Başkan Babacan, “şuadan Türkiye ile ilgili, uluslararası toplum önünde Türkiye'yi küçük düşüvereceği, bir ihlal süreci başlatıldı.” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, partisinin Yenice İlçe Kongresi ve birtakım temaslarda bulunmak için üzere Çanakkale'ye geldi. Kongrede bir konuşma yapan Babacan, konuşmasının büyük bölümünü ekonomiye ayırdı. Gidişatı eleştiren Babacan, ilk olarak partisinin Çanakkale’deki çalışmalarını aktardı.
Ali Babacan; ‘’Değerli arkadaşlar Çanakkale İl kongremizi yapalı, aşağı yukarı 1 yıl oldu. 25 Kasım mıydı Berkan Bey da yapmıştık. O zaman çok hızlı gidiyorduk 41 ili bir an önce tamamlayalım seçime girme hakkını elde edelim diye ve çok şükür geçen yıl Kasım ayında o 41 il sınırını geçtik. Aralıkta büyük kongremizi yaptık. Seçime girme ruhsatımızı cebimize koyduk. 1 Yıldır deva partisi seçimlere girme hak kazanmış siyasi parti olarak yoluna devam ediyor. Ama tabi teşkilatlanmamızı orda durdurmadık. Çok hızlı bir şekilde devam ediyoruz. Bugün itibari ile 81 ilin tamamında il başkanlarını görevlendirmiş durumdayız. 973 ilçemizin de, 680 tanesinde de ilçe başkanımız görevinin başında, Tabi arayı birz açtık en son 1 yıl oldu geleli, Ama burada Çanakkale'de tekrar olmak gerçekten benim için çok büyük bir mutluluk, İl başkanımızın sıkı takibi sonucu, Yenice kongremiz vesilesi ile burada sizlerle olmak gerçekten burada sizlerle olmak çok güzel, güzel ilimizde Çanakkale'mizde bu şehitler diyarında merkezde çanda Biga da yoğun bir program gerçekleştireceğiz, Çanakkale programımız burada bu kongremiz ile başlatmış olduk. Ve burada yenicemizde bu güzel ilçemizde, bu yeşilin merkezinde, bu coşkuyu bu heyecanı bu salonda görmek çok mutlu etti, sağ olun var olun diyorum. ‘’ dedi.
10 Aralık İnsan Hakları Günü ile ilgili de, sözleşmeye ilk imza atan ülkeler arasında yer alması rağmen sözleşmeye uyulmadığını ifade eden Babacan; ‘’ Değerli Arkadaşlar yarın 10 Aralık İnsan Hakları günü, 10 Aralık 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde tam 73. Yılı, bu bildiri, insan hakları beyannamesi bileşmiş milletler genel kurulunda oylamaya açıldığında, Türkiye'de buna destek veren evet diyen, oy veren ülkelerden birisi oldu. Hemen ardından 2 yıl sonra, 1950’de de Avrupa Konseyi olan devletler arasında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hazırlandı bakın ta 70 sene öncesinden bahsediyoruz ha, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi hazırlandı ve Türkiye ilk imzacılar arasında yerini aldı. Bu insan hakları meselelerin Dünya'da da ve Avrupa da ilk imzacıları arasında bu ülke, böylesine demokrasi ve İnsan hakkı kavramını bilen bir ülke burası, insan hakkının aynı zamanda kul hakkı olduğunu bilen bir toprak burası, fakat bu girişi neden yaptım biliyor musunuz arkadaşlar, bakın bugün Türkiye, kuruluşundan belli içinde yer aldığımız, Avrupa Konseyinin yaptırımları ile karşı karşıya bugün, bakın Avrupa Birliği ayrı Avrupa Konseyi ayrı, bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekiyor. Hükümet bunu sık sık karıştırıyor. Avrupa Birliği bizim henüz üye olmadığımız üyelik yolunda, zaman içerisinde çaba sarf ettiğimiz, Avrupa Konseyi Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu bir yapı, kuruluşunda imzamız var. Avrupa konseyi öncülüğünde hazırlanan Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinde imzamız var. Niçin arkadaşlar niçin, gündeme getiriyoruz. İlk imzacılarından birisi olan sözleşmenin tam 71 sene sonra, Türkiye uymadığı için biz bunu gündem getiriyoruz. Peki Türkiye bu sözleşmeye niye uymuyor. İnsan Hakları ile ilgili, sözleşmeye niye uymuyor. Sadece ve sadece sayın Erdoğan'ın keyfi yüzünden, uymuyorum diyor, dinlemiyorum diyor, uygulamayacağım diyor’’ şeklinde konuştu.
Ekonominin güven olmadığından kötü gittiğini söyleyen Babacan; ‘’Güven olmayınca bu ekonomi düzelmez. Bunu anlamıyorlar hala anlamıyorlar. Dün ne demiş yine, dünkü ifadesi, Avrupa Birliğinin şu şu isimlerle ilgili, kararları tanımıyoruz, yok farz ediyoruz. Karıştırıyor. Avrupa Birliği dediği aslında Avrupa Konseyi, Neyse kurumu yanlış söylüyor geçelim, Ama Türkiye Cumhuriyeti dediğim gibi o konseyin kurulduğu günden bu yana üyesi, sırf sizin hukuk tanımazlığın yüzünden, sırf sizin yasaları vatandaşları baskı aracı çevirmeniz yüzünden, şuadan Türkiye ile ilgili, uluslararası toplum önünde Türkiye'yi küçük düşüvereceği, bir ihlal süreci başlatıldı. Bakın bu tarihimizde bir ilk, Avrupa Konseyi kuruldu kurulalı ilk defa bir yaptırım süreci ile karşı karşıyayız. Bir ülke daha var benzer bir süreç yaşayan, o da bir başka komşumuz Azerbaycan, birde darbe döneminde o askeri cunta döneminde, Türkiye’nin üyeliği askeri darbe süreçte askıya alınmış, demokrasiye tekrar döndüğünde Türkiye üyeliğe devam etmiş, ama sözleşmeye uymama sebebiyle sözleşmeye inat sebebiyle, ilk defa Türkiye’nin bir yaptırım süreci ile de karşı karşıyayız. ‘’ şeklide konuştu.
BEDELİNİ HERKES ÖDÜYOR
Dış ilişkilerde uygulanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlarını ülkedeki bütün vatandaşlarının, ödediğini söyleyen Ali Babacan; ‘’ Sayın Erdoğan’ın bu dürtülerine bağlı şahsileşmiş, dış ilişkiler uygulamasının, maalesef sonuçlarını sürekli yaşıyoruz. Pek çok alanda yaşıyoruz. Onun bedelini haksız hukuksuz yere, cezaevinde kalan vatandaşlarımız ödüyor. Onun bedelini baskı iklimi içerisinde, adeta açık hava cezaevine dönüşmüş, ülkede 84 milyon ödüyor. Ve üstelik tutarsızlığı da caba, daha senenin başında, bu senenin başında, Türkiye’nin geleceğini Avrupa’da görüyoruz diyordu, hemen peşinden ne yaptı, İnsan Eylem Planı açıkladı mart ayında ya dedik hayırdır ne oldu başlarına taş mı düştü, bir şey oldu yani, meğer öğrendik ki, Avrupa Birliğinden gelecek bir para varmış, O da İnsan Hakları Eylem Planına şart olarak bağlanmış, O parayı kaçırmayalım diye apar topar açıklamışlar. İnsan Hakları Eylem Planı sözde şu anda da uygulanmıyor. İnsan Hakları Eylem Planının içinde pek çok madde var, tarih verilmiş pek çok madde uygulanmıyor. Bugünde ne yapıyor, hak çiğneyeceğinde ısrarcı olacağını, açık açık söylüyor. Neredeyse övünüyor.’’ dedi.
Son günlerde en çok konuşulan Katar ve Birleşik Arap Emirliklerinden gelmesi beklenen yatırımlar ile ilgili konuşan ve geçmişte ilişkileri kopma noktasına gelen Birleşik Arap Emirlikleri ile düzelen ilişkiler üzerine konuşan Babacan; ‘’ Bugünlerde biliyorsunuz Birleşik Arap Emirlikleri (B.A.E) sürekli gündemimizde, Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili Sayın Erdoğan’ın şu son yıllarda neler söylediklerini beraberce videolarda izleyelim, yalnız sağ üst köşedeki tarihlere özellikle dikkatinizi çekiyorum Tarihlerle dinlemenizde büyük fayda var. Bakın son açıklama 16 Mayıs 2021 ne zamana bundan daha 6 ay evvel, ne diyorlar. Bu ülkeyi açık açık 15 Temmuz ahin darbe teşebbüsünü desteklemek ile suçluyorlar. Ağır bir suç dimi, suçladıkları ülke hani ülke Birleşik Arap Emirlikleri, öyle affedilebilecek bir şey değil ha, yani 15 Temmuz Darbe girişiminde yer alan, rol alan insanlara verilen cezayı biliyoruz. İthamı bu ülke darbecilere destek verdi diye itham ediyorlar. Bunları gösteriyoruz çünkü arkadaşlar, unutturmaya çalışıyorlar. Bugün söylediklerini yarın ters düz edip, eski söylediklerini unutturmaya çalıştırıyorlar. BAE ile ilgili sözlerinizden hangisi doğru? Yakın tarihimizin en kanlı gecesinin, 251 insanımızın şehit olmasıyla, binlerce insanımızın gazi olmasıyla sonuçlanan darbe teşebbüsünün arkasında olan bir ülke ise siz hangi hakla bu ülkeyi resmî törenle karşılıyorsunuz? Değilse, açık açık ‘Biz doğruyu söylemedik, yanılmışız, BAE’nin 15 Temmuz’a hiçbir dahli yokmuş. Özür dileriz’ deyin. Mesele paraysa, onu da açıklayın. ‘Öyle çaresiz duruma düştük ki, denize düşen yılana sarılır. Bu ülkeden gelecek paralara çok ihtiyacımız var ki 15 Temmuz’a bir sünger çekiyoruz’ deyin. Bir şey deyin yahu. Bu kadar büyük yalpa yapıp, hiçbir izahatta bulunmadan devam edemezsiniz. “15 Temmuz, tüm halkımızın sokaklarda kazandığı bir demokrasi başarısıdır. Bunu siz, daha sonra yanar-döner ilişkilerinizde kullanın diye çıkmadı o gece insanlar sokağa. Millet o gece sokağa siz bunu istismar edin diye dökülmedi. 251 şehidimiz canlarını bunun için feda etmedi. Canı pahasına kurtardıkları demokrasimizi küçük düşürmeye hakkınız yok. Fransa, BAE’ye ziyaretinde ‘80 uçak satacağız, 7000 kişilik istihdam oluşturacak’ dedi. Yüksek teknoloji satıyor. Sayın Erdoğan’dan bunları duyuyor muyuz? Sadece SWAP anlaşması, dolar ‘Bir an önce para ver’ diyor. ‘Kanal İstanbul’a para getirin’ diyor. İmar rantından başka bir şey değil. Katma değeri olmayan, ülkemize kalıcı zenginlik getirmeyecek konulardan bahsediyoruz. Daha tehlikelisi; en stratejik tesislerimize, küçük bedeller karşılığında bu ülkeleri ortak etme niyetinden bahsediyoruz.” dedi.
ERDOĞAN’I ELEŞTİRDİ
Körfez ülkeleri ile ilişkilerin temelini para ilişkisi olarak gördüğünü açıklayan Ali Babacan; ‘’Bu Katarla da ilişkiler Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkiler, hep Dolar, herhalde bu ülkelere bakınca Sayın Erdoğan’ın gözlerinde önce bir dolar işareti oluşuyor öyle bakıyor bu ülkelere başka da bir şey görmüyor gözleri, Varsa yoksa para ya, bu ülkenin, onuru haysiyeti var. Her şey para değil arkadaşlar, buradan gelmiş 15 milyar dolar – 20 milyar dolar gelmesi ile bu ülkenin ekonomisi düzelmez. Asla düzelmez havuzun dibi delik, Ne kadar para dökseniz delikten çatlaktan gidiyor zaten, Havuz su tutmuyor. Buradan gelecek paralarla bu ülkenin ekonomisi asla düzelmez. Kaldı ki defalarca açıklamalar yapıyorlar değil mi? Katardan para gelecek. Birleşik Arap Emirliklerinden para gelecek. Piyasa üzerinde en ufak bir etkisi var mı? Dolar kuru üzerinde en ufak bir etkisi var mı? Normalde insanlar inansa ha evet bu ülkelerden para gelecek ve ekonomizm düzelecek dese anında dolar kuru düşer. Anında faiz kuru düşmeye başlar. Hiçbir etkisi yok. Çünkü biliyorlar ki Havuzun dibi delikken hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Koskocaman Türkiye Cumhuriyeti Sağdan Soldan Para dilenir duruma düştü daha ah üç beş gün evvel bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Dış işleri Bakanının ve daha sonrasında Cumhurbaşkanının yapacağı ziyaretten önce bir gazeteci basın toplantısında ne diyor. Aslında kem küm ve TRT yayını kesiyor. Bakın ne diye soruyor kaos diyor, Türkiye diyor, Ekonomik kaos diyor. Bunu Katardaki bir gazeteci bu iki ülkenin dış işleri bakanlarına soruyor. Gazeteci ne diyor siz katara mali destek talep etmeye mı geliyorsunuz diyor. Daha tercümen kem küm derken TRT yayını kesiyor. Çünkü ne söyleyeceğinden emin değiller, Koskoca ülke ya 84 milyonluk ülke Koskoca ülkeyi bu hale düşürdüler yazıktır günahtır ya ‘’ şeklinde ifade etti.
Nazif Cemhan Şen