TBMM’nin ilk gündeminde yer alacak olan dezenformasyon yasası olarak da bilinen ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ kapsamında, Basın İlan Kurumu ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı destekleri ile hayata geçirilen “Dezenformasyon ve Yanlış Bilgiyle Mücadele Eğitimi kapsamında düzenlenen eğitim programı, Dr. İsmail Maden’in sunumu ile Çanakkale’de gerçekleştirildi. 
Basın İlan Kurumu ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı destekleri ile hayata geçirilen “Dezenformasyon ve Yanlış Bilgiyle Mücadele Eğitimi kapsamında düzenlenen eğitim programı, Dr. İsmail Maden’in sunumu ile Çanakkale’de gerçekleştirildi.  
Bugün meclis gündeminde yer alması beklenen dezenformasyon yasası ile ilgili detayların da aktarıldığı eğitim programının sonunda Çanakkale’de faaliyet gösteren ve eğitime katılan basın mensuplarına sertifikaları verildi.
Eğitimde, halkı yanıltıcı haberler, yalan haber üretimi, yalan haberin yayılımı ve yayılımın engellenmesi, dezenformasyonun tahribatları ve mücadele yolları gibi konu başlıkları kapsamında örneklendirmeler de yapılırken, dijitalleşme süreci ve gazeteciliğin dönüşümü,  yaygın sosyal medya kullanımı ve site tercihleri, vatandaşın okuryazarlık alışkanları gibi konularda da tarihsel süreç hakkında bilgilendirme yapıldı.
Çanakkale’de bir otelde düzenlenen sertifika törenine Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, BİK Genel Müdürü Cavit Erkılınç, GMKA Genel Sekreteri Abdullah Güç, BİK Kurumsal İletişim Müdürü Oğuz Akçakoca, BİK Balıkesir Şube Müdürü Gökhan Eren, kursiyerler ve basın mensupları katıldı.
Sertifika töreninde bir konuşma yapan Vali Aktaş, mecliste düzenlenecek olan bu çalışma ile ilgili BİK’in buradaki basına böyle bir bilgilendirme çalışması yapmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu seminerin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
 
BİK Genel Müdürü Cavit Erkılınç ise geride kalan iki hafta içinde 11 ilde bölge toplantıları düzenlediklerini belirterek, toplantılara gösterilen yoğun ilgiden ve sahadan aldıkları olumlu izlenimden büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti.
Genel Müdür Erkılınç, gerçekleştirilen bölge toplantılarının tek ana gündeminin bulunduğunu; internet haber sitelerini süreli yayın kapsamına alacak düzenleme hakkında gazetelerin bilgilendirilmesi ve buradan sağlanacak resmi ilan gelirleri olduğunun altını çizdi.
:
Çanakkale’de olmaktan gurur duyduğunu ifade eden Erkılınç, “12 gün gibi kısa bir sürede 81 ilin gazetecileri ile bir araya geldik. 11 bölgede toplandık ve bunların 8’ine bilfiil katıldım, derdimizi anlattım tam da bu konulardı. Biz ‘yeni basın yasası’ diye çıkarken tam da bu ‘Dezenformasyon Yasası’yla ilgili çok ciddi sorularla karşılaştık ve iyi ki de çıkmışız çünkü bizlere de çok ciddi bir dezenformasyon yapılmış. Dezenformasyon biliyorsunuz, her ne kadar havalı bir Fransızca kökenli bir kelime olsa da aslında kelime karşılığı Türkçe’ye çevrilecek olsa, iftira’nın ta kendisidir. Yani bilgi; enformasyon, dezenformasyon; doğru bilgiyi yanlışlama, doğru yoldan saptırma anlamındadır. Dolayısıyla, günümüzde bunu çok sık yaşıyoruz” dedi.
“ÇOK ELEŞTİRİLERE MARUZ KALDIK”
Yasa hakkında eleştirilere maruz kaldıklarını da ifade eden Erkılınç, “Günümüzde ‘basın yasası’ sürecinde de bunları yaşıyoruz. Biz; internet medya çalışanlarına, basın kartı vermeye çalışırken, onların haklarını, ilanlardan ve gelirlerden elde etmesini sağlamaya çalışırken, dezenformasyon paralelinde bir sınırlama getirmeye çalışırken, yine bir dezenformasyon yapılmaya çalışılarak, sansür yasası, basını susturma yasası, iftiralarla gerçek haberlere engel olmaya çalışma yasası şeklinde dezenformasyona maruz kaldık. Ne diyelim, maalesef durum bu. Sosyal medyada, internet medyasında özellikle. Çünkü yazılı basın denetimleri yapılırken belirli bir süreçten geçiyor, bir edisyondan geçiyor, bir bekleme süresi var. Dolayısıyla daha güvenli bir mecrayken, şimdi internet medyasında veya sosyal medyada yayımlanan haberlerin neredeyse yüzde 50-60’ı yalan haber üzerine. Hatta hiç olmamış haberler üzerine yapılıyor. Bunun yapılmış örneğini söyleyeyim, 2 hafta önce İstanbul’da bir furya başladı: ‘Kız Kuleme Dokunma’. Kız Kulesi nerede, yok oldu, Katarlılara satıldı diye. İstanbul’da vatandaşlar, sahillere akın etti. Acaba Kız Kulesi nerede diye. Hâlbuki Kız Kulesi 1940’larda yalan yanlış yapılan restorasyonlar nedeniyle, yeniden aslına icra edilmesi için Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan geçen çok ciddi bilim adamlarının gözetiminde restorasyona tabi tutuluyor. Tabii etrafı brandalarla çevriliyor ve Kız Kulesi görünmüyor. Kız Kulesi nerede diye kampanya başlatıldı. Ardından bir metrobüs kazası oldu. Genç bir arkadaş çıktı ve elinde mikrofonuyla, ‘onlarca ölü, yüzlerce yaralı var, ortalığı kan gölü götürüyor’ şeklinde anlattı. Bir de haber her tarafa yayıldı, ‘eyvah neler oluyor?’ diye. Hâlbuki Allah’a şükür, çok az bir maddi hasar ile en azından insan canına dokunmayan bir hasar ile atlatmış olduk. Yalan haber, maalesef toplumun yapısına temeline dinamit koyuyor. Lakin çok meşru hale geldi. Çok kolay; hemen bir sosyal medyada, Twitter’da, Instagram’da yalan haberi söylüyorsunuz. Ardından ‘doğru mu?’ dendiğinde siliniyor. O silininceye kadar artık o yalan dünyayı dolaşmaya başlıyor. Gidin işin aslını ispatlamaya çalışın, uğraşıp durursunuz. Biz bu sahada dolaşırken, arkadaşlarımızla bu dezenformasyonu anlatırken genelde büyük bir kamuoyu gördük: ‘Evet ya, bizim bildiğimiz gibi değil yanlış yönlendirilmişiz’. Ama birkaç noktada sadece muhalefet gördük o da, Türkiye’nin eski günlerine özlem duyan eski anti-Amerikancı nedense, bugün Amerika’nın ve Batı’nın dediklerini yapmaktan öteye, dışarıdan atış yapmaktan öteye belirli gayeleri olmayanlar dışında inanın Anadolu’dan herhangi bir muhalefet gelmedi. Çünkü bizim Basın İlan Kurumu olarak yerel medyayı ayakta tutmak, yerel medyaya destek olmak ve bu değişim, dönüşüm döneminde dijitalleşme sürecinde yerel medyanın en az hasarla bu süreci atlatması ve yeni döneme adapte olmasını sağlamaktır. İnşallah o da olur” dedi.
“SİZLERE HAYIRLI MÜJDELER VERECEĞİZ, BASIN MENSUPLARIMIZIN HAKLARI DÜZELECEK”
Kanunun bugün mecliste geleceğini de dile getiren Erkılınç, “Ankara’da olacağız. Başta da bunun biz dezenformasyon yasası olduğunu, bunun sansür yasası olduğunu anlatacağız. Aslında cezalandırma yasası olduğunu, basının özgürlüğüne bir kilit vurmak olduğu söyleniyor hâlbuki değil, hiçbir devlet kendisine içeriden ateş eden kimseye müsaade etmez. Söylüyoruz, tamam Basın İlan Kurumu’ndan destek almak zorunda değil. Buyurun, gidin, ilanınızı almayın ve özgür olun. Bu özgürlükse, o zaman başka mecralara hesap verirsiniz ama bizim belli kurallarımız var. Beraber bir anlaşma yapmışız, kimse kimseyi zorlamamış, 1961’de kurulan Basın İlan Kurumu’nun kuruluş amacı, kamu ilanları ile basın arasında aracılık yapmak ve hakkaniyetle dağıtmak. Hakkaniyetle dağıtmak konusu tamamen, dijital ortamda olmaktadır. Bize kalan sadece bir denetlemedir çünkü düzenleyici, denetleyici ve destekleyici faaliyetin yürütülmesi gerekiyor. Bu denetlemeyi yapmaya kalktığımızda yine dezenformasyona tanık oluyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin yapmış olduğu, pilot karar Basın Ahlak Yasası gereği, daha önceden almış olduğu 2 karara muhalif yeni bir karar aldı. Basın Ahlak Yasası’nın almış olduğu 49. maddenin yetersiz olduğu kanaatine vardı. Biz de o günün akşamı karar aldık. Basın Ahlak Yasası’yla ilgili herhangi bir dosyaya işlem yapmayacağız. Bunun böyle olmasına rağmen, baskı denetimleri, personel maaşlarının kontrolü, personel yeterliliği, süregelen denetimleri yaptığımızda şu yazıldı: Anayasa Mahkemesi’ne rağmen Basın İlan Kurumu, gazetecilere ceza yağdırmaya devam ediyor. Tam dezenformasyonun kendisi, tam da iftiranın kendisi. Basın İlan Kurumu bir kamu kuruluşudur, kendisinden ilan almak isteyen basına destek vermekle mükelleftir. Yoksa herkese de ‘ben sana yardım edeceğim’ diye de bir zorlamamız yoktur. Bu dünyanın temel bir sorunudur. Hakikaten, bütün dünya bununla mücadele etmenin yollarını arıyor. Ama büyük ülkeler mücadele ederken kendileriyle ilgili, dışarıya karşı da bu dezenformasyonu yine aynı şekilde kullanıyor. Çünkü sosyal medya gibi bir silahları var, bütün dünyada egemen, kontrol edilebilir değil, İnşallah yeni yasayla beraber onların da Türkiye’de birer temsilci bulundurması amaçlanıyor. İlgili kurumların henüz Türkiye’de hukuki bir sorumluları bile yok. Yasa bunu getirmeye çalışıyor, yoksa kamuya açık olmayan paylaşımlarda herhangi bir durum söz konusu değil. Bununla ilgili olarak da yine İletişim Başkanlığı tarafından ‘Dezenformasyonla Mücadele Başkanlığı’ kuruldu bu konuda da daha çok yeniler. Medyada yayımlanan yalan yanlış haberlerin doğrusunun söylenmesinin ve halkın bilgilendirilmesi için inşallah iyi sonuçlar alacağız. Yarın veya öbür gün sizlere hayırlı müjdeler vereceğiz, basın mensuplarımızın hakları düzelecek. Ekonomik olarak daha güçlü hale gelecekler. Bizim çabamız budur. Bunun diğer taraflarıyla biz Basın İlan Kurumu olarak çok ilgili değiliz çünkü bir tarafta Adalet Bakanlığı var bir tarafta İletişim Başkanlığı var biz kendimizle ilgili konuşuyoruz” dedi.
GMKA Genel Sekreteri Abdullah Güç de, organizasyonun parçası olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Eğitim programına ekip olarak bizler de katıldık. Hem organizasyonun parçası olduk, hem de verimli bir eğitim aldık” dedi.
“BU KAPSAMLI EĞİTİMİN ÇANAKKALE’DE YAPILMASINDA EMEĞİ GEÇEN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM”
 Basın ve İlan Kurumu Balıkesir Şube Müdürü Gökhan Eren, sertifika töreninin açılışında yaptığı konuşmada “İnsanlığın hızına yetişemeyeceği bir dönemin eşiğindeyiz. Bu dönem artık bilgiye sahip olmanın değil,  onu nasıl kullanabileceğimizin sınırlarını zorluyor.  Her şeyin hızla dönüştüğü bu süreçte,  kitle iletişim araçlarından oluşan medya da değişimden payını almaktadır.  Artan rekabet koşulları ve kontrol güç sosyal medya gibi alanlar,  hızlı gelişiminin yanında bir de bu alanların kolaylıkla manipüle edildiğini yanlış bilgilerin kolaylıkla yayın yapar hale gelebiliyor.    Bu anlamda temel amacı kamu yararına olacak habercilik ve dolayısı ile Gazetecinin gerçeklerden kopmadan yürütülebilmektedir.   Haberi çarpıtmadan okuyucuya yalandan inşa edilmiş bir iletişim aracı olarak değil, hakikat ve gerçeklikle iletilmektedir. Gerçek ayakkabılarını giymeden yalan dünyayı üç kez dolaşır.  Yani yalana yetişebilmemiz için bizim üç kat daha dikkat etmemiz gerekir.  Bu yüzden bilgiye güvenen, her zaman gerçeği aramanın doğru bilgiye ulaşmak için çaba göstermeyi yani dezenformasyonla mücadele etmeliyiz. Bugün bu eğitimde temelde amaçlanan, bilgiyi üreten,  oluşturan sağlayıcılarla ve bu bilgiyi yayan gazeteci ve habercilerin doğru bilgi ve yaydıkları haberlerde dezenformasyonun nasıl yapılacağını anlatmaktır. Bu kapsamlı eğitimin Çanakkale’de  yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi.
YASA TEKLİFİ 40 MADDEDEN OLUŞUYOR
40 maddeden oluşan teklifin yasalaşması durumunda, Türk Ceza Kanunu’nun 217. maddesine “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu eklenecek. Maddeye göre “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak nedeni ile, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis” cezasıyla cezalandırılacak. İnternet haber siteleri de Basın Kanunu kapsamına alınarak, ‘süreli yayın’ kategorisinde kabul edilecek. Böylece haber siteleri savcıların yanı sıra Basın İlan Kurumunun da denetimine tabi olacak. Yasa teklifiyle Milli İstihbarat Teşkilatının faaliyetleri ve personeline yönelik “Suç teşkil eden içerikler,” katalog suçlar kapsamına dâhil edilecek.
 
Dilek Akşen