Türkiye’de 2016 yılından itibaren, ‘Yaz Saati' Uygulaması kış aylarına girilmesi  her gün sabahın erken saatlerinde negatif yönde  etkisini gösteriyor. Öyleki Çanakkale’de 8.16 ‘da güneşin doğması, bu saatten önce  okula ve işe gidenlerin, karanlıkta hazırlanmaya başlamasına bununda başta okula giden çocukları psikolojik ve fizyolojik açıdan olumsuz etkilediğini kabul edililiyor.
Bu konuda dün sabahın erken saatlerinde video çeken ve paylaşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu durumu eleştirdi. Kılıçdaroğlu;“Kış saatine geçmeyerek bakın çocuklarımıza ne yaptılar. Türkiye’nin sabahlarını karanlığa boğdular. Gerçekten bu bir trajedi. Saraylıların her şeyden korkmasına alıştık da gün ışığından korkmaları neyin nesi hayret ediyorum. Bu cehaleti artık ülke kaldırmaz oldu. Bunun sonuçlarıyla ilgili rapor hazırladık. Biyolojik saatimizin en önemli uyarını gün ışığıdır. Bu sinyal gelir ve fizyolojik süreçlerin kontrol eden hormonların üretimi başlar. Bu engellenirse bazı hastalıklara yol açarsınız. Diyabet, kanser gibi hastalıklar için önemli risk teşkil ediyor. Kalpleri gibi zifiri karanlığa mahkum ettiler Türkiye’yi. Bunu hemen ama hemen düzelteceğiz.”dedi.
 
 
‘’Karanlıkta uyanmak beyni olumsuz etkiliyor’’
 
Bu bakımdan görüş olarak uzmanlar ne diyor, yaz saati uygulamaının etkilerini pisikolojik açıdan değerlendiren, Çanakkaleli Uzman Psikolok Yağız Ata karanlıkta uyanmanın problemli olduğundan bahsederen Ata; ‘’Ülkemiz 2016 yılının sonbahar aylarından beri kalıcı yaz saati uygulamasına geçti. Ülke olarak bu kalıcı yaz saati uygulamasına neden geçtik çünkü İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından hazırlanan "Yaz Saati Uygulaması Güneş Işınımı, Güneşlenme Süresi ve Elektrik Tüketim Verilerine Bağlı Olarak Analizi ve Modellemesi" adlı rapor baz alındı ve 2016 yılında tasarruf için kalıcı yaz saatine geçildi. Peki tasarruf tedbirleri için yapılan bu uygulama toplumumuzun psikolojisine ne kadar uygun. Yaklaşık 6 yıldır ülkemizde uygulanan kalıcı yaz saati uygulaması; depresyonu yaygınlaştırıyor, uykudan uyanıldığı hissettirmiyor, güvenlik kaygısına neden oluyor, çocukların gelişimlerini olumsuz etkiliyor, mutluluk hormonu salgılanmasının önüne geçiyor, karanlıkta uyanmak beyni olumsuz etkiliyor, birçok hastalığa neden olabilir, vücut iç saatimizi etkileniyor.’’ dedi. 
 
 
  ‘’VÜCUT İÇ SAATİMİZ ETKİLENİYOR’’
 
 
Gün Işığının vücudumuzda belirleyiciliğine dikkat çekerek; ‘’Vücudumuzdaki birçok düzen doğal aydınlık/karanlık döngüsüne göre düzenlenmektedir. Vücut sıcaklığı, kan basıncı, hormonların salgılanma düzeni gibi birçok fizyolojik, psikolojik ve davranışsal süreç bu döngüye göre hareket etmektedir. Aydınlık karanlık döngüsünden etkilenen vücut iç saatimiz bulunmaktadır. Vücut iç saati olarak bilinen sirkadyen ritim en küçük değişiklikten bile etkilenebilir’’ dedi.     Karanlıkta uyanmanın beyin açısından olumsuzluğuna dikkat çeken Ata; ‘’2010 yılında International Journal of Neurobiology'de yayınlanan araştırma, uyandığımızda, beynimizde uyanıklık ilgili bir hormon olan kortizol miktarında bir artış yaşandığını göstermektedir. Bu artış, uyandıktan yaklaşık 30 dakika sonra gerçekleşmektedir ve uyanık hissetmemize, uykunun durgunluğunu atmamıza yardımcı olmaktadır. Kortizol miktarının ayarlanması güneş ışığına bağlı olarak gerçekleşmektedir ve beyin gelişimi için önemli bir faktördür. Ancak karanlıkta uyanmak kortizol miktarını dolayısıyla beyin gelişimini olumsuz etkilemektedir’’ şeklinde değerlendirdi. 
 
 
 
‘’Çocukları vücutlarını tam uyandıramadıklarında kahvaltı edemiyorlar’’
 
’’Güne bu şekilde başlamayla birlikte, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon eksikliği ve uykusuzluk gibi sorunlar olduğunu söyleyen Ata; a‘’Biyolojik saatin bozulması; depresyon, obezite, kalp-damar hastalıkları, bipolar bozukluk, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, Alzheimer gibi hastalıkların belirtilerin artışlarına neden olmaktadır. Aynı zamanda kişilerde dikkat dağınıklığı, konsantrasyon eksikliği ve uykusuzluğa yol açabilir. Karanlıkta uyanmanın vücudumuzda etkilediği bir diğer hormonumuz ise melatonin hormonudur. Bizi yorgun, bitkin hissettiren, fiziksel hareketlerimizi yavaşlatan melatonin hormonu karanlık ve ışıksız ortamda salgılanmaktadır. Gün içinde melatonin hormonunun fazla salgılanması yorgunluk ve bitkinlik dolayısıyla da motivasyon, dikkat kaybına neden olduğunu söyleyebiliriz. Okula giden öğrenciler için büyüme ve gelişme çağındaki çocukların ruhsal ve bedensel sağlıklarının yanı sıra, akademik beceri ve gelişimlerini de olumsuz etkilemektedir. Ayrıca sabit saat sorununun toplumu ilgilendiren ekonomik, hukuki, sosyolojik açıdan olumsuz etkileri de söz konusudur. Çocukların gelişimlerini de olumsuz etkileyen bir uygulama. Karanlık nedeniyle beynin uyanışı gerçekleştirememesi sebebiyle çocukların okuldaki dikkat süreleri kısalıyor. Çocukların okuldaki verimleri ciddi şekilde düşüyor. Uyku önemli ama kaç saat olduğundan çok uykuya nasıl gidildiği ve nasıl uyanıldığı çok önemli. Çocukları vücutlarını tam uyandıramadıklarında kahvaltı edemiyorlar, besin alamıyorlar. Kahvaltı yapamayan bir vücut kendini gün içinde iyi hissedemez.’’ diye konuştu 
 
 
 Ata; ‘’ İnsanlar bu dönemlerde kendilerini daha halsiz, yorgun ve mutsuz hisseder. Bu da olumsuz düşüncelerin ortaya çıkmasına neden oluyor ve depresyonun yaygınlaşmasına da neden oluyor. Doğal olan aslında gün ışığı ile uyanmamız. Bu uygulama ile akşam saatlerinde gün ışığı aldığımız saatler uzadı diye düşünülebilir ama zaten öğrenciler ve çalışanlar eskiden de güneş battıktan sonra eve dönüyorlardı şimdi yine akşamın uzamasına rağmen yine güneş battıktan sonra çıkıyorlar. Şimdi şöyle bir problem ortaya çıkıyor; Eskiden hiç değilse gün ışığı ile birlikte doğal bir şekilde uyanılıyordu, bu da şimdi insanların ellerinden alınmış oldu.’’ dedi.   Bu uygulamaya karşı neler yapılabileceğine dair ise Ata; ‘’Bu problemlerle baş edebilmek için hayatımızda ufak düzenlemeler yapılabilir. Örneğin uyku düzeninizi sabitlemek, dengeli ve sağlıklı beslenmek ve iş temponuz yoğun olsa bile kendinize zaman yaratıp kısa süreli güneş ışığı almanız sağlıklı olacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı güneş ışığı sadece enerji tasarrufu olarak değil, insanların psikolojik ve fiziksel sağlığı açısından da oldukça önemli olduğunu unutmadan gerekli adımları atmalıyız’’ dedi.
 
 
 
İbrahim Akın Kazancı