Çanakkale, doğası, tarihi ve verimli toprakları ile birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Bu yüzde il sınırları içinde her döneme ait tarihi eserler ve izler bulunuyor. Çanakkale’de çok sayıda antik kent de yer alıyor. Bir kısmı günümüzde kadar ulaşmış ve kazı çalışmaları da devam ediyor. Günümüze kadar ulaşan ve kazı çalışmasının yapıldığı antik kentlerden biri de Biga ilçesine bağlı Kemer köyünde bulunan Parion Antik Kenti.
2 bin 700 yıllık liman şehri Parion'da, yapılan kazı çalışmaları devam ediyor. Bu sene kazı çalışmaları Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş başkanlığındaki 17'si yabancı heyet üyesi, toplam 25 kişilik bir ekiple sürdürülüyor. Parion Antik Kenti'nde bu yıl ilk kez su altında çalışmalar gerçekleştirildi. Bu çalışmalar sırasında Parion'un 2'nci antik limanı bulundu.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş, "Bu sene Parion kazılarının 20'inci yılı. Bu da bizim için önemli bir gurur vesilesi. 20 yıla baktığımız zaman Parion Antik Kenti'nde hem kazı hem restorasyon-konservasyon hem yayın hem de bilim insanı yetiştirme anlamında Parion kazısı geçtiğimiz 20 yılda üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını düşünüyorum. Bu sene bir ilke adım atarak su altı çalışmalarını da başlattık. Parion hepimizin bildiği gibi Kuzey Troas'ta önemli bir liman kenti. Daha önce bir güney limanımızın olduğunu zaten biliyorduk. Antik kaynaklarda bu geçiyordu. Bir de kuzey liman olabilir, diyorduk. Ama bu hep kafamızda bir soru işaretiydi. Bu sene başlattığımız su altı çalışmalarıyla buranın da bir liman olduğunu tespit etmiş olduk.
Ancak bu limanın şöyle bir özelliği olabilir. Bu liman güney limana göre yani ticaret limanına göre biraz daha küçük boyutlu ve iç kısmı kentin içinden geçen çayın biriktirdiği alüvyonlar ile dolmuş durumda. Bu da bize biraz daha küçük boyutlu belki bir askeri liman olabileceğini gösteriyor. Askeri liman dediğimiz zaman hemen aklımıza şu geliyor, Parion biliyorsunuz, bir lejyon kolonisi. Dolayısıyla buranın bir askeri liman olma ihtimali olabilir. Önümüzdeki dönemlerde yapacağımız su altı çalışmaları bu konuda bize daha detaylı bilgiler verecektir.
Biri tiyatro, biri agora. Agora sektöründe yabancı öğretim üyelerimiz çalışıyor. Tiyatro sektöründe biz çalışıyoruz. İşçi sayımızın az olması çalışmalarını biraz engelliyor ama buna rağmen imkanlar ölçüsünde çalışmaya gayret ediyoruz. Tiyatro sektörü zor bir sektör, oldukça tahribatı yüksek olan bir sektör. Çünkü sahne binasının üzerinden bir sur duvarı geçirilmiş ve Tiyatro'nun neredeyse tüm oturma sıraları ile mimari parçaları bu sur duvarı içinde kullanılmış. Dolayısıyla Geç dönemde yapı oldukça değişikliğe uğramış gibi gözüküyor. Bu tahribattan dolayı biraz sıkıntı yaşasak da çalışmalarımız yavaş ilerlese de imkanlar dahilinde, arkadaşlarımız özverili çalışmaya devam ediyorlar. Bunun dışında restorasyon çalışmalarımız sürüyor.
Bunun için de yapılması gereken çok şey var. Örneğin kamulaştırmaların bitmesi gerekiyor ve bizim işçiye ihtiyacımız var. Çünkü biz yeni, genç bir kazıyız. Bizim kazmış olduğumuz kent, tahribat oranı yüksek bir kent. Kenti açığa çıkarmamız lazım. Bunun için de iş gücüne ihtiyacımız var. Buradan yerel idarelere seslenmek istiyorum. Bizlere destek verirlerse, en azından işçi desteği verirlerse biz kazılarımızı kesintisiz 12 ay boyunca sürdürebiliriz. Hiç kesmeden 12 ay boyunca iklim elverdiği ölçüde biz burada kazı yapabiliriz" diye konuştu.
Antik kentte çalışmalar devam ederken, bu yeni gelişme bölgeye ayrı bir değer kazandırmış oldu.
Tuba Demirtaş
Foto: Arşiv