Sağlık çalışanlarının 3 günlük grevi, dün başladı. Grev nedeniyle düzenlenen eyleme Çanakkale Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Hekim-Sen, Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası, Hekim Birliği Sendikası katıldı.
Burada basın açıklamasının ilkini Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi gerçekleştirdi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi Eş Başkanı Canan Çoşan yaptığı açıklamada “Sağlık hizmetinin metalaştırılmasına, sağlık kurumlarının şirketleşmesine, sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına karşı duranların, Açıklamayı yapan Performans -güvencesizlik- şiddet kıskacında uzun çalışma saatleri, iş yükü, mobbing ve angarya gibi modern kölelik koşullarına isyan edenlerin, TİS'lerle mali, sosyal, özlük hakları gasp edilen, iş barışı bozulanların, ‘Sağlık ekip işidir’ ruhunu, ortak mücadeleyi ve dayanışmayı bozmaya çalışanlara inat, bir ve birlik olanların bayramıdır. Yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmeleri gerektiğini uyarı grevlerimizle defalarca hatırlattık. Bizleri dinlemek, çözüm üretmek yerine haklı taleplerimiz ve mücadelemiz bastırılmaya, gözdağı verilmeye çalışılmıştır. Hekimlerin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan ‘gidiyorsa gitsinler’ resti, gelinen noktayı özetlemektedir. İşte, sendikal hakları, insan hak ve özgürlüklerini yok sayan bu yönetim anlayışı, sorunlarımızın esas nedenidir” dedi.
GREVDEYİZ
Cumhuriyet Meydanı’ndaki törende yaşanan krizin ardından buradaki greve katılan Çanakkale Tabip Odası Başkanı Güleda Erensoy da bir açıklama yaptı. Erensoy, “Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Ancak bugünü bayram tadında geçirmemiz gerekirken, ne yazık ki yine Grevdeyiz ve yine haklarımız için mücadele ediyoruz. Toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri ne bizim emeğimizi ne de toplumun sağlığını umursamaktadır. Ancak iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya gelince ise hiçbir sınır tanımamaktadır. Salgın döneminde dahi bu
anlayıştan vazgeçmemişlerdir. Yüz binlerce insanımız, yüzlerce hekim, sağlık çalışanı
yaşamını yitirirken; onlar sağlık sisteminin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini
geçirmiş; bunca emek ve fedakarlığımıza rağmen bir de bizlere gidiyorlarsa gitsinler demişlerdir.
Öncelikle ve bir kez daha vurgulamak isteriz: Salgının en zor günlerinde, bilimsel olmayan
salgın yönetiminize rağmen biz tüm fedakarlığımızla buradaydık; önceden de olduğu gibi
yarın da burada olacağız. Beyaz yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz Nöbetlerle acil taleplerimizin karşılanmasını, sesimize kulak verilmesini defalarca istedik. Bilmenizi isteriz ki siz emeğimizi-bizleri görmezden gelmeye devam ettikçe; bizler de tüm haklılığımızla sizin karşınızda durmaya, emeğimize geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. 15 Aralık’ta ve 8 Şubat’taki Beyaz Gırevlerle de Aile Sağlığı Merkezlerinden, Üniversite Hastanelerine Türkiye’nin dört bir yanında tüm sağlık kuruluşlarında emeğimize sahip çıkacağımızı gösterdik.
Ekim ayından bu yana söylediğimiz gibi ‘Emek Bizim, Söz Bizim’.
Bizi duymazdan, görmezden gelip yok sayanlara; sesimize kulaklarını tıkayanlara; “Varsın
gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz.
Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz” diyerek bizi
değersizleştirenlere karşı Emeğimize, mesleğimize, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için artık Grev zamanıdır. Biliyoruz, Sorunlarımızın çözümü ancak kendi mücadelemizle olacaktır. İşte bu nedenle emeğimiz için, haklarımız için, sağlığımız için, acil taleplerimizin karşılanması için 14-15 Mart 2022 Pazartesi ve Salı günleri bütün Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında Grevdeyiz . Bizleri mutsuz, hastaları mağdur eden; sağlığı ticarete, hastaları müşteriye, hastaneleri ticarethanelere dönüştüren sağlık anlayışı iflas etmiştir. Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getiren bu çalışma koşullarının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.
Emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenirken, tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusunun yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikaları olduğunu biliyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Oyalama istemiyoruz, Daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz.
Şiddetin olmadığı, malpraktis baskısı altında ezilmediğimiz insanca çalışma koşulları, Emekliliğimize yansıyacak insanca ücret istiyoruz. Halkın sağlığı için en az 20 dakika muayene süresi ayırabildiğimiz, hastaların aylarca randevu sırası beklemediği nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyoruz. Yaşama adanmış bir mesleğin onurlu mensupları olarak hakkımızın gasp edilmesine, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde, Emek Bizim Söz Bizim diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Mine Yel