Ülkemizde 13 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olan koronavirüs can almaya devam ediyor. Koronavirüs araştırmalarında her gün yeni bir çalışma ortaya konuluyor.  Koronavirüs hakkında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener koronavirüs  hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Dr. Alper Şener, Pandemi sürecinde öğrendik ki; Tok açın halinden, yan gelip yatan çalışanın halinden anlamıyor...’’ diyerek sitem etti. ‘’Sağlık hizmeti, çalışanların amatör ruhu sayesinde ayakta gerisi boş’’ açıklamasında bulundu.

‘’ÇÜNKÜ HER İŞİ TERS YAPIYORUZ’’
Şener, ‘’ “Bir sistem yaratmazsanız, başkasınınkine köle olursunuz” diyerek, ‘’Deniliyor ki-“Pfizer-Biontech 1.3milyar doz aşı üretecek. Sadece Uğur Bey ve Özlem Hanım'ın 790milyar$ kazancı olacak; Türkiye’nin tüm borç tutarından fazla. Bizde ki durum ne biliyor musunuz? Bilim üretecekler “rutin iş yükü ile boğuluyor”...araştırma görevlileri ne tez/ ne araştırma yapabiliyor... Ne de deneyimler makaleye dönüyor! Çünkü her işi ters yapıyoruz. Araştırma yapacaklar, bilim üretecekler etkin kullanılamıyor! Prof. Uğur Şahin burada olsa idi günde 200 hasta bakıp, evin yolunu zor bulurdu, ne aşısı!’’ dedi.

‘’SAĞLIK ÇALIŞANLARI HIZLA SAHAYA SÜRÜLMELİ’’
Dr. Şener, korona virüste gözlemlerini ve önerilerini aktararak,’’ Atama bekleyen sağlık çalışanları hızla sahaya sürülmeli!’’ dedi. Şener, ‘’ Daha ağır seyreden vakalar geliyor. Yoğun bakım ihtiyacı olanlar arttı. İlaç etkinliği sorgulanabilir (düzgün alınıyor ise? Çoğu hastada ilaç uyumu iyi değil! ). Tedaviyi modifiye etmek lazım!  Dirençli / mutant suş enfeksiyonu olabilir.  Virüs yükü yüksek hastalar ile karşılaşıyoruz olabilir. Virüsün yayılım hızı kesilmedi. Günlük vakada İkinci piki yaşıyoruz.  Filyasyonda gevşeme? Temaslılar ile ilgili yanlış bildirim/ saklama? Evde, karantina önerilerine uymama çok sık! Yurt/ oteller karantina için kullanılmalı! Ya da karantina bölgeleri/ kampları - prefabrik oluşturulmalı. Kızılay bu işi yapabilir.  Temaslı sağlık personeli artıyor. Yoğun tempo ve iş yükü ile dikkatler iyice dağıldı. Hasta bakımında ve takibinde sorunlar ve isteksizlikler başladı!  Yedek bekleyenler? Artık sahaya inmeli! Bazı yerlerde nedendir bilinmez Pandemi ile mücadele sadece belirli branşlara bırakılmış- diğerleri normal işini yapıyor. Artık zor!’’ ifadelerinde bulundu.

 “İLAÇLARINIZI DÜZENLİ ALIN”
Bazı vatandaşlar koronavirüs ilaçlarına karşı önyargılı davranarak ilaçlar kullanmayı reddetti. ‘’Salgının başından beri ilaç tartışması bitmedi’’ diyen Şener, “İlaçlarınızı düzenli alın” uyarısında bulundu’’ Önce HQ ile başladı; gerekli/ gereksiz ve dozlar hala tartışılıyor. Rehberlerde her yeni deneyimde yenilendi ve güven ortamı bozuldu. Favipravir ise bu tartışmalardan hep uzakta kaldı; şimdi de dozu ile ilgili klavye doktorları yazıp çiziyor. Ben bir kaç şeyi netleştireyim; Bu aslında bir influenza ilacıdır ve dirençli grip enfeksiyonu için geliştirilmiştir. İlacı etki mekanizması covid 19 için etkili olabilir diye, klinik uygulamaya girmiştir...Rakibi remdesivir de bu arada asıl olarak Ebola için geliştirilmiştir. İlaç geliştirme aşamalarında en önemli hassas aşama toksik doz ve yan etki izlemidir...bu aşamaları koronadan önce geçmiştir!’’ açıklamasında bulundu.
Dr. Şener ilaç hakkında da bilgi vererek, ‘’Bu ilaç önce yükleme 8+8 tablet, sonra 3x2 tab kullanılıyor. Toplam 5-10 gün. İlaç adedi fazla olduğu için çoğu insanımız psikolojik olarak etkileniyor. Bu kadar ilaç mı? İçilir diye... Bir de sağdan soldan gaz ile ilaç içilmiyor! Bu gibi örnekleri çok yaşadık. Türklere has bir sürü örnek var- mesela hepatit B’de bir dönem ülkemizde hap mı? İğne mi? Sorusu vardı... İstisnasız herkes iğne istiyordu, daha etkili sanarak, ama diğer ülkelerde hemen herkes hap tercih ediyordu... Bu ilacın dozunun da psikolojik bariyer olduğunu düşünüyorum’’ dedi.

 ‘’BU BİR SALGINDA İNANILMAZ BİR GÜVENCEDİR’’
İlacın kullanılmadığı kesime değinerek, yan etkilerini paylaşan Şener, ‘’Gebelerde kullanmıyoruz, midede ekşime, bulantı, ilaç döküntüsü ilacın kesilmesini gerektirmiyor. Kanda ürik asit artışı, KCFT bozulması yapabilir. Böbrek hastalarında CrCl’e göre gerekir ise yükleme dozu dışında doz ayarlaması yapıyoruz. İlaç etkileşimleri var; özellikle parasetamol ve bazı ABler için dikkatli olmak lazım.  Bizim yaptığımız klinik çalışmada XXX kadar hastada hiçbir CİDDİ YAN ETKİ görmedik. Makale bir dergide değerlendirme aşamasında olduğu için rakam yazamıyorum. Tek gördüğümüz belirgin yan etki kan ürik asit artışıydı, oda ciddi düzeyde bir hastada oldu. Onunda öyküsünde GUT hastalığı vardı’’ ifadelerinde bulundu.  ‘’Bu ilacı artık Türkiye üretiyor ve ayaktan dâhil hemen her pozitif hastaya verebilecek stok var! Bu bir salgında inanılmaz bir güvencedir! ‘’sözlerini ekledi.

‘’UZUN VADEDE TEK ÇARE AKCİĞER NAKLİ’’
Koronavirüste ilaç kullanmanın önemine değinen Şener, korona virüste kalıcı hasar konusuna tekrar dikkat çekti.  Şener, ‘’ Son zamanlarda akciğerde yaygın hasarlı iyileşmeler arttı, bunların bir kısmı kalıcı olacak gibi... Kalıcı olduğunda uzun vadede tek çare akciğer nakli gibi duruyor. Bunu görebiliyoruz artık. Bu hastalık yönetimi tedavisi çok zor ve dinamik. En iyisi virüsü hiç almamak!’’ şeklinde açıkladı.
‘’TÜM SPOTLAR AŞIDA’’
Şimdi gelelim dış güçlere diyerek açıklamalarına devam eden Dr. Şener, ‘’Rakibi remdesivir ABD patentli bir ilaç. Etkili ve pahalı… Hatta ABD’de ilgili rehberler bu ilacı artık satürasyon < % 94 olmayanlara verilmesini önermiyor. kritik stok nedeniyle! Hatta malum DSÖ bile remdesivir’in etkisi “sanıldığı kadar yok” bile dedi. Gerçi DSÖ tedavide her şeye muhalif- çünkü RCT takıntısı devam ediyor! ABD’de artık tedavide monoklonal antikor ve semptomatik tedavi ön planda ...Bir diğer önemli konu ise tabii ki tüm spotlar aşıda...Dolayısıyla ilaçlar ve  tedavi ikinci plana atıldı. Para buraya akıyor. Ez cümle;  ilaçlarınızı alın, çünkü son zamanlarda ilacını eksik alıp, yoğun bakıma yatan hasta çok oluyor!’’

AŞI TEMİNİNDE ÖNCELİK
Dünya Sağlık Örgütünden(DSÖ) aşı temini hakkında görüşlerini belirten Şener, DSÖ’nün yakın zamanda aşı temini yol haritasını ve önceliğini açıkladığını söyledi. ‘’Temin sıkıntısı çeken ülkelere aşıyı COVAX çerçevesinde ulaştıracak. Buna göre tanımlanmış öncelikler var; Birinci Öncelik-Çok kısıtlı aşı temini- nüfusun %1-10'u...Ön safta çalışan sağlık personeli, yaşlı ve risk faktörü olanlar. İkinci Öncelik-Kısıtlı aşı temini-nüfusun %11-20'u...Aşı yapılması ve ulaşımda çalışan sağlık personeli, sağlık hizmetine ulaşım problemi yaşayanlar (özür, cinsiyet, dil-din-ırksal durum, göçmen, gelir - yaşam şartları nedeniyle), yaşlı nüfus (yandaş hastalığı olmayan), öğretmenler (okul öncesi ve ilkokul çağı çocuklar) ve ilgili okul hizmetinde çalışanlar. Üçüncü Öncelik-hafif kısıtlı aşı temini-nüfusun %21-50'si...ilkokul dışı okul öğretmenleri ve çalışanları, resmi (polis,belediye,asker vb) ve özel hizmet sektörü çalışanları (tedarik zinciri, marketi yiyecek vb), düşük riskli alanda çalışan sağlık çalışanları, sosyal mesafeyi mesleği gereği koruyamayanlar (metro,otobüs vb) ve taşrada kalabalık alanda bulunanlar… En önemlisi en sonda; Tüm bu planlamaların başında ise; toplumsal olarak pandeminin hızının kesilemediği ülkeler öncelikli olacak’’ bilgisini verdi.

ŞENER BİR GÜNÜNÜ ANLATTI
Dr. Şener, ‘’Artık sağlık çalışanlarının tek hedefi salgını sağ salimen atlatmak!’’ dedi. Korona virüs sürecinde tüm sağlık çalışanları zorlu bir süreçten geçiyor. Hatta bazı sağlık çalışanları aileleriyle zaman geçiremediğini, çocuklarını göremediğini dile getiriyor. Dr. Alper Şener’de bir gününü anlatarak korona virüs sürecindeki çalışmalarından bahsetti. Sabahtan akşama kadar yaşadıklarını Şener şu şekilde anlattı; ‘’Sabah servis viziti. Taburcu ve yeni yatanların değerlendirilmesi.  Korona poliklinikte kısa ziyaret, bir ihtiyaç eksik var mı? Kontrolü! Kan merkezinde evrak işleri, Canlı ders- dönem 5 staj grubu, Şehir dışından danışılan hastaları değerlendirme. Acilden, poliklinikten, yoğun bakım konsültasyonlarını değerlendirme.  Mikrobiyoloji lab sorumlusu ile sohbet- iş konulu.  Devlet hastanesinden gelen meslektaşım ile sohbet- iş konulu. Öğlen yemeği yoğun bakım hocası ile- hasta ve işleyiş konulu’ ’dedi.
Öğleden sonra ise,  ‘’Heyet ve ilaç onayları. Toplantı, sonuca odaklı değil...  Aynı tartışmalar, ben bakmam, sen bak! Benim özel hastam- ameliyatım devam etsin... Enfeksiyon kontrol toplantısı- filyasyon raporları yazılması- temaslı ve pozitif bir sürü personel... Şehir dışından enfekte olan arkadaşlara/ yakınlarına geçmiş olsun telefonları...danışılanlara fikir verme,  Kan merkezine iniş, ihale evrakı ve diğer imzalar...Acilden ve yoğun bakımdan yeni konsültasyonlar... Yakınları hakkında bilgi soranlara dönüş’’
 Tüm günün yoğunluğundan sonra eve geldiğini söyleyen Şener, ‘’Gece ne olacak söyleyeyim! Olasılıkla saat 21:00’a kadar sakinlik. Sonrasında 23:00 ile 03.00 arasında yaklaşık 30 Acil Konsültasyon. Sabah yine aynı tempo... Benim tempom yaklaşık 9 aydır aynı! Bazı günler ekstra 5-6 saat canlı ders... Bilimsel toplantılar... TV bağlantılarını saymıyorum! Şimdi geldiğim sonuç aslında çok ilginç... Çalışmayana kimse niye çalışmıyorsun demiyor... İş yapan yok, akıl veren çok!’’ şeklinde konuştu.
 
Arzu Baladur