Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul’unda konuşan AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı ‘Biz Bize Yeteriz Türkiyem’ kampanyası hakkında ortaya atılan iddialara ilişkin açıklama yaparak, “Bu kampanya -Cumhurbaşkanının kampanyası- AK Parti'nin kampanyası değil, devletimizin kampanyası, tüm kurumlarımızın kampanyası. Gelin, hep beraber bu kampanyaya destek verelim; çıkan tabloda garibanlarımıza, ihtiyaçlarımıza hep beraber omuz verelim” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Nisan tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurulu yine tartışmalara sahne oldu. Meclisin gündeminde ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlatmış olduğu ‘Biz Bize Yeteri Türkiyem’ bağış kampanyası muhalefetin hedefi oldu. Kampanya ile ilgili yapılan eleştirilere cevap ver Turan, “Bu kampanya -Cumhurbaşkanının kampanyası- AK Parti'nin kampanyası değil, devletimizin kampanyası” dedi.
BU ASLA DEVLETİN ZAAFI FALAN DEĞİL
AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, devletin iflas ettiği söylentilerini ilişkin açıklamalarda bulunarak, “Önceki konuşmacı yardım kampanyasından ötürü, devletin iflas ettiğinden bahsetti; "Diğer ülkeler neyinizi kıskanacak?", "Dua ve kolonyadan başka neyiniz var?", "Maske verilmediği…" gibi temelsiz birtakım ifadelerde bulundu. İnanın, hepsi ayrı bir tartışma konusu, hepsi iddia. Dün konuşmuştuk, bu yardımla ilgili bir daha söylemek istiyorum: Bu, asla devletin zaafı falan değil, aksine devlet-millet kaynaşmasının güzel bir örneğidir. Bugün Türkiye, sırf Türkiye'ye değil, dünyanın ihtiyacı olan birçok ülkesine yardım eden, Türk Bayrağı'nı gururla oralara gönderen büyük adımlar atmakta. Hâlâ biz, özellikle yoğun bakım ünitesi sayısında, dünyanın en gelişmiş ülkelerinden bir tanesiyiz. Hâla biz, sağlıkta, hiçbir kurum ayrımı yapmaksızın, hangi kurumdan, hangi sosyal kesimden demeksizin tüm insanlarımıza, hepsine eşit şartlarda sağlık imkânı sunan az sayıda ülkelerden bir tanesiyiz. Hele ki duayla ilgili eleştirisini inanın, mahcup olarak dinledim. Bizler hem tüm tedbirlerimizi alacağız hem de insanlarımızı dua etmeye teşvik edeceğiz. Bu konuda, toplum değerlerinden bu kadar uzak ifade kullanmayı şık bulmadığımı ifade etmek isterim. Hele ki duayla ilgili eleştirisini inanın, mahcup olarak dinledim. Bizler hem tüm tedbirlerimizi alacağız hem de insanlarımızı dua etmeye teşvik edeceğiz. Bu konuda, toplum değerlerinden bu kadar uzak ifade kullanmayı şık bulmadığımı ifade etmek isterim. Eksik varsa biz tamamlarız ama itham ederek, ilzam ederek bu tarz paylaşımları doğru bulmuyorum. Yapmazlar Sayın Başkan, o kadar insafsız olmazlar diye düşünüyorum. Yani, bu konuşmanın sebebi açık. İnfaz paketinde terör mahkûmlarından başka hiçbir eleştiri yapılmamasını da açıkçası çok garipsediğimi ama beklediğimiz tavır olduğunu da ifade etmek istiyorum. Hele ki "İHA yapmayın, SİHA yapmayın" tarzı -bir anlamda niyetlerini ifşa eden- yaklaşımlarını da tüm kamuoyunun takdirine sunuyorum” ifadelerini kullandı.
HER SOSYAL KESİM İÇİN TEDBİR ALMAYA ÇALIŞTIK
‘Türkiye’de iktidar görevine yerine getirmiyor’ ifadelerini ayıpladığını söyleyen Bülent Turan, “Çok garipsiyorum. Dünyada sürecin başından beri en iyi tedbirleri alan, sorunu en çok geciktiren ülkenin başında gelmesine rağmen bu ifadelerin inanın insaf dışı olduğu kanaatindeyim. O kadar yapılan çalışma var, tedbir var, kanunları biz beraber geçirdik, destek olduk… her Bakanlık kendi alanında çok önemli işler yaptı, adımlar attı. Biz, kanun talepleri olduğu zaman tüm partilerle bir araya gelip bunu beraberce göğüsledik. Bir gün içerisinde burada 15-20 madde geçirdik, beraber işler yaptık. Bunlar yokmuş gibi davranıp da Türkiye'nin bu konuda zaafta olduğunu iddia etmek inanın şaşkınlıkla izlememize vesile oluyor. Başından beri "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." anlayışıyla çok önemli kararlar alındı. Her sosyal kesim için tedbir almaya çalıştık. Sözüm ona kimi gelişmiş ülkelerin, vatandaşı kendisiyle baş başa bırakma kararına rağmen birçok gelişmiş ülkenin adım atmaktan bile çekindiği, "Bırakın ne olursa olsun." yaklaşımı içerisinde olduğu bir zaman da Türkiye başından beri bu işlerde büyük adımlar attı. Ben biraz daha insaflı yaklaşmakta fayda olduğu kanaatindeyim” şeklinde konuştu.
TÜM UMRECİLERİMİZ, O ZİYARETİ YAPAN İNSANLARIMIZ YA EVLERİNDE KARANTİNAYA ALINDI
Koronavirüs salgını sırasında Umre’den gelenlerle ilgili ortaya atılan iddialara yanıt veren Turan, “Bakınız, "Umreciler dağıtıldı, tedbir alınmadı." Bu külliyen yalan Sayın Başkan. İlk bu konu gündem olduğundan bugüne kadar tüm umrecilerimiz, o ziyareti yapan insanlarımız ya evlerinde karantinaya alındı, aile hekimlerimizin özel takibinde evlerinde karantinaya alındılar. Sonraki artma döneminde tüm umrecilerimizin -ki binlerce ifade edilen- hepsi yurtlarımızda misafir edildiler. On dört günün bitiminde eğer testleri negatifse evlerine gönderildi… Yine takibimiz devam ediyor. Bugün eğer pozitifse karantina süresi uzatıldı. Yani Avrupa'nın, dünyanın çok farklı ülkelerine ziyaretler yapan arkadaşlarımız, vatandaşlarımız varken sadece bir sosyal kesimi risk olarak göstermek de bana çok garip geldi” diye konuştu.
PATRONLARA 100 BİN LİRA PARA VERİLDİĞİ İDDİASI, BU DA KÜLLİYEN YALAN
Turan yapılan yardımlara ilişkin söylenenlere devam vererek, “Onun dışında, patronlara 100 bin lira para verildiği iddiası, bu da külliyen yalan. Onun tüm karşılığı işçimiz, çalışanımız, orta gelir grubumuz. Madem böyleydi de bu kanun yani 100 milyarın dağıtımına izin veren bu kanun bu Mecliste gururla, hepimizin ittifakıyla bir günde geçmedi mi? O zaman sizin Grup Başkan Vekilleriniz geçen hafta 100 milyarı zenginlere verdiklerine imza atmış oldu. Böyle bir şey olabilir mi? Ya siz Meclisi takip etmiyorsunuz ya da partinizi takip etmiyorsunuz. Onların hepsi vatandaşımızın lehine olan düzenlemelerdi. Tüm arkadaşlarımız, partilerimiz bir arada bunu yaptılar, siz dâhil. Sosyal medyadan bir evrak çıkarıp "Bunlar vergi affına tabi tutulan şirketler." demek trollüğün başka bir versiyonu. Bir vekil sosyal medyadan evrakları paylaşır mı Allah aşkına! Sorarsın Bakana, incelersin, alırsın, bunu paylaşırsın. Yanlış varsa beraber takip edip kınarız ama sosyal medyada her gün yalanlanan, her gün dalga geçilen bir belgeyi alıp da gerçek diye paylaşırsanız bu vekillik onuruyla, Meclisin adabıyla açıklanamaz. Bir evrak daha gösterdi sayın hatip, hastane fotoğrafı gösterdi. Hastane yalanlamış, belgesi burada. Hastane yalanlamış, hastane "Böyle bir şey yok." demiş ve bunu hâlâ belge diye burada paylaşıyor. Sayın Vekil, bura ciddi bir müessese. Gidin Twitter'da bunu paylaşın, burada bu iş olmaz. Böyle yalan belgelerle olur mu böyle bir şey! Onun dışında, zengine imkân varmış, fakire yokmuş. Bakın, eski Türkiye'de bu olabilir ama şimdi bütün insanlarımızın hepsi -zengin-fakir, BAĞ-KUR'lu-sigortalı, işçi-memur- aynı hastaneden istifade edebiliyor. Usul ekonomisi gereği HDP'nin Grup Başkan Vekili arkadaşlarımıza cevap vermeyeceğim, eyvallah. Ama Engin Bey'in tatlı sert takılmasına şunu demek isterim: Usul ekonomisine ne kadar çok riayet ettiğimi en çok Engin Bey bilir. Bugün sözleşmelerde -14 tane hedeflememize rağmen- bir tek söz almadık. Onun dışında, sataşma oldu, tüzük gereği kürsüye çıkma hakkımız var, çıkmadık, buradan konuştuk. Dolayısıyla az konuşmaya dikkat ediyoruz. Ancak sahte belge açıklayacaksınız, doğru olmayan bir beyanda bulunacaksınız, Twitter belgesini vereceksiniz, toplam bir buçuk dakika konuşmamıza da müdahale edeceksiniz; bu, doğru değil. teknik tartışma yapmak, vaktinizi almak istemem ama kanunen bir engel var, bunu dün konuşmuştuk, bunu bir yere bırakıyorum fakat diğer taraftan, "bağış" zaten, adı üzerinde gönüllülük esası olan bir işlem, bunun dışında yapılan ne varsa doğru bulmuyoruz. Bağış gönülden gelen bir işlemdir. Cumhurbaşkanımızın daveti var, imkânı olan bütün insanlarımıza. Garibanlarımız için bir kampanya başlatıldı, buna isteyen, gönlünden, yüreğinden gelen kim varsa destek olur, bunun dışındaki bir zorlama, baskı vesaire iddiaların hepsini biz reddediyoruz” ifadelerini kullandı.
AK PARTİ'NİN KAMPANYASI DEĞİL, DEVLETİMİZİN KAMPANYASI
Yardım kampanyasına ilişkin ortaya atılan iddialara yanıt veren Turan, “Bakınız, burada bir teknik tartışma var. Yardım başka, bağış başka mevzuata tabi. İlgili belediyelerin içerisinde AK Partili olanlar da var, onlar da aynı hukuka tabi oldu. Geçiyorum; cari hesap verilmiş, suç işlenmiş, 150 liralık koli aslında 90 liraymış tarzı farklı konular da var ama o gün, bugün değil. Ben diyorum ki madem bugün beraber olacağız, gelin hep beraber bu kampanyaya destek olalım. Bu kampanya -Cumhurbaşkanının kampanyası- AK Parti'nin kampanyası değil, devletimizin kampanyası, tüm kurumlarımızın kampanyası. Gelin, hep beraber bu kampanyaya destek verelim; çıkan tabloda garibanlarımıza, ihtiyaçlarımıza hep beraber omuz verelim. Bugün kavga etmenin, bugün farklı bir mevzuatı öne çıkarmanın hiçbir anlamı yok. Ben bu vesileyle tekrar, kampanyamızı beraber yapmayı ve tüm sorunların çözümünde beraber omuz vermeyi teklif ediyorum. Buna ilişkin Aile Bakanımız çok ayrıntılı cevap verdiler zaten. Bunun dışında bu yardım iddia edildiği gibi, bir vakıf, bir dernek çalışması değil, devletin tüm kurumlarının da destek verdiği, Cumhurbaşkanımızın öncülük yaptığı özel bir kampanya. Bu kampanyanın sonucunda ortaya çıkacak tabloda sosyal yardımlaşma vakfı aracılığıyla en ihtiyaçlımıza, mahalleyi, sokağı bilen insanlarımız, muhtarımız, kaymakamımız, valimizce dağıtılacağını hep paylaştık. Bir daha ben diyorum: Bugün kavga etmemin zamanı değil, polemiğin zamanı değil, herkes gelsin, bu kampanyaya destek olsun, devletin kendi vakfı aracılığıyla imkânı olmayan vatandaşlarımıza beraber destek olalım. Kızılay ve benzeri kurumlar bu süreçte büyük bir inisiyatif alarak çok büyük adımlar attılar. Sosyal medya hesaplarında var, paylaşıyorlar. Çanakkale'yi ben takip ediyorum, biliyorum. Ellerinden geldiği kadar, bilabedel çalışan insanlar var. Onların motivasyonunu bozan söylemler çok şık olmaz diye düşünüyorum. Dolayısıyla, yüz elli iki yıldan beri Kızılay neredeyse bugün yine orada, görevinin başındadır” dedi.
Mehmet Kuzey