Denize komşu bataklık alanlarında yaygın bir şekilde yetişen deniz börülcesi, bünyesine çok fazla tuz aldığında sonbaharda, yeşilden kırmızıya dönüşür. Sofralarda yeşil rengi tercih edildiğine göre, renk kırmızıya dönmeden hasat edilmelidir. Eğer bu işi oluşturulacak doğal börülce çiftliklerinde kontrollü yaparsak börülceyi yeşil iken hasat edebiliriz.
 
Deniz börülcesinin (Salicornia europaea) doğal büyüme alanları deniz kıyılarında tuzlu su girdisinin olduğu lagün, bataklık, delta ve benzeri bölgelerdir. Börülcenin birçok türü bulunmaktadır.
 
Deniz börülcesi ve benzeri çok sayıda tür vardır.
 
Halofit bitkiler tuza dayanımı yüksek bitkiler olup tuzlu koşullarda yetiştirilebilir ve tuzları dokularında biriktirerek fitoremediasyon uygulamalarında kullanılabilir. Fotoğrafta tuzlu ortamda yaşayabilen diğer tuzcul bitkiler görülmektedir. Fotoğrafta solda Sivri hasır otu – Sivri kofa (Juncus acutus), sağda Boyacı katırtırnağı-Üç telliçalı (Genista longipes) tuzcul bitkiler görülmektedir. Deniz börülcesi yetişen alanlarda yaygın bir şekilde doğal koşullarda “Sivri hasır otu – Sivri kofa (Juncus acutus)” bulunur.
 
 
ÇANAKKALE SINIRLARI İÇİNDE KIYILARDA BULUNAN ve DENİZ BÖRÜLCESİ YETİŞEN SULAK ALANLAR
 
Tuzla Jeotermal kaynaklarında sıcak su ortamında yetişen sürpriz bitki; Deniz Börülcesi
Çanakkale Ayvacık ilçesine bağlı Tuzla Köyü civarında sıcak su kaynağı ve yakınında da jeotermal tesisler bulunmaktadır. Sıcak su kaynağında, deniz börülcesi (Salicornia europaea) ve diğer tuzcul (halofit) bitkiler yaygın olarak bulunur. Söz konusu bu alanın, denizden 5 km uzak olmasına rağmen börülcenin buraya uyum sağlamasının nedeni, sıcak suda bulunan tuzdur. Zira sıcak su, tuz dışında değişik mineraller de içerir. Çam ağacı ve birçok otsu bitkiler, sıcak ve tuzlu suyun bulunduğu alanda yaşayamazlar.
 
Çanakkale Ayvacık ilçesine bağlı Tuzla Köyü yakınında yüzeye çıkan sıcak su alanında herhangi bir bitki yetişemezken, deniz börülcesi gibi halofit bitkiler yaşayabilmektedir. Üstelik bu alan denize çok uzaktır fakat çeşitli mineraller içeren tuzlu jeotermal suya uyum sağlamıştır.
 
 
 Bilindiği gibi sıcak suyun yüzeye çıkmasını faylar ve volkanik bacalar sağlar. Soldaki fotoğrafta; kırmızı çizgi fayı göstermektedir. Sağdaki fotoğrafta ise Tuzla Köyü yakınındaki fayın aynası görülmektedir. Fay aynasının hemen yanında ise sıcak çıkışı vardır (Perinçek 2022 a ve 2022 c).
 
Tuzla Köyü yakınında sıcak suyun çıktığı alanda yaşamını sürdürmeyi başaran deniz börülcesi oldukça yaygın görülür. Deniz börülcesi tuzlu ve mineralce zengin olan sıcak su ortamına uyum sağlamış ve denizden uzakta da olsa yaşamını sürdürmüştür. Sudaki tuz onun yaşaması için yeterlidir. Üstelik sıcak su ile yüzeye gelen mineraller; diğer bitkilere yaşam hakkı vermezken deniz börülcesinin yaşamını engelleyememiştir.
 
 
Fotoğraflar Tuzla Köyü yakınındaki mineralli sıcak su çıkış alanından çekilmiştir. Sudaki demir, kireç ve diğer mineraller deniz börülcesi için sorun oluşturmaz. Su içindeki tuz ise onun için çekim kaynağı olmuştur.
 
Tuzla Köyünde jeotermal su çıkışının olduğu alanda halofit bitkiler yaşam alanı bulurken, çam ağaçları  sıcak sudan uzak durmayı yeğlemişlerdir. Solda Sivri hasır otu – Sivri kofa (Juncus acutus), sağda deniz börülcesi (Salicornia europaea) görülmektedir. Deniz börülcesi yetişen alanlarda yaygın bir şekilde “Sivri hasır otu – Sivri kofa” bulunur. Bu iki tuzcul bitki iki kanka gibi her yerde birlikte yan yana yaşadığı gözlenmiştir.
 
 
Tuzla Köyü yakınındaki derede balıkların bulunması da araştırmaya değer bir konudur (soldaki fotoğraf). Deredeki su, sıcak olmasa da jeotermal su çıkışı ile ilgilidir ve mineraller içermektedir. Sağdaki fotoğrafta ise tuza dayanıklı diğer halofit bitkiler yaygın olarak görülmektedir.
 
 
Tuzla sıcak su kaynağı içerdiği mineraller nedeniyle şifalı olarak bilinmektedir. Burada sıcak suya ayağını sokup şifa arayanlar dışında, mineralli siyah çamurunda, çamur banyosu yapmaya gelen insanlar sıkça görülür.
 
Çanakkale Boğazı fayların kontrolünde gelişmiştir. Boğaza çok sayıda akarsu kavuşur. Güneyden boğaza kavuşan akarsuların beslenme alanı çok geniş olduğu için bunlar boğaz kıyılarında büyük deltalar oluşturmuştur. Kuzeyden boğaza akan derelerin beslenme alanı küçüktür, bunlar boğaza az malzeme taşır. Taşınan kum, kil, çakıl, boğaz akıntıları ile kıyıdan uzaklaştırılır, delta oluşumu pek olmaz (Perinçek, 2006). Mevcut deltaların bir kısmında aşırı şehirleşme vardır bu nedenle deniz börülcesi yaşam alanı bulamaz. Diğerleri ise börülce için ideal ortam oluşturur.
 
Deniz Börülcesinin yaşam alanı bulduğu yerlerden biri boğaz kıyısındaki Çardak Lagünüdür. Lagünün bataklık alanları börülce için ideal ortam oluşturur.
 
Çardak Lagünü, boğaz akıntılarının kıyı boyunca getirdiği kum, çakıl gibi malzemenin kıyıya paralel yığılması ile oluşmuştur. Söz konusu malzeme, lagün kuzeydoğusunda boğaza akan dereler tarafından boğaza taşınmakta, daha sonra Marmara’dan Ege Denizi yönünde olan akıntı ile Çardak Lagününün oluşumunu sağlayacak şekilde kıyıya paralel birikmektedir.
 
 
Çardak Lagününde, tuzlu su ortamında yaşayan halofit bitkiler de yaygın olarak bulunur. Bunlardan bazıları A- Deniz börülcesi (Salicornia europaea), B- Sivri hasır otu – Sivri kofa (Juncus acutus), C- Kermek-Kuduz otu (Sea Lavender - Limonium vulgare-Mill.), D- Çocukotu; Civanperçemi familyasından (Achillea maritima). Çocukotu; hazımsızlık, soğuk algınlığı, öksürük tedavisinde kullanılır. Bitki adları PlantNet programı kanalıyla bulunmuştur.
 
Çardak lagünü alanında deniz börülcesi yaygın olarak görülmektedir. Börülce fazla tuz aldığında sonbaharda rengi kırmızıya döner. Bu nedenle yeşil halde iken hasat edilmelidir. Gerekli şartlar sağlanır, lagün temizlenirse, lagün deniz börülcesi çiftliği yapmak için uygun bir alan olacaktır.
 
Devam Edecek..