Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’a açılan yolu kontrol altında tutmak ve dış güçler tarafından düşmanlara gönderilecek yardımları engellemek amacıyla Çanakkale Boğazı’nı kontrol altında tutmak ister. Bunun üzerine boğazın en dar yerine Kilid-ül Bahr Kalesi’ni yaptırır. Kale, Fatih Sultan Mehmet’in Boğazın Anadolu yakasında bulunan Kale-i Sultaniye’nin karşısına inşa ettirdiği ikinci kaledir.  Denizin Kilidi anlamına gelen bu kale, gerçekten de o dönemde İstanbul’a açılan deniz yolunu tam anlamıyla kontrol altında tutar. 1463 yılında, 93 gün gibi kısa bir sürede yapılan ve planı bakımından Türk kaleleri içerisinde özel bir yere sahip olan Kilid-ül Bahr Kalesi, birçok savaşta düşman savaş gemilerinin geçişine izin vermez.
 
Kalenin çevresindeki köye de kalenin ismi verilir, zamanla Kilid-ül Bahr ismi Kilitbahir olur. Çanakkale Boğazı’nın Avrupa yakasında, Gelibolu Yarımadası’nın güneyinde yer alan Kilitbahir Köyü’nde 400 hane bulunuyor ve halkını çoğunluğu emekli olan 800 civarında kişi oluşturuyor. Eceabat ilçesine bağlı Kilitbahir Köyü de tıpkı kalesi gibi vatan toprağının savunmasına defalarca yardımcı olur. Asya ve Avrupa’yı birbirinden ayıran Çanakkale Boğazı’nın en dar yerinde kurulan kale ve çevresindeki köy, tarihimize yakından tanıklık eder.
 
YONCA ŞEKLİNDEKİ KALE
 
Yaklaşık olarak 220m x 120m. boyutlarında dikdörtgen bir alana oturan Kilitbahir Kalesi, iki dış kale, bir iç kale ve iç kalenin ortasındaki kuleden oluşmaktadır. Yapının güneydoğu ucunda 21 m. çapında, daire planlı, kubbeyle örtülü anıtsal bir kule yükselmektedir. Kuzeydeki dış kalenin ortasında yer alan iç kale, plan bakımından üç yapraklı bir yoncaya benzemektedir. 7 m. kalınlıkta surlarla çevrelenen iç kale, üç ayrı avlu ve ortadaki yedi katlı kuleden oluşmaktadır. Kilitbahir Kalesi, düzgün kesme taş, kaba yontu taş ve moloz taşlarla inşa edilmiştir. Mimari özellikleri bakımından ilginç olmasına karşılık, süsleme açısından sade bir yapıdır. İç kale duvarlarının üst kesimlerinde yer alan tuğlayla oluşturulmuş güneş kursları, rozetler ve meander motiflerinden oluşan şeritler başlıca bezeme unsurlarıdır. Çanakkale Savaşları’nda çok önemli rol oynayan bu kale, 1955-56 ve 1967-68 yıllarında çeşitli onarımlar geçirilmiştir. 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.
 
ÇANAKKALE RUHUNU ANLAMAK İÇİN BİNLERCE MİSAFİR GELİYOR
 
Çanakkale Savaşları’nın merkezinde yer alan Kilitbahir Köyü’nde çok sayıda tarihi ver kültür alanları bulunuyor. Bu yüzden her yıl binlerce kişi Çanakkale Ruhunu anlamak ve yerinde görmek için buraya akın ediyor. Gelen misafirlere hizmet vermek için de çok sayıda pansiyon, restoran ve hediyelik eşya dükkanları bulunuyor. Aynı zamanda ziyaretçilere tarihi yerleri göstermek için de çok sayıda rehber burada yaşıyor.
 
Çanakkale Savaşları sırasında atılan bir top mermisinin de isabet ettiği köyün bir kısmı tamamen yıkılmış. Daha sonra yerine yeni evler inşa edilmiş. Tarihi dokuyu koruyan köyde çok sayıda tarihi evler de bulunuyor. Köyün tamamı 1990’larda 1’inci dereceden sit alanı kapsamına alındığı için bir çivi çakmak bile yasak. Bu yüzden tarihi evlerin tamamı onarılmadığı için harabeye dönmüş.
 
SEYİT ONBAŞI 275 KİLOLUK TOPU BURADA KALDIRDI
 
Konumu nedeniyle köy, Türkiye tarihinden önemli bir yere sahip. Osmanlı döneminde kontrol noktası görevi yapan köy, en büyük mücadeleyi Çanakkale Savaşları’nda verdi. 18 Mart 1915 Deniz Savaşı’nda köyde bulunan kale, tabya ve sahil bataryaları etkin bir rol oynamıştır. Namazgah, Mecidiye ve Yıldız Tabyaları toplarıyla bilfiil savaşa iştirak etmiş, müttefik donanmasına büyük zayiat verdirmişlerdir. Boğazdaki mayın hatlarını korumak amacıyla sahile ışıldaklar yerleştirilmiş, sahil bataryaları ve seyyar toplar tesis edilmiş. Çok sayıda destanın yazıldığı yerde, Seyit Onbaşı’nın tek başına 275 kiloluk topu kaldırması olayı da burada gerçekleşmiş. Karşılıklı top atışlarının en yoğun olduğu sırada bir top mermisi Seyit Onbaşı’nın görev yaptığı Mecidiye Tabyası’na isabet eder. Arkadaşının yardımı ile topraktan çıkan Koca Seyit inanılmaz bir olayı gerçekleştirir. Vincin de hasar alması üzerine Koca Seyit, 275 kg’lık mermiyi arkadaşının yardımı ile merdivenleri çıkarak topa yerleştirip ateş eder. Kaldırdığı top, Ocean gemisini dümen tertibatından vurarak batmasına neden olur ve bu olay savaşın kırılma noktası olur. İnanması güç olayın gerçekleştiği Mecidiye Tabyası ve Seyit Onbaşı’nın mermiyi kaldırdığı heykeli en çok ziyaret edilen yerlerin başından geliyor. Kara Savaşları’nda da köy hastane olarak kullanılmış.   
 
MÜZESİNDE TARİH YATIYOR
 
Hem deniz, hem de kara savaşlarının içinde yer alan köyün taşı toprağı savaş malzemeleri ile dolu. Yıllarca savaş malzemelerini demir hurda niyetine satan köy halkı, geriye kalanlarını da müzede toplamış. Özel bir şirketin tarihe saygı projesi çerçevesinde onardığı evin bir kısmı kahvehane, bir kısmı ise müze yapılmış. Köy halkı evlerinde bulunan savaş malzemelerini bu müzeye bağışlamış. Müzede, top mermileri, tüfek mermileri, boru barut, hiç patlamamış top mermileri, top mermilerinin başları, silahlar, savaş sırasındaki mevzilerin resimleri, savaşta kullanılan malzemeler ve savaş fotoğrafları bulunuyor. İki odadan oluşan müzede en çok dikkat çeken ise havada çarpışan mermiler oluşturuyor. Çarpışan mermiler, savaşta mermilerin havada yağmur gibi yağdığının bariz kanıtı.
 
Haber: Mehmet Güler