Türkiye genelinde olduğu gibi Çanakkale’de son yılların en büyük kurak geçen yıl hakim oldu.  Kuraklık ve ılıman geçen kış şartlarından arıcılık faaliyetleri de olumsuz etkiledi.

Arılar tamamen doğada açan çiçeklere bağımlı olarak hayatlarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla sonbaharda yağan yağışlar, kış döneminde su havzalarının beslenmesi ve sonbaharda uyanan bitki örtüsü, aslında bahara güçlü giriyor ve daha bol miktarda polen ve nektar veriyor. İlkbaharda, arıların çoğalma döneminde bu polen ve nektarlar arıları önemli derecede destekliyor. Eğer flora desteklemiyorsa, mecburen kendimiz destekliyoruz. 2 seneden beri çok ciddi iklim değişimi yaşandı.

Yağışlar doğal florayı çok fazla desteklemiyor. Su kaynakları yönünden sıkıntı var. Ilıman geçen kış koşulları da arılarda üreme etkinliğini önemli derecede etkiliyor. Arılar kışında üretime devam ediyor. Yapılan araştırmalarda bunu gösteriyor ki dinlenemeyen kraliçe arılar, ilkbaharda, çoğalma döneminde daha az sayıda yumurta bırakıyor. Bu yumurtalardan üretilen yeni koloniler, yeni ana arılarda düşük performans gösteriyor.

 

Bu tür doğal felaket olarak nitelendirdiğimiz kuraklık ve ılıman kış şartlarına alabileceği tedbirler var. Bunların başında arı kışlatma geliyor. Uzmanlar bu yöntemi ısrarla öneriyor. Bununla ilgili olarak yapılan çalışmalarda Anadolu arısının yaklaşık 45 gün diyapoza girmesi gerekiyor, yani dinlenmesi gerekiyor. 45 gün bu arıların salkım oluşturması gerekiyor. Bunu sağlamak için arıların soğuk hava depolarında bekletilmesi öneriliyor.

Aralık başında soğuk hava depolarına kovanları nakledip, 45 gün süreyle bekletiyor ardından tekrar floraya çıkararak arıları beslemeye başlıyorlar ve çok da iyi sonuçlar elde ediyorlar. Şuanda kar yağdığı için Çanakkale’de hava sıcaklığı düştü. Bu düşüş kısa sürecek ve bir süre sonra hava yeniden ısınacağı için bu yöntemin uygulanması öneriliyor. Çanakkale’de bazı üreticiler bu yöntemi uyguladığı için verimini de artırdığı belirtiliyor.

 

Sedat Uz

Foto: BHA