Tüm dünyanın adını bildiği Troya Antik Kenti ve Dünyanın en önemli açık hava müzelerinden biri olması ile her zaman dikkatleri üzerine çekti. Troya antik kentinin en önemli eksiklerinden biride antik kent topraklarında Troya Kenti eser ve hazinelerin sergileyecek bir müze olmaması idi. Ayrıca Troya antik kentinin hazineleri ve eserleri de çeşitli zamanlarda yurt dışına kaçırılmış ve bu eserler  birçok müzede sergilenmekteydi. Kültür ve Turizm bakanlığı hem Troya Antik Kentini bir müzeye kavuşturmak hem de Troya’nın Hazinelerinin tekrar topraklarında sergilenmesi amacı ile Troya Antik kenti girişine müze yapımına başladı. Yapımı tamamlanan Müze 18 Mart 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapıldı. Troya Müzesi, Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa Müze Forumu (European Museum Forum) tarafından verilmekte olan Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'ne 2020 yılı için aday oldu. Sonuçlar açıklandığında tarihe ışık tutan Troya Müzesi büyük bir başarı ya erişerek 2020 yılı "Avrupa Yılın Müzesi Özel Ödülü" ne laik görüldü.

BÜYÜK EKSİKTİ, GURURUNUZ OLDU
Dünyada “Çanakkale” denince akla ilk gelen hatta dünya üzerinde en çok bilinen yerlerden birisi Troya’dır. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bulunan Çanakkale'deki Troya Antik Kenti Medeniyeti, Savaşları, Yıkılan Şehirleri, Çalınan Hazineleri, Ticareti ve Tarihsel Zenginliği ile yerli ve yapancı turistlerin ziyaret etmek istedikleri Dünyanın en önemli açık hava müzesi. Milattan önce 3000 yıllarında ilk kez kurulan Troya Kenti’nin üzerine genişleyerek 10 kent daha kurulmuştur. Tarihin “aşk, kahramanlık ve uygarlık yuvası” olarak tanımladığı bu şehir üzerine birçok destan yazılmış ve bu destanlar Troya'yı günümüze kadar yaşatmıştır. Tarihin en önemli savaşıda troya’da yaşanmıi bu savaşta ktroya’yı ele geçirmek için kullanılan tahta at daha sonra tüm dünyada bir sembol olmuştur. 6. Troya’nın üzerine 7. Troya' yı kurarak yaşamaya devam etmişlerdir. Ünlü Troya Savaşı'nı yaşamış olan bu kent M.Ö. 1250-1040 yıllarına varlığını sürdürmüştür. Kentin sokaklarında ok, mızrak gibi silahların bulunması ve kalın bir kül tabakasının oluşu destanın arkeolojik delillerle de ispatlanmasını sağlamıştır. Troya tarihin en büyük arkeolojik eser kaçırmalarından birine de sahne olmuştur. Milattan sonra 17. yüzyıldan itibaren özellikle Avrupalı aydınların artan Troya ilgisi, Heinrich Schliemann’la doruk noktasına ulaşmış, 1870'lerde Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından Tevfikiye köyü civarında keşfedilen antik kentte çıkan eserlerin çoğu yurt dışına kaçırılmıştır. Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarihi Troya antik kentinde başlattığı kazı çalışmaları daha sonra çalışma arkadaşı, mimar Wilhelm Dörpfeld 1853-1940 kazı projesini 1893 ve 1894’te yürütmüş, bu tarihten sonra kazı çalışmaları geçici olarak durmuştur. Daha sonra ise 1932-38 yılları arasında Amerikalı arkeolog Carl W. Blegen Troiadaki kazı çalışmalarını gerçekleştirmiştir. Yeni dönem kazıları ise 1988 yılında Alman arkeolog M. Osman Korfmann tarafından, ölümü 2005 yılına kadar devam ettirilmiştir. Bu tarihten sonra  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Troya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Profesör  Doktor Rüstem Aslan başkanlığında devam ediliyor. Çanakkale merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan, dünyadaki arkeolojik çalışmaların önemli alanlarından biri kabul edilen açık hava müzesi niteliğindeki Troya Antik Kenti, kazı çalışmalarıyla tarihe ışık tutuyor.

KAZILARIN 150. YILINDA GELEN MÜZE BÜYÜK EKSİKLİĞİ GİDERDİ
Troya Antik Kenti 1998 yılından beri Dünya Miras Listesi'nde, 1996 yılından beri de Millî Park statüsünde. 2021 yılı Troya antik kenti resmi kazıların 150 yıl. Troya antik kenti dünyanın en büyük açık hava müzelerinden biri olsa da müzesi olmayan bir antik kent oldu. Troya antik kenti kazılarında Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann büyük Troya hazinelerini yurt dışına kaçırmış ve ondan sonra bölgeden çeşitli zamanlarda kaçırılan Troya hazinleri Dünyanın ünlü müzelerinde sergilenmeye devam etmişti.  Tüm dünya tarafından bilinen Troya Antik Kentinin müzesinin olmaması büyük bir eksiklikti. Ayrıda kazılarda yurt dışına kaçırılan “Troya Hazineleri” nin geri istenmesi ve bu önemli eserlerin topraklarında sergilenmesini de büyük önem taşıyordu. Ancak Troya Antik Kentinde bir müze olmaması eserlerin yurtdışından istenmesinin de önünde bir engeldi. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı harekete geçti. Troya Antik Kentine kurulacak bir müze hem çok büyük bir eksikliği giderecek hem de Troya’nın topraklarından kaçırılan “Troya Hazineleri” ‘nin geri istenmesinde ve bu hazinelerin topraklarında sergilenmesi açısından da büyük bir öneme sahipti. Ayrıca Resmi kazıları 150 yıl önce başlayan Troya Antik Kenti, pek çok arkeolojik keşfe ev sahipliği yapmış bu kazılardan elde edilen eserlerinde sergileneceği bir müze zaten çok büyük bir ihtiyaçtı. Troya müzesinin projesi 2011'de düzenlenen ulusal mimari proje yarışmasıyla belirlendi. “Serbest Katılımlı, Tek Aşamalı, Ulusal Mimari Proje Yarışması” ’nı kazanan Ömer Selçuk Baz, Okan Bal, Cenk Kurtel, Mehmet Yılmaz, Berrin Yavuz’dan oluşan ekip tarafından oluşturulan proje ile Troya Müzesi inşaatına 2013 yılında başlandı. Troya Antik kenti girişine 90.000 metrekarelik bir alan üzerine zemin + 3 kattan oluşan, 35.000 metrekaresi peyzaj ve açık teşhir alanı olan, 12.750 metrekaresi ise kapalı alandan oluşan Troya Müzesinin inşaatı başlamıştı. Müzenin kapalın alanında teşhir salonları, ofisler, depolar ve sosyal donatılar yer alacaktı.

HEKTOR’ UN İNTİKAMI ÇANAKKALE SAVAŞI ZAFERİ İLE ALINDI
10 Ekim 2018 tarihinde tamamlanarak ziyarete açılan Troya Müzenin resmi açılışı Çanakkale için çok önemli olan bir tarih olan 18 Mart 2019 yapıldı. Bu tarihin bir başkan önemi ise Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Zaferinin ardından “Hektor’un intikamını aldık “ demesiydi. 18 Mart 2019 tarihinde Troya Antik kenti için çok önemli bir gün olmuş tropa antik kenti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı.  Resmi açılışın ardından Troya Antik Kenti çok büyük bir eksiyi tamamlanmıştı. Troya müzesi ziyaretçilerini geçmişe götürmeye başlamıştı. Troya müzesinin tamamlanarak ziyaretçilerini ağırlamaya başlaması  ve Troya'nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne girişinin 20. Yılı olmasının da etkisi ile 2018 yılı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "Troya Yılı" ilan edildi. Troya müzesinin açılması Troya’ya olan ilginin adeta patlamasına neden oldu.

TROYA MÜZESİNDE ZİYARETÇİLER TARİHTE YOLCULUK YAPIYOR
Troya Müzesi’nde Homeros’un İlyada Destanı ile tarihe geçmiş Troas Bölgesi’nde iz bırakan Troia ve kültürlerinin yaşamı ve arkeolojik tarihi, kazılardan çıkan eserler aracılığıyla anlatılıyor. Ziyaretçiler müzeyi gezerken yedi başlığa bölünmüş bir hikâyeyi takip ediyorlar. Bunlar Troas Bölgesi Arkeolojisi, Troia’nın Tunç Çağı,  İlyada Destanı ve Troia Savaşı, Antik Dönemde Troas ve İlion, Doğu Roma ve Osmanlı Dönemi, Arkeoloji Tarihçesi, Troia’nın İzleri olarak sıralanıyor. Müze ziyareti rampadan inerken başlıyor. Rampanın duvarlarında bulunan nişlerde Troia’nın farklı katmanları; mezar taşları, büyük boy heykeller,sahne canlandırmaları ve büyük boy fotoğraflarla anlatılıyor. Müzenin giriş alanı olan, Troas ve çevresini konu alan sirkülasyon bandında ise devam eden sergi katları öncesinde ziyaretçiye bir oryantasyon sağlamak amacıyla arkeoloji bilimi; arkeolojik ve arkeometrik tarihleme yöntemleri, “neolitik, kalkolitik, tunç çağı, demir çağı, höyük, restorasyon, konservasyon” gibi terimler şemalar, çizimler, metinler ve interaktif yöntemlerle aktarılıyor. Müzenin zemin kat bölümünde Troas, coğrafyası ve arkeolojik kalıntılarıyla genel olarak anlatılıyor. Assos, Tenedos, Parion, Alexandria Troas, Smintheion, Lampsakos, Tyhmbria, Tavolia ve İmbros kentlerinin tarihleri, kazıların kısa bilgileri ile pişmiş toprak figürinler, tıbbi aletler, taş ve kemik aletler, mermer eserler, altınlar, pişmiş toprak kaplar, masklar, heykelcik ve kuklalar ile cam eserler yer alıyor. Her kentin panosunda Troas Bölgesi’nde nerede olduğu işaretlenmekte ve kentin bir görseli yer alıyor. Zemin katta kentlerin pano üzerindeki tanıtımında eserleri veya adları basitçe açıklamayı hedefleyen, çocuklara yönelik keşif kutuları bulunuyor. Dardanos ve Çan Tümülüsleri ile satraplık dönemine tarihlenen Altıkulaç Lahti bu katta yer alıyor. Dedetepe Tümülüsü bir yansıtmayla yeniden canlandırılırken, Dardanos Tümülüsü’ne interaktif bir ekrandan girilip gezilebiliyor. Müzenin ilgi odağı olacağı düşünülen Troas Altınları, bu katın merkezinde, özel aydınlatmalı ayrı bir odada sergileniyor. Ayrıca bu kattaki hikâye yazı, resim, çizim ve çeşitli interaktiflerle zenginleştirilmiş durumda. Troas’ta ilk yerleşimleri konu alan birinci rampasında Beşiktepe, Kumtepe ve Sivritepe Tümülüsleri eserlerinden; amphora, idol, öğütücü, balta,  ağırşak, kemik iğne gibi eserler ile Tunç Çağı bakır frizleri ve kalay parçaları gibi eserler bulunuyor. Bu bölüm metin, fotoğraf ve çizimlerle zenginleştirilmiş olarak ziyaretçilerin karşısına çıkıyor durumda. Müzenin 1. Katında Troia’nın Tunç Çağı dönemlerine ışık tutuyor Kronolojik bir sırayla Troia’nın katmanlarını ve gelişim evrelerini anlatılıyor. 1. katta Troia’nın en güçlü evreleri olan Troia II ve Troia VI-VII özellikle ağırlıkta. Tunç Dönemi zanaatı, gündelik yaşamı, çevre ilişkileri anlatılırken günümüze miras kalan bazı üretim biçimlerine de (kırsalda duvar işçiliği, dokumacılık, çanak-çömlek yapımı ve pişirme yöntemleri) atıfta bulunuluyor. Troia’nın Tunç Çağı deniz ticaretindeki öneminin altını çizmek için tasarlanan gemi-vitrin ve Geç Tunç Çağı sonunda kentin bir savaşla terk edilmesi hikâyesini temsil eden efektli yansıtma ise serginin çarpıcı bölümlerini oluşturuyor. Müzenin ikinci rampasında Tunç Çağı ile Klasik Dünya arasındaki geçişi anlatıyor. İlk Demir Çağı’nın başında Deniz Kavimlerince istilaya uğrayan Akdeniz ve Anadolu’da Tunç Çağı’nın görkemli krallıkları, Hitit ve Miken Sarayları yıkılmış, Mısır Krallığı zayıflamış ve hakkında az şey bilinen karanlık çağlar başlamıştır. Bu dönemde tamamen terkedilmeyen ve Ege’de ticari ve kültürel alışverişin devam ettiğini gösteren Troia protogeometrik çanak-çömlek buluntuları ile demir aletler bu bölümde sergileniyor. Müzenin ikinci katında Arkaik Çağ’dan Doğu Roma İmparatorluğu’na uzanan bir tarihi dönemde İlyada ve Troia Savaşı Destanı’nın bölgedeki sözlü geleneğe, inanç dünyasına, siyasete, mimariye ve sanata yansımaları ele alınıyor. Burada Troia Savaşı, ozanı, kahramanları, olayları, mekânları; sikkeler, çanak-çömlek ve mermer eserlerle beraber, çizimler, maketler ve dijital programlarla tanıtılıyor. İlyada’da adı geçen Troas Kentleri’ne (Neandria, Kebrene, Larissa) haritalar, metinler ve eserlerle yer veriliyor. Troia Savaşı ve Troia’nın yıkılış hikâyesi kapalı bir alanda Attika vazoları ve gölge oyunundan esinlenmiş, dijital efektlerle kurgulanmış 3-4 dakikalık bir animasyonla anlatılıyor. Ayrıca Antik Dönemde bölgedeki maddi kültürün gelişim hikâyesini, tarihi olaylar (Xerxes’in Çanakkale Boğazı’nı geçerek Yunanistan’ı istilası, İskender’in Çanakkale Boğazı’nı geçerek Priapos’ta Pers ordusuyla savaşı, Roma imparatorlarının ziyaretleri gibi) çerçevesinde sunuyor. Burada ayrıca bölgede çekim merkezi olan Apollon Smintheus Tapınağı, Assos Athena Tapınağı, Parion,  Aleksandria Troas ve Dardanos eserleri yer alıyor.1994’te gün ışığına çıkarılan ve Troas’ta Pers hâkimiyetini (ve Troia Savaşı’nın gelişen olaylarını) temsil eden Poyksena Lahti, Roma imparatorlarının heykelleri ve Parion’da 2012 yılında ortaya çıkarılan Triton (Kentauros) Heykeli bu katta sergileniyor. Sergi teması, antik dünyanın mekânsal düzenlemesine (agoralar, forumlar, geniş tapınak avluları vs..) göndermede bulunarak ferah bir gezi güzergahı üzerinde büyük boy eserlerle görselleştirilmiş durumda. Müzenin 3. Rampasında Bu katta Doğu Roma Dönemi Troas ve çevresi konulu metin, harita ve görseller ile bu döneme ait heykel, yazıt, çanak-çömlek, haç, küpe gibi eserler bulunuyor. Roma Dönemi ve sonunda büyük bir depremle Hisarlık Tepesi’nde yerleşim bitti. Ancak merkezi su kaynaklarına yakın bölgede Roma sonrası ve Doğu Roma Dönemi’nde yerleşim olduğu biliniyor. 17.yy.’dan itibaren Ege ve Anadolu’ya gelen gezginler Troia efsanesinin geçtiği bu toprakları ziyaret ettiler, onu resmettiler, yeriyle ilgili tahminlerde bulundular. 19. yy.’a gelindiğinde Ege’de antik döneme duyulan ilgi ve hayranlık ilk arkeolojik kazıların da başlangıcı oldu. Müzenin üçüncü katında Osmanlı yerleşimlerini, Çanakkale Boğazı’nın Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarındaki önemini anlatan metin, gravür ve fotoğraflar kullanıldı; devam eden çanak-çömlek geleneği, taş işçiliği ve sosyal yaşam taş eserler, sikkeler ve Seramiklerle yer verilmiş durumda. Ayrıca bu katta 19.yy.’dan bu yana devam eden kazıların tarihi ve hikâyesi ele alınıyor. Bu katta Troia kazıcılarının çalışma yöntemlerini geçirdiği dönüşüm görsellerle, Arkeologların kazı hikâyeleri (Calvert’in Troia civarındaki ilk kazıları, Schliemann’ın “Priamos Hazineleri’ni” kaçırması ve hazinenin 20. Yy.’daki hikayesi, Dörpfeld’in Troia’daki 46 yapı aşamasını saptaması, 1932-1938; Korfmann’ın Troia Milli Parkı ve Dünya Miras Listesi’ne girmesindeki katkısı ve 9 katmanın yeniden tarihlenmesi 1988-2005 ve son dönem kazıları) anlatılıyor. Müzenin en ilgi çeken bölümlerinden biride müzenin çalışma alanları. Müzede malzeme deposu veya laboratuvar gibi alanlar, küp biçimli odalarda ziyaretçiler tarafından arkeologların çalışma süreçlerini görmesine izin verecek şekilde saydam olarak tasarlandı.

TROYA MÜZESİ ÇANAKKALE’NİN GRURU OLDU
Temel kuruluş amaçlarından birisi, yurt dışına kaçırılmış ve 45'ten fazla koleksiyona dağılmış olan eserlerin geri getirilmesini sağlamak olan Troya Müzesi, Troya antik kentinin katmanlarında bulunan on ayrı kentin tanıtıldığı, büyük boyutta taş lahitlerden, ufak cam iğneler ve altın küpelere kadar farklı nitelik ve ölçeklerde 6 binden fazla arkeolojik eser sergilenen ve  30 bine yakın eserinde  depolarda yer aldığı Çanakkale’ nin gururu olan bir müze oldu. kopya eserlere yer verilmeyen Troya Müzesinde ayrıca 1980’li yılından beri Çanakkale’de Atatürk Caddesi üzerindeki binasında hizmet veren Arkeoloji Müzesi'ndeki eserler,] İstanbul Arkeoloji Müzesi'nden alınan Troya hazine buluntuları ile 2014 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ABD'den getirilen Troya altınları sergileniyor. Time dergisi 2019 yılı Ağustos ayında Troya Müzesi'ne "Dünyada Görülmesi Gereken 100 Yer" listesinde yer verdi. Troya Müzesi, Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa Müze Forumu (European Museum Forum) tarafından verilmekte olan Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'ne 2020 yılı için aday oldu. Heyecan ile bu yarışmanın sonuçları beklendi. Sonuçlar açıklandığında ise büyük bir sevinç yaşandı. Troya Müzesi 2020 yılı "Avrupa Yılın Müzesi Özel Ödülü"’ne laik görüldü. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun sosyal medya hesabından müzelerin kazandığı ödülleri “göz kamaştırıcı” olarak niteleyip "Kültür-sanat alanında, uluslararası düzeyde aldığımız göz kamaştırıcı ödüller hepimizin gururu oldu. Avrupa Müze Forumu (EMF) tarafından ülkemize 3 ödül verildi. Troya Müzemiz, Eskişehir Odunpazarı Modern Müzemiz ve Bayburt Kenan Yavuz Etnografya Müzemiz ödüle layık görüldü." ifadelerine yer verdi.

Muzaffer Cirtel