Ülkede güven olması için tek adam rejimi olmaması gerektiğini belirten Öz, “ Bugün ülkede terör var. En başta ülkede barış ortamını sağlamak için ilk olarak toplumsal birlikteliği sağlamamız gerekiyor. Israrla bu sistem değişikliğini getirmek istedikçe ülke kutuplaşıyor. Buna ihtiyacımız var mı? Yok. Şu anda bütün yetkiler Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da. Kendisine sormak gerekiyor. Yargıyı sen belirliyorsun, hükümet sensin, Cumhurbaşkanı sensin, rektörleri sen belirliyorsun, TV’lere kimin çıkacağını, kimin ne söyleyeceğini sen belirliyorsun. Her şey sende. Bu milletten daha ne istiyorsun. Bu sistemde ısrar edersen ülkedeki huzuru ve güven ortamını yok edersin. Ekonomi gittikçe bozulur” dedi.
Öz," Ekonomi diyor ki, sen tek adam rejimi kurarsan ben çökerim. Dünyada tek adam rejimi ile büyümüş, düzlüğe çıkmış bir ülke yok. Ortak aklı yok ettikçe ülke kaosa gider, dünyanın hiçbir yerinde tek bir kişinin kişisel tercihleri ile bir ülkeyi yönetmesi de mümkün değildir, başarılı da olmamıştır. Bir ülkenin hem ekonomik hem de siyasi anlamda çağdaş medeniyetler seviyesine çıkması ancak ortak akılla mümkündür. Kuvvetler ayrılığının tek kişide toplanması bir ülke için hem siyasi hem de ekonomik anlamda bir felakettir" dedi.
Yasama, yürütme ve yargının kısaca kuvvetler ayrılığı ve denge fren mekanizmalarının olmadığı bir ülkeye dışarıdan yatırımcıların gelmesi ve mevcut yatırımcılarının da ülkede kalması mümkün olmadığını ifade eden Öz," Demokrasinin tüm kurumlarıyla işlediği, hukukun üstün kılındığı, yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığının temel alındığı ülkelerde yabancı yatırımcı kendini güvende hisseder ve yatırım yapar.
Getirilmek istenilen sistemde ise bir kişiye kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Yani 80 milyon vatandaş bir kişiye tarihi belirsiz, meblağı belirsiz altında imzası olan bir açık senet imzalamaya zorlanıyor. Şu anda OHAL uygulamalarında yaşandığı gibi bir sabah kalktığımızda Cumhurbaşkanı, turizmciye, sanayiciye şöyle bir vergi getirdim, senin mal varlığına, fabrikana el koydum diyebilir. Başka bir kararname ile yabancı yatırımcıların paralarına el koydum da diyebilecektir. Bakın benzer bir durum Kazakistan’da, Libya’da oldu. Türk iş adamlarının paralarına el koydular" şeklinde konuştu.
Öz, "Cumhurbaşkanı yarın ne kararname çıkaracak diye düşünen yatırımcı Türkiye’ye gelir mi? Hangi yatırımcı böyle bir ortamda ülkemize gelir de yatırım yapar. Ekonomiye ve istihdama katkı sağlar. Bu güveni ancak demokrasiyle, bağımsız yargıyla, özgürlüklerle, hukuk devleti anlayışıyla sağlayabiliriz.
Doların yükselişinin nedeninin ya uluslararası ekonomik ilişkiler, ya da bir ülkenin içinde bulunduğu kaosun devam etmesi olduğunu belirten Öz, doların yükselişinden bizim gibi etkilenen Brezilya’da paranın değeri %1 ler seviyesinde düşmüşken bizde bu rakam % 17’ler seviyesindedir. Bu durum devam ettikçe böylesine güvensiz bir ülkeye başka diğer yatırımcı ve yabancı para gelmemesi nedeniyle bu sefer mevcut borçlarımızı da ödemekte sıkıntı yaşamamız kaçınılmazdır. Bununla birlikte mevcut yatırımcı da parasını çektiğinde hem borçlar ödeyemez, hem de doların ve dövizin yükselişine engel olamayız. Bunun çözümü ülkede iç barışı sağlamaktır. Bu dünyada değişmez kuraldır" dedi.
Tek Adam Rejimi Ekonomiyi Çökertir
Öz, "Sadece başkanlık tartışmaları nedeniyle döviz borcumuz nerdeyse iki katına çıktı, yurttaşlarımız iki kat fakirleşti. Ekonomi diyor ki, sen tek adam rejimi kurarsan ben çökerim. Başkanlık ısrarının şu an itibariyle ülkemize zararı milyarlarca doları aşmış durumda. Hazine Müsteşarlığının 30 Haziran 2016 itibarıyla açıkladığı Türkiye’nin brüt dış borç stoku, 421 milyar 434 milyon dolar. Stokun milli gelire oranı yüzde 59,5 olarak açıklandı. Türkiye’nin net dış borç stokunun ise aynı dönemde 261 milyar 919 milyon dolar olarak gerçekleşmiş, stokun milli gelire oranı ise yüzde 37 olarak kaydedildi.
Dünyada en gelişmiş 10 ülkeden 9’u Parlamenter Sistemle, en az geliri olan 10 ülkeden 6’sı Başkanlık, 4’ü ise Yarı Başkanlık sitemiyle yönetiliyor.
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksine göre, dünyada en gelişmiş 10 ülkeden 9’u Parlamenter Sistemle, en az geliri olan 10 ülkeden 6’sı Başkanlık, 4’ü ise Yarı Başkanlık sitemiyle yönetildiğini ifade eden Öz, açıklanan gelir dağılımına baktığımızda da fark açıkça görülüyor. Öyle ki, Parlamenter sistemle yönetilen Norveç’te 74.400 dolar, Avusturya’da 56.311 dolar, İsviçre’de 80.945 dolar, Yeni Zelenda’da 37.888 dolar olan milli gelir, başkanlık sistemiyle yönetilen Mozambik’te 529 dolar, Gine’de 573 dolar, Burundi’de 277 dolar, Yarı Başkanlık sistemiyle yönetilen Mali’de 724 dolar, Çad’da 775 dolar, Nijer’de ise 359 dolardır.
İçinde bulunduğumuz kaos ortamından çıkıp, toplumsal barış sağlanmadan girilecek bir seçim ülkemize daha şimdiden büyük kayıplar yaşatacaktır. Meclis’in denetim yetkisinin elinden alındığı, yargının tek bir kişi tarafından atandığı, itiraz edenlerin, gazetecilerin, aydınların daha şimdiden cezaeviyle tehdide uğradığı bir sistemde, ülkemizin daha da iyi seviyelere geleceğine inanmak büyük bir hata olacaktır" ifadelerinde bulundu.
Kaynak: Haber Merkezi