Ayvacık Belediye Başkanı AK Partili Ünal Şahin ise, Assos Antik Kentinin bölgenin turist alması için çok önemli olduğunu belirterek, Prof. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan yeni buluntuların Ayvacık’ın daha fazla ziyaretçi almasına olanak sağlayacağını söyledi.
 
Assos Antik kentini 120 bin kişi ziyaret etti
 
Çanakkale’nin tarihi ve turistik yerleri arasında yer alan Assos antik kentine ziyaretçi akını yaşanıyor. Çanakkale ve Ayvacık turizmi açısından son derece önemli olan Assos Antik Kenti her gün ziyaretçilerini ağırlıyor. 2016 yılında antik kente ziyaretçi sayısı 120 bin buldu. Her geçen gün ziyaretçi sayısı artan Assos’a ülkenin dört bir yanından yerli ve yabancı turistler akın ederken, Ören Yeri’nde yer alan tarihi yerler yoğun ilgi görüyor.
 
“GEÇEN YILA GÖRE BİRAZ DAHA FAZLA”
Assos Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan, “2016 yılında yerli yabancı ziyaretçi sayısı tam olarak ne kadar bilmiyorum. Ama resmi rakamlara göre 120 bin civarında. Bu sayı geçen yıla göre biraz daha fazla. Diğer kentlerdeki sayısının yüzde 50 azaldığını biliyoruz. Assos’ta u sayının azalmamasını şuna bağlayabiliriz. Bu kent daha çok ağırlıklı olarak yerli ziyaretçiler tarafından ziyaret edildiğini söyleyebiliriz” dedi.
 
“YENİ BULGULAR AYVACIK’IN DAHA FAZLA ZİYARETÇİ ALMASINI SAĞLAYACAK”
Ayvacık Belediye Başkanı AK Partili Ünal Şahin ise, Assos Antik Kentinin bölgenin turist alması için çok önemli olduğunu belirterek, Prof. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan yeni buluntuların Ayvacık’ın daha fazla ziyaretçi almasına olanak sağlayacağını söyledi.
Ayvacık’ın doğal güzelliklerinin yanında tarihi önemi ve ören yerleri ile de dünya genelinde dikkat çektiğini söyleyen Başkan Şahin sözlerini şu şekilde sürdürdü:“ Kazılar Bakanlığımız tarafından hızla devam etmektedir. 2015-2016 yılında buraya bazı sponsorlar da destek olmaya başlayınca, kazılar bu mevsime kadar uzadı. Bundan mutluluk duyuyorum. 2016 yılı içinde çıkan eserleri kimse bilmiyor. Bölgede çalışma yapan Kazı Başkanımız Nurettin Aslan ve ekibine özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Mehmet Ünal Şahin, kazıların ve turizmin kış aylarında da sürmesini ve Ayvacık’ın popülaritesinin dört mevsime yayılmasını istediklerini de sözlerine ekledi.
 
ATHENA TAPINAĞI KARŞILIYOR
Assos antik kentine giriş yapan turistler, ilk olarak Kale’yi incelerken, karşılarına daha sonra Athena Tapınağı çıkıyor. Ziyaretçileri, antik kentten limana inerken ise mezarlık, gymnasion, agora kalıntılarıyla birlikte Aristo heykeli karşılıyor.
Athena tapınağının karşısında Midilli adası, görkemli Ege denizi, yüzünüzü okşayan rüzgar, özellikle gün batımında yerli ve yabancı turistleri antik çağlara götürebilecek kadar etkiliyor.
Gezi sırasından bol bol tarihi yerlerin fotoğraflarını çeken turistler, gezi alanı içinde yer alan bölgeleri dikkatle inceleyip yetkililerden bilgiler alıyor. Gezi turları ve kendi imkanları ile Assos antik kentine ziyaret eden turistler satılan hediyelik eşyalara da yoğun ilgi gösteriyor.
Tarihi alanları gezen turistler, Çanakkale ve Ayvacık’a özgü satılan hediyelik eşyalardan da alarak gezi programlarını sonlandırıyor.
 
KUTU;
Assos Antik Kenti, günümüze kadar kalmayı başarmış antik dönem şehirlerinden birisi. Tarihe tanıklık ederken ünlü filozof Aristoteles’i de topraklarında ağırlayan Assos Antik kentinin tarihçesi M.Ö. 6. yy’a kadar uzanıyor. Midilli Adası’nın tam karşıda kurulmuş olan antik kentten denize, teraslar çeklindeki merdivenlerden iniliyormuş.
Assos‘u keşfe başlamak için en uygun yer, bozulmamış dokusuyla kendinizi farklı bir zaman diliminde hissedebileceğiniz Behramkale Köyü. Aristo’nun felsefe okulu kurduğu Assos’ta gezilip görülecek pek çok tarihi mekan bulunuyor. Behramkale Köyü’nde Hüdavendigar Camii, Tuzla Çayı üzerinde kurulmuş 600 yıllık Hüdavendigar Köprüsü, Assos Antik Kenti’nde yer alan surlar, Athena Tapınağı, Akropol, Nekrapol, Gymnasium, Amfi Tiyatro, Hamam ve Agora, Babakale yolu üzerindeki Apollon Smitheion Tapınağı bunların başlıcaları arasında yer alıyor.
 
ATHENA TAPINAĞI
Athena (Minerva), üretici zekanın ve adaletli savaşların Tanrıçasıdır ve ülkeyi saldırılardan korur. Zeus’un kızı ve 12 Olimpos Tanrısından biri olan Athena, kentin koruyucu tanrıçasıymış. Uygarlığın, el sanatlarının ve tarımın koruyucusu, dizginin yaratıcısıydı; atları ilk ehlileştirendir. Yılan ve baykuş Tanrıçanın sembolleri arasında yer alıyor.  Tanrıça Athena hala tepeden seyrediyor sizi sanki. Athena’nın diğer bi adı da Pallas’tır. Bir çok şehirde, onun adına yapılmış tapınaklara rastlamak mümkün.
 
Assos’taki Athena Tapınağı ise, Millattan Önce 530'da, Akropol’ün en yüksek yeri olan 236 metrede kurulmuş. Athena tapınağı, antik kentin en değerli öğesidir. Şahane gün batımı manzarası nedeniyle görülmeye değer bir yerdir. Dorik stilde olmasına karşın, İyon stilinin özelliği olan çatıaltı frizi vardır. Yanlarda onüçer, ön ve arkada 6'şar sütunla çevrili pepiteros planındadır (bir dizi sütunla çevrili).
İki basamaklı podyum, günümüze ulaşabilmiştir. Kazılarda ana bölümde bulunan Helenistik Dönem çakıl mozaik döşeme ve sunak, daha sonra yok olmuştur. Tapınagın kabartmaları, Paris, Boston ve İstanbul Arkeoloji müzelerindedir. Dorik başlıklar, sütun kaideleri ve öbür mimari kalıntılar, çevrede görülebilir.
 
AGORA
Agora, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, örneğin seçim gibi şeylerin yapılırdığı, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı, halka şeklinde geniş açık alanlara denmektedir. Henellikle kent merkezleri yerine de geçer.
Assos’ta Agora, Akropol’ün güney yamacında yer alıyor. Çevresinde dönemin resmi yapıları yer almaktaydı. Agora Tapınağı’nın, İÖ II. yüzyıldan kalıntıları görülebilir. Bu yapı daha sonra kiliseye dönüştürüldüğünden, özgün planı hakkında bir bilgi ne yazık ki yoktur.
 
GYMNASİUM
Gymnasium gençlerin bedensel ve toplumsal eğitim aldıkları, çoğunlukla spor yapılan bina olup, bir şehirde agora bölümü kadar çneme sahiptir. Asos’ta gymnasium Millattan sonra II yüzyılda yapılmış. Agora ile batı kapısı arasındadır. Dört yanı Dorik üsluptaki sütunlarla çevrili, taş döşeli bir avlu biçimindedir. 32×40 metre ölçülerine sahiptir. Girişteki yarım daire şeklindeki basamaklar, bir çok tarihi eserde olduğu gibi günümüze ne yazık ki ulaşamamıştır. Kuzeydoğusunda Bizans döneminden kalan bir kilise ile güneybatısında da bir sarnıç bulunuyor.
 
BOULEUTEİRON (MECLİS)
Bouleuterion (meclis binası), şehir yaşamı ile ilgili önemli kararları veren kent meclisinin toplandığı yapı anlamına gelir. Assos Antik Kenti‘nin Şehir Mecisi Bouleuteiron Agora’nın doğusunda olup kürsü, heykeller, ve küçük anıtsal yapılardan oluşuyordu.

TİYATRO
Millattan sonra II yüzyılda Athena Tapınağı’nın güney yamacına inşaa edilmiş olan Assos Tiyatrosu, son yüzyıla dek tümüyle korunabilmiş. Günümüzde restorasyon çalışmalarıyla kullanılabilir hale getirilmeye çalışılmaktadır. Roma döneminde yenilenmiş olan tiyatronun, geleneksel Grek tiyatro planına uygun olarak at nalı şeklinde kurulmuş olduğu düşünülüyor. Zaman zaman Assos ile ilgili etkinlikler bu tiyatroda yapılmaktadır.
 
NEKROPOL
Nekropol; “nekro” (ölüler) ve “polis” (şehir) kelimelerinden türetilmiş olup , antik dönemde mezarlıkları tanımlamak için kullanılır. Genellikle kent dışında,bazen de ana kapının yakınında bitr yerde yer alır. Helenistik ve Roma dönemlerinden kalma Assos Nekropolü’de antik kentin yakınında kurulmuş. Nekropol’ün batı ve doğu kapılarını bağlayan yol boyunca, mezar ve anıtlar sıralanmıştı. Batı kapısının kuzeyinde, Publius Varius’un mezar kalıntıları bulunmaktadır.
 
STOA
Yağmur ve güneşten korunmak amacıyla yapılan, daha çok agoralarda bulunan stoalar;ö nü sütunlu, üstü örtülü galeriler (revak) olup, uzunlamasına yapılmış bir duvar buna paralel bir veya birkaç sütun dizisi ve bunları örten bir çatıdan oluşurlar. Dinsel törenlerde, siyasi ve felsefi toplantılarda, ticari ve kültürel etkinliklerde kullanılırlar. Felsefi Stoa Okulu, duvarları resimlerle süslü sütunların oluşturduğu bir yerde kurulduğu için, “Sütunlu galeri” anlamına gelen Stoa adını almıştır.
Asos’ta stoalar; biri Agora’nın kuzeyinde, öbürü de güneyindedir. Kuzeydekinin Millattan sonra III. yüzyılın sonunda ya da II. yüzyılın başında yapıldığı sanılmaktadır. İki katlı dorik stilindedir. Alt katta, sütunların arası dörtgen panolarla süslenmiştir. İkinci katın duvarında, tavanı oluşturan ağaç kütüklerin yerleştiği delikler görülebilmektedir. Aynı dönemden olan güney stoa, üç katlı olup; orta katta 13 dükkan bulunuyordu. Alt katta ise sarnıç ve 13 hamam yer almaktaydı.
 
BEHRAMKALE KÖPRÜSÜ
XIV. yüzyılda Tuzla Çayı üstüne yerel taşlardan yapılmıştır. Sivri kemerli yan gözler 7 m, orta göz 15 m. yüksekliğinde denilse de; çay yatağı dolduğu için bu yükseltiyi görmek mümkün değildir. Köprüyü bugün yayalar kullanabilmektedir. Yapılan yeni köprü taşıt trafiğine açık olup yakın çevresinde konaklama tesisleri yer alıyor.
 
HÜDAVENDİGAR CAMİİ
XIV. yüzyılda, I. Murad döneminde, Assos yıkıntıları arasında yüksekçe bir yerde kurulmuş bir yapıdır. Bizans ve Roma dönemi kalıntılarının kullanılmış olması ilginçtir. Alçı mihrabı süsleyen yaprakların içi, kabartma rumilerle bezenmiştir. Mihrap nişinin yanlarında sütuncuklar vardır. Ana mekan, 8 köşeli kasnağa oturan bir kubbeyle örtülüdür. Son cemaat yerinin iki yanı kapalı olup yanlarda basık kemer, ortada uzunlamasına tonozla örtülüdür. Minaresi yoktur. İhtiyaç olduğunda halen camii olarak kullanılmaktadır.
 
ÖREN YERİ GİRİŞİ
Antik Kenti gezmek için iki giriş kapısı bulunuyor. Biri köyün içinden geçerek ulaşacağınız, sizi en tepedeki Athena Tapınağı'na götüren kapı. Diğeri iskeleye inerken solda fark edeceğiniz eski batı kapısı. Buradan girerek mezarlık, gymnasion, agora kalıntılarını görebilirsiniz.
 
Mustafa SUİÇMEZ
 


Kaynak: Haber Merkezi