Gelibolu Yarımadası’nda bulunan Küçükanafarta ve Büyükanafarta köylerindeki evler, Çanakkale Savaşı'ndan kalan izleri taşıyor. Savaşın ardından yöre halkının, yerle bir olan evlerini ve hayvan barınaklarını yeniden yapmak için kullandıkları top mermisi kovanları, dekovil hattı rayları, batan teknelerin parçaları başta olmak üzere kullandıkları çok sayıda savaş malzemesinin bugüne kadar gelmesini sağladı.
Tarihimizde zafer olarak geçen ve dünyada ülkelerin şekillenmesine sebep olan Çanakkale Savaşları, tarih en büyük savaşlarından biri sayılıyor. Gelibolu Yarımadası’nda 109 yıl yaşanan savaşın izleri bölgenin her karış toprağında beli oluyor. 1'inci Dünya Savaşı sırasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara savaşları bölgede büyük tahribata yol açtı. Bir dönem savaş bölgesi içine giren Eceabat ilçesine bağlı Küçükanafarta ve Büyükanafarta köyleri bu tahribattan etkilenen bölgeler oldu. ÇOMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü’den Dr. öğretim üyesi Mithat Atabay, Çanakkale Savaşları'nın sonundan Küçükanafarta ve Büyükanafarta köylerinde yaşayan ve evleri tahrip olan vatandaşların, karaya oturan teknelerin tahtaları, dekovil hatlarının rayları, top mermisi kovanları gibi savaştan geride kalan pek çok şeyi yapı malzemesi olarak kullandığını söyledi.
Bölge ile ilgili bilgi veren Atabay, “İngiliz birlikleri 6 Ağustos tarihinde Suvla, Anafarta kıyılarına asker çıkardılar ve bu çerçevede de çeşitli birlikler karaya çıkmış oldu. Ayrıca karaya malzeme çıkarırken de 'dekovil hattı' dediğimiz hatları döşediler. Burada savaş 20 Aralık tarihine kadar devam etti. Bu bağlamda çok sayıda savaş malzemesi orada bulunan köylerin içerisine düştü. Savaş bittikten sonra, o bölge halkı normale döndükten sonra bu savaş malzemelerini kendi günlük hayatında da kullanmaya başladı. Özellikle evler tahrip olmuştu. O evlerin tekrar taşlarla yapılması, tavanlarının örülmesi konusunda kıyıda batan ya da kıyıya çok yakın olan teknelerin malzemelerinden yararlandılar. Aynı zamanda dekovil hatlarının demir raylarını tavan malzemesi olarak kullandılar. Ayrıca içi boşalmış olan demir malzemeler ile top mermilerini de özellikle de hayvan barınaklarında ve evlerin bazı kesimlerinde kullanarak günümüze kadar gelmesini sağladılar. Bugün gerek Küçükanafarta köyü gerekse Büyükanafarta köyüne giderseniz orada bu malzemeleri evlerin yapı malzemesi olarak görmek mümkündür. Köylülerden bazıları da bunları savaş malzemesi galerisi haline getirerek gelen ziyaretçilerin görmesini sağlıyorlar. O nedenle Küçükanafarta ve Büyükanafarta köyü adeta 1915 yılının bir açık sergi alanı olarak görülebilir.” dedi.
ZOR ŞARTLARDA KÖYÜ KURDUK
Küçükanafarta köyünde ikamet eden Ersümer Karanfil (70) savaştan sonra yıkılmış bir köy ile karşılaşıldığını belirterek, “Köylüler savaş sonrasında evlerine geri döndüğünde taştan başka hiçbir şey olmadığını gördü. Bu sefer deniz boylarında İngilizlerin bıraktığı malzemeler, gemiler vardı. İmece usulü gemilerin tahtaları, bölgede bulunan rayları, yani işine yarayan şeyleri, askerin arazide bıraktığı malzemeleri köylerine taşıdılar ve imece usulüyle köyü kurdular. Köyü kurarken ray demirlerini hatıl olarak kullandılar. Karaya vuran salları parçalayarak tahta haline getirdiler. Bu malzemelerle köydeki evleri 2 katlı olarak yaptılar. Küçükanafarta ve Büyükanafarta köylerindeki evlerin çatılarının hepsi gemilerden sökülen ağaçlardan, üzerlerindeki çinkolar bile savaştan kalma.” dedi.
İlçe merkezine 14 km mesafededir. İlçeye baglantı yolu asfalttır. Köyün nüfusu 2008 verilerine göre 293kişidir. İsmi değişmemiştir.
BÜYÜK ANAFARTLAR KÖYÜ
Köyün bağlı olduğu Eceabat’taki kaynaklarda köyle ilgili şu bilgilere yer veriliyor, “Geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Pamuk ve domates önemli ürünleridir. Kadınlar pamuktan dokudukları feracelerini Kök boya ile boyayıp kullanıyorlar. Buda onlara ayrı bir güzellik veriyor. Okuma yazma oranı yüksektir. Sosyal manada kalkınmıştır. Örf ve adetlerine bağlı bir köyümüzdür. Eski bir hamam kalıntısı mevcuttur. Eceabat çıkısı ve yolun sonundaki çesmenin inşa tarihi 1195’tir. Banişi Hacı Hüseyin Efendi kabristanlığındaki Hacı Mustafa Efendinin ölüm tarihi Hicri 1285’tir. Ahmet Efendinin ise Hicri1124’tür. Mustafa Efendinin kerimesinin vefat tarihi Hicri 1229’dur.
Burada çesitli zamanlarda ve çesitli kişiler tarafından deniz kıyılarında işlenmiş altın küpe, yüzük gibi ziynet eşyalarının ve altın gümüş paraların, küp ve testi parçalarının bulunduğu şifahi rivayetler arasındadır. Köyün 2 km güneyinde ve Çamtekke Mevkiinde Tekke kalıntıları mevcuttur. Önce Tekke ve sonra köyün iskanı gelir.
Anafartalar Savaşlarında Mustafa Kemal’in karargahı burada idi. Bu itibarla tarih ve kültürü bir tarafa Çanakkale Savaş hatıraları ile dopdolu bir köyümüzdür. Bazı şehit subaylarımız Büyükanafarta Köyü kabristanlığında yatarlar./1/ Köyün kurulus tarihi 1306’dır. Yani Ece Bey kurmay ekibi Çimbe kalesini aldıktan sonra, Gelibolu merkez Kalesinin fethinden önce yarımadanın tamamına el koymuşlardır. Durumu gören Gelibolu Tekfuru 1357’de kaleyi kendiliğinden Süleyman Paşa veya Ece Beylere teslim etti. Zira Gelibolu’nun fethinden önce Süleyman Paşa ölmüş olabilir. Yarımada ucunda Osmanlıların kurduğu ilk köyler : Anafartalar, Beşyol, Karainebeyli, Siğilli, Bahşi ve Bigalı gelir. Maydos halkı olan Rumlar Ece Beye tabi olmuşlardı. Burası dülgarları ( marangozları) ile ünlü idi. Bu itibarla bütün marifetlerini yörenin imarı için kullanmışlardı. Daha sonra ise Elpeden ve Behramlı ve bilahare de Elpeden kalelerinin inşasından sonra Kilit-ül Bahir’e hicretmişlerdir. Yörede en son iskan merkezi Seddülbahir’dir. Köyün ve kalelerin inşa tarihi 1657 tarihine rastlar.”
KÜÇÜK ANAFARTALAR KÖYÜ
Küçük Anafartalar Köyü ile ilgili ise şu bilgilere yer veriliyor; “İlçe merkezine Büyükanafarta üzerinden 19. km uzaklığındadır. Savaşlarda yıkılan köy tekrar inşa edilmiştir. Minareli olan camii 1895 yılında inşa edilmiştir. Ondan önceki camiin ne zaman yapıldığını bilen yok. Evleri taş yapı ve üzerleri kiremit örtülü. Geçim kaynakları tarım ve hayvancılık. Buğday, ayçiçeği ve domates ürünleridir. Sosyal manada kalkınmış bir köyümüz sayılabilir.
Köyün içinde eski bir hamam kalıntısı vardır. Köy meydanındaki çeşmeyi Hacı Mehmet Ağa 1013’te inşa ettirmiştir. Büyük bir mezarlıkları vardır. Üzerlerinde tarih olmayan ulu mezartaşları dikkat çekmektedir. Ali Ağanın ölüm tarihi 1203, başka bir şahsın ise 1205. 400 yıl önce bir çeşme yapıldığına göre köyün kuruluşu 1356’ları bulur. İsmi hiç değişmemiştir. Yani kadim ismi Küçükanafartadır. Kuruluş yıllarında iki camisi bulunmaktadır. Çanakkale savaşlarından sonra ikincisi yapılamamıştır. Batı cihetinde ve 1.5 km ileride Yaka veya Baka çesmesi vardır. Burada aynı ismi taşıyan birde yatır vardır. Yaka Baba veya Baka Baba ise sahilde Büyük Kemikli Burnunda misafir edilmektedir.”
Bünyamin Nami Tonka
Foto: Arşiv