Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Örgün eğitimdeki üniversiteli gençlerimize vaadimiz olan cep telefonu ve bilgisayar desteğini hayata geçiriyoruz. Üniversiteli gençlerimize piyasa satış fiyatı 9 bin 500 lirayı geçmeyen cep telefonu ve bilgisayarlar için toplamda 5 bin 500 liraya kadar teknolojik cihaz desteği vereceğiz” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı. Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi
“Sözlerime başlarken öncelikle sizlerin, milletimizin ve tüm İslam âleminin Leyle-i Mevlidi’ni tebrik ediyorum.
 
Dünyamızı kandil gibi aydınlatan bu ilahi tecellinin bir sene-i devriyesine daha bizleri ulaştırdığı için Rabbimize hamdediyorum.
 
İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif’in şu niyazına tüm kalbimizle bizler de âmin diyoruz ‘Dünya neye sahipse onun vergisidir hep. Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi. Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet. Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.’
 
Bu mübarek gecelerin Müslümanlarla birlikte insanlığın tamamının felahına, esenliğine, hayrına vesile olmasını diliyorum.
 
 
“TÜRKİYE YÜZYILI 85 MİLYONUN MİLLÎ HEDEFİ, ÜLKÜSÜ VE İDEALİDİR”
 
Temel hedefimiz, yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı önceleyen politikalarla sürdürülebilir bir büyümeyi sağlamaktır. Üç yılın sonunda 1,3 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklüğü ve 15 bin dolara yaklaşan kişi başına millî geliri yakalayacağız.
 
Gerçekçi, ulaşılabilir ve Türkiye’nin potansiyelini yansıtan hedeflerle dolu programın tekrar ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
 
Orta Vadeli Program’ın âdeta tamamlayıcısı niteliğindeki 12. Kalkınma Planını ve Hükûmet Programı’nı yakında milletimizin ve iş dünyamızın takdirine sunacağız.
 
Burada bir kez daha şu çağrımı tekrarlamak istiyorum Türkiye Yüzyılı’nı biz ilan etmiş olsak da, bu vizyon 85 milyonun tamamının millî hedefi, ülküsü ve idealidir. Türkiye’yi büyütmek ve güçlendirmek, hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun hepimizin ortak gayesidir. Siyaset arenasında verdiğimiz mücadelenin amacı da zaten budur. Hiçbir ayrım yapmadan milletimizin her bir ferdini Orta Vadeli Program’a destek olmaya davet ediyorum. 85 milyon el ele, gönül gönle vererek hem depremin yaralarını saracak hem de Türkiye’yi hedefleriyle mutlaka buluşturacağız.
 
 “GENÇLERİMİZE OLAN VAADİMİZİ HAYATA GEÇİRİYORUZ”
 
Gençlerimize verdiğimiz tüm sözlerin takipçisi olduğumuzu söylemiştik, bugünkü Kabine Toplantımızda bu kapsamda önemli kararlar aldık.
 
Örgün eğitimdeki üniversiteli gençlerimize vaadimiz olan cep telefonu ve bilgisayar desteğini hayata geçiriyoruz. Üniversiteli gençlerimize piyasa satış fiyatı 9 bin 500 lirayı geçmeyen cep telefonu ve bilgisayarlar için toplamda 5 bin 500 liraya kadar teknolojik cihaz desteği vereceğiz. Bu destekle cep telefonu için piyasa fiyatının yüzde 44,4’üne, bilgisayarlar için ise piyasa fiyatının yüzde 16,7’sine kadar bir tutarda destek sağlayacağız.
 
Yine örgün eğitimdeki üniversiteli gençlerimizin bir hatla sınırlı olmak üzere 12 ay boyunca aylık ücretsiz 10 gigabayt kota tanımlıyoruz. Gençlerimiz bu haklarını istedikleri üç mobil şebeke operatöründen biri üzerinden kullanabilecekler.
 
Gerek teknolojik cihaz desteği gerekse ücretsiz 10 gigabayt kota desteğiyle üniversiteli gençlerimizin teknolojiye ve bilgiye erişimini artıracağız. Her iki desteğe ilişkin uygulama esasları bakanlıklarımızca belirlenecektir.
 
18 yaşına giren tüm gençlerimizi de unutmuyoruz. Bu gençlerimize bir yıl süreyle geçerli olmak üzere Genç Kart vereceğiz. Bu karta sahip tüm gençlerimiz, müze, tiyatro, sinema gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerden ücretsiz ya da indirimli faydalanabileceklerdir. Zaman içinde Genç Kart uygulaması kapsamında gençlerimize sunulan imkânları daha da genişleteceğiz.
 
Her üç müjdemizin de gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bugüne kadar nasıl gençlerle beraber yol yürüdüysek inşallah bundan sonra da gençlerin yoldaşlığından ayrılmayacağız.
 
“TÜRKEVİ’MİZ BU SENE DE DİPLOMASİNİN EN ÖNEMLİ MERKEZLERİNDEN BİRİYDİ”
 
Türk demokrasisinin gücünü ve milletimizin iradesine sahip çıkma azmini gösteren son seçimlerle birlikte Türkiye’ye yönelik ilgi tüm dünyada artmış durumdadır. Bu hakikati Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’a yaptığımız ziyarette bir kez daha müşahede ettik.
 
Birleşmiş Milletler’in tam karşısında yer alan Türkevi’miz bu sene de diplomasinin en önemli merkezlerinden biriydi. Türkevi’nde, Cezayir, Polonya, Güney Afrika Cumhurbaşkanları ile Gürcistan, İtalya, Yunanistan, İsrail, Malezya Başbakanları ve NATO Genel Sekreteri’nin de aralarında olduğu pek çok liderle görüşmeler gerçekleştirdik.
 
Vatandaşlığımıza kabul ettiğimiz Ahıska Türk’ü kardeşlerimize kimliklerini takdim ettik.
 
Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin toplantısında bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızla hasret giderdik.
 
Concordia Zirvesi'nde ve Türk-Amerikan İş Konseyi’nin 13. Türkiye Yatırım Konferansı’nda Amerikan iş dünyasıyla bir araya geldik.
 
SpaceX ve Tesla şirketlerinin kurucusu Elon Musk’ı kabulümüzde kendisini ülkemize yatırım yapmaya davet ettim. ‘Dünya beşten büyüktür’ tespitimize hak ve destek verenlerin sayısı günden güne artıyor.
 
Son olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres de ülkemizin tezlerine benzer ifadelerle reform çağrısında bulundu.
 
Genel Kurul’a hitabımızda ise, küresel meselelere dair bir ufuk turu yaptık. Genel Kurul konuşmamızda hem İslam düşmanlığıyla mücadelenin ehemmiyetine dikkat çektik hem de küresel lobilerin hedefindeki aile kurumuna sahip çıkılması gerektiğini ifade ettik.
 
Türk ve İslam dünyasıyla iş birliğimizi geliştirme irademizi teyit ettik.
 
Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu bir kez daha haykırdık. Sorunlar ve adaletsizlikle büyüse de daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu tüm samimiyetimizle dile getirdik.
 
Eşim Emine Erdoğan’ın himayesinde dünya çapında bir harekete dönüşen Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’na imza attık. Kendi vatandaşlarımızla birlikte herkesi bu iyi niyet beyanını imzalayarak destek olmaya davet ediyoruz.
 
Tüm bu temaslarımızda büyüyen, güçlenen, dünyada ağırlığı ve itibarı artan Türkiye gerçeğine bir kez daha şahit olmanın bahtiyarlığını yaşadık.
 
Türkiye olarak nasıl Birleşmiş Milletler’in reform ihtiyacını her fırsatta dile getiriyorsak toplumun ve insanlığın temeli olan aile müessesesinin korunması çabalarını da bayraktarlık yapmakta kararlıyız. Bu yönde ilk adımımızı Birleşmiş Milletler kürsüsünden verdiğimiz net mesajlarla atmış bulunuyoruz. Ülkemiz içinde hayata geçireceğimiz özgün projelerle hem örnek olacak hem de aile kurumunun güçlendirilmesini sağlayacağız.
 
“YENİ EVLENEN ÇİFTLERE AİLE VE GENÇLİK BANKASINDAN KARŞILANMAK ÜZERE FAİZSİZ KREDİ İMKÂNI SUNACAĞIZ”
 
Seçim döneminde milletimize verdiğimiz sözlerden biri de hatırlayalım; Aile ve Gençlik Bankası’nın kurulmasıydı. Evlenecek gençlerin ekonomik açıdan desteklenmesini, evliliklerinin daha sağlam temeller üzerine inşa edilmesini amaçlayan projemizle ilgili çalışmalarımızı tamamladık. Önümüzdeki günlerde Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarımızla Aile ve Gençlik Bankasına dair kanun teklifini Meclis’imizin takdirine sunacağız. Bankaya gelir tesis etmek amacıyla doğal gaz, petrol, madenlerden elde edilen devlet gelirlerinin belli bir kısmını buraya aktaracağız. Banka gelirleri tesis edilene kadar öncelikle aile ve gençlere yönelik pilot projeleri hayata geçirecek, sonrasında bu projeleri yaygınlaştıracağız. Yeni evlenen çiftlere Aile Ve Gençlik Bankasından karşılanmak üzere faizsiz kredi imkânı sunacağız. Aile ve Gençlik Bankası, gelirleri tesis edilene kadar bu uygulamayı pilot proje olarak deprem bölgesinde başlatacağız. Genç depremzedelerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacak bu önemli projemizin de hayırlı olmasını diliyorum.
 
“ÜÇ YENİ ANLAŞMAYLA AZERBAYCAN’LA İŞ BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRDİK”
 
Dün Cumhuriyet’imizin banisi Gazi Mustafa Kemal’in ‘Türk kapısı’ olarak nitelendirdiği Nahçıvan’daki kardeşlerimizle kucaklaştık. Azerbaycan’a ve Orta Asya’ya açılan kapımız olan Nahçıvan, jeopolitik konumu itibariyle de bizler için ayrı bir stratejik öneme sahiptir. Dünkü ziyaretimizde bunu tahkim ettik.
 
2020 yılındaki Bakü ziyaretimizde sözünü verdiğimiz toplam 80 bin 150 metrelik Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı’nın temelini attık. Günlük 2 milyon metreküp taşıma kapasitesine sahip projeyle Nahçıvan’ın doğal gaz ihtiyacının tamamı karşılanacaktır.
 
Dün enerji, ulaşım, konut alanlarında imzaladığımız üç yeni anlaşmayla Azerbaycan’la iş birliğimizi güçlendirdik. Nahçıvan ziyaretimiz aynı zamanda önemli mesajlar da içeriyordu. Karabağ’daki terör unsurlarına yönelik Azerbaycan ordusu tarafından gerçekleştirilen operasyonun başarısından hepimiz gurur duyduk. Muzaffer Azerbaycan ordusunu buradan bir kez daha tebrik ediyorum.
 
Gerek harekât sırasındaki çatışmalarda gerek mayın patlaması sonucunda şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, Azerbaycan halkına sabrı cemil, yaralılara acil şifalar diliyorum.
 
ERMENİSTAN'IN KIŞKIRTMALARA PRİM VERMEMESİNİ BEKLİYORUZ
 
Tam 30 yıl boyunca yaşadıkları onca acıya, zulme ve katliama rağmen Azerbaycanlı kardeşlerimizin Karabağ’daki Ermenilere yönelik sergilediği insani tavır, her türlü takdirin üzerindedir. Operasyon sırasında sivillerin zarar görmemesi için gereken tüm önlemler alınmıştır. İnsani yardımların oluşturulmasında da Azerbaycan makamları olağanüstü çaba göstermişlerdir. Yıllardır bölgedeki çözümsüzlükten beslenen kimi devletlerin iddialarının tamamı safsatadan ve iftiradan ibarettir. Ermenistan’ın da dışarıdan ve diasporadan gelen bu tür kışkırtmalara prim vermemesini bekliyoruz. Ermeni halkının refahı, huzuru, esenliği komşularıyla kavgadan değil barıştan ve iş birliğinden geçmektedir. Türkiye, bölgenin kalıcı barışa kavuşması için üzerine düşeni yapmaktan çekinmemiştir, bundan sonra da çekinmeyecektir.
 
İnşallah Zengezur Koridoru’nu da en kısa sürede hayata geçirerek dost ve kardeş Azerbaycan’la kara yolu ve demir yolu irtibatımızı Nahçıvan üzerinden kesintisiz hâle getireceğiz. Komşumuz İran’ın da dâhil olacağı ortak projelerle bölgemizi inşallah bir barış ve refah havzasına çevirmeyi istiyoruz. Kimseyi dışlamadan ve dışarıda bırakmadan bu süreci yöneteceğiz.
 
Bugün, Ulaştırma Bakanımız gerek Zengezur Koridoru gerek Irak ve Körfez ülkeleriyle birlikte hayata geçireceğimiz kalkınma yolu gerekse ülkemizin diğer kritik ulaştırma projeleriyle ilgili kapsamlı bir sunum yaptı. Muhalefetin engelleme çabalarına rağmen son 21 yılda ülkemize kazandırdığımız devasa ulaştırma yatırımlarına yenilerini ekleyeceğiz.
 
“TÜRKİYE’NİN BULUNDUĞU COĞRAFYA BİZİMLE BERABER TÜM BÖLGENİN VE DÜNYANIN KADERİDİR”
 
Sürdürülebilir kalkınma, hükûmete geldiğimizden beri tüm programlarımızın esasını oluşturmuştur. Bu yaklaşımla tesis ettiğimiz güven ve istikrar ikliminde ülkemizin asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerini gidermekle kalmadık, Türkiye Yüzyılı’nın ufkunu da aydınlatmayı başardık. Tabii bu uzun, meşakkatli, kimi zaman inişleri-çıkışları olan, hep kazandıran ama kimi zaman fedakârlık da gerektiren bir yoldur. Dünya çoğu da yakın çevremizde yaşanan siyasi, ekonomik, sosyal, askerî krizlerle boğuştuğu bir dönemden geçiyor. Türkiye’nin böyle bir zeminde asli hedeflerinden kopmadan kalkınmasını sürdürmesi önemli bir başarıdır. Esasen biz 21 yıldır yaptığımız her işi, attığımız her adımı, elde ettiğimiz her neticeyi karşılaştığımız büyük zorluklara rağmen verdiğimiz tarihî mücadeleler sayesinde gerçekleştirmiş bir hükûmetiz.
 
Vesayetle mücadele ettik, üniformalı, cübbeli, klavyeli cuntacıların, her türden mandacıların oyunlarını bozduk. Vekâlet savaşı yürüten terör örgütleriyle mücadele ettik. Âdeta sınırlarımız içinde ve ötesinde istiklalimizi tekrar kazandık. Küresel ticaret çekişmelerinin ortasında kaldık. Üretimimizi ve ihracatımızı rekor seviyelerde büyüterek rekabet gücümüzü artırdık. Enerjide doğal gazdan petrole, yenilenebilir kaynaklardan batarya teknolojilerine kadar her konuda kendimize yeni pencereler açtık. Dünyayı esir eden salgın hastalıklara karşı sağlık hizmetlerinden sosyal desteklere kadar her konuda örnek bir koruma kalkanı oluşturduk. Gelişmiş ülkelerin müsebbibi olduğu iklim kriziyle mücadelede insanlığa karşı yükümlülüklerimizi üstlenmekten asla çekinmedik, geri durmadık.
 
Savunma sanayinde sadece kendi ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmadık, dünyanın önde gelen teknoloji geliştiricilerinden biri hâline geldik. Şimdi yeni sınamalarla karşı karşıyayız. Türkiye’nin kurduğu güçlü alt yapı üzerinde yükselen bir ülke olarak her coğrafyada ve her platformda küresel statükoyla karşı karşıya kalması gayet tabii bir durumdur. ‘Dünya beşten büyüktür’ diyerek Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulmuş küresel yönetim ve güvenlik mimarisine meydan okuyan bir ülkeye tüm kapıların ardına kadar açılması elbette beklenemez.
 
Ancak ister müttefikimiz ister rakibimiz olsun, tüm ülkelerin kabul ettiği bir gerçek var ki kimsenin bundan kurtuluşu yoktur. Bu gerçek uzak yakın tüm coğrafyamızda Türkiyesiz hiçbir projenin hayata geçirilemeyeceği, denense bile başarılı olamayacağıdır. Biz bunun sayısız örneğini, sayısız teşebbüsünü, sayısız niyetini gördük, yaşadık. Sonuçta bu denemeleri yapanların hepsi günün sonunda gelip Türkiye’nin ortaklığına, Türkiye’nin müttefikliğine, Türkiye’nin desteğine talip olmak mecburiyetinde kaldılar.
 
Tüm bu hakikatlere rağmen hâlâ ham hayal peşinde koşanlar yok mu Elbette var. Ama hiç şüpheniz bulunmasın ki, olmazların hepsi denendikten sonra onlar da gelip Türkiye’nin kapısını çalacaklardır. Çünkü bizimle bizi rakip görenler arasındaki fark şudur; Biz gittiğimiz her yerde medeniyetimizin mirası ecdadın emaneti olan insani değerlerimizle birlikte kazanma anlayışımızla masaya oturuyoruz farkımız bu.
 
Bizi rakip görenler ise kimi sömürge geçmişinin alışkanlığıyla, kimi gözünü bürüyen sınırsız kazanç hırsıyla, tek taraflı dayatmalarla aynı masanın üzerine çıkmaya, masanın üzerinde tepinmeye çalışıyorlar. Altılı masa, on altılı masada olduğu gibi. Ne oldu Tepindiler tepindiler hepsi ortadan yok oldu. Dolayısıyla, Türkiye’yi saf dışı bırakma, denklemden çıkarma, oyun dışına itme gayretleri hep başarısızlığa mahkûm kalıyor.
 
Unutmayın, coğrafya kaderdir sözü sadece bizi bağlamıyor. Çünkü Türkiye’nin bulunduğu coğrafya bizimle beraber tüm bölgenin ve dünyanın kaderidir. Kim hangi oyunu kurarsa kursun biz Rabbimizin takdirine boyun eğmiş bir millet olarak oyunları boza boza yolumuza devam ediyoruz, devam edeceğiz. Türkiye’ye dost olan kazanır, husumet besleyen kaybeder. Biz dostlarımızın sayısını çoğaltmanın yoluna bakıyoruz. Bunun için de yakın çevremizden başlayarak tüm dünyada barışı, diyalogu, birlikte kazanmayı, hakkaniyeti, adaleti, ahlakı, insanı esas alan bir siyaset yürütüyoruz. Her ne kadar bu yüzden kimi zaman bedel ödemek mecburiyetinde kalsak da, orta ve uzun vade de kazanan hep Türkiye olmuştur, Türkiye olmaya devam edecektir. Yeter ki, biz millet ve devlet olarak tarihimize, kültürümüze, değerlerimize uygun duruş sergilemeyi sürdürelim.
 
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı