6 Şubat günü meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Gençlik ve Spor Bakanlığına ait yurtların kullanılması amacıyla üniversite eğitimine uzaktan devam edilmesi kararına Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şubesi başkanı Yüksel Özdemir Cumhuriyet meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirerek tepki gösterdi.
Kahramanmaraş merkezli depremler ardından üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesine tepkili bir basın açıklaması ile ifade eden Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şubesi Başkanı Yüksel Özdemir; ‘’Acılı yurdumuz, bilimsel bulgular dikkate alınmadığı için, kurumlara liyakatsiz atamalar yapıldığından ve önemsenmeyen planlama çabaları yüzünden felakete dönüşen büyük bir deprem yaşadı. Yaşamını yitiren tüm canlarımız için çok üzgün ve kızgınız. Hepimizin başı sağolsun. Yaralılarımıza, depremzedelerimize ve bütün memleketimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, halkımızın acısını yüreğimizde duyumsuyoruz. Tüm Türkiye el ele, yürek yüreğe, dayanışmamızla bu zor günlerin üstesinden geleceğiz. Gücümüz, birliğimizdedir, imece ruhumuzdadır. Biz imece ve dayanışma diyoruz ancak siyasi iktidar, hemen ilan ettiği OHAL yetkilerine dayanarak, hiçbir bilim insanına, gence ya da aydına danışmadan bir kararname ile Üniversitelerde uzaktan eğitim kararı vermiş ve ardından Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarından öğrencilerin tahliye işlemlerine başlanmıştır. Deprem felaketinin sonuçlarına yönelik çözüm aranırken, ilk gözden çıkarılacak kurumların eğitim kurumları ve üniversiteler olması, çok şey anlatıyor. Her felakette ilk olarak eğitimi feda etmekten vazgeçin!’’ dedi.
‘’Bu karar, eğitim sistemimize, gençlerimize ve ülkemizin geleceğine maliyeti ağır olan bir karardır’’
Anayasadaki eğitim hakkından bahseden Yüksel Özdemir; ‘’Anayasamızın 42. Maddesi; "Kimse, eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz" der ve ilerleyen fıkralarında "bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez" diye devam eder Eğitim, temel bir anayasal haktır. Temel hak ve özgürlükler sınırlandırılması 13. Maddeye göre mümkündür ancak bu sınırlamalar, hakkın özüne, anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Yine Anayasa'nın 15. Maddesi Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulma kriterlerini belirlemiş ve "ölçülülük ilkesine vurgu yapmıştır. Eğitime yönelik getirilen bu sınırlamalar, hakkın özünü, ölçülülük ilkesini ve demokratik toplum düzeninin gerekleri kriterlerini ihlal etmektedir. Depremin yaralarını sarmak ve eğitimi de gerektiği şekilde devam ettirmek mümkündür ve her ikisinden de vazgeçemeyiz. Öğrencilerin en temel hakkı olan eğitim ve barınma haklarını ellerinden alan sorunlu bir karar ile karşı karşıyayız. Bir sorunu çözmek için başka bir alanda sorun yaratmak bu olsa gerek. Diğer olasılıklar denenmeden üniversiteleri uzaktan eğitime geçirmek ve öğrencileri yerinden yurdundan etmekle, sadece yeni mağdurlar yaratılmış olacaktır. Uzaktan eğitimin çözüm olmadığı, eğitimin kalitesini düşürdüğü pandemi sürecinde görüldü. Okullar, sadece bir öğrenme yeri değil, sosyal ve duygusal gereksinimleri karşılama mekanlarıdır. Öğrencilerin özellikle bu acılı süreçte okullarına, arkadaşa, öğretmene, danışmana, sosyalleşmeye, etkileşim ve paylaşıma gereksinimi vardır. Pandemi sürecinde öğrencilerimizin büyük çoğunluğunun internet ve bilgisayara, dolayısıyla uzaktan eğitime erişme olanağının olmadığı fark edilmiştir. Pandemi sürecindeki uzaktan eğitimi de sayarsak, bu sene mezun olacak gençlerimiz sadece 1,5 yıl üniversitelerine gitmiş olacak... Zaten çeşitli sorunlarla boğuşan, bilimsel niteliği düşen üniversitelerimize büyük bir darbe daha vurulacak.... Bu, aynı zamanda bir kuşağı kaybetmek demektir. Yapmayın!... Yurtlarından faydalanmak için üniversiteleri uzaktan eğitime zorlamak, depremzedeleri yerleştirmek için her yol denenmiş ve başkaca bir yol kalmamış olsaydı anlaşılabilirdi. Elbette ki insanların aç ve açıkta kalmaması önceliklidir. Ancak yaşadığımız ve gördüğümüz tabloda depremzede vatandaşlarımızı yurtlardan daha iyi ağırlayacak nice otel zincirleri, kamu kurumları ve misafirhaneleri, boş TOKİ evleri, yazlık tatil siteleri ve konutlar, kamu kampları boşken, KYK yurtlarını ve üniversiteleri boşaltmak. Zaten çok aksamış olan eğitime ara vermek... Bu karar, eğitim sistemimize, gençlerimize ve ülkemizin geleceğine maliyeti ağır olan bir karardır. Güvenli bölgelerde okullar, üniversiteler ve kamu yurtları öğrencilere açık tutulmalıdır. Eğitim öğretim çok önemlidir ve uzaktan eğitimle olmaz. Pandemi döneminde hatta savaş ortamında bile eğitime ara verilmediğinin güncel örnekleri mevcuttur. Büyük gücümüz olan gençlerimizin eğitimi ve ruh sağlığı gözetilmelidir. Depremzede çocuklarımızın, gençlerimizin eğitimi ve ruhsal durumları da üniversitelerin açık olmasını gerektirmektedir, Depremden etkilenen bölgelerde üniversiteler kendi çözümlerini üretebilir. Kademeli öğretime geçiş, geçici kampüs ve başka bölgelere yatay geçiş, zarar görmeyen illerdeki üniversitelerin, depremde zarar gören üniversite öğrencilerini gittikleri kentlerde konuk öğrenci olarak kabul edip eğitmesi gibi uygulamalar mümkündür.Öte yandan öğrencilerimize başka bir barınma olanağı sağlamadan, evlerine dönüş olanağı yaratmadan apar topar yurtlarından çıkartmak, afet yönetimi değildir, yeni mağduriyetler yaratmak demektir. Çalışarak okuyan, barınma sorunlarına zar zor koşullarda kavuşan, zor şartlarda ev tutup kira ödeyen gençlerimizi yerlerinden yurtlarından bir de eğitimlerinden etmek, 2023 yılı Türkiye'sinin çözümü olamaz, Unutulmamalıdır ki, Depremlerin yıkımı, ancak bilimle, eğitimle engellenir.’’diyerek sözlerine son verdi.
İbrahim Akın KAZANCI