Kule Sanat Atölyesi, 5. yıl etkinlikleri kapsamında, Kemalpaşa Mahallesi’nde bulunan bir cafe barda öğrencilerin çizmiş olduğu eserleri sergiledi.
25-27 Mayıs tarihleri arasında görülen olan resimler; sanatseverlere farklı bir mekânda sergi deneyimi yaşattı.
“BU DA ÇANAKKALE’NİN ZAYIF YANI OLUYOR”
Çanakkale’de sanatı üretmek ve kitlelere ulaştırmaktan söz eden Sergi Koordinatörü Resim Öğretmeni Ayşenur Kahraman Ceylan, “Çanakkale’de sanat, çok zor gibi gözükse de aslında üretip, kişilere ulaşılabilen bir alan. Pandemi, hepimizi çok etkiledi bu süreçte. Ancak ben sanata değer verildiğini düşündüğüm bir şehirde yaşıyorum, bu anlamda da şanslı olduğumu düşünüyorum. Fakat sadece fikir olarak güzel, uygulamada ise çok zayıfız. Sokağa, topluma ulaşma konusunda çok sorun yaşıyoruz. Kendi içinde üretenler çok fazla var ancak topluma ulaşalım dediğimizde zayıf kalıyoruz. Bu sebebi, hem bizden hem de toplumdan kaynaklanıyor. Sadece Çanakkale’de sanata değer verilmiyor diye kimseyi suçlayama, zeminini de biz oluşturmuyoruz. Sanat üreticileri de bir araya gelip bir şeyler üretme, birlik içerisinde olma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Çanakkale, sokaklarında sanat eserlerine çarparak yürüyebileceğimiz bir şehirken, sanatı sürekli üçüncü plana atıyoruz. Ben buna sebep olarak, şehrin doğasına kapılıp, bu kısımları biraz daha zayıf bırakmamızı gösteriyorum. Topluma ulaşabileceğimiz belli başlı alanlar var, Halk Bahçesi ve kültür sanat evleri gibi… Ama bu alanlarda bizim gibi sanat ile ilgilenen insanlar, geri planda kalmayı tercih ediyor. Bu da bizim zayıf yanımız, bunları yaptığımızda da kendimize kitle veya alan bulamıyoruz. Bu da Çanakkale’nin zayıf yanı oluyor” dedi.
“YARATICILIK GELİŞSİN, BUNU HAYATLARINA AŞILAMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Serginin amacından bahseden Heykel Öğretmeni Serkan Ceylan, “Sergiyi burada açmamızın sebebi, resim öğrencilerinin yoğunluklu olarak üniversite hazırlıkta olması… Bu öğrencilerin, şimdiki ve gelecek hayatlarında serginin nasıl yapılabileceğini görmeleri gerekiyor. Bir eser nasıl sergilenir, nasıl kurulabilir veya nerelerde kurulabilir? Bu sergi aslında ilk adımları çünkü daha önce hiçbiri sergiye katılmamıştı. Galeri olmasa bile en azından insanlara ulaşabiliyorlar. Gören insanlar; bu resimleri kimin yaptığını soruyor, satın almak isteyenler oluyor. Bunları yaşamaları çok büyük mutluluk. Geçen hafta bir benzerini kendi atölyemizde de yapmıştık. O sergi daha çok ailelere, esnaflara ve öğrencilere yönelikti. Bu sefer dışarıda nasıl olacak acaba? Diye denemek istedik. Öğrencilerin mutluluğu beni çok mutlu ediyor. Atölyemiz bir dershane gibi disiplinli bir yer değil. Süreci daha esnek tutuyoruz ki böylece yaratıcılık gelişsin, bunu hayatlarına aşılamaya çalışıyoruz. Çayını kahvesini bizimle içsin, ortak bir amaç uğruna beraber çalışsınlar istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“ÇİZDİĞİM ŞEYLERİ BAŞKA İNSANLARIN GÖRMESİ BENİM HOŞUMA GİDİYOR”
Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezun olan ve üniversiteye hazırlanan Emine Emir, “Buradaki resmimi, saçlarım uzunken kedim ile çekindiğim fotoğraftan çizmiştim. Diğeri ayçiçeği tablosu, sevdiğim için çizmek istemiştim. Bir de renkli bir modelim var, bir arkadaşımdan bakarak çizmiştim. Ben seramik ya da moda tasarımı bölümünü kazanmak istiyorum. Benim hayalim, üniversitemi bitirdikten sonra kendi atölyemi açmak. Daha önce bir atölyede çalışmıştım, bu konuda bir el yeteneğim ve becerim var. Ben Bulgaristanlıyım lise kazandığım için Çanakkale’ye geldim. Yurtdışıyla bir bağlantım var, belki yurtdışında açarım atölyemi… Çizdiğim şeyleri başka insanların görmesi benim hoşuma gidiyor. Daha önce sergiye katılmışlığım var, ilk defa yaptığımda çok heyecanlıydım ancak şu an daha rahatım. ‘Ya çizimlerim kötü görünüyor, beğenilmezse’ gibi korkularım vardı. Ama şu an öyle bir korkum yok. Çok fazla ‘beni çizer misin?’ şeklinde geri dönüş alıyorum” şeklinde konuştu.
Dilek Akşen