AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, CHP’li milletvekillerinin meclisi terk etmesinin ardından TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak duruma tepki gösterdi. Yargı kararlarına saygı duyulması gerektiğini belirten Milletvekili Turan, meclisi terk etmenin milletvekilliği ruhuyla bağdaşmadığını ve yargı kararını ‘sarayın darbesi, sarayın kararı’ diye ifade etmenin akla ziyan bir yaklaşım olduğunu ifade etti. Turan, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada;  “Üzüldüğümüz şudur; her yargı kararından sonra siyasal rekabetimize, siyasal kavgamıza yargının alet edilmesi, meseleye yargı merkezli bakılması, toplumun bu konuda tahrik edilmesi çok vahim diye düşünüyorum. Sayın grup başkan vekilinin az önceki konuşmasına baktığımızda, “yüzde 49’a karşı alınan bir karar” “saray darbesi” “20 Temmuz darbesi” gibi akla ziyan ifadelerle beraber ilgili milletvekilinin tutuklanmasını değerlendirdi. Öncelikle şunu söylemek isteriz ki: Yüzde 49 diye ifade ettikleri “hayır” diyen vatandaşlarımız bizim vatandaşlarımız. Bu toplumda “evet” diyen de, “hayır” diyen de saygındır dedik, birinci sınıf vatandaştır dedik, hatta, demokratik görevlerini yerine getirdiklerinden dolayı da takdire şayandır dedik. O yüzden, bir yargı kararını ki beğenirsiniz, beğenmezsiniz yüzde 49’a karşı yapılan bir kararmış gibi düşünmek, değerlendirmek siyasi ahlaktan uzak, siyasi söylemin sorunlu olduğu bir ifadedir diye düşünüyorum” dedi.

‘SEÇİLEREK GELMİŞ BİR LİDERE HAKARET ETMEYE KALKARSANIZ SİTTİN SENE YÜZDE 25’LERDE KALIRSINIZ’
CHP’nin iktidar olamamasındaki en önemli etkenin zehirli dili olduğuna dikkat çeken Turan; “Şu sıralara bakıyorsunuz, şu an tek bir tane ana muhalefet partisi milletvekili yok. Neden yok? Yargı bir karar vermiş, o kararı beğenmemişler, o yüzden. Bizim de yargının kararlarından beğenmediklerimiz var, beğendiklerimiz var ama her zaman demiyor muyuz, yasama kendi işini yapacak, yürütme kendi işini yapacak, mahkemeler kendi işini yapacak? Çok örneği var, tutuklanan vekiller oldu, sonra bırakılanlar oldu; bırakılınca “iyi yargı”, tutuklanınca “kötü yargı”. Bu doğru değil. Siz buradan yola çıkarak, on beş yılda on iki seçim kazanmış, gençlik kollarından, Başbakandan Cumhurbaşkanına kadar her dönemde seçilerek gelmiş bir lidere hakaret etmeye kalkarsanız sittin sene böyle yüzde 25’lerde kalırsınız. CHP’nin iktidar olamamasının en önemli sebeplerinden bir tanesi zehirli dilidir, yanlış ifadeleridir çünkü Tayyip Erdoğan’a hakaret ona oy verene hakarettir, Tayyip Erdoğan’a bu konuda suizanda bulunmak ona oy veren millete suizanda bulunmaktır. Yargı kararını “sarayın darbesi, sarayın kararı” diye ifade etmek akla ziyan bir yaklaşımdır” diye konuştu.

SENARYO MU YAPIYORUZ?
“Bir noktanın altını çizmek isterim. Hatırlarsınız, bundan bir sene kadar önce dokunulmazlıklar gündeme geldi, “evet” diyen partilerimiz oldu, “hayır” diyenler oldu ama çok iyi hatırlıyoruz ki bu kürsüye çıkıp, parmak sallayıp, bizim grubumuzu itham edip “Hepsini kaldırın. Hodri meydan!” diyenler CHP’lilerdi. Dokunulmazlıkları kaldırdık. Oy verdiniz, AK Parti’nin tek başına Anayasa’yı değiştirme yetkisi yok, tek başına dokunulmazlıkları kaldırma imkânı yok, biz “kaldıralım” dedik ama siz de destek verdiniz, dokunulmazlıkları kaldırdık. Senaryo mu yapıyoruz? Dokunulmazlıkları kaldırılan bir vekille herhangi bir vatandaşın yargı açısından bir farkı olabilir mi? Kaldı ki bir şeyi daha söyleyeyim: İlgili şahsın davada sanık arkadaşı, bir diğer arkadaşı, uzun yıllardan beri kaçak, yurt dışında, her türlü ihaneti yapan, her türlü söylemini zehirli hâliyle ifade eden kişi yurt dışında. Demek ki tutukluma da mahkeme açısından değerlendirilebilir bir konu hâline gelmiş bu dava için. O yüzden bir daha söylüyorum. Bunu mahkeme tutuklayabilir, tutuklamayabilir, biz hiç kimsenin tutuklanmasından mutlu olmayız. Biz yargının farklı tedbirlerle beraber  bu konuları ifade etmesini, bu konularda gereğini yapmasını bekleriz. Ama bu kararın bildiğiniz gibi istinaf mahkemesi boyutu var, ardından Yargıtay boyutu var, daha kesinleşmiş bir karardan bahsetmiyoruz, belki yarın bırakılacak. Ne oldu da Meclisi terk ediyorsunuz? Ne oldu da büyük büyük laflarla beraber “Bir daha buraya gelmeyeceğiz.” 49’a hakaret ediyorsunuz? Meclisi terk etmek size görev veren millete haksızlık yapmak demektir. Önce siyasetçi ağzına, diline dikkat edecek. Her türlü söylemi ifade edip sonra bir daha buraya gelirseniz biz de size yan yana bakarız. O yüzden iyi düşünün, iyi taşının, milletin verdiği görevi sorumsuzca davranmak yerine en sorumlu hâliyle, en sorumluluğu kuşanmış hâliyle burada ifade etmek, burada görev yapmak çok daha kıymetlidir diye düşünüyorum.”

‘BU SAMİMİ BİR YAKLAŞIM DEĞİLDİR ‘
Milletvekillerinin meclisi terk etmesinin milletvekilliği ruhuyla bağdaşmayan bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Turan; “İlgili şahısla ilgili “FETÖ’nün imamı” diyen oldu, “MİT tırları” diyen oldu, bir sürü iddia var. Kendi siyasal düşüncesine yakın insanların iddiaları var ama bunların görevi benim görevim değil ki. Onu yargılayacak olan, dinleyecek olan, ifadesini alacak olan, ona göre tutuklayacak veya bırakacak olan mahkemenin kendisi. Nasıl biz mahkemelerden özgür olun, güçlü olun, bu millet adına karar verin diyeceğiz? Eğer buradan mahkemelere hakaret edersek, hâkime “sözde hâkim” dersek bu doğru bir yaklaşım değil. Bırakın hâkim de işini iyi yapsın, savcı da işini iyi yapsın ama milletvekilleri de işini iyi yapsın. Burayı terk etmek milletvekilliği ruhuyla bağdaşan, milletin bize verdiği güvenle bağdaşan bir yaklaşım olmaz. Dokunulmazlıklar kaldırılırken evet diyeceksiniz, ondan sonra Meclisi terk edeceksiniz, bu samimi bir yaklaşım değildir” dedi.

‘KİMİN TARİHİNDE DİKTATÖRLÜK VAR, HERKES BİLİYOR’
AK Parti grubu olarak yargının kararına saygı duyduklarını ve verilen kararların baş tacı olduğunu söyleyen Milletvekili Turan; “Biz AK Parti Grubu olarak, meselenin bir yargı meselesi olduğunu, daha önceki örneklerde olduğu gibi, yargının, tüm delillerle beraber tutuklama, beraat, ceza, hangi kararlar verilirse verilsin başımızın tacı olduğunu söylemek istiyoruz. Çünkü biz bu ülkede 3 sacayağının da kendi içerisindeki yönetmeliğiyle, kanunuyla, anayasal güvenceyle görev yapmasını biliyoruz. O yüzden Cumhurbaşkanımıza, oradan yürüyerek AK Parti’ye, hükümete en ağır ithamlarda bulunmak akla ziyandır. Ben bütün bu ithamlarını iade ediyorum. Kimin tarihinde diktatörlük var, kimin tarihinde yargıya talimat vermek var, kimin tarihinde yargı üyelerini toplayıp brifing vermek var herkesin çok iyi bildiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Sinem Tetik
 


Kaynak: Haber Merkezi