Diyetisyen Merve İnce, ramazan ayında oruç tutanlara hem iftar hem de sahur için beslenme konusunda uyarılarda bulunarak su tüketimine dikkatleri çekti. İnce, sahur için hafif ama doyurucu yiyecekler tüketmeyi önerirken iftarda ise yemeğe çok ani girişler yapmamanın önemine değindi.
11 ayın sultanı', Mübarek üç aylardan sonuncusu olan Ramazan ayında oruç tutmaya başlayan vatandaşlar bu dönemde beslenme alışkanlıklarına daha fazla önem göstermek durumundalar. Ramazan ayında yeme içme alışkanlıkları değişen vatandaşlar, bağışıklık sisteminin düşmemesi ve yeterli besini alabilmek ve sağlı beslenmek adına uzmanlardan tavsiye bekliyor. Diyetisyen Merve İnce Ramazan ayında sağlıklı ve doğru beslenme hakkında vatandaşlara önerilerde bulundu.
‘’ÖNEMLİ OLAN NOKTA, İFTARDA ÇOK ANİ GİRİŞLER YAPMAMAK”
Ramazan ayında beslenmenin önemli olduğunu ifade eden Diyetisyen Merve İnce, “Sahur dediğimiz vakit, aslında uykuda olduğumuz bir vakit ve bu saatte kalkıp, yemekler yiyip, ardından gün boyu aç kalıp iftar saatinde bir anda yemek yediğimiz bir dönem. Bütün gün organlar dinleniyor, sahurda yediğimizi sabaha kadar sindiriyor sonrasında bütün organlar o sırada bir tüketim yapmıyor. Özellikle mide küçük bir hacme sahip olacak hale geliyor. Önemli olan nokta, iftarda çok ani girişler yapmamak” dedi.
‘’HAFİF AMA DOYURUCU OLACAK SEÇENEKLER…’’
İnce, “Sahurda dolu dolu, çok çeşidin olduğu sofraya gerek yok. Belli bir saatte yiyip, sonra tekrar yatıyorsunuz, metabolizma için bu sindirme kısmı çok zordur. O yüzden alternatif olarak daha hafif ama doyurucu olacak seçenekler; yumurta, peynir, meyve, yulaf lapası, yeşillik gibi çeşitlendirebilirler. Su miktarını ise iftarla su arasında serpiştirerek içmelerini tavsiye ederim. Özellikle iftara başladıklarında suyu bolca içip sonra besinleri yemeye çalışmamalılar, çünkü zaten mide su doluyor. Üstüne bir de yemek yemeye başlayınca o besinler alınamıyor. Bizim amacımız o besinlerden tok kalacak şekilde faydalanmak olmalı. Kahve fincanı kadar su, sonra çorbayı yarım kase içip biraz bekleyip yemeğe yavaş yavaş devam etmek gerekiyor. Kendi danışanlarıma listeleri hazırlarken o dönemin tatlılarını da yazıyorum. Güllaç, baklava gibi tatlıları es geçmiyorum ama porsiyonu düşürüyorum. İki tane yiyorsam kafi dememiz gerekiyor” diye belirtti.
‘’EN ÖNEMLİ KONU SAHURA KALKMAK’’
“Ramazan ayını hissederek, daha az miktarda çeşitlilik tutarak geçirmek daha doğru olur’’ diyen İnce, ‘’Zaten pandemideyiz ve ev ziyaretlerine gidermiyor, misafir kabul edemiyoruz. Çok aşırılıklara girmeden daha sakin bir Ramazan geçiyor. Bu dönem sebzeler ve meyveler açısından çok çeşitlilik var. Çilek, karadut geldi, semizotu, enginar gibi sebzelerle yanına köfte, tavuk yapıp salata, yoğurt gibi yanına koyup garnitür olarak kullanılabilir. Yalnız meyveyi yemeyi çok geçe bırakmasınlar. İftar yapıldıktan sonra 20 dakika sonra çayın yanında yenebilir. En önemli konu sahura kalkmak, kesinlikle kendini aç bırakmamak. Sindirip rahatlayınca egzersizi 22.30- 23.00 gibi evde yapabilirler” şeklinde ifade etti.
‘’SAHURDAN 1 SAAT ÖNCESİNE KADAR SIVI ALIMI KESİLMELİ’’
Ramazan ayında sıvı tüketiminin önemine de değinen İnce, sıvı tüketimi ile ilgili önemli uyarılarda bulunarak, “Çay, kahve içilse bile 1-2’ye kadar aralarda su içimi yapılmalı. Saat başı 1 bardak diye düşünülerek 6-7 bardak ile tamamen rahatlarım. Ama bence sahurdan 1 saat öncesine kadar sıvı alımı kesilmeli. Mide dolu olmasın ki sahurda yenilen yiyecek, yararlı olsun, mide sindirebilsin. Sahurda ayrıca açık çay içilebilir. Nane limon, ıhlamur, kuşburnu olabilir” diye konuştu.
‘’KİŞİ SAHURU DENGELERSE İFTARA RAHATLIKLA GİRER’’
Ramazan’da yapılan en büyük yanlış sahura kalkmamak olduğunu ifade eden İnce, ‘’Bir anda iftarda yemeğe saldırılırsa, ardından uyuya kalınır. Uyurken kan şekeri fırlar ve glisemik index dediğimiz kan şekeri yüksek olunca kişide uyku hali ve sonrasında yağ deposu oluyor. Çünkü vücut diyor ki bu kişi beni bütün gün doyurmadı, ne zaman doyuracağı da belli olmaz ben en iyisi depolayayım diye düşünür ve depolanır. Ramazan ayı bir ay sürüyor ve bir ay boyunca aynı sinyali alan bir vücut, normal hayata dönünce de farklı sıkıntılar yaşayacaktır. Kişi sahuru dengelerse iftara rahatlıkla girer’’ dedi.
Hülya Öz