile alınıyor. Alınan kararlar doğrultusunda, hasta talepleri de göz önüne alınarak tedaviler kişiselleştiriliyor. Enfeksiyon hastalıkları bölümünün hedefi ise mümkün olan en yakın zamanda hastane bünyesinde “yara kliniği” adı altında bu tip hastaların yarasına merhem olacak bir birim kurulması. Disiplinlerarası çalışacak bu klinik, yara bakım ürünü geliştirilmesinden hastalar için uygun ayakkabı üretimine kadar bölgenin, belki de ülkenin önemli bir açığını kapatabilecek.
Kaynak: Haber Merkezi