Çanakkale Ankara Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Atay ve yönetim Kurulu üyesi Lapsekili Ziraat Yüksel Mühendisi Dr. M. Naili Özer, Boğaz TV sosyal medya hesaplarında canlı yayınlanan Güncel Programının konuğu olarak hem Ankara’da yaptıkları çalışmaları anlattı hem de Çanakkale Türküsü ve Çanakkale Savaşı hakkında bilinmeyen gerçekleri açıkladı.  Çanakkale Türküsü’nün Kastamonu Yöresi’ne ait diye bilinmesinin yanlış olduğunu ifade eden Özer, “‘Çanakkale Türkü’sünün Çanakkale'de derlendiği ve söylendiğini gösteren pek çok kaynak vardır. Sonuç olarak türkü, yalnızca Çanakkale Savaşları ile ilgili olduğu için değil, her yönüyle Çanakkale'ye aittir” ifadelerine yer verdi.
Çanakkale Ankara Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Atay ve yönetim Kurulu üyesi Dr. M. Naili Özer, Boğaz TV sosyal medya hesaplarında canlı yayınlanan Güncel Programının konuğu oldu.
18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferinin 107. yıldönümü kapsamında, Çanakkale Türküsü üzerine yapılan araştırmalarını anlatan Atay, “Çanakkale’yi Ankara’da temsil etmek konusundaki çalışmalarımız devam ediyor. Bu sene 18 Mart’ta aynı zamanda 1915 Çanakkale Boğaz Köprüsünün de açılması nedeni ile tüm ilginin orada olacağını düşünerek bu sene dernek olarak 18 Mart programınız 19 Mayıs haftasına kaydırdık. Programımızın sloganı da “Çanakkale Savaşlarında Kurtuluş Mesaisi” 19 Mayıs haftasında bundan önceki etkinliklerimizi gerçekleştirdiğimiz AVM’ de hafta boyunca etkinlikler gerçekleştireceğiz. Bu etkinliklerde Çanakkalemizin tarihi ve doğa güzelliklerinin tanıtımını yapacağız. Bugün canlı yayına katılma sebebimize gelecek olursak. Çanakkale Türküsü üzerine yaklaşık iki yıldır bir çalışma yürütüyoruz. Bu çalışmaları yürüten isim dernek üyemiz ve aynı zamanda Lapsekili olan Ziraat Yüksel Mühendisi Dr. Naili Özer’dir. Çanakkale Türküsü’nün ifade edildiği gibi Kastamonu yöresine ait bir türkü olmadığını, türkünün çok değişik dörtlükler ile söylendiğini Naili Özer tarafından yapılan araştırmada gördük. Çanakkale destanının türküleştirilmiş halinin, bir Kastamonu türküsü olarak lanse edilmesi bizleri rahatsız etmişti ve bunun üzerine dernek olarak gerçekleştirdiğimiz araştırma sonucunda bir Çanakkale Türküsü olduğu ortaya çıkmıştır” dedi.
 
“ÇANAKKALE’DE 58 BİNE YAKIN ŞEHİDİMİZ VAR”
Çanakkale Ankara Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu üyesi Doktor M. Naili Özer, Çanakkale savaşlarında hep bildiğimiz ve Gelibolu yarımadasında rehberlerin ifade ettiği 253 bin şehidin olmadığı da yaptığı araştırmalarda açıkça görüldüğünü söyleyerek, “Çanakkale Savaşları’nda hep 253 bin şehidimizin olduğu ifade edilir. Ancak benim yaptığı ve güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgilere göre Çanakkale savaşlarına katılan asker sayımız 255 bin 700 civarında. 5 bin 200 civarında subayımız var. Şehit sayımız ise 57 Bin 263. Niye bu bilgiyi verdik? Savaşa 260 bine yakın askerimiz katılmış ve savaşta bu askerlerimizden 58 bine yakını şehit olmuştur. Bu savaşta sağ kalanlar -ki bu sayı yaklaşık olarak 200 bin- savaştan sonra evlerine dönmüş ve memleketlerine gitmiştir. Bu savaşa katılarak savaş sonrasında memleketlerine dönen askerlerimiz büyük olasılıkla memleketlerine Çanakkale Türküsünü de götürmüşler. Çanakkale Türküsünün gerçek kaynağı Çanakkale’den ve Çanakkale Savaşı’ndan geliyor” şeklinde konuştu.
 
KASTAMONU’DA DERLENDİĞİ İÇİN KASTAMONU YÖRESİNE AİT GÖRÜNÜYOR

Özer, Çanakkale Türküsü’nün bir Kastamonu yöresi türküsü olduğu rivayetinin, radyo yayınları nedeniyle 1950’li yıllarda başladığını söyleyerek,” İlginçtir ki Çanakkale’de bu konu ile ilgili bir itirazında olmadığını görüyoruz o dönemde. Bu durum 1973 yılına kadarda bu şekilde devam etmiş.  Muzaffer Sarısözen’in 1952 yılında türkümüzün bildiğimiz notalarını yayınladığını görüyoruz. Muzaffer Sarısözen’in bu tarihte yayınladığı güfte var. Bu güftede 4 beyit verilmiş. Nakaratlarda da ‘Offf Sağolsun Anam’ var. Bu nakaratlar, türkümüzün hiçbir yerinde yok şuan. Bu nakarat, biliyoruz ki ‘Off Gençliğim Eyvah’tır. Araştırmam sırasında Çanakkale türküsünün, TRT Müzik Dairesi Yayınları Türk Halk Müziği Repertuvarı’nda 461 sıra numarasıyla yer aldığını, eserin notasının 22 Kasım 1973 tarihinde Repertuvar Kurulu tarafından kabul edildiğini ve ‘Çanakkale İçinde’ başlığı ile yayımlandığını gördüm. Türkünün yöresi ise Kastamonu, kaynak kişi ise İhsan Ozanoğlu ve derleyen Muzaffer Sarısözen olduğu görülüyor. Türkünün yöresi Kastamonu ama türkü Çanakkale türküsü yani Çanakkale savaşlarını anlatan bir türkü. Bu belgede türkünün Kastamonu’dan derlendiği belirtiliyor” ifadelerini kullandı.
 
TÜRKÜYÜ, ÇANAKKALE’DE SAVAŞAN KORELİ BİR ASKERDEN ÖĞRENMİŞ
Özer, Çanakkale Türküsü için İhsan Ozanoğlu’nun çok önemli olduğunu söyleyerek, ”İhsan Ozanoğlu’nun 1982’de Musiki Mecmuası’nda yayımlanan yazısına göre: Sarısözen, Çanakkale Zaferi’nin 30. yıldönümü dolayısıyla kaynağını bulamadığı Çanakkale Türküsü için Ozanoğlu’na telefon etmiş. O da türküyü, Kastamonu’nun Varencik köyünde yaşayan Rüveyde Hanım’dan derleyip notaya almış ve Sarısözen’e postalamıştır. Ozanoğlu ile Sarısözen, nota ve güftenin posta ile zamanında ulaşamayacağını fark edip çareyi telefon ile görüşmekte bulmuştur. Daha sonra Ozanoğlu, ‘Sazımı aldım göğsüme. Kabinde mikrofon başında hem çaldım hem de notasını dikte ettim. O gece benim verdiğime benzer şekilde çaldılar. Lakin 20-25 senedir yayımlarken; ‘Çanakkale Türküsü, İhsan Ozanoğlu’dan alınmıştır diyemezler’ demiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Daire Başkanı olan Kastamonulu Nail Tan ile yaptığı bir görüşmedeyse, türküyü Çanakkale’de savaşmış Koreli bir askerden öğrendiğini söylemiştir. Türkülerin; halkların sosyal yapıları, yaşamları ve duygularına dair birçok bilginin bugünkü nesillere aktarılmasında büyük rol oynadığının altını çizen, “1950’li yıllarda Kastamonu’da bulunup, derlendiği gerekçesiyle Kastamonu Türküsü diye anılan Çanakkale Türküsü hakkındaki gerçeklik nedir? O yıllarda ve öncesinde türkü başka yerlerde söylenmiş midir? Yazılı belgeler var mıdır? Konu ile ilgili bulabildiğimiz kaynaklara göz atalım... Çanakkale Türküsü ile ilgili elimizdeki en eski kaynak bir mektup. Bu mektup lise bir öğrencisi olan Seyfullah Nutku’nun annesine yazdığı mektup… Mektupta şu cümleler yer alıyor: ‘Sevgili Anneciğim, canımıza tak diyen iki yıllık gurbet hayatından artık kurtuluyoruz. Sana ve aileme kavuşacağım için seviniyorum. Mektebimizi alıyorlar, hastane olacakmış, bizi de İstanbul’daki mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu da askerlik hizmetine gidiyor, büyük sınıflar da gönüllü yazılacaklarmış. Bugün Türkçe hocamız sınıfa geldi, ama çok kalmadı, bize veda etti. Bize; ‘Zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılan hizmetten daha kutsi olduğunu’ söyledi. Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarından askerler geçiyor. ‘Çanakkale içinde Aynalıçarşı, anne ben gidiyorum düşmana karşı’ türküsünü söylüyorlar. At üstünde zabitler, top arabaları, mekkare ve deve kervanları sokağımızı doldurdu. Harp olacakmış. İngiliz ve Fransız harp filoları boğazın dışında dolaşıyormuş. Buraları bombardıman edeceklermiş. Bu bombardımanı görmek isterdim ama yakında Çanakkale’den ayrılacağız. Ama size kavuşacağım ben. Beybabamın, sizin ellerinizi öper kardeşlerime selam ederim. Bu mektupta Çanakkale sokaklarından geçen askerlerin ‘Çanakkale içinde Aynalıçarşı, anne ben gidiyorum düşmana karşı’ türküsünün söylendiği ifade ediliyor. Demek ki o tarihte Çanakkale Türküsü var. 29 Eylül 1914 tarihli Emrullah Nutku’nun önemli bir kaynak olan mektubu, ‘Denizci Gözüyle Çanakkale Şanlı Tarihine Bir Bakış’ adlı kitabında yer alıyor. Mektubu yazan Seyfullah,  1903 doğumlu olup savaş arifesinde Çanakkale Sultanisi (lisesi) birinci sınıf öğrencisidir” dedi.
 
ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ ANONİM BİR MARŞTIR

Araştırma esnasında ilginç bilgilere rastladığını aktaran Özer, ”Mahmut Ragıp Kösemihal, 1935 yılında Musiki Mecmuası’nda, bu türkünün Çanakkale Savaşları sırasında yeniden canlandığı ve zamana uygun mısraların araya katıldığı, hatta Vahit Lütfi Bey’in bu türkünün 1. Dünya Savaşı’ndan çok önce söylendiğini kendisine anlattığını ifade eder. Çanakkale Türküsü ile ilgili bir başka bulgu da Şamlı Selim tarafından 1915 yılında yayımlanan Risale-i Musikiyye isimli dergide Çanakkale Marşının Darülhan’ın Keman Öğretmeni Kemani Kevser Hanım tarafından bestelendiği ve marşın ikişer mısralı on iki bentten oluştuğu belirtilmiştir. Burada, Çanakkale türküsünün bir anonim türkü değil marş olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca Kosovalı Dr. İrfan Morina, Üçüncü Uluslararası Türk Folklor Kongresinde sunduğu söyleşisinde, türkünün, Arnavutça ve Boşnakça olarak, uzun yıllardan beri söylenegeldiğini bildirmektedir. O dönemde Kültür Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından 67 ili kapsayan anket çalışmasında, İstanbul/Üsküdar’da 1936 yılında doldurulan anket fişinde Çanakkale Türküsü'nün iki beyti yer almıştır. Türküyü söyleyenin adı Abdullah, yaşı ise 56’dır. Mütekait olan kaynak, kişinin çaldığı çalgı ile ilgili kısım boş bırakılmıştır. Eseri Üsküdar’da, genel savaş sıralarında öğrendiği ifade ediliyor. Bir başka bilgide ise, 1966 yılında askeri marşların toplandığı bir antolojide, Ethem Ruhi Üngör’ün ‘Türk Marşları’ adlı kitabında yayımlanan ‘Çanakkale Marşı’nın nota ve sözlerinin, Eyüplü Destancı Mustafa Şükrü Efendi’nin 1917-1918 yıllarında bastırıp 30 paraya sattığı Çanakkale Destanı’ndaki ile aynı olduğu görülür.Tam dört değişik ‘Çanakkale Türküsü’ derleyen ve 1917-1918 yıllarında Türkiye’yi gezen Alman derlemeci Willi Heffening ise, Çanakkale Türküsü’nün kaynağı olarak Eskişehirli Ahmet oğlu Cemalettin, memleketi bilinmeyen Mehmet adında bir kişi, Konya Beyşehirli Yusuf oğlu Mehmet ve Erzurumlu Mustafa Onbaşı’yı kaynak gösterir” dedi.
 
TÜRKÜ, ÇANAKKALE’YE AİT

Özer;  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öztürk’ün, Çanakkale Türküsü’nün bir Çanakkale Türküsü olduğunu belirttiği cümleleri alıntılayarak, “Türkü, Çanakkale Savaşları'nda yeniden canlanmış anonim bir (ağıt) türküdür. Bir türkü derlendiği yöreye ait olmak zorunda değildir. Ancak ‘Çanakkale Türkü’sünün Çanakkale'de derlendiği ve söylendiğini gösteren pek çok kaynak vardır. Sonuç olarak türkü, yalnızca Çanakkale Savaşları ile ilgili olduğu için değil, her yönüyle Çanakkale'ye aittir” ifadelerine yer verdi.
 
EN KAPSAMLI ARAŞTIRMA 2011’DE YAPILMIŞ

Özer; Çanakkale Türküsü ile ilgili en önemi araştırmanın İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Türk Müziği Anabilim dalı öğrencisi Eray Cömert’in ‘Kültürlerarası Etkileşim Sürecinde Tarihi Kimliği İle Çanakkale Türküsü ve Varyantları Üzerine Analitik Bir Bakış’ adlı 2011 tarihli yüksek lisans tezi ile yapıldığını ifade ederek, “Türkü,  güfteleriyle birlikte 40 adet nota, kaynak ve tarihleriyle sıralanmıştır. Muzaffer Sarısözen’in 1952 yılında TRT arşivine giren çalışmasından önceki tarihlerde bulunan pek çok kaynaktan on tanesini listeledik. Bu liste şu şekilde oluşmuştur: Şamlı Selim, 1331(M:1915/16), ‘Risale-i Musukiyye’ Kemani Kevser Hn.; Karl Hadank, 1919, ‘Mitteilungendes Seminars Für Orientelische’; Willi Heffening, 1923, ‘Der Islam’ Yöreler: Eskişehir, Konya, Erzurum; Marika Papagika, 1923, Colombia Plak No: E 5283 59818; Kostas Karipis, 1933, ‘His Master’s Voice’ Plak No: AO 2078; Mahmut Ragıp Kösemihal, 1935, ‘Türk Halk Müzikleri Kökeni Meselesi’; Kültür Bakanlığı, 1936, ‘Anket Fişi’ İstanbul, Üsküdar; Mustafa Salman, 1937, ‘Öz Ses ve Zevk Kaynaklarımız’ Yöre Denizli; Gus Gadinis, 1940, Colombia Plak No:72 10 F CO 28952; Bedri Akalın, 1945, ‘Köy Enstitüleri Müzik Eğitimi Kılavuzu’ .Çanakkale Türküsü’nün en eski sesli kaynağının Marika Papagika’ya ait olduğunun altını çizerek, “Muzaffer Sarısözen’in 1952 yılında TRT arşivine giren çalışmasından önceki tarihlerde bulunan pek çok kaynaktan on tanesini listelemiştik. Bu listenin 4. sıradaki kaynak, arzu edenlerin internette ‘Marika Papagika Çanakkale kant’ (https://www.youtube.com/watch?v=kpCPmsSHaHg) yazarak kolayca bulup dinleyebileceği bir plaktır. Türküyü söyleyen Marika Papagika, 1890 yılında Kos'ta dünyaya geldi. 1915'te ABD'ye göçtü ve 1923’te Çanakkale Türküsünü plak yaptı. Bu kayıt Çanakkale Türküsü'nün en eski sesli kaynağı olma özelliğini taşır” dedi.
 
ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ’NÜN ÇANAKKALE’YE AİT
Özer ayrıca, “Biz Çanakkaleliler olarak hiçbir zaman Ordunun Dereleri ve Niksar’ın Fidanları türkülerine sahip çıkmamışızdır. Şimdiye kadar Çanakkale Türküsü ile ilgili 1950 yılı öncesinde bulduğumuz kaynaklarda birçok il de birçok yörede türkünün derlendiğini görüyoruz. Ama Çanakkale Türküsü, bir Konya türküsüdür, bir Kerkük türküsüdür diye Çanakkale Türküsüne sahip çıkmamıştır. Bu konuda sadece türkünün bir Kastamonu türküsü olduğuna yönelik durum var. Türküler, gittiği her bölgede bazı değişiklere uğrar. Bu nedenle her zaman olduğu gibi türkülere birçok bölgede sahip çıkılabilir. Bazı türkülerin çıkış yerleri bilinir. Bu türküler genellikle tarihi olaylarla örtüşen türkülerdir. Şu ana kadar verilen bilgiler ışığında, bu türkünün çıkış noktası ve yeri kesinlikle Çanakkale’dir. Kısaca, Merhum Sanatçı Muzaffer Sarısözen’in derlemesi dışında tüm kaynak ve beyanlar, Çanakkale Türküsü’nün Çanakkale’ye ait olduğunu göstermektedir” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Dilek Akşen