Yeniden Refah Partisi  Çan İlçe Başkanı Salih Şahingöz "Yeni kurulduğumuz için biz hazineden herhangi bir yardım almıyoruz. Devletin hiçbir imkanını kullanamıyoruz. O yüzden teşkilatlanmamız oldukça zor geçiyor. Bunun maddi zorlukları var. İnsan kaynağı sıkıntısında zorluklar var" dedi.
 
 
Boğaz Medya Sosyal medyası aracılığı ile merak edilen konularda partisinin siyasi yapısını anlatan değerlendiren, Yeniden Refah partisi Çan İlçe Başkanı  Salih Şahingöz önemli değerlendirmeler yaptı. Konuşmasına partilerinin hiçbir devletdesteği almadığını ifade ederek başlayan, Şahingöaz; ‘’Biz üç yıllık bir partiyiz. Teşkilatlanmamızı Çanakkale ve ilçelerinde  bir iki eksiğimiz dışında tamamladık. Şu anda bütün ilçe teşkilatlarımız tamam. Sadece adalarda bir sıkıntımız var. Gökçeada belirlendi ama şu anda resmi olarak kurulmadı.  Bildiğiniz gibi yeni kurulduğumuz için biz hazineden herhangi bir yardım almıyoruz. Devletin hiçbir imkanını kullanamıyoruz. O yüzden teşkilatlanmamız oldukça zor geçiyor. Bunun maddi zorlukları var. İnsan kaynağı sıkıntısında zorluklar var. Artı artık insanlar muhalefet partilerinde görev almaktan korkuyorlar maalesef. Çünkü iş kaygısı var. İşe girme kaygısı var. Işinden olma kaygısı var. Yani bugün gibi zorluklarla karşılaşıyoruz. Ama  her şeye rağmen ilerleyişimiz, teşkilatlarımız devam ediyor.’’ diye konuşmasına başladı. 
 
 
‘’Bizdeki sorun kaynakların adil dağıtılmaması. Nasıl adil dağıtılmıyor?’’
 
 
Ankarada Cumhuriyet tarihinin en büyük kongresini yaptıklarını dile getiren  Yeniden Refah Partisi Çan İlçe Başkanı Salih Şahingöz “Biz altı Kasım'da   Cumhuriyet tarihinin en kalabalık kongresini yaptık. Polis kayıtlarında  seksen beş bin kişi olduğu söyleniyor. Ama  spor salonu ve bahçesi almadığı için artık gelen insanları, misafirleri, polisler, gençlik merkezine kaydırılmışlar. Onların kaydı tutulmadı. Yani o sayıdan sonrasını  afaki rakamlar söyleniyor. Yüz bin, yüz otuz bin gibi. Ama kayıtlarda görünen bu ilk  büyük kongre miydi? İkinci büyük kongreydi, evet. Yani Cumhuriyet tarihinin bugün iktidar partisi bile böyle bir kongre yapamadı. Miting değil bu. Kongre. Insanların müthiş teveccühü var. Özellikle Anadolu’dan Şu anda yeni Yargıtay sayfasını güncelledi üye sayılarını güncelledi. Üye sayısı konusunda en fazla artış yapan ikinci partiyiz. Yani  insanlar artık söylemlerimiz, projelerimiz, ülkeyi nasıl yöneteceğimiz  konusunda bilgilendikçe partimize olan teveccühleri de artıyor, devam ediyor. İnsanlar neden yeniden Refah Partisi'ne oy versin diyorsak bunun için birçok projemiz var. Şu anda seçim yaklaşıyor çünkü bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Haziran ayında yapılacak olan seçimlerin biraz öne alınabileceğini açıkladı. Daha taze bir şey bu. Taze bir gelişme bu. Dolayısıyla bir erken seçim gözüküyor gibi. Şimdi  insanımızın alım gücü düştü, işçiler emeğinin karşılığını alamıyor, esnaf gününü kurtaramıyor, emekli açlık sınırının altında ezilmeye mahkum olmuş, toplumun her kesiminde maddi olarak alım gücünde bir gerileme yok. Söz konusu bunu yirmi yıldır iktidarda olan ve hiçbir siyasi partiye nasip olmayan yetkilerle süslenmiş bir partinin ülkemizi getirdiği son durum. Son resim bu şekilde. Bize neden insanlar oy versin? Yeniden Refah Partisi'nin insanlar neden seçsin? Biz iktidara gelir gelmez insanımıza vaat vaatlerimiz var. Ne diyoruz? İşçi, memur, emekli tüm çalışanların maaşına yüzde yüz elli zam yapacağız. Bu sadece söylem değil, geçmişte rahmetli Demirel'in söylediği gibi işte size iki tane anahtar vereceğim. Bir tanesi ev anahtarı, bir tanesi araba anahtarı şeklinde değil. Bu iddianın altı dolu. Nasıl dolu? Biz zam yapmadan, vergileri arttırmadan. Kendi öz kaynaklarımızla bunu yapacağız. Peki kaynak nerede? insanlar en önemli soru o  kaynak derede? Biz aslında çok zengin bir ülkeyiz. Yani fakir bir ülke değiliz. Bizdeki sorun kaynakların adil dağıtılmaması. Nasıl adil dağıtılmıyor? Mesela  muhalefetin  meşhur bir söylemi var. Beşli çete diye. Biz çete demiyoruz. Biz  imtiyaz ruhsal petrol galiba yanılmıyorsam. Ticaret Bakanı geçen seneki açıklamasında diyor ki yüz yirmi sekiz defa beş inşaat firmasına vergi indirimi getirdik. resmi gazetede yayınlanan yazılarla biz bunu araştırdığımızda 100 milyar TL civarında bir paradan bahsediyoruz. İmtiyazlı şirketlere sağlanan avantajlı. Yani  hiç zam yapmadan şu anda yüz elli milyar dolarlık bir kaynağımız var. Kaynaklardan bir tanesi bu. Hint yazılı şirketlere ayrılan kaynak.’’dedi.
 
 
''Özel uçaklar, özel saraylar, Van'da mesela  Cumhurbaşkanı kaç gün gidecek kaç gün kalacak? Saray yaptı''
 
‘’Vatandaştan kemer sıkması beklenirken, kamunun bir türlü  tasarruf yapmaya yanaşmaması veya yapamaması konusunda çok eleştiriler de var.’’ diyen Şahingöz; ‘’Bir diğer kaynağımız biliyorsunuz bütçe görüşmelerinde geçiyor. Faiz giderleri. Bu sene faizle ayrılan miktar 560  milyar TL. Dilek kolay. Çok büyük bir rakam. Mesela iki milyon emekli için ayrılacak kaynağın yüz milyar TL olduğu düşünülürse bunun beş katı Kaynak sadece faize gidiyor. Tarıma ayrılan kaynak ülkenin ekonomisini yani  üretimi sağlandığı tarıma ayrılan kaynak ise sadece 54 milyar.  Düşünün on katını biz faize veriyoruz. İktidara geldiğinizde biz rahmetli Necmettin Erbakan hocamızın yaptığı gibi havuz sistemi ve denk bütçe yaparak faize aktarılan bu kaynağın ülke kaynaklarında kalmasını ve bunun vatandaşa doğrudan aktarılmasını sağlayacağız. Ben aynı zamanda kamuda çalışıyorum. Evet. Kamuda müthiş bir israftır.Vatandaştan kemer sıkması beklenirken, kamunun bir türlü  tasarruf yapmaya yanaşmaması veya yapamaması konusunda çok eleştiriler de var.   Hatta şöyle bir şey var. Geçen gördüm çok da güzeldi yani. Çok hoşuma gitti. Sayın Tayyip Erdoğan çıktı dedi ki diyor işte israf etmeyelim, kemeleri sıkalım, tasarruf sağlayalım dedi.  Gerçekten dediğiniz doğru, AK Parti il başkanı 28  milyarlık makam odası yapmış. Bugün bir daire Çanakkale'de ortalama daire fiyatı iki milyonsa on dört daire parasına kendisi için özel makam odası yapmış ve bu küçük  bir örnek. Özel uçaklar, özel saraylar, Van'da mesela  Cumhurbaşkanı kaç gün gidecek kaç gün kalacak? Saray yaptık. Yetmedi otuz altı tane yanına villa yapıyoruz. Bu kamunun malı. Bulacağımız üçüncü kaynak paketimiz de budur. Sadece vatandaş değil kamuda tasarruf edecek  şimdi diyeceksiniz ki işçiye, memura bu kadar zam yaptınız, bizim rakamımız 14 milyar TL.  Peki işveren bunu nasıl ödeyecek? Onlara da ciddi yük binecek.  Biz işvereni de düşünüyoruz. Sadece işçiyi, memuru, çalışanı değil, esnafımızı yani toplumun her kesimini adil şekilde kaynakların dağıtımı konusunda çalışmalarımız devam ediyor.  ‘’ diye konuştu.
 
 
‘’Bütün söylemlerinizin altı dolu’’ diyen Şahingöz; ‘’Nasıl yapacağımızı ve geçmişte yaptığımız örnekleri söyleyerek vatandaşlarımıza bunu anlatıyoruz. Şimdi gelelim işverenler on dört bin TL'yi iş çalışanına nasıl verecek? Bunun için de Spotajlarını almayacağınızı bekliyoruz işverenlerden. Faizsiz krediler, vergi teşvikleriyle bunu destekleyeceğimizi işveren yükünü hafifleteceğimizi söylüyoruz. Ve halka müthiş bir gelir sağlayarak yükselterek insanların alışverişi olan taleplerini hep ertelediği, ötelediği, taleplerini bir halkı sakatladığı için alışveriş yapacak. Canlandıracaksınız fabrikaya gidecek. Ham maddeye gidecek. Yani ekonomik bu şekilde canlanmış olacak. Esnaf da daha fazla kazandığı için bu aslında esnafa yük olmayacak. Ama tekrar altını çiziyorum. Bir zam yaparak vergileri artıracak. Değil. Mevcut kaynaklarımız da bunu yapın. Bir diğer kaynağımız da iktidara daha henüz gelmeden  bir iki yıl öncesinden yazmış olduğumuz her ile Toplamda 681 tane ağır sanayi hamlesi olarak üretime dayalı  projelerimiz var. Üretmeye öncelik vereceğiz diyorsunuz evet. Üretmeden bu iş olmaz. Yani üreteceğiz, istihdam  sağlayacağız. Biliyorsunuz işsizlik oranı son yılların en yüksek seviyelerinde. Yani biz üretmeden bu gençlerimize istihdam sağlamadan  bir yerlere varamayız. Üretim, üretim, üretim diyoruz.İnsanımız artık  evine ekmek götüremiyor, doğal gazını açamıyor, elektriğini yakamıyor, kullanamıyor. En büyük sorunumuz ekonomi. Ama tek sorunumuz ekonomi değil. Mesela son günlerde  sık sık tartışılan ve insanın da bize sormuş olduğu İstanbul Sözleşmesi var. Biz İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkıyoruz. Ama bunu  insanımız yanlış anlıyor. Biz İstanbul Sözleşmesi'ne neden karşı çıkıyoruz? İstanbul Sözleşmesi bildiğiniz üzere Avrupa Konseyi'nin kırk iki üye devletiyle birlikte imzaladığı, anlaşmaya vardığı bir sözleşme. İlk uygulamayı yapan ülkelerden bir tanesi biziz. Ama bu sözleşmeye imzası olmasına rağmen uygulamayan on dört tane Avrupa ülkesi var. Bunların başında İngiltere geliyor, Sırbistan geliyor, Litvanya geliyor, Macaristan geliyor, koymadılar. Peki, ne sakıncası var? Biz yerli ve milli olmadığı için bu sözleşmeye karşı çıkıyoruz. Yoksa bizim kadınımıza verdiğimiz değer yani cenneti bile annelerin ayakları altına serdi. Geçmişimize baktığınız zaman biz Osmanlının Devamıyız. İstesek de istemezsek de sevsek de sevmesek de Osmanlı'nın devamıyız. Osmanlı ne yaptı? Inek hayvanlarına bile çalışma saati verilmedi. Yani çok özür diliyorum. Bilek hayvanına bile çalışma saati belirleyen bir toplumun devamının ülkemizde, kadınımıza, annemize, bacımıza, şiddet uygulanması, şiddetin yapılması hiç tasvip etmediğimiz bir şey. Basında çok görüyoruz. Yani cinayetler oluyor şiddetli oluyor. Maalesef yasalarımız İstanbul Sözleşmesi'nin olduğunda dahi hiçbir şey yapmıyor. Biz gerçekten kadını koruyan, yerli, manevi değerlerimize uygun, kendi yasalarımızın çıkmasını istiyoruz. Bu yüzden İstanbul Sözleşmesi'ne karşıyız. Biz kendimiz, örfümüzü, adetimize, geleneğimize uygun yasaları kendimiz çıkartalım diyoruz. Yoksa Hani kadınlar şiddet görsün, eziyet görsün diye  değil.’’dedi.
 
‘’ Mesela biz havuz Sisteminden yanayız’’
 
 
‘’Ayrıca  toplumun muzdarip olduğu başka bir konu var.’’ diye devam eden Şahingöz; ‘’İstanbul Sözleşmesi'yle birlikte gelen altı bin iki yüz seksen dört sayılı yası.  Bu yasa kadını korumaktan çok uzak, aileyi korumaktan çok uzak. Kadının sözü esastır, çocuğun sözü esastır. ‘ Evet’ Diye bir madde var. topukçu değilim ama tam net yorumlayamayabilirim. Toplumda bu yasadan muzdarip, bu yasadan sıkıntılı özellikle birçok erkeğin sıkıntı yaşadığını görüyoruz. Yani aileyi korumaktan çok uzak olduğu gibi, ailenin dağılmasına, yuvaların yıkılmasına neden olan bir yasak. Bundan dolayı  İstanbul Sözleşmesi değil, yerli ve milli yasalarla ııı şiddeti engelleyecek.Bizim iki ittifakta olmamamızın bazı nedenleri var. Nedir bunlar? Belirttiğimiz yirmi yıllık bir iktidar var. İyi yönleri var. Yaptığı güzel icatlar var. Yani özellikle savunma sanayinde yapmış olduğu güzel başarılı şeyler var. Ama yapamadı, daha huzursuz yapmadığını düşündüğümüz çok şey var. Özellikle  gelirde ve dağıtımda adaletsizlik gibi, istanbul Sözleşmesi gibi,  Paris İklim Anlaşması gibi, küresel ayak izi gibi, yapay et üretimi gibi tavsiye etmediğimiz, onaylamadığımız birçok konu var. Mevcut nükleer kanadında. Muhalif altılı  masada da yine aynı şekilde  teknik olarak ideolojik olarak aynı fikirde olmadığımız konular var. Bu yüzden  aynı masadakiyiz. Mesela biz havuz Sisteminden yanayız. Yok orada. Altılı mas e beyanatlarında ne diyor? Daha düşük kredi bulacağım. Çünkü mevcut iktidar  güvenini kaybettiği için yüksek oranda borçlanıyor. Biz geldiğimiz zaman güven tazeleyeceğiz. Daha düşük oranlarda borçlanacağız. Yani borç borçla kapanmaz.’’
 
‘’Biz denk bütçe ve havuz sistemi’’
 
Son olarak konuşmasının devamında Şahingöz; ‘’Yani ülkenin faizi artılan kaynaklarının içeride kalmasını ve kendi vatandaşına aktarılmasını istiyoruz. Bir diğer konu altını masada mesela  Ayasofya neden cami oldu? Müze olmalıydı. Gibisinden söylemler var. Biz buna da karşıyız. Yani Ayasofya camidir. Cami olarak ibadete devam etmelidir. Yani hükümetin burada yaptığı doğrudur yani. Biz de olmuş olsak. Her iki tarafın da artıları ittifakında eksileri var.  Biz pandemide olduğu gibi, aşıda olduğu gibi yani küresel konularda farklı düşünüyoruz. Aynı çizgide, aynı görüşte değiliz. O yüzden iki tarafa da  mesafeliyiz. Ama siyaset çok farklı bir şey. Bazen gerekli olabiliyor değil mi? Gerekli olabiliyor belki bir şimdi soracaktım akabinde. Üçüncü bir ittifak için g örüşmeler var mı ne konuda? Onu bilmiyorum da. Hani olabilir mi olabilir. Necmettin Erbakan rahmetli Bülent Ecevit'le ittifak yaparak fethettiler biliyoruz. Çok güzel, çok başarılı sonuçlar elde edildi. Hepimizin derdi ülkedir. Ülke menfaatidir. Sağcısı, solcusu. Bugüne kadar bize sağ sol diye bölerek yani  kardeşi kardeşe düşman ettik. Bundan da çok güzel faydalandılar. Menfaat sağladılar. Biz ne sahadayız, halkın yanındayız, biz vatandaşın yanındayızBize farklı şeyler de soruluyor. Tarikatlara nasıl bakıyorsunuz?  Paris İklim Anlaşması'na nasıl bakıyorsunuz? Sözleşmede neden yoksunuz? İstanbul Sözleşmesi'nde. Biz bütün söylemlerimize, bütün eylemlerimizi, bütün fiillerimize, çalışmalarımızı beklentimiz vatandaşın iyiliği için, vefatının artması için, elimizden gelen çalışmaları dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. İki ittifaktan bir tanesinin seçilmesi veya yanında olunması ya da destek verilmesi gibi bir durumda  bazen bunları gerektirebiliyor. Buna kararı Genel Başkanımız verecektir, teşkilatlarımız verecektir. Ama olabilir mi? Olabilir. Yani   siyasette her şey olabilir.  
  
Bünyamin Nami Tonka