Kısa süre önce Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı’nı kutladı. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ise 10 Kasım’da ölüm yıldönümü. ÇOMÜ öğrencileri de bu yıla özel bir anma töreni düzenleyecek. Öğrencilerle yapılan toplantıda konuşan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Necmi Akyalçın, “Atatürk'ü hepiniz biliyorsunuz. Bakın şu karşıda gördüğünüz yarımadada bundan Yüz yıl önce çok büyük bir savaş oldu. Haydutlar yani sömürgeci haydutlar buradan bizim Anadolu'yu işgal etmek için girmek istediler. Kan kusan silahlarıyla. O zaman gencecik bir yarbay olan Mustafa Kemal burada on dokuzuncu tümen komutanı olarak bu emperyalistleri dize çöktü. Diz çöktürdü, dize getirdi. Ve buradan İstanbul'a Anafartalar kahramanı olarak gitti. Tabii burada yenilen bu emperyalistler ki özellikle de İngiltere boş durmadı. Iki yıl içerisinde Alaveira Dalavera'yla elini kolunu sallayarak bu boğazdan geçtiler ve o kan kusan silahları olan savaş gemilerini Dolmabahçe Sarayı'nın önüne demirlediler. O büyük adam, o büyük Atatürk böyle bir baktı. Geldikleri gibi giderlerdi diyor. Ve on dokuz Mayıs bin dokuz yüz on dokuzda Samsun'a çıktı. Büyük nutkunda Şöyle diyor. Yıl bin dokuz yüz on dokuz, Mayıs'ın on dokuzu. Yanmış, yıkılmış işgal altında bir Anadolu. Öyle başlıyor. Işte bu Büyük Atatürk Anadolu'ya çıktıktan sonra arkadaşlar tabii Anadolu diyorum. Çünkü Samsun'da Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi, Anadolu'da insanları direnişe örgütledi. Yani bu işgalin sonlandırılmasına. Çünkü Osmanlı Sevr'le teslim olmuştu. Silahları yoktu. Her şeyi yok ettiler. Terhis ettiler askerlerini. Silahlandı. Elinden aldılar. O dönemde Atatürk'ün Anadolu'ya çıktığını duyan Anadolu'nun onurlu, şerefli insanları Atatürk'ün yanına Anadolu'yu geçmek istiyordu. Ama işgalci İngilizler bunların Anadolu'ya geçmemesi için elinden gelen her türlü baskıyı uyguladı. Ne diyorlardı biliyor musunuz gençler? Anadolu'ya isteyen insanlara ilk soruları Kemalci misin? Yani Kemalist misin? Insanlar tabii Kemalciyim dese geçemeyecek. Çeşitli yollar arıyorlar Anadolu'ya geçmek için. Yok. Ben tüccarım diyor, yok diğeri işte çiftçiyim diyor, mal almaya gelmiştim vesaireyle. Ama bunların içerisinde Anadolu'ya Mustafa Kemal'in yanına gitmek isteyenlerin deşifre olması sonucu İstanbul'daki hapishanelerde bu insanlara büyü yapıldı. Geçebilmeyi başaranlar da Kuvayi Milliye'nin bir neferi olarak Atatürk'ün yanında tavrını aldılar. Işte o Kemalci ve Kemalist sözcü o gün İngilizler tarafından söylendi. Bugün Atatürk'ü değersizleştirmek isteyen bir sürü içimizde hainler var. Onlara inanma emarınız için anlatıyorum. İngiliz kaynaklarında Kemalciler ve Kemalistler olarak geçiyor Kuvayi Milliyeciler. Ve Kemal bizi mahvetti. Bizim planlarımızı bozdu diye bahsediyor. Oradaki kaynaklarda. İşte böyle bir Adamın adını taşıyan bir topluluğun neferlerisiniz, üyelerisiniz arkadaşlar. Bu Büyük Adam'ın adını taşıyan toplulukta olmak bence büyük bir gurur ve onurdur.

DEVRİMLERİ ATATÜRK YAPTI

Akyalçın konuşmasının devamında yoksul halkı bulunan yıkık bir ülkeden nasıl bir Cumhuriyet kurulduğunu da anlatarak şunları söyledi. “Anadolu'daki bu hareketi Kuvayi Milliyeçi dostlarıyla, arkadaşlarıyla, dava arkadaşlarıyla, Atatürk birleşerek Anadolu insanının namusuna el uzatan, Anadolu insanının malına el uzatan, canına el uzatan bu işgalciler üç yıl üç ay yirmi iki gün süren bir boğuşmadan sonra kurtardı. Atatürk önderliğinde. Ne dediler? Yirmi bin dokuz yüz yirmi iki, dokuz Eylül çevresindeki arkadaşlarıyla beraber şöyle bir gözlemledi büyük Atatürk. Yunan bayrağı indirilmiş, Türk bayrağı çekilmişti İzmir'e. Esas savaş Şimdi başlıyorduk. On beş milyon insan var arkadaşlar Türkiye'de o dönemde. Veren, sıtma, kolera, bit ve çeşitli hastalıklar kol geziyor. Hastalanmış, yokluk içerisinde bir toplum. Duvara çakacak çivisi yok. Toplu iğnesi yok. Hastanesi yok, doktoru yok, eczanesi yok. Çocuğunun altına soyacak bezi yok. Öyle bir toplum. Ve yüzde yedisi okur yazar. Yapılan nüfus sayımında ortaya çıkıyor. Bu yüzde yedinin binde dördü kadınlar. Siz kadınları iyi dinleyin çocuklar. Binde dördü okur yazar. Onlar da rum, Ermeni, Yahudi azınlıkların çocukları. Türklere okuma yazma yok. Türk sekiz sene on sene askerlik yapar. Etrafı bir idrak. Kafasız Türk denerek aşağılanır. Askerden geldikten sonra da zaten o zaman ömür kırk sene kırk yaşına gelen ölüyor. Üç beş sene yaşar ölür gider. Böyle bakılan bir toplum. Kadın. Kadın da aynı şekilde. Osmanlı'nın son döneminde nüfus sayımı yapılır. Eve gelirler. Katılı sayıyor. Vergi alacak. ineği sayıyor. Vergi alacak. Öküzü sayıyor. Vergi alacak. Erkeği sayıyor. Askere gönderecek. Kadını saymıyor. Adam yerine bile koymuyor. Bunların hepsinin çözüme kavuşturulması gerekiyordu. Millet Mektepleri ve köy enstitüleriyle on beş yıl içerisinde yüzde kırkın üzerine çıktı okuma yazma oranı. Bir Kasım bin dokuz yüz yirmi sekizde yapılan harf değişikliğiyle. Çünkü bizim ses sistemimize uymayan bir alfabe vardı. Arap alfabesi. Bu bir dünya rekorudur. Kısa bir süre içerisinde kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü'yle Refik Saydam aşılar üretti. Sıtmayı yendi. Travumu yendi. Yendi bit olayını yok ettiler. Kısa bir sürede ve Çin'e bir milyon doz kolera aşısı gönderdi. Bu cumhuriyet. Bu Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet ve Atatürk'ün yoldaşları. Uçak ürettik, Tomtaş uçak fabrikası yapıldı. Kayseri'ye. Kayseri olanlar bilirler varsa aranızda. On beş yıl içerisinde cumhuriyeti kurduktan sonra uçak üretti bu Türk toplumu bu Atatürk ve yoldaşları arkadaşlar. Ve dış satım yaptılar. Yani başka ülkelere uçak sattılar. Şimdi hani diyor ya birileri bin dokuz yüz yirmi üçte hastane sayısı kaçtı? Yatak sayısı kaçtı? iki bin yirmi üçte kaç? Kardeşim doktor yok, hastane yok. Neyi kıyaslıyorsun sen? İlker abi. İşte bu devrimleri yapan bu kadronun lideri olan Büyük Atatürk'ün adını taşıyor topluluğumuz.  Bu büyük Atatürk öldükten sonra Türkiye'de çok şey değişti. Ama onun ilkeleri yaşıyor arkadaşlar. O zaten kendisi de benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ve benim düşüncelerim yaşayacaktır diyor. Cumhuriyet yaşayacaktır diyor. Biz cumhuriyetçi, Atatürkçü gençler olarak onun düşüncelerini yaşatma amaçlı olarak kurulduk topluluk olarak. O doğrultuda da çalışıyoruz.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu olarak Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün aramızdan ayrılışının 85. yıldönününde her sene olduğu gibi bu senede 10 Kasım’da atamızı anma yürüyüşü düzenleyeceğiz. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü Sonsuz Bir Minnet ve sevgiyle ile anmak için “Ata’ya saygı Yürüyüşü” düzenleyeceğiz. Topluluk üyelerimizi ve çanakkalelileri her yıl biraz daha hazla özlem ile andığımız atamız için düzenlenecek etkinliğe davet ediyoruz. Ataya saygı yürüyüşümüz Saat 17.30 da Golf Aile Çay Bahçesinden başlayacak. Anma yürüyüşümüz İskele meydanında sona erecek. Ve iskele meydanında basın açıklaması yapılacak” dedi. 

Atakan Alkış

Foto: BHA