Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanı Op. Dr. Oğuz Yılmaz, horlama ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Horlamanın kişi ile aile bireylerinin uyku süresini ve kalitesini etkilediğini ifade eden Yılmaz, “gün içerisinde kendisini halsiz hissetmesine neden olabiliyor. Yetişkinlerin yüzde 45’inde görülen horlama, tedavi edilmediği takdirde başta uyku apnesi olmak üzere birçok hastalığı da beraberinde getiriyor. Tüm önlemlerin alınmasına rağmen horlama şikayetinin devam ettiği durumlarda ise pratik cerrahi müdahaleler yaşam kalitesini artırıyor” dedi.

YAŞLANMAYLA BİRLİKTE HORLAMA ŞİKAYETİ DE ARTIYOR
Horlama ve uyku apnesi, hava akışını engelleyen veya daraltan sebepler nedeniyle meydana gelmektedir diyen Op. Dr. Oğuz Yılmaz, “Yüzde 70 - 80 oranında, geniz, boğaz, yumuşak damak, bademcik ve dil kökü bölgelerindeki gevşemelere bağlı olarak oluşmaktadır. Fizyolojik nedenlere bağlı olarak da görülen horlamanın en tipik örneği yoğun fiziksel aktive sonrası görülen horlamadır. Ayrıca yaşlanmayla beraber solunum yolu yapılarında değişiklikler olmakta, tıpkı ciltte olduğu gibi solunum yolu organlarında da sarkmalar ve gevşemeler artmaktadır. Yaşlandıkça kilo sorunlarının ve birtakım hastalıkların ortaya çıkması, horlama sıklığını artıran nedenler arasındadır.”

TEDAVİ EDİLMEYEN UYKU APNESİ KALP KRİZİNE NEDEN OLABİLİR
Horlamanın basit horlama ve uyku apnesi olarak 2 gruba ayrıldığını hatırlatan Op. DR. Yılmaz, “Basit horlamada sadece uykuda sesli solunum olmaktadır. Uyku apnesinde ise, uykuda solunum durmaları, kan oksijen düzeyinde ciddi düşmeler olmaktadır. Basit horlama kişinin kendisinden çok çevresindekileri rahatsız eden bir durumdur. Aşırı kilo alımı, burun kemiği eğrilikleri gibi altta yatan sebep belirlenebilirse horlamanın tedavisinde başarı sağlanır. Uyku apnesi ise başlı başına hayatı tehdit edebilen, hatta uykuda ani ölümlere bile yol açabilen bir hastalıktır. Bunun dışında kişi gece boyunca dinlenemediği için; hastalarda gün içi uyuklamalar, baş ağrıları, konsantrasyon bozukluğu, iş ve okul başarısızlığı, hipertansiyon ve kalp rahatsızlıkları görülebilmektedir” diye konuştu.
Horlamanın nedeninin belirlenmesinin önemli olduğunu ifade eden Kulak Burun Boğaz Uzmanı Yılmaz şöyle devam etti: “Uzun süre sigara kullanmak. Yumuşak dokuların gevşemesi. Alt, üst çene ve ağızdaki anatomik bazı bozukluklar. Aşırı kilo. Bademciklerin çok büyük olması. Burundaki eğrilikler ve burun eti büyümeleri. Geniz etinin özellikle de çocukluk çağında arka burun deliklerini tıkayarak burundan hava geçişini engellemesi. Yumuşak damak ve küçük dilin ileri derecede sarkık olması. Dil büyüklüğünün normalden fazla oluşu. Antidepresan, antihistaminik, antispsikotikler gibi ilaçların yan etkileri. Dil kökünde bademciklerin büyüklüğü veya dil kökünün anatomik olarak boğaz arka duvarına yakın olması gibi durumlar horlamaya neden olabilmekte” dedi.

HER HASTAYA UYGUN TEDAVİ ŞART
Yılmaz, “Horlamada, yapılacak tedaviye karar vermeden önce hasta detaylı muayene edilerek horlamanın nedeni bulunmalıdır. İlaçlı uyku endoskopisi, fleksibl laringoskopi, sedasyon altında endoskopi, yan kafa grafisi, üç boyutlu tomografi ve dinamik uyku MR’ı gibi tetkiklerden 1 veya birkaçı yapılarak horlamaya sebep olan patoloji tespit edilmeli ve en uygun tedavi yöntemi seçilmelidir. Horlama cerrahisinde başarı hastaya doğru yöntemin uygulanmasına bağlıdır. Tedavide; burunda tıkanıklıkları gidermeye yönelik cerrahiler, damak ve küçük dil cerrahileri, dil kökü ve çeneye yönelik cerrahiler, gırtlak bölgesi cerrahileri yapılmaktadır. Bununla birlikte sinir uyarısı yöntemleri kullanılmaktadır. Ağır uyku apnesi olan veya cerrahi yapılamayacak hastalar ise rahat nefes almalarını sağlayan CPAP veya BPAP cihazları kullanmaktadır.”
 


Kaynak: İHA