Tarihimize altın harflerle yazılan Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı toprakların bulunduğu ve kültürü ile fark atan ilçe Eceabat. Eski ismi Maydos olan ilçe halen tüm özelliklerini koruyor.

Tarihin en kanlı savaşlarının yaşandığı Gelibolu Yarımadasında bulunan Eceabat, tarih boyunca önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bu ilçe bakir koyları ve çam ormanları tarafından gizlenmiş durumda. Dimdik yamaçları, ipek gibi sahilleriyle, alabildiğine uzun plajlarıyla ve sakinliğiyle dikkat çekiyor. Temiz denizde yüzerken size 57. Alay Şehitliği’nin görüntüsü eşlik ediyor. Bu koylarda uzanıp manzaraya kendini kaptırınca insan, zevk almak ve vicdan hesabına girmek arasında kalıyor. Bir zamanlar tarihin en kanlı savaşlarına tanıklık etmiş bu ilçe, bu uğurda canını vermiş şehitlerin izleri  gezdiğiniz sokaklarda yer alıyor. Çanakkale’ye bağlantısı ise feribot ulaşımı ile sağlanıyor. Gelibolu Yarımadası’nın batı ucunda, Avrupa yakasında yer alır. 490 kilometrekare yüz ölçümü ve 12 köyü olan şirin bir ilçedir. Anafartalar ve Ece ovaları başlıca düzlük alanlarıdır. Kış mevsimi yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçer. Eceabat çok sayıdaki tuğla ocaklarıyla bir dönem Çanakkale’nin tuğla ihtiyacını karşılamıştır. Çanakkale seramikleri üretimi açısından önemli bir merkezdir. Çanakkale’den feribotla Avrupa yakasına geçerken manzara büyüleyicidir. Sizi “DUR YOLCU” yazısı karşılar. Eceabat İskelesi yerleşimin nabzı gibidir. Kilise Tepesinde 2010 yılında başlatılan arkeolojik kazılardan Eceabat’ın en erken tarihi hakkında edinilen bilgiler, bize Tunç çağı olarak adlandırılan M.Ö. 3000 yıllarında burada yerleşimin var olduğunu göstermiştir. 1926 yılında Gelibolu’nun İlçe haline getirilmesi ile her ikisi birden Çanakkale iline bağlanmıştır. Bu ilçede yaşayanlar genellikle geçimini tarım ve turizmden sağlamaktadır.
Tarım faaliyetleri arasında Trakya’ nın genelinde ekimi yaygın olan buğday ve ayçiçeği başta yer alır. Bağcılık, zeytincilik, meyve yetiştiriciliği ve sebzecilik diğer tarım faaliyetleri arasında yer alırken, susam ve pamuk ekimi ise daha özellikli bir nitelik taşır. Balıkçılık ise yörenin diğer önemli geçim kaynağıdır. Eceabat’ı çevreleyen zengin sularda en çok tutulan balık, Çanakkale balıkçılığıyla özdeş olan sardalyedir. Lüfer, palamut, levrek, kefal, istavrit gibi balıklar da balık halinde çokça yer bulur. Sanayi tesisleri konusunda çok önemli bir varlığı olmayan Eceabat’ ta balıkçılık ve tarım ürünleri konusunda yan sanayi oluşturmuş küçük işletmeler, istihdama çok da katkısı olmayan tekstil ve hediyelik eşya üzerine zayıf tesisler bulunur.
 
BİGALI KÖYÜ
Kendi küçük tarihteki yeri büyük olan bu köy, Çanakkale Kara Savaşları'nda 19'uncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal'in "Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum" sözüyle Conkbayırı eteklerinde düşmanı karşılayarak destanlar yazan 57'nci Alay'ın düşmana karşı harekete geçtiği yerdir. Küçük turistik bir köy görünümüne kavuşan Bigalı, sadece Çanakkale Savaşları ile ilgili tarihlerde değil, yılın her döneminde ziyaret ediliyor. Ziyaretçilerin, Türk bayraklarıyla donatılan sokaklarından geçtiği Bigalı, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrarken tarihteki önemi dolayısıyla dünyanın birçok ülkenin halkları tarafından biliniyor.
Mustafa Kemal'in 19. Tümen Komutanı olarak geldiği Bigalı köyünde 19-25 Nisan arasında karargah amacıyla kullandığı, daha sonra müzeye dönüştürülen Atatürk Evi burada bulunuyor. Çanakkale Kara Savaşları sırasında Yarbay Mustafa Kemal'in 19. Tümen Komutanı olarak geldiği Eceabat ilçesinin Bigalı köyünde 19-25 Nisan arasında karargah amacıyla kullandığı, sonradan müzeye dönüştürülen Atatürk Evi, geçen yıl tamamlanan restorasyonunun ardından yoğun ziyaretçi ağırlıyor. Yaklaşık 1,5 yıl süren restorasyonun ardından  ziyarete açılan Atatürk Evi Müzesi'nde Mustafa Kemal Atatürk'e ait kişisel eşyalar ile tarihi belgeler sergileniyor. İki katlı binanın alt katında biri büyük, diğeri küçük olmak üzere iki oda bulunuyor. Üst katta salona açılan üç kapıdan ortadaki büyük odanın Atatürk'ün çalışma odası, sağdakinin de yatak odası olarak kullanıldığı, diğer odanın ise Mustafa Kemal'in yaverine ayrıldığı biliniyor.
 
MAYDOS
HÖYÜĞÜ KAZI ÇALIŞMALARI
Eceabat ilçesinde bulunan Gelibolu Yarımadası’nın en büyük höyüğü olan Maydos Höyüğü kazı çalışmalarında Anadolu, Ege ve Balkan kültürü etkilerini taşıyan tarihi kalıntılar bulundu. Tunç Çağı, Demir Çağı ve Troya dönemlerine ait 8 farklı yerleşim yerinin tespit edildiği Eceabat Maydos Höyüğü, Anadolu, Ege ve Balkan kültürü etkilerini taşıyan tarihi kalıntılar çıkması ile yakın zamanda önemli bir turizm destinasyonu olacak. İsmini de daha önceleri üzerinde bulunan bir kiliseden almaktadır. 200 x 180 m. büyüklüğü ve deniz seviyesinden 33 metre yüksekliği ile Gelibolu Yarımadası’nın en büyük höyüklerinden biridir. Höyüğün, batı kısmındaki kesitten elde edilen bilgilere göre, M.Ö. 3. binden günümüze kadar iskan gördüğü anlaşılmıştır. Höyükteki arkeolojik çalışmalar 2010 yılından itibaren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Göksel Sazcı başkanlığında bir ekip tarafından yürütülmektedir.
25 kişilik bir ekip ile kazı çalışmaları devam eden Maydos Kilisetepe Höyüğü’ndeki kazı çalışmalarında tereyağ yapımında kullanılan 2 bin 500 yıllık yayık kübü 4 bin yıllık Ağırşak (ip eğirmede kullanılan) bulundu. Kazı alanında yarıya kadar gömük bir vaziyette toprak içinde bulunan 2 bin 500 yıllık yayık, çalışmaları yapan kazı ekibince çıkarılarak, koruma altına alındı. İncelemeler neticesinde yayığın 72 santimetre boyunda ve 50 santimetre genişliğinde tereyağ yapımında kullanıldığı ve 2 bin 500 yıllık olduğu tespit edildi.
 
MEŞHUR
ŞARAPLARI
2003’de tarihi Gelibolu Yarımadası, Eceabat’ta bir aile bagˆcılıgˆı ve s¸araphane giris¸imi olarak bas¸ladı. I·smini yarımadanın Kuzey Ege sahilindeki Suvla Koyu’ndan alan, s¸arabın dogˆdugˆu toprakların ruhunu yeniden canlandırarak, yu¨ksek nitelikli s¸arap yapma idealini gerc¸ekles¸tiriyor. Bu bo¨lgenin s¸arapları ile ait oldugˆu muhtes¸em cogˆrafyayı ve tarihle dolu bir gec¸mis¸i gelecegˆe tas¸ımayı hayal ediyor.
S¸arapları, tarihi yarımadanın Kabatepe bo¨lgesinde Kuzey Ege kıyılarında deniz manzaralı c¸am ormanları ile c¸evrelenmis¸, havasında yogˆun iyot ve rec¸ine kokuları barındıran organik aile bagˆları Bozokbagˆ’da yetis¸en u¨zu¨mlerden u¨retiliyor. Eceabat’ta konumlandırılan s¸araphane, gelis¸mis¸ teknoloji ve dogˆal yo¨ntemlerin kullanıldıgˆı c¸agˆdas¸ bir s¸arap u¨retim merkezi olarak faaliyet go¨steriyor. Aynı zamanda dogˆal u¨ru¨nler markası Kilye’nin geleneksel tas¸ degˆirmenli yagˆhanesi ve dogˆal u¨ru¨nler is¸leme merkezini de ic¸inde bulunduruyor.
 
Lansmanından gu¨nu¨mu¨ze, katıldıgˆı ulusal ve uluslararası pek c¸ok yarıs¸mada c¸ogˆu altın ve birincilikten olus¸an 400’e yakın o¨du¨le layık go¨ru¨ldu¨. Bagˆcılık ic¸in son derece elveris¸li bir teruar, teknolojik s¸araphane altyapısı ve emegˆi bulus¸turan Suvla, o¨zel tatlara ve anlara uyumla es¸lik edebilen, tamamlayıcı, zengin karakterli, dengeli ve zarif s¸araplar yapmanın pes¸inde.
 
GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARKI
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Marmara Bölgesinde, Çanakkale ili sınırları içindedir. 1973 yılında Milli Park ilan edilmiştir. Yüz ölçümü 33 bin 490 hektardır. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park sınırları dahilinde 1 İlçe (Eceabat) ile 8 köy bulunmaktadır. Çanakkale Savaşları Türk Milletinin dünyanın en güçlü devletlerine karşı, Kurmay Yarbay Mustafa Kemal'in önderliğinde insanüstü direnmesi ile kazanılan bir savunma destanıdır. 8,5 ay süren bu savaşta Boğaz’ın iki yakası adeta cehenneme dönüşmüş, yarım milyona yakın can kaybı olmuştur
Birinci Dünya Savaşında İtilaf Devletleri ile Osmanlı Ordusu arasında cereyan eden dünyanın en büyük savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşında yüz binlerce kayıp anısına yapılan anıtlar ve düzenlenen şehitlikler savaşın acılarını hatırlatmasının yanı sıra tarihin muhteşem zaferlerinden birini gözler önüne sermektedir. 250 bini aşan Türk şehidinin aziz hatıraları üzerinde yükselen anıtlar ve yine 250 bini aşkın İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinin gömülü olduğu alanları içine alan Milli Park, bugün bütün dünyaya barışın değerini anlatmaktadır. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içerisinde 56 yerli anıt ve şehitlik 35 Yabancı Mezar ve Anıtları bulunmaktadır. Her yıl 18 Mart ve 24 Nisan tarihlerinde Çanakkale Kara ve Deniz Savaşları törenlerle anılmaktadır.
 
ÇANAKKALE ŞEHİTLER ABİDESİ
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nın sembolü olarak kabul edilen ve Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşananların ve bu savaşta çarpışan kahraman askerlerin unutulmaması için yapılan Çanakkale Şehitler Abidesi, Morto Koyu üzerinde, Hisarlık Tepe’de kurulu. 1954 yılında temeli atılan 41,7 metre yüksekliğindeki anıt, 1960 yılından bu yana ziyarete açık.
 
Şehitliğin giriş kapısında ise Atatürk’ün yabancı askerlere hitaben yazdığı ve 1934 yılında dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tarafından Anzak Günü’nde okunan şu sözler bulunuyor: Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.
 
SESTOS
ANTİK KENTİ
Antik Sestos Kenti, Eceabat'a 4 km uzaklıktaki Yalova köyünde ve Akbaş Limanı'nın güneyinde bulunmaktadır. Burada yapılan kazılarda, Roma dönemine tarihlenen sikkeler, yazıtlar ve çanak çömlek parçaları ele geçirilmiştir. Doğu Romalılardan (Bizanslılardan) kalma sarnıçlar hala kullanılmaktadır. Kentin adı ilk olarak Homeros'un destanlarında geçer. Fatih Sultan Mehmet döneminde (1451 -1481), Gelibolu Sancakbeyi Yakup Bey tarafından Kilitbahir Kalesi yaptırılırken, Sestos Kalesi'nin taşları kullanılmıştır.
 
Nazif Cemhan Şen